PDA

View Full Version : Efsane Yıldızlar



Sheriff
05.Temmuz.2005, 17:31
burada Dünya nın gelmiş geçmiş en önemli isimlerini araştırıp yayınlayacağız.Eğer araştırmamızı istediğiniz efsaneler varsa buraya yazın kendi araştırmalarınızı da burada yayınlayabilirsiniz ve yorum yapabilirsiniz

Cengo
05.Temmuz.2005, 17:40
PELE (Edson Arantes do Nascimento)

http://dosya.hurriyetim.com.tr/dunyakupasi/unutulmayanlar/pele.jpg

Pele için fazla söze gerek yok. O dünya futbolunun efsanesi...


Edson Arantes do Nascimento, ya da bilinen adıyla Pele... Brezilya ve Dünya Futbolunun gelmiş geçmiş en ünlü yıldızı, 23 Ekim 1940 yılında dünyaya geldi. 10 yaşına kadar kendisine ait bir topu dahi olmayan Pele, ilk çalımlarını sokak aralarında attı. Kariyerinin ilk adımını ise 16. doğum gününden bir ay önce, 1956'da Santos'da attı. Futbol becerisi tartışmasız Pele, bu adımdan 10 ay sonra da zaten sırtında Brezilya Milli Takımı forması, Arjantin'e karşı oynadı.

1958'deki Dünya Kupası Finalleri'nde ilk 2 maçta forma giyemeyen Pele, ilk dünya kupası deneyimini Rusya'ya karşı oynadığı maçta yaşadı. Pele o zaman daha 17 yaşında genç bir futbolcuydu ve takımın da yedek oyuncuları arasında bulunuyordu.

Brezilya çeyrek final maçında karşılaştığı İskoçya'yı, Pele'nin attığı golle 1-0 yenerek yarı finale çıkıyordu. Bu aynı zamanda Pele'nin Dünya Kupası'ndaki ilk golüydü. Yarı finalde Fransa ile karşılaşan Sambacılar, bu engeli 5 gollü bir galibiyetle aşarken, genç yıldızları Pele attığı 3 golle hem yıldızını parlatıyor hem de Brezilya'yı finale taşıyan isim oluyordu. Finalde Brezilya'nın rakibi ev sahibi İsveç'ti. Brezilya'nın 5-2 kazanıp kupayı müzesine götürdüğü maçta yine sahneye çıkan Pele, 2 gol de İsveç ağlarına gönderirken, kupayı kucaklayan en genç futbolcu oluyordu.

İsveç'teki şampiyonanın ardından Şili'nin ev sahipliğini yaptığı 62 finallerinde Brezilya ünvanını koruyordu korumasına ancak Pele'nin o muhteşem futbolu izlemek üzere Şli'ye gelenler büyük hayal kırıklığı yaşıyordu. Pele daha turnuvanın başında yaşadığı sakatlık nedeniyle maçların büyük çoğunluğunda takımdaki yerini alamıyordu. Bu sakatlık Pele'nin peşini 1966 finallerinde bırakmamıştı ve Brezilya İngiltere'deki finallerin daha başında havlu atmıştı. Ancak Pele'nin dönüşü muhteşem oldu. 1970 finallerinde futbolunun zirvesinde bir dönüş yaptı. Finallerde Rivelino, Jairzinho ve Tostao ile muhteşem bir uyum gösteren efsane futbolcu, Brezilya'ya üçüncü şampiyonluğu getiren isimlerin en başında yer alıyordu.

Gol atmak Pele'nin işi... Futbol zekası, çabukluğu ve futbolundaki estetik, ister istemez O'nu ve gollerini diğerlerinden ayırıyor. 92 kez giydiği Brezilya forması ile 77 muhteşem gol kaydededen Pele,
finalini 1974'te Santos formasıyla yaptı ancak ısrarlara dayanamadı ve bir sonraki yıl 4 milyon dolara New York Cosmos'a gitti. Jübilesini 1977'de 75 bin taraftar önünde New York Cosmos formasıyla yapan Pele, aktif futbol kariyerini noktalamış oldu.

http://dosya.hurriyetim.com.tr/dunyakupasi/unutulmayanlar/pelealt.jpg

Dünya Kupası tarihinde her futbolcunun erişemeyeceği başarılara imza atan Pele, kupa tarhinde en çok gol atan futbolcu olmasada, 12 golle üçüncü sırada bulunuyor. Belki de O'nun erişilemez rekoru, 3 kez dünya kupasını kaldıran tek futbolcu olarak tarihe geçmesidir.

Kaynak: Hürriyet (http://dosya.hurriyetim.com.tr/dunyakupasi/pele.asp)

Sheriff
05.Temmuz.2005, 17:42
Manuel Francisco dos Santos(Garrincha)

http://jbonline.terra.com.br/destaques/garrincha2003/garrincha_11.jpg
Manuel Francisco dos Santos (1933 - 1983), Brezilyalı futbolcu. Hemen herkes tarafından Garrincha olarak bilinir. 60 kez Brezilya Milli Takımı formasını giymiştir
Hayatı
28 Ekim 1933 yılında Rio de Janeiro yakınlarındaki Pau Grande şehrinde dünyaya gelmiştir. Bir rivayete göre doğumda çok küçük olduğu için ablası ona çalıkuşu anlamına gelen Garrincha ismini taktı. Başka bir rivayete bu isim Mato Grosso'da yaşayan yerel bir kuştan gelmektedir. Bu kuş çok çirkindir ve Manuel'de neredeyse onun kadar garabettir. Bu yüzden ağabeyi bu ismi layık görmüştür kardeşine. Gerçek hikayenin hangisi olduğunu bilemesek de Garrincha isminin bir efsane olduğunu ve Manuel isminden çok daha fazla tanındığını biliyoruz.

http://usr.solar.com.br/~juliocba/garrincha%20arranca.jpg

İlk gençliğinde Pau Grande'deki tekstil fabrikasında çalışmaya başladı. Bu arada futbol yeteneği bütün Pau Grande'de konuşuluyordu. 19 yaşındayken Botafogo Kulübü'nün seçmelerini kazandı ve ilk maçında 3 gol attı.

İlk evliliğini 18 yaşındayken sevgilisi Nair hamile kaldığı için yapmıştır. Nair evlilikleri süresince 8 çocuk doğurmuştur. Ama Garrincha'nın çocuk sahibi olduğu tek kadın Nair değildi. Rio'daki sevgilisinden 2, Dünya Kupası için gittiği İsveç'teki sevgilisinden de 1 çocuğu vardır. Son sevgilisi ise Brezilya'nın ünlü sambacılarından Elza Soares'ti. Brezilya'nın sembolü olan samba ve futbol'un zirvesi Elza Soares ve Garrincha'ydı. Bu yüzden onların aşkı Brezilya'nın aşkıydı. Fakat, Garrincha'nın maddi olarak kandırıldığını farkedip Botafogo'lu yöneticilerden para istemesi ile bu aşk aynı döneme denk geldiği için (Botafogo'lu yöneticilerin de alttan alta desteğiyle) bu talep Garrincha'nın kadınlarla para yemek için daha çok para açgözlülüğü olarak lanse edildi. Elza Soares ise yuva yıkan, para yiyen kadın oldu.

1963 yılında Garrincha'nın dizi kötüleşmeye başladı. Futbol hayatının sonu gelmeye başlamıştı. 1966 yılında kendi kullandığı otomobilin kaza yapması sonucu Elza'nın annesi hayatını kaybetti. Bu olayın etkisiyle intihara teşebbüs etti. Bu intihar girişiminden kurtulduysa da asla depresyondan kurtulamadı. Artık onu hayata bağlayan futboldan da kopuyordu. Bu durum onu daha fazla alkole yöneltti. Elza ona yardım etmek istiyordu. Hava değişikliği olması için Roma'ya taşındılar, ama işe yaramadı. Brezilya'ya döndüklerinde Elza bir çocuk doğurdu, ama işler daha da kötüleşti. Sonunda Elza, Garrincha'yı terk etti. 15 yıllık masal bitti.

Garrincha üçüncü ve son evliliğini yaptı. Bu evlilikten de bir kızı oldu. Ancak artık vücudu iflas etmişti. 19 Ocak 1983 tarihinde alkol komasına girdi. Hastaneye kaldırıldı ama komadan çıkamadı ve 20 Ocak 1983 tarihinde sabaha karşı 6'da Rio de Janeiro'da öldü. Geride 10 kız 3 erkek çocuğu bıraktı. Fakat acıları Garrincha'yı takip etmeye devam etti: oğullarından biri 9 diğeri 28 yaşında öldü, ikiside futbolcuydu. Mezarı kendi vasiyeti doğrultusunda Pau Grande'dir. Mezar taşında şu dizeler yazmaktadır:

O küçük bir çocuktu

Kuşlarla konuşurdu.

Kulüp Kariyeri
Garrincha bir çok kulüp seçmelerine girmiş ya da girmeye teşebbüs etmesine rağmen uzun bir süre profesyonel dünyaya adım atamadı. Bunun bir sebebi kendi rehaveti ve tembelliğidir. Bazen de mental açıdan yeterli bulunmamıştır. Garrincha'nın zekasının marangoz olmak için bile yeterli olmadığı söylenmiştir.

İlk profesyonel anlaşmasını Gentil Cardoso'nun tavsiyesiyle Botafogo ile yapmıştır. 19 Temmuz 1953 tarihinde Botafogo formasıyla çıktığı ilk maçta 3 gol birden atmıştır. 1966 yılına kadar oynadığı oynadığı siyah-beyaz formalı kulüpte 581 maçta 232 gol atmıştır.

Milli Takım Kariyeri
Garrincha'nın milli takım kariyeri başarılarla doludur. Fakat bir özelliği var ki bir yandan Garrincha'nın ne kadar büyük bir futbolcu olduğunu gösterir bir yandan da onun hüzün dolu yaşamının bir örneğidir. 60 kez milli takım formasını giyen Garrincha tek bir yenilgi almıştır, o da son maçında.

İlk milli maçını 1955 yılında Maracana Stadyumu'nda Şili'ye karşı oynadı. Son milli maçı ise 1966 Dünya Kupası'nda Macaristan Milli Takımı'na 3-1 yenildikleri maçtır. Brezilya, bu 60 maçın 52'sini kazanmış 7 kere berabere kalmıştır.

Öznitelikleri


Garrincha'nın bacakları

Garrincha doğduğunda efsane bir futbolcu olacağını tahmin etmek neredeyse imkansızdı. Bir bebek için çok küçük olmasının yanı sıra bacaklarında anatomik bozukluklar vardı. Sol bacağı içeri sağ bacağı ise dışarı doğru çarpıktı. Ayrıca sağ bacağı 6 santimetre daha kısaydı. Bu bozukluklar futbol oynamasını engellemek bir yana efsanevi çalımlarının en büyük sebebidir. Bu bozukluklar yüzünden Garrincha'nın ne zaman ne yapacağı kestirilemiyordu. Bu yüzden tüm zamanların en iyi top sürücüsü olarak kabul edilir.

Futbol kariyerinde hep sağ açık olarak oynamıştır. Zamanının futbol anlayışıyla da uygun olarak topu çok severdi. Topu aldıktan sonra en son noktaya kadar taşırdı, kaleye şut atması veya gol pası vermesi gerekmedikçe hemen hemen hiç pas vermezdi.

Futbol sahalarında görülebilecek en hırs yoksunu insandı. Futbolu yalnızca zevk aldığı için oynardı. Ama aşırı da bir düşkünlüğü vardı bu oyuna. Bacaklarındaki bozukluk yüzünden kıkırdak problemleri yaşayıp eskisi gibi futbol oynama şansı kalmadığı zaman üzüntüden kendini alkole vermişti. Zekası da ortalamanın altında olduğu söylenir. Bütün bu özellikleriyle bir futbol romantiğiydi.

Her efsane gibi onun da lakabı ve hatta lakapları vardır: "Futbolun Chaplin'i", "İnsanların gururu ve neşesi" gibi. Futbolun gülen yüzü olmuş Garrincha, kuvvetle muhtemel, Brezilya'da tüm zamanların en sevilen futbolcusudur.



Garrincha ve Pele


Pele ve Garrincha

Garrincha ile Pele ilk maçlarını 1958 Dünya Kupası'nda oynadılar. Birlikte oynadıkları hiç bir maçı kaybetmemiş olmaları bir efsaneye dönüşmelerine neden oldu. Buna rağmen araları hiç bir zaman çok iyi olmadı. Aslında iki futbolcu da kendi stillerinde birer zirveydi. Pele hırs, plan, disiplin sahibi bir futbolcuyken, Garrincha futbolun neşeli yüzünün simgesiydi.

Garrincha kadınlara ve içkiye düşükündü, çalışmayı sevmezdi. Bunun yanında Pele gibi salon insanı da değildi. Futbolu hep sevdiği için oynadı, kariyerini ya da maddi servetini artırmak için bir yol olarak değil. "Kazanan değil eğlenen" bir futbolcu tipiydi. Bu özelliğiyle de Brezilya dışındaki inanışın aksine Brezilya futbolunun gerçek simgesi Pele değil Garrincha'dır.

Garrincha hayatının büyük bölümünde yoksulluk çekti, dünya futbolunun zirvesindeyken bile. Bunda Garrincha'nın amatör ruhunu kullanarak hakettiği parayı vermeyen Botafogo Kulübü (takımındaki en düşük ücreti aldığı söyleniyordu) payı varsa da Garrincha'nın iş bilmezliği ve savrukluğu da baş rolü oynar. Oysa Pele kendi döneminde en çok para kazanan futbolcu olmakla kalmayıp hem bu kazançlarını başka alanlarda yatırım yaparak artırmış hem de kendi ismini markalaştırarak günümüze kadar para musluklarını açık bırakmayı başarmıştır. Sahada ne kadar estetik futbolun oynarsa oynasın Pele aklın temsilcidir, Garrincha ise tutkunun. Apollon ve Dionysos geriliminin futboldaki en büyük meydan savaşı Garrincha ile Pele arasında halen sürmektedir.



Başarıları
Kulüp
1957 Carioca Ligi Şampiyonluğu
1961 Carioca Ligi Şampiyonluğu
1962 Carioca Ligi Şampiyonluğu
1962 Rio-São Paulo Ligi Şampiyonluğu
1964 Rio-São Paulo Ligi Şampiyonluğu
Milli Takım
1958 Dünya Kupası Şampiyonluğu
1962 Dünya Kupası Şampiyonluğu
Kulüpleri
1953 - 1966: Botafogo
1966 - 1967: Corinthians
1967 - 1968: Barranquilla (Colombia)
1968 - 1969: Flamengo
1969 - 1971: Red Star (France)
1972 - 1973: Olaria

Kaynak: Vikipedi (http://tr.wikipedia.org/wiki/Ana_Sayfa)

Cengo
05.Temmuz.2005, 17:58
Diego Armando Maradona

http://dosya.hurriyetim.com.tr/dunyakupasi/unutulmayanlar/Maradona2.jpg

Yeşil sahalar belki bir daha onun gibi bir yetenek göremeyecek...


Futbolun tarihi asla Maradonasız yazılamaz. O, Arjantin'in dünya futboluna armağan ettiği hiç kuşkusuz en büyük yeteneklerden biri. 30 Ekim 1960'ta başkent Buenos Aires'in dışındaki Lanus'ta dünyaya gelen küçük dev adam, Argentinos Juniors'a gitmeden önce Los Cebollitos'ta (Minik Soğan) oynadı. 16 yaşındayken, Macaristan'a karşı Arjantin milli formasını giyerek Arjantin'in en genç milli olan futbolcusu ünvanını kazandı. İki yıl sonra kaptanlığını yaptığı takımla Dünya Gençler şampiyonluğunu kazanmasının ardından, 1 milyon sterline Boca Juniors'a transfer oldu. Başarılı futbolunu, Boca formasıyla da sürdüren Maradona 1979 ve 1980'de Güney Amerikla'da yılın futbolcusu seçildi.

1982'de rekor bir transfer ücretiyle (5 milyon sterline) İspanya ve dünya futbolunun devlerinden Barcelona'ya transfer olan Maradona, aynı yıl dünya kupasına ev sahipliği yapan İspanya'da final heyecanını, yeni evi Estadio Nou Camp'da yaşamaya hazırlanıyordu. Ancak finallerde her şey genç yıldızın istediği gibi olmadı ve 2. turda Brezilya'ya 3-1 yenildikleri maçta kırmızı kartla oyun dışı kaldı.

Katalan ekibindeki ilk sezonunda lig, kupa ve Süper Kupa şampiyonluklarında önemli pay sahibi olan Arjantinli yıldız, 2 yıl sonra bir başka transfer rekoruna (6 milyon 900 bin Sterline) imza atarak, bu kez İtalya'nın Napoli takımına transfer oldu. Maradona'nın gelmesiyle Napoli, 1987'de hem lig, hem de kupa şampiyonluğunu kazanarak duble yaptı.

Napoli'deki bu başarısından 1 yıl önce, 1986 Meksika Dünya Kupası'nda muhteşem futboluyla herkesi büyüleyen bu sihirli krampon, attığı 5 golden özellikle ikisi hafızalarda yeretti. Dünya Kupası tarihinin en çok tartışılan gollerinden birini, İngiltere'ye karşı "Biraz el biraz kafa" ile atan Maradona, bu golden sadece 4 dakika sonra kendi yarı sahasından aldığı topla, bütün İngiliz defansını peşine takarak, kale sahasına kadar girdi, bir raket gibi kullandığı sol ayağı ile Shilton'ı ikinci kez mağlup etti. Maçtan sonra ilk golünü anlatan Maradona, topu elle kaleye gönderdiğini itiraf eder nitelikte "Tanrı'nın eli" demişti. Bu açıklama biraz da 1982 yılında Falkland Adaları için İngiltere ile yaptıkları ve kaybettikleri savaşa gönderme taşıyordu.

Napoli formasıyla Çizme'deki başarılarını sürdüren Arjantin'li yıldız, 1989'da lig ve UEFA Kupası şampiyonluğunu yaşadı.

Bir yıl sonra bu kez en büyük futbol şölenine İtalya ev sahipliği yapıyordu ve Maradona yine Arjantin Milli Takımı'nın kaptanlık pazu bandı kolunda sahaya çıkıyordu. 4 yıl önce Meksika'da Batı Almanya'yı, Brown, Valdano ve Burruchaga'nın golleriyle 3-2 yenen mavi beyazlıların karşısında bu kez Batı Almanya değil, Berlin duvarının yıkılmasının ardından, 1 Şubat 1990'da Doğu Almanya ile birleşen tek bir Almanya vardı ve 86'nın rövanşını istiyorlardı.


http://dosya.hurriyetim.com.tr/dunyakupasi/unutulmayanlar/Maradona15.jpg

Brehme, Kohler, Augenthaler, Buchwald, Hässler, Littbarski, Matthäus, Klinsmann ve Völler gibi yıldızlardan kurulu Alman takımı, bu en büyük rövanşı, Brehme'nin 85. dakikada attığı penaltı golüyle 1-0 kazanarak, kupayı müzesine götüren taraf oldu. Kupa, kaptan Matthäus'un ellerinde havaya kalktığında Maradona, gözyaşlarını tutamıyordu...

Futbol kariyeri boyunca devamlı yükselen bir grafik çizen Maradona için, 90 finalinin kaybedilmesi belki de sonun başlangıcı olacaktı. İki kez uyuşturucu skandalına adı karışan yıldız oyuncunun, 1994 yılında Amerika'daki finallerde Yunanistan'a attığı muhteşem gol, "hâlâ bitmedim" mesajını vermek ister gibiydi ama oldukça kilo aldığı gözlenen yıldız oyuncunun, Nijerya maçı öncesi doping yaptığının tespit edilmesinin ardından turnuvadan ihraç edilmesi kupa tarihinin en büyük skandallarından birisi olarak hafızalarda yeretti.

21 kez giydiği Arjantin Milli Takımı forması ile Uwe Seeler ve Wladislav Zmuda'nın rekoruna ortak olan Maradona'nın, Dünya Kupası hikayesinin üzücü olduğu kadar dramatik bir şekilde son bulması, özellikle hayranlarını hayal kırıklığına uğrattı. Bir başka Alman Lothar Matthäus, Fransa 98'de giydiği Alman Milli Takımı forması ile bu rekorun yeni sahibi oldu.

Yeşil sahalardaki futbol kariyerini 10 Kasım 2001'de yapılan muhteşem bir jubile ile noktalayan Diego Armando Maradona, futbolseverlerin hafızalarında Pele'nin yanında gelmiş geçmiş en büyük futbolculardan birisi olarak hatırlanacak.

Kaynak: Hürriyet (http://dosya.hurriyetim.com.tr/dunyakupasi/maradona.asp)

tombul taho
05.Temmuz.2005, 21:50
Cengiz Hagi'yi unutmayalım lütfen!!!!

metin oktay
06.Temmuz.2005, 20:30
METIN OKTAY


2 Şubat 1936'da İzmir'de (Karşıyaka-Çiftefırınlar) doğdu. Karşıyaka Soğukkuyu İlkokulu, Alsancak İlkokulu, İnönü Lisesi ve Mithatpaşa Erkek Sanat Enstitüsü'nde (Mobilya bölümü) okudu. 15 yaşında Damlacık Kulübünde 8 numaralaı formayı ( 8 numaraları forma çok sevdiği Sait Altınordu'un forma numarasıydı) giyerek futbola başladı. Adnan Suvari'nin futbolcu-antrenör olarak görev yaptığı Yün Mensucat'a transfer oldu ve yeni forması altında 14 gol attı ve Genç Milli Takım aday kadrosuna çağrıldı. 11 Nisan 1954' te Belçika maçında ilk kez milli oldu ve 4-0 kazanılan maçın 2 golünü o attı. Aynı yıl İzmirspor'a transfer oldu ve bu forma altında 17 gol atarak gol kralı oldu. İzmirspor da Mahalli Lig'i şampiyon bitirdi.
1955'te 19 yaşında Galatasaray' a transfer oldu. Galatasaray formasıyla ilk kez (28 Ağustos 1955) Beyoğluspor'a karşı oynadı ve ilk golünü attı. 1956 yılının Şubat ayında Millilerimiz macarları 3-1 yenerken, 2 golü Lefter 1 golü Metin attı. 29 Ocak 1959'da İzmir'de Oya Sarı ile evlendi. 10 Haziran 1959'da Fenerbahçe ile oynananTürkiye ligi finalinin ilk maçının 37. dakikasında rakip kaleye ünlü ağları yırtan gol :!: :!: :!: :!: :!: :!: :!: :!: :!: " ünü attı. 22 Haziran 1959' da babasını yitirdi. Transfer döneminde İzmirspor'un o gün için büyük bir tutar olan 30.000 TL'lik transfer teklifini reddederek çok sevdiği kulübünde kaldı ve bu nedenle eşinden ayrıldı. 14 Eylül 196'ta eksik askerlik yaptı savıyla tutuklandı ve toplam 45 gün Paşakapısı ve Toptaşı Cezaevlerinde kaldı.

:!: 18 Aralık 1960'ta İnönü Stadı'nda oynanan maçta Galatasaray-Fenerbahçeyi 5-0 yendi ve Metin 4 golün sahibi oldu :!: . Temmuz 1961'de italyanın Palermo Kulübü'ne transfer oldu. Haziran 1962'de yeniden Galatasaray'a döndü. 12 Mayıs 1965'te İstanbul'da Servet Kardıçalı ile evlendi. Aynı yıl "Taçız Kral" filminde başrol oynadı. 9 Şubat 1966'da Zeynep adını verdikleri bir kız çocuğu oldu ama Servet Metin Oktay çiftinin "prenses"i ancak 6 saat yaşadı. 1969'da Galatasaray şampiyon, kendiside gol kralı olduktan sonra, İstanbul ve İzmir'de yapılan jübilelerle futbolu bıraktı. 13 Eylül 1991 'de bir trafik kazası sonucu aramızdan ayrıldı.

Futbol yaşamı boyunca rakip fileleri tam 608 kez havalandırdı.
1 kez İzmirspor'da, 10 kez Galatasaray'da şampiyonluk gördü.
10 kez gol kralı oldu ( Biri İzmir Profesyonel liginde...)
1956-57 İstanbul Profesyonel Ligi 17 gol
1957-58 İstanbul Profesyonel Ligi 19 gol
1958-59 İstanbul Profesyonel Ligi 22 gol
1959 Türkiye Ligi 11 gol
1959-60 Türkiye Ligi 33 gol
1960-61 Türkiye Ligi 36 gol
1962-63 Türkiye Ligi 38 gol
1964-65 Türkiye Ligi 17 gol
1968-69 Türkiye Ligi 17 gol

Maç başına 1.6'lık gol ortalaması kırılamadı.
40 Kez milli oldu (4'ü Genç Milli Takım). 7 kez kaptanlık yaptı ve toplam 17 gol attı. Tüm futbol yaşamında 1 kez oyundan ihraç edildi(Bir Fenerbahçe maçında)


Kaynak : GS Dergisi 3.Sayı

apaydin2148
06.Temmuz.2005, 20:57
Cengiz Hagi'yi unutmayalım lütfen!!!!

onuda sen yazarsın:)

Cengo
06.Temmuz.2005, 21:41
Cengiz Hagi'yi unutmayalım lütfen!!!!

onuda sen yazarsın:)

Aynen katılıyorum, çok ehlikeyif oldunuz.Siz de yazın,hep biz mi yazacağız :mrgreen:

mustang
06.Temmuz.2005, 21:54
ben bügüne kadar maradona gibi futbolcu görmedim.hele bir çekim sırasında maradona ayagının topuguyla saydırdı işte ozaman dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu olduduna karar verdim.tabiki pele de iyi futbolcu ama ben maradona 'yı izledigim için onu daha cok begeniyorum

Cengo
06.Temmuz.2005, 21:57
Lefter Küçükandonyadis (1925 - .... )

http://www.kimkimdir.gen.tr/foto/881.jpg

1925 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Türk futbolunun sembol isimlerinden. Futbola Taksim'de başladı. Fenerbahçe'de 1947'de yer aldı.


İtalya'nın Fiorentina ve Fransa'nın Nice takımlarının formalarını giydi (1951-53). Dönüşünde tekrar Fenerbahçe'de oynadı. Sarı-Lacivertli forma altında 2 İstanbul Profesyonel lig, 3 Türkiye şampiyonluğu yaşadı.

Gol Kralı oldu(1953-54).

Milli Takım formasını 50 kez giydi. Futbol Federasyonu'nun "Altın Şeref Madalyası"nı alan ilk futbolcu oldu.

Milli takım'da 8 kez kaptanlık yaptı.


1963'te futbolu bıraktıktan sonra Yunanistan'ın Egaleo, Güney Afrika'nın Johannesburg takımlarında futbolcu ve antrenör olarak yer aldı. Daha sonra Samsunspor, Orduspor, Mersin İdmanyurdu ve Boluspor'da teknik direktörlük yaptı.

Fenerbahçe tribünleri kendisini zamanında "Ver Lefter'e Yazsın Deftere" sloganıyla karşılamıştır.

Büyük futbolculuğu ile "Ordinaryus" olarak tanımlandı.


Kaynak: KimKimdir-FORSNET (http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=881)

-----------------------------------------------------------------------------------------------
-----------------------------------------------------------------------------------------------

Can Bartu (1936 - .... )

http://www.hurriyetim.com.tr/displayimage/0,,65675,00.jpg

1936’da İstanbul’da dünyaya gelen Can Bartu, spora Fenerbahce'de basketbol ile başladı. Basketbol Milli takımında 6 kez yer aldı.

Daha sonra Fikret Arıcan’ın aracılığıyla Fenerbahçe’de futbol oynamaya başladı.


28 kez milli oldu.


Daha sonra İtalya’ya transfer olarak sırasıyla 1961’de Fiorentina, 1962’de Venezia ve 1964’te de Lazio’da oynadı.

1961 yılında Fiorentina-Glasgow Rangers maçı ile Avrupa Kupaları’nda final maçı oynayan ilk Türk futbolcusu oldu.


İtalya’da başarılı bir dönem geçiren Can Bartu 1967’de Türkiye’ye dönerek eski takımı Fenerbahçe ile tekrar anlaştı. Üç yıl burada futbol oynayan Bartu, 1970 yılında futbolu bıraktı.

Bartu 1970 yılından itibaren spor gazeteciliği yapmaktadır.

Kaynak: KimKimdir-FORSNET (http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=773)

11
07.Temmuz.2005, 03:54
Doğum tarihi: 2 Ağustos 1968
Doğum yeri: Hamburg
Boy:188
Kilo:85
Oynadığı Takımlar:Borussia Mönchengladbach (1987-90 and 1994-98), Fiorentina (1992-94), Bayern Münih (1990-92 and 1998-2002),Wolfsburg (2002-03),Katar
http://img86.imageshack.us/img86/8334/effbmonchen16cs.jpg (http://www.imageshack.us)
http://img86.imageshack.us/img86/3444/efffio3oz.jpg (http://www.imageshack.us)
http://img86.imageshack.us/img86/324/effwolf23fy.jpg (http://www.imageshack.us)
Almanya milli takımında toplam 35 kez forma şansı buldu ve 3 gol attı.1994 dünya kupasındaki Güney Kore maçında kendisini ıslıklayan taraftarlara el hareketi yapması sonucu Almanya futbol federasyonu tarafından milli takımdan uzaklaştırıldı.Daha sonraları milli takıma çağrılmasına rağmen kabul etmedi ve milli takımı bıraktığını açıkladı.
http://img86.imageshack.us/img86/3989/effparmak3gq.jpg (http://www.imageshack.us)
Her menejerin kadrosunda görmek isteyeceği bu oyun kurucu,saha dışında başına buyruk deli bir gülle gibi olsa da sahada onun kadar iyi yöneten ve soğukkanlı olan çok az oyuncu bulunmaktadır.En büyük özelliği bu soğukkanlı ve sert oyun anlayışıdır.
http://img86.imageshack.us/img86/1520/effbayern16je.jpg (http://www.imageshack.us)
Modern futbolun ve disiplini ile ekol oluşturan alman futbolunun ilk öncülerinden birisi olan Effenberg`in diğer göze batan özellikleri ise orta sahayı çok iyi koordine
edebilmesi,çok enerjik olması,yüksek isabetli pas,şut ve top kapma oranıdır.
Bayern münih`e erken yaşta geldiğinden dolayı kendini adapte etmek için çok mücadele etmesine rağmen pek başarılı olamadı fakat tekrar geri döndüğünde Bayern in en etkli ve güçlü oyuncusu oldu.2001 de Bayern in Şampiyonlar Ligini almasında en büyük pay ona biçildi ve UEFA tarafından 2001 Şampiyonlar Ligi en değerli oyuncusu seçildi.
http://img86.imageshack.us/img86/2986/effbay4fo.jpg (http://www.imageshack.us)
Ich Hab's Allen Gezeigt (herkese gösterdim) adlı bir kitap yazdı.

Bulut
07.Temmuz.2005, 04:32
GEORGHE HAGİ

Doğum Tarihi: 5 Şubat 1965
Boyu :1.74
Kilosu:74
Mevki:Orta sahada oynuyor.
Futbol Kariyeri:FC Constanta'da başladığı futbol yaşamına, Sportul Studentesc, Steaua Bükreş, Real Madrid (1990), Brescia Calcio (1992), FC Barcelona (1994) ve Galatasaray'da devam etti.
1990, 1994 ve 1998 Dünya Kupaları'nda, EURO 96'da ve 3 maçta 2 kırmızı kart gördüğü EURO 2000'de forma giydi. 1985-86 sezonunda Sportul'da 31 golle gol kralı oldu.

http://img214.imageshack.us/img214/6922/hagigenel14dn.jpg


İŞTE HAYAT HİKAYESİ
İki kere göç etmek zorunda kalan bir Makedon ailesinin çocuğu olarak yoksul bir çocukluk geçirdi. Köyde doğmuş, çamurların içinde, yalınayak, at kılından bir topun peşinde koşarak futbola başlamıştı.

Romanya'nın komünist lideri Çavuşesku döneminde yıldız oldu. Ancak o devrildikten sonra yurtdışına çıkabildi. İşte İspanya'da aradığını bulamayan, Galatasaray'la UEFA Kupası'na uzanan Hagi efsanesinin kısa özeti...

Gheorghe ve Sultana Hagi'nin oğlu Iancu, yine kendileri gibi göçmen olan Chirata'yla Köstence'de tanıştı ve çiftin dördüncü çocukları 5 Şubat 1965'da dünyaya geldi. Ailenin dördüncü çocuğuna büyükbabasının ve 9 aylıkken ölen ağabeyinin ismi verildi: Ama herkes ailenin yeni bireyine Gheorghe yerine, kısaca Gica diyordu.

İLK TOPU DOMUZUN İDRAR TORBASI
Gica'nın ilk topu, dedesinin kestiği domuzun idrar torbasını yıkayıp temizledikten sonra şişirip kuruttuğu ve torununa hediye ettiği yuvarlak biçimli oyuncaktı.

Dört yaşında biraz daha ilerleme kaydetti ve büyükannesi Sultana'nın yaptığı kumaş topun peşinden koşmaya başladı. 6 yaşındayken ise Gica, annesinin kentten getirdiği ilk gerçek topuna sahip oldu.

1975 yılında antrenör Bükössi'nin himayesine giren Gica, yaşı tutmadığı için ilk resmi turnuvası için 1976 yılındaki İzciler Kulüpleri arasında Köstence'de düzenlenen çocuk turnuvasına kadar bekledi.

24 Mart 1978'de ise F.C. Köstence Kulübü'nün 97.515 No'lu kimliğine sahip oldu ve 13 yaşında resmi olarak da futbolcu olmuş oldu.

Gica artık yükselişteydi. Hem kendi takımında, hem de çocuk millilerde mucizeler yaratıyordu. Lisenin yanı sıra futbola da devam eden Gica, lise son sınıfa geldiğinde 1. lig takımları peşine düşmüşlerdi bile.


http://img214.imageshack.us/img214/6470/hagijuve3free2gv.jpg


HAGİ İSMİNİN ANLAMI?
Makedonya tarihinde Hagi ismini sadece Kutsal Dağı ziyaret edenler taşıyordu. Osmanlılar'dan alınan 'Hagi' veya 'Hagiu' sözcüğü, Makedonlar'da övülmesi gereken kişi anlamına gelirdi.

Hagi'nin de atalarından biri Kutsal Dağı ziyaret ettiği için zamanla ailenin adı kaybolmuş, Hagi diye anılır olmuşlardı.

ÇAVUŞESKU AİLESİ VE HAGİ
Hagi, Romanya'da Çavuşesku ailesinin hüküm sürdüğü diktatörlük döneminde yetişti. Önce Üniversite takımı 'Universitatea Craiova' ile sözleşme imzaladı, Craiova Üniversitesi'nin İktisadi Bilimler Fakültesi'ne kaydını yaptırdı; Gençlik Bakanı ve Sportul Studentesc takımının fahri başkanı Çavuşesku'nun küçük oğlu Nicu tarafından istenince yatay geçişle Bükreş İktisadi Bilimler Akademisi'ne geçti.

Sonra devreye Steaua Bükreş takımı girdi ve Hagi'yi almak için atağa geçti. Çavuşesku'nun kardeşi General İlie'nin araya girmesiyle Hagi, sivil personel olarak orduya, bir başka deyişle Steaua Bükreş'e transfer edildi ve efsane Steaua Bükreş'te şekillenmeye başladı.

İLK MİLLİ MAÇ, LUCESCU VE İSTANBUL
1983'ün başında Milli takım antrenörü Mircea Lucescu, Hagi'yi kampa çağırdı ve Romanya Milli takımıyla 29 Ocak'ta dostluk maçı için ilk kez İstanbul'a geldi. Yıllar sonra Lucescu'yla İstanbul'da buluşacağını bilmeden maçı yedek kulubesinden izledi.

BARCELONA ONA YARAMADI
Hagi'nin sivil personel olarak orduya yani Steaua Bükreş takımına geçmesinden sonra profesyonel anlamda ikinci durağı Real Madrid oldu. 1990'da demokrasinin de gelişiyle yurt dışından teklifler almaya başlayacağından emindi. Avrupa'nın pek çok dev takımını peşinden koşturan Hagi, sonuçta Real Madrid formasını giyme kararı aldı.

94 sonrası Hagi'ye bu kez Johann Cruyff'un Barcelona'sı talip oldu. Anlaşma yapıldı ama Hagi'nin işi hiç de kolay değildi. Katalan takımında yabancı futbolcu konumunda Stoickov, Romario ve Ronald Koeman'la yarışması gerekecekti. Hagi'nin Barcelona günleri kariyeri açısından pek de iyi geçmedi ve 1996 yılının Mayıs ayında Hagi, Barcelona'daki son maçına çıktı.

YA MEKSİKA, YA TÜRKİYE
Barcelona macerasından sonra bir süre dinlenmek isteyen Hagi, 31 yaşına gelmiş olmasına karşın Avrupa'nın köklü kulüplerinden birinde forma giymekti.

Menajeri Becali, Hagi'ye "Meksika'da oynamak ister misin?" diye sorduğunda önce büyük bir hayal kırıklığı yaşadı, daha sonra ise Türkiye'den bir takımın, Galatasaray'ın teklifini kabul etmeye karar verdi ve sarı-kırmızılı takımla 3 yıllık sözleşme imzaladı.

http://img256.imageshack.us/img256/8518/hagiteam2dt.jpg


VE GALATASARAY YILLARI
Galatasaray takımının Hagi'nin futbol kariyerinde yadsınamayacak bir katkısı var.Hagi de Galatasaray'ın kariyerinin ilerlemesi konusunda önemli adımlar atılmasını sağladı. Galatasaray'da 4 Lig şampiyonluğu, pek çok kupa ve UEFA Kupası şampiyonluğu yaşayan Hagi Türk futboluna çok şey kazandırmıştır.Teşekurler Hagi......


Kaynak; www.showtvnet.com

metin oktay
09.Temmuz.2005, 23:32
http://img214.imageshack.us/img214/917/b95yv.jpg (http://www.imageshack.us)


:!: :!: :!: :!: metin oktayımızın febe aglarını delen o muhteşem golunun fotografı :!: :!: :!: :!:

SunShine
01.Şubat.2006, 17:17
Arkadaslar bundan sonra bu başlık altında size futbolun efsane isimlerini vakit buldukça tanıtacağım(Sandor Kocsis, Hagi, Didi, Jairzinho...). İlk olarak Gerhard Müller ile başlıyorum, eğer isterseniz devamı gelecek.

http://img497.imageshack.us/img497/7962/mullertop0do.jpg

Adı: Gerhard Müller
Lakabı:Bombacı
Doğum: 3 Kasım 1945 Nördlingen
Milli Maç/Gol: 63/68

Oynadığı Takımlar:
Tsv Nördlingen: 1955-64
Bayern Münich: 1964-78
Fort Lauderdale Strikers: 1978-81
Smith Brothers Lounge: 1981-82

Başarıları:
Dünya Kupası Şampiyonluğu: 1974
Dünya Kupası Gol Krallığı: 1970
Avrupa Kupası Şampiyonluğu: 1972
Avrupa Kupası Gol Krallığı: 1972
Avrupa Şampiyon Klüpler Kupası Şampiyonluğu: 1974-75-76
Altın Ayakkabı Ödülü: 1970-72
Kupa Galipleri Kupası: 1967
Bundesliga Şampiyonluğu: 1969-72-73-74
Almanya Kupası: 1966-67-69-71
Bundesliga Gol Krallığı: 1967-69-70-72-73-74
Avrupada Yılın Futbolcusu Ödülü: 1970


Futbolculuk kariyerine TSV Nördligen'de başlayan Müller çok geçmeden Bayern Münich'e transfer oldu ve Bayernin en parlak dönemini geçirmesinde büyük pay sahibi oldu.

Müller ilk defa milli olduğu karşılaşmada rakip Türkiye'ydi.1967 yılı Müller'in en parlak dönemiydi.O sezon Bayern ilk defa kupa galipleri kupasını kaldırdı.

1970 Dünya Kupası öncesi Müller 38 golle altın ayakkabı kazandı ama Müller'li Almanya Dünya kupası yarı finalinde elendi.1972 Avrupa şampiyonası öncesi Müller bir kez daha altın ayakkabıyı kazandı ve bu sefer Almanya Avrupa şampiyonasını kazandı.

Almanyada düzenlenen 1974 Dünya Kupası öncesi Bayern üst üste 3. lig şampiyonluğunu ve ilk defa Şampiyon klüpler kupasını kazandı. Ve 1974 yazı Müller'li almanya Hollanda'yı yenerek Dünya kupası şampiyonu oldu.Müller daha sonraları George BEST gibi alkole yenik düştü ama bu problemden kısa sürede kurtuldu. Müller şu an Münihin alt yapısında anretörlük yapıyor.

SunShine
02.Şubat.2006, 00:48
http://img377.imageshack.us/img377/8980/kempesmario2yw.jpg

Adı: Mario Alberto Kempes
Lakabı: Matador
Doğum: 15.07.1954 Bell Ville
Milli Maç/Gol: 43/20

Oynadığı Takımlar:
Instuto Cordoba: 1971-73
Rosario Central: 1974-76
Valencia: 1976-81
River Plate: 1981-82
Valencia: 1982-84
Hercules Alicante: 1984-86
First Vienna: 1986-87
Saint Polten: 1987-90
Kremser: 1990-92
Fernández Vial: 1992-95

Başarıları:
İspanya ligi gol krallığı: 1976-77, 1977-78
Güney Amerika Yılın Futbolcusu Ödülü: 1978
Dünya Kupası Şampiyonluğu: 1978
Dünya Kupası Gol Krallığı: 1978
İspanya Kupası Şampiyonluğu:1979
Avrupa Kupa Galipleri Kupası: 1980

Futbol hayatına Instuto Cordoba takımında başlayan Kempes, gösterdiği performansla avrupa klüplerinin transfer listesine girmeyi başardı. Kempes'in ilk avrupa macerası 1976 yılında Valencia'da başladı ve burda pek çok başarıya imza attı.

1978 yılı şüphesiz Kempes'in kariyerindeki en iyi sezonlardan biri oldu. Kempes 1978 yılında Arjantin'de düzenlenen Dünya Kupası'da gol kralı oldu(6 gol) ve Arjantinin Dünya Kupasını almasında önemli rol oynadı. Dünya Kupasından sonra pek çok farklı klüpte oynayan Kempes 1995 yılında 41 yaşında futbola veda etmiştir.

Futbolu bıraktıktan sonra Bolivya, Endonezya, Arnavutluk ve Venezuela'da çeşitli kulüplerin de teknik patronluğunu yapan Kempes. Şu an Panama Milli takımının antretörlüğünü yapmaktadır.

SunShine
02.Şubat.2006, 18:20
http://img303.imageshack.us/img303/3241/01pibe0eu.jpg


Adı:Carlos Valderrama
Lakap: El pibe(the kid)
Milli Maç/Gol: 111/11
Doğum: 02/09/1961 Santa Marta

Oynadığı Takımlar:
84 - 84 Millionarios
85 - 88 Deportivo Cali
88 - 90 SC Montpellier
90 - 92 Real Valladolid
92 - 92 Independiente
93 - 96 Atletico Junior
96 - 97 Tampa Bay Mutiny
98 - 99 Miami Fusion
99 - 01 Tampa Bay Mutiny
01 - 02 Colorado Rapids

Başarıları:
Güney Amerikada Yılın Futbolcusu Ödülü: 1987, 1993.
Fransa Kupası Şampiyonluğu: 1990.
Kolombiya Ligi şampiyonlğu: 1993, 1995.
Amerika Liginde Yılın Futbolcusu: 1996.

Bu renkli ve yetenekli orta saha oyuncusu Güney amerikada pozisyonunun en iyisi olarak görülüyordu. Valderrama Kolombiya için ilk maçını 1985 yılının Ekim ayında Paraguay karşısında oynadı Kolombiyanın maçı kaybetmesine karşın çok iyi bir performans göstererek erken yaşta milli takım kaptanlığına kadar yükseldi.

Kariyerine Kolombiya'nın Millionarios takımında başlayan Valderrama kısa sürede avrupadan transfer teklifleri aldı ve Fransa'nın Montpellier takımına transfer oldu ve burda Fransa Kupası Şampiyonluğu yaşadı. Daha sonra 2 sene La Liga'da oynayan Valderrama ülkesine döndü ve Atletico Junior takımında oynamaya başladı.

Kariyerinin son yıllarını Amerika'da geçiren Valderrama attığı milimetrik paslarla ün yapmıştı.2004 yılının şubat ayında pek çok ünlü futbolcunun katıldığı özel bir maçla 22 yıllık futbol kariyerine son noktayı koydu....

Nedvedmania
02.Şubat.2006, 18:41
saol sergio paylaşımın için hagiyi galatasaray bir derginin kapağında bulupda almış allah nasip atmiş yani

10_Osmanozc
02.Şubat.2006, 19:04
Şenol Güneş (1952 - .... )

http://www.kimkimdir.gen.tr/foto/1945.jpg

Şenol Güneş 1952 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Fatih Eğitim Enstitüsü mezunu olan Güneş, Futbola Erdoğdu Gençlik’te başladı. Daha sonra Trabzonspor amatör takımına transfer oldu ve buradan da Sebat Gençlik’e transfer olarak profesyonel oldu. 1972 yılında da Trabzonspor’a transfer olan Güneş, tam 15 yıl Trabzonspor’un kalesini korudu ve burada 6 lig şampiyonluğu, 5 Türkiye Kupası, 4 Başbakanlık ve 7 Cumhurbaşkanlığı kupası gördü. Şenol Güneş futbol oynadığı dönemde bu başarıların yanısıra 1975-1987 yılı arasında milli takımın formasını 3 ümit, 31 A Milli olmak üzere 34 kez giydi.


1987 yılında futbolu bıraktıktan sonra sırasıyla 1987-1988 döneminde Trabzonspor, 1988-1991 arasın Boluspor, 1991-1992 döneminde İstanbulspor, 1992-1996 arası Trabzonspor, 1996-1997 sezonunda Antalyaspor, 1997-1998 sezonunda Sakaryaspor takımlarını çalıştırdı. Antrenörlük hayatında 1 Türkiye Kupası, 1 Başbakanlık Kupası ve 1 de Cumhurbaşkanlığı kupası gören Güneş, Ağustos 2000 tarihinde A Milli Takımın başına getirildi ve milli takımın 48 yıl aradan sonra dünya kupasına katılmasında büyük pay sahibi olarak tarihe geçti. Şenol Güneş, 2002 FİFA Dünya Kupasında A Milli takımı üçüncü yaptı ve bu başarı bu döneme kadar ulaşılan en yüksek başarıydı.

Kaynak: KimKimdir-FORSNET

BaGa TaRKaN
22.Kasım.2013, 14:55
Adı-Soyadı: Fabrizo Ravanelli
Yaşı: 11 Aralık 1968 (44 Yaşında)
Boyu: 1.88
Doğum Yeri: Perugia (İtalya)
Oynadığı Pozisyon: Forvet

http://1.bp.blogspot.com/_9vleBtKrn2Q/S-5yjnOuxBI/AAAAAAAAC-w/fdq_Q7Sfdrg/s400/NEWS_1218449747_ravanel_g.jpg

Biyoğrafisi;

Fabrizio Ravanelli 11 Aralık 1968'de İtalyanın Perugia Kentinde Dünyaya Gelmiştir. İtalyan Eski Millî Futbolcu. Beyaz Tilki Lakabıyla Tanınan Golcü Kariyeri Boyunca Perugia, Juventus, Lazio, Marsilya, Middlesbrough ve Derby County Formalarını Giydi. 22 kez Milli Olan Futbolcu Milli Formayla 8 Gol Attı.

Beyaz Tilki Lakabını Erken Beyazlamış Saçlarından Almış olan Ravanelli 90'lı Yılların Sonuna Doğru, Avrupa'nın En Çok Gol Atan Oyuncuları Arasında Yer Almıştır. Juventus Takımında Oynarken (1994-95), Bir Serie A Şampiyonluğu, Bir İtalyan Süper Kupası (1995), Bir Şampiyonlar Ligi ve Bir de UEFA Kupası (1992-93) Kazanmışlardır.

Daha Sonra İngiltere Premier Ligi'ne, Bryan Robson'ın Başında Olduğu Middlesbrough FC Takımına Geçmiş, Fakat Başarısını Burada Devam Ettirememiştir. 1996-97 Sezonunun Açılış Maçında, Liverpool Takımına Karşı Hat-trick Yapmıştır. Ligin En Skorer
Futbolcularından Biri Olmasına Karşın, Middlesbrough Takımından Aynı Yıl İçinde Gönderilmiştir.
O zaman İçin Dünya Çapında En Yüksek Para Alan Futbolculardan Biri Olarak Kayıtlara Geçmesine Rağmen, Middlesbrough Takımı Hakkında Yaptığı Şikayet ve Verdiği Demeçler ile Kendisini Takım Arkadaşları ve Hayranlarından soğutmuştur (!)

2001 Yılında Derby County Takımına Katılmış, Fakat Kulübü 2002 Yılında Küme Düşmekten Kurtaramamıştır. Derby'nin Finansal Problemleri Nedeni ile Maaş Ödemeleri Ertelenmiş ve 2003 Yılında Kulüpten Ayrılmış Olmasına Rağmen 2006 Yılına Kadar Ödemeler Devam Etmiştir.
Daha Sonra, Derby Kontratının Sona Ermesinin Hemen Ardından Dundee Takımına Katılmış, Fakat Kulübün Fazla Maaş Alan Oyuncuların Tümü ile Yollarını Ayırmasından Sonra Oradan Ayrılmıştır.

Kariyeri;

1986-89 Perugia 90 Maç / 41 Gol
1989-1990 Casertana 27 Maç / 12 Gol
1991-1992 Reggiana 32 Maç / 8 Gol
1992-1996 Juventus 111 Maç / 41 Gol
1996-1998 Middlesbrough 34 Maç / 17 Gol
1998-2000 Marsilya 45 Maç / 21 Gol
2000-2001 Lazio 27 Maç / 4 Gol
2001-2003 Derby County 50 Maç / 14 Gol
2003-2004 Dundee 5 Maç
2004-2005 Perugia 41 Maç / 9 Gol

İtalya Milli Takımı 22 Maç / 8 Gol

Ravenelli'yi İzleme Olanağım Olduğu İçin Çok Şanslıyım. Onun Değişik Takımlarda Attığı Bir Kaç Golleri İzlemenizi Öneririm :)

Futbolun Beyaz Saçlı Prensi

Hattrick Yaptığı M'Boro - L'Pool Maçı;
Beyaz Tilki İş Başında

BaGa TaRKaN
22.Kasım.2013, 15:07
Bu Konu Yaşamalı Sizde Hayran Olduğunuz ve Hafızalarınızda İz Bırakan Gerçek Efsaneleri Paylaşabilirsiniz