Sekopej
13.Şubat.2007, 22:56
Nerden bilebilirdim ki Ajax ile kariyerime başladığımda 4 sezonda 5 takım değiştireceğimi.:p 22 Temmuz 2007'de Ajax ile 1 yıllık sözleşme imzaladım ve teknik direktörlük kariyerim burada başlamış oldu.
Öncelikle ilk işim takıma bir forvet almaktı. Huntelear pek güvenilir bir forvet değildi, fazla uzaklara gitmedim ve Fatih Tekke'ye sözleşme önerdim. Kulübü kabul etmişti, Tekke de daha büyük bir takım olduğu için sözleşmede bir sorun çıkarmadı 27 Temmuz'da basın önünde sözleşme imzalayarak Tekke'yi kadromuza kattık. Şimdilik kadroyu yeterli gördüğüm için başka oyuncu almadım.
Hazırlık dönemi verimli geçmişti, ilk resmi maçım PSV ile Hollanda Süper Kupası'ydı. Karşılaşmayı zorlanmadan 2-0 kazandım. Bu arada Tekke de yoğun antreman programımıza dayanamadı ve 3-3,5 aylık bir sakatlık yaşadı. ŞL 3. Ön Eleme turunda rakibim Fenerbahçe idi. Yıllardır gönül verdiğim takımıma karşı oynayacaktım. Zor bir durumdu, ilk maç evimde 3-3 berabere kaldım, ikinci maç da deplasmanda 3-2 kaybedince ŞL'den elendim. Pek üzüldüm sayılmaz aslında.:D UEFA'da daha ileriye gidebilirdim.
http://img371.imageshack.us/img371/4189/ajaxfikstr1is3.th.png (http://img371.imageshack.us/my.php?image=ajaxfikstr1is3.png)
Ligdeki durumum kötü sayılmazdı, liderlik koltuğunda olmasam da gençlere verdiğim önemle ilerleyen yıllarda uzun süre işgal edebileceğimi düşünüyordum o koltuğu. Devre arasında Real Madrid Sneijder için reddedemeyeceğim bir teklif yaptı ve ben de reddedemediğim için kabul ettim. Şimdi Sneijder yerine oyuncu almak gerekiyordu, kısa bir araştırma yaptım ve ara transfer döneminde Villarreal'den Cani ve Portsmouth'dan Gary O'Neil i transfer ettim. Gençlerle birlikte iyi bir harman yaratmıştım.
Bir gün Başkan beni Yönetim Kurulu toplantısına çağırdı. Orada bana başarılı olmam gerektiği, Hollanda Kupası'ndan elendikten sonra Ligi ya da UEFA'yı mutlaka kazanmam gerektiği söylendi. Ben onlara düşüncelerimi, bu senenin yapılanma senesi olduğu önümüzdeki sezonla birlikte meyvalarını alacağımızı söyledim. Benim anlattıklarıma açıkçası pek sıcak bakmadılar. Ligde şampiyonluk gittikten sonra UEFA Çeyrek Finali'nde de Chelsea'ye kaybedince yönetimin beni göndereceği neredeyse kesinleşmişti. Onlar beni göndermeden ben Chelsea maçı sonrası istifa ettiğimi açıkladım ve Hollanda'dan ayrıldım.
http://img371.imageshack.us/img371/3964/ajaxfikstr2qd0.th.png (http://img371.imageshack.us/my.php?image=ajaxfikstr2qd0.png)
Tatile erken çıkmıştım bu vesileyle.:) Bir sabah avukatım aradı, İngiltere'den teklif olduğunu, Championship'te çalışıp çalışamayacağımı sordu. Tabi ki çalışırım dedim fakat beni isteyen takım düşme potasındaki Derby'ydi. Ligde 1 maçları kalmış ve galibiyet alsak bile kümede kalmak garanti değil. Yöneticilerle görüştüm, şartlar konusunda ne dersem kabul dediler. Ajax'da bulamadığım ortamı burada bulmuştum ama işte en büyük sorun düşme tehlikesiydi. Sözleşmeme eğer küme düşersek anlaşma bozulur maddesini yoğun ısrarlarımla koydurttum. Hemen İngiltere gittim, kadroya baktım, önümüzde alınması gereken 1 maç vardı. Oyunculardan ne istediğimi anlattım, taktiğimi verdim ve maç başladı. Çok rahat bir oyunla 4-0 galip gelmiştik ama diğer maçtan gelen sonuç bizi yıkmıştı. Plymouth de kazanmıştı ve biz farklı skora rağmen küme düştük. Ben de maç öncesi anlaştığımız gibi kulüpten ayrıldım. Tam 6 gün sürmüştü Derby kariyerim. Tekrar yükseldiklerinde yeniden çalışmaktan zevk duyduğumu belirterek İngiltere'den ayrıldım.
http://img201.imageshack.us/img201/595/derbyfikstron1.th.png (http://img201.imageshack.us/my.php?image=derbyfikstron1.png)
Yaz dönemi girmişti; yeni bir takım arıyordum kendime ve uzun yaz dönemi boyunca herhangi bir teklif gelmedi. 6 Kasım yaklaşmıştı, arkadaşlar Galatasaray'a karşı alınan 6-0'lık galibiyetin yıldönümünde kutlama yapacaklarını söylediler ve ben de bu kutlamaya katılmak için Türkiye'ye döndüm.:D Ama benim koca yaz bana takım bulamayan avukat bu günü bulmuştu. Sabah gelen telefonla acil İngiltere'ye dönmem gerektiğini, bu fırsatı kaçırmamam gerektiğini söyledi. Stoke Cİty ligin dibine demir atmıştı. Yönetim son toplantıda Teknik Direktörün görevine son vermiş ve beni takımın başında görmek istediğini belirtmiş. Kaybedilecek zaman olmadığı için hemen İngilte'ye döndüm. Tabi ki akşamki kutlamaya da katılamadım.:D 6 Kasım'da resmi sözleşmeyi imzaladık ve 15 maçta 3 galibiyet alarak 9 puanla ligin dibine demir atmış takımı teslim aldım. Kalan 26 maçta 7 galibiyet 11 beraberlik alarak toplamda 41 puana ulaştım, çok uğraşmamıza rağmen maalesef takımı kümede tutamadık. Takımı kurtarmayı çok istiyordum ama elimden geleni de yaptım, sonuç ortada maalesef...
http://img201.imageshack.us/img201/3739/stokepuandurumuhh6.th.png (http://img201.imageshack.us/my.php?image=stokepuandurumuhh6.png)
Bana verilen görevi yerine getirememiştim ve takımı kümede tutamamıştım. Bu başarısızlıktan sonra sorumluluğu üzerime alıp istifa ettim. 2 hafta sonra Premier Lig'den düşüp herkesi şaşırtan Middlesbough'tan teklif aldım. Biraz düşündükten sonra takımı da inceledim ve Middlesbrough'u yeniden Premier Lig'e döndürmek için görevi kabul ettim. Lige iyi başlamıştık, ard arda galibiyetler alıyorduk. uzun müddet liderliği de sürdürdüm. Fakat kadronun kısıtlı olması ve ard arda yaşanan sakatlıklar ritmimizi bozdu ve 3. sıraya kadar geriledik. Son 5 haftada liderle ve 2. ile maçım vardı. Blackburn'e kaybettim, son hafta da Fulhamla berabere kalınca ligi 3. sırada tamamladım. Play-off oynayacaktım. Yarı finalde Crystal Palace ile karşılaştım, ilk maç deplasmanda 3-0 galip gelmiştim, ikinci maç için önemlibir avantaj yakalamıştım. 2. maçta bazı as oyuncularımı dinlendirdim ve bu maçı da 1-0 kazandım. Artık önümde Premier Lig için tek maç kalmıştı, yenersem çıkıyordum. Rakibim 2 sezon önce 6 günlük çalıştırdığım Derby'ydi. Zevksiz bir maçın ardından 1-0 mağlup oldum ve Premier Lig uçtu gitti. Ligi 3. bitirmeme rağmen Play-offlarda elenerek terfi edemedim. Artık başarılı olmalıydım, yine başaramamış ve yine istifa etmiştim.
http://img371.imageshack.us/img371/7990/middlesbroughwm8.th.png (http://img371.imageshack.us/my.php?image=middlesbroughwm8.png)
Artık gideceğim takımda mutlaka başarılı olmak zorundaydım, kredimi yavaş yavaş tüketiyordum. Ajax hariç her yönettiğim takım benden memnundu ve benle devam etmek istiyorlardı. Bana istediğim ortamı sunmuşlardı ama ben başarılı olamamıştım. Artık bana güvenenleri mahçup etmemeliydim.
Yaklaşık bir 10 gün sonra bu sefer İtalya'dan teklif geldiğini öğrendim. Parma Serie B'ye düşmüştü. İşte benim çıkış için aradığım kulüp bu dedim. Kadrosunda Barreto, Kutuzov, Asamoah, Deschacht gibi kalburüstü oyuncular vardı. Kaleye bir takviye yapmak istiyordum, biraz araştırma yaptıktan sonra gelecekte çok iyi bir duruma gelebilecek olan Branko Cojic'i 130 bin dolara transfer ettim...
Parma ile sezonu tamamladım, onun hikayesini de müsait olduğum bir zamanda bu konuya ekleyeceğim. Umarım beğenmişsinizdir, hikayenin tamamını okuyan arkadaşlara şimdiden teşekkürler...
Öncelikle ilk işim takıma bir forvet almaktı. Huntelear pek güvenilir bir forvet değildi, fazla uzaklara gitmedim ve Fatih Tekke'ye sözleşme önerdim. Kulübü kabul etmişti, Tekke de daha büyük bir takım olduğu için sözleşmede bir sorun çıkarmadı 27 Temmuz'da basın önünde sözleşme imzalayarak Tekke'yi kadromuza kattık. Şimdilik kadroyu yeterli gördüğüm için başka oyuncu almadım.
Hazırlık dönemi verimli geçmişti, ilk resmi maçım PSV ile Hollanda Süper Kupası'ydı. Karşılaşmayı zorlanmadan 2-0 kazandım. Bu arada Tekke de yoğun antreman programımıza dayanamadı ve 3-3,5 aylık bir sakatlık yaşadı. ŞL 3. Ön Eleme turunda rakibim Fenerbahçe idi. Yıllardır gönül verdiğim takımıma karşı oynayacaktım. Zor bir durumdu, ilk maç evimde 3-3 berabere kaldım, ikinci maç da deplasmanda 3-2 kaybedince ŞL'den elendim. Pek üzüldüm sayılmaz aslında.:D UEFA'da daha ileriye gidebilirdim.
http://img371.imageshack.us/img371/4189/ajaxfikstr1is3.th.png (http://img371.imageshack.us/my.php?image=ajaxfikstr1is3.png)
Ligdeki durumum kötü sayılmazdı, liderlik koltuğunda olmasam da gençlere verdiğim önemle ilerleyen yıllarda uzun süre işgal edebileceğimi düşünüyordum o koltuğu. Devre arasında Real Madrid Sneijder için reddedemeyeceğim bir teklif yaptı ve ben de reddedemediğim için kabul ettim. Şimdi Sneijder yerine oyuncu almak gerekiyordu, kısa bir araştırma yaptım ve ara transfer döneminde Villarreal'den Cani ve Portsmouth'dan Gary O'Neil i transfer ettim. Gençlerle birlikte iyi bir harman yaratmıştım.
Bir gün Başkan beni Yönetim Kurulu toplantısına çağırdı. Orada bana başarılı olmam gerektiği, Hollanda Kupası'ndan elendikten sonra Ligi ya da UEFA'yı mutlaka kazanmam gerektiği söylendi. Ben onlara düşüncelerimi, bu senenin yapılanma senesi olduğu önümüzdeki sezonla birlikte meyvalarını alacağımızı söyledim. Benim anlattıklarıma açıkçası pek sıcak bakmadılar. Ligde şampiyonluk gittikten sonra UEFA Çeyrek Finali'nde de Chelsea'ye kaybedince yönetimin beni göndereceği neredeyse kesinleşmişti. Onlar beni göndermeden ben Chelsea maçı sonrası istifa ettiğimi açıkladım ve Hollanda'dan ayrıldım.
http://img371.imageshack.us/img371/3964/ajaxfikstr2qd0.th.png (http://img371.imageshack.us/my.php?image=ajaxfikstr2qd0.png)
Tatile erken çıkmıştım bu vesileyle.:) Bir sabah avukatım aradı, İngiltere'den teklif olduğunu, Championship'te çalışıp çalışamayacağımı sordu. Tabi ki çalışırım dedim fakat beni isteyen takım düşme potasındaki Derby'ydi. Ligde 1 maçları kalmış ve galibiyet alsak bile kümede kalmak garanti değil. Yöneticilerle görüştüm, şartlar konusunda ne dersem kabul dediler. Ajax'da bulamadığım ortamı burada bulmuştum ama işte en büyük sorun düşme tehlikesiydi. Sözleşmeme eğer küme düşersek anlaşma bozulur maddesini yoğun ısrarlarımla koydurttum. Hemen İngiltere gittim, kadroya baktım, önümüzde alınması gereken 1 maç vardı. Oyunculardan ne istediğimi anlattım, taktiğimi verdim ve maç başladı. Çok rahat bir oyunla 4-0 galip gelmiştik ama diğer maçtan gelen sonuç bizi yıkmıştı. Plymouth de kazanmıştı ve biz farklı skora rağmen küme düştük. Ben de maç öncesi anlaştığımız gibi kulüpten ayrıldım. Tam 6 gün sürmüştü Derby kariyerim. Tekrar yükseldiklerinde yeniden çalışmaktan zevk duyduğumu belirterek İngiltere'den ayrıldım.
http://img201.imageshack.us/img201/595/derbyfikstron1.th.png (http://img201.imageshack.us/my.php?image=derbyfikstron1.png)
Yaz dönemi girmişti; yeni bir takım arıyordum kendime ve uzun yaz dönemi boyunca herhangi bir teklif gelmedi. 6 Kasım yaklaşmıştı, arkadaşlar Galatasaray'a karşı alınan 6-0'lık galibiyetin yıldönümünde kutlama yapacaklarını söylediler ve ben de bu kutlamaya katılmak için Türkiye'ye döndüm.:D Ama benim koca yaz bana takım bulamayan avukat bu günü bulmuştu. Sabah gelen telefonla acil İngiltere'ye dönmem gerektiğini, bu fırsatı kaçırmamam gerektiğini söyledi. Stoke Cİty ligin dibine demir atmıştı. Yönetim son toplantıda Teknik Direktörün görevine son vermiş ve beni takımın başında görmek istediğini belirtmiş. Kaybedilecek zaman olmadığı için hemen İngilte'ye döndüm. Tabi ki akşamki kutlamaya da katılamadım.:D 6 Kasım'da resmi sözleşmeyi imzaladık ve 15 maçta 3 galibiyet alarak 9 puanla ligin dibine demir atmış takımı teslim aldım. Kalan 26 maçta 7 galibiyet 11 beraberlik alarak toplamda 41 puana ulaştım, çok uğraşmamıza rağmen maalesef takımı kümede tutamadık. Takımı kurtarmayı çok istiyordum ama elimden geleni de yaptım, sonuç ortada maalesef...
http://img201.imageshack.us/img201/3739/stokepuandurumuhh6.th.png (http://img201.imageshack.us/my.php?image=stokepuandurumuhh6.png)
Bana verilen görevi yerine getirememiştim ve takımı kümede tutamamıştım. Bu başarısızlıktan sonra sorumluluğu üzerime alıp istifa ettim. 2 hafta sonra Premier Lig'den düşüp herkesi şaşırtan Middlesbough'tan teklif aldım. Biraz düşündükten sonra takımı da inceledim ve Middlesbrough'u yeniden Premier Lig'e döndürmek için görevi kabul ettim. Lige iyi başlamıştık, ard arda galibiyetler alıyorduk. uzun müddet liderliği de sürdürdüm. Fakat kadronun kısıtlı olması ve ard arda yaşanan sakatlıklar ritmimizi bozdu ve 3. sıraya kadar geriledik. Son 5 haftada liderle ve 2. ile maçım vardı. Blackburn'e kaybettim, son hafta da Fulhamla berabere kalınca ligi 3. sırada tamamladım. Play-off oynayacaktım. Yarı finalde Crystal Palace ile karşılaştım, ilk maç deplasmanda 3-0 galip gelmiştim, ikinci maç için önemlibir avantaj yakalamıştım. 2. maçta bazı as oyuncularımı dinlendirdim ve bu maçı da 1-0 kazandım. Artık önümde Premier Lig için tek maç kalmıştı, yenersem çıkıyordum. Rakibim 2 sezon önce 6 günlük çalıştırdığım Derby'ydi. Zevksiz bir maçın ardından 1-0 mağlup oldum ve Premier Lig uçtu gitti. Ligi 3. bitirmeme rağmen Play-offlarda elenerek terfi edemedim. Artık başarılı olmalıydım, yine başaramamış ve yine istifa etmiştim.
http://img371.imageshack.us/img371/7990/middlesbroughwm8.th.png (http://img371.imageshack.us/my.php?image=middlesbroughwm8.png)
Artık gideceğim takımda mutlaka başarılı olmak zorundaydım, kredimi yavaş yavaş tüketiyordum. Ajax hariç her yönettiğim takım benden memnundu ve benle devam etmek istiyorlardı. Bana istediğim ortamı sunmuşlardı ama ben başarılı olamamıştım. Artık bana güvenenleri mahçup etmemeliydim.
Yaklaşık bir 10 gün sonra bu sefer İtalya'dan teklif geldiğini öğrendim. Parma Serie B'ye düşmüştü. İşte benim çıkış için aradığım kulüp bu dedim. Kadrosunda Barreto, Kutuzov, Asamoah, Deschacht gibi kalburüstü oyuncular vardı. Kaleye bir takviye yapmak istiyordum, biraz araştırma yaptıktan sonra gelecekte çok iyi bir duruma gelebilecek olan Branko Cojic'i 130 bin dolara transfer ettim...
Parma ile sezonu tamamladım, onun hikayesini de müsait olduğum bir zamanda bu konuya ekleyeceğim. Umarım beğenmişsinizdir, hikayenin tamamını okuyan arkadaşlara şimdiden teşekkürler...