cgdsshn
30.Aralık.2005, 17:52
Son dönemde Türk futbolunda Fenerbahçe dışında bütün takımlarda görülen bir ekonomik kriz var. Anadolu takımları zaten her daim ekonomik kriz içindeydi fakat 4 büyüklerimizin 3’ü ne oldu da bu hale düştü. Bu konuda konuşan herkes sorunları ve kaynaklarını tespit ediyor ancak çözüm önerileri üretmiyor. Olan çözüm önerileri ise ancak günü kurtarabilecek geçici çözümler. Birisi çıkıp gönüllüler şu kadar para versin diyor, diğeri çıkıp şurada bir arsamız daha var onu da satalım diyor. Gün gelecek toplanan paralar bitecek ve gönüllülerden bir kez daha para istenecek. Yani bu öneriler kısa dönemde etkili olabilir ancak uzun vadede çözüm değil. Ülke futbolunda kapsamlı bir devrim yapılmadığı sürece bu sorunlar devam edecektir. Bu devrim almaya değil üretmeye yönelik olmalıdır. Yani takımlarımız ellerindeki parayla futbolcu almak yerine futbolcu yetiştirmeliler. Sistem olarak özellikle Hollanda ve Fransada 90lı yıllarda uygulanmaya başlanan sistem Türkiyeye uyarlanabilir diye düşünüyorum.
1980li yılların sonlarında ve 90ların başlarında Hollandalılar ve Ajax özellikle Surinamlıları kullanarak bir altyapı devrimine gittiler. Ajax’ın aldığı Şampiyonlar Liginden sonra ülkenin diğer takımları da bu yolu izlemeye başladı ve ülke bir futbolcu fabrikası haline geldi.
Fransızlar ise hem ülke futbolunun gelişimi hem de bir sosyal sorunun çözümü olarak bir proje geliştirdiler. Fransız gençler futbola yeterli ilgiyi göstermiyorlar ve bu nedenle Fransız futbolu bir türlü diğer büyük Avrupa ülkelerinin seviyesine yükselemiyordu. Bunun yanı sıra 1900lü yılların ilk yarısında Afrika’dan getirilen ve emekleri kullanılan Afrikalıların torunları ülkede sosyal bir sorun oluyordu. Bunun üzerine Fransız idareciler hiçbir işe kabul edilmeyen bu gençleri futbola yönlendirerek hem onları meslek sahibi yapmayı hem de ülke futboluna çağ atlatmayı planladılar. Bu proje sosyal anlamdaki sorunu sadece geçiştirse bile futbolda 1 dünya-1 Avrupa şampiyonluğu ve hepsinden önemlisi her geçen yıl daha fazla artan Afrika kökenli genç Fransız yetenekler getirdi.
Türkiye, gerek genç nüfus, gerekse bu nüfusun futbola olan sevgisi göz önünde bulundurulursa bu sistem için müthiş bir potansiyele sahip. Ancak bu sistemi kurabilmek için Türk futbolunun; elinde bir maçta 4 gol atabilecek potansiyelde genç golcüsü varken gözünü yabancı transferle şov yapmaya diken başkanlardan, görevde bulunduğu sürece hiçbir icraat yapmayıp zorda kaldığı zaman koca ekranda hakemlere saldıran başkanlardan, taraftarın gözüne gireceğim diye her önüne geleni transfer eden başkanlardan ve iktidar yalakalığı yapmaktan yöneticilik yapamayan federasyonlardan kurtulması gerekiyor.
1980li yılların sonlarında ve 90ların başlarında Hollandalılar ve Ajax özellikle Surinamlıları kullanarak bir altyapı devrimine gittiler. Ajax’ın aldığı Şampiyonlar Liginden sonra ülkenin diğer takımları da bu yolu izlemeye başladı ve ülke bir futbolcu fabrikası haline geldi.
Fransızlar ise hem ülke futbolunun gelişimi hem de bir sosyal sorunun çözümü olarak bir proje geliştirdiler. Fransız gençler futbola yeterli ilgiyi göstermiyorlar ve bu nedenle Fransız futbolu bir türlü diğer büyük Avrupa ülkelerinin seviyesine yükselemiyordu. Bunun yanı sıra 1900lü yılların ilk yarısında Afrika’dan getirilen ve emekleri kullanılan Afrikalıların torunları ülkede sosyal bir sorun oluyordu. Bunun üzerine Fransız idareciler hiçbir işe kabul edilmeyen bu gençleri futbola yönlendirerek hem onları meslek sahibi yapmayı hem de ülke futboluna çağ atlatmayı planladılar. Bu proje sosyal anlamdaki sorunu sadece geçiştirse bile futbolda 1 dünya-1 Avrupa şampiyonluğu ve hepsinden önemlisi her geçen yıl daha fazla artan Afrika kökenli genç Fransız yetenekler getirdi.
Türkiye, gerek genç nüfus, gerekse bu nüfusun futbola olan sevgisi göz önünde bulundurulursa bu sistem için müthiş bir potansiyele sahip. Ancak bu sistemi kurabilmek için Türk futbolunun; elinde bir maçta 4 gol atabilecek potansiyelde genç golcüsü varken gözünü yabancı transferle şov yapmaya diken başkanlardan, görevde bulunduğu sürece hiçbir icraat yapmayıp zorda kaldığı zaman koca ekranda hakemlere saldıran başkanlardan, taraftarın gözüne gireceğim diye her önüne geleni transfer eden başkanlardan ve iktidar yalakalığı yapmaktan yöneticilik yapamayan federasyonlardan kurtulması gerekiyor.