viper37
28.Mayıs.2007, 12:47
32 yıllık hayatının 20 yıla yakın bir zamanını İstanbulun en güzel semtlerinden biri olan Sarıyerde geçiren (Sarıyerde birçok amatör kulüpte oynayarak) Uğur KET artık bu kulübün hakettiği yer olan Turkcell super Lige nasıl çıkacağını düşünmektedir. Kulübün parası yoktur seyircisi bir elin parmakları kadardır. Üstelik kulüp belediye imkanları ve Haşmet MÜRŞİT in kişisel çabalarıyla alalade bir haldedir. Kulüp resmen taban yapmıştır. Ama zıplayabilmek için ayakların da tabana değmesi gerektiği de bir gerçektir. Bu kulüp nasıl bu hallere gelmiştir ... Bu kulüp değilmidir Balkan Kupası sahibi yine bu kulüp değilmidir Şeytan Rıdvanları Mecnurları Erdileri ortaya çıkaran. Ne yapıp edip 2.B denilen dipsiz kuyudan çıkılmalıydı. Haşmet MÜRŞİT te artık ismi ve kariyeri olan değil bu semti seven bu kulübe aşık onunla yatıp onunla kalkan biri olarak gördüğü Uğur KET e bu konuyu açtığında Uğur Hoca nın gözleri doldu . Gururlanmıştı içi içine sığmıyordu ama sonuçta elinde sihirli bir değnek yoktu. Keza kulübün imkanları da resmen bir sihirli değnek gerektiriyordu. O anda Uğur hocanın aklına değişik bir model geldi . FM oynadığı dönemler aklına geldi !!! :) Tecrübeli ve ucuz oyuncularla tecrübesiz ama gelecek vaadeden oyunculardan bir karma yapacak hem saha başarısı hemde ticari kalkınma sağlanacaktı . Ama bu nasıl olacaktı. ?
İşte bu kariyer aslında imkansızla yüzleşmenin , korkunun üzerine gitmenin bir anlatımıdır aslında.
ilk hedef : Hazırlık maçları (birazdan)
.
.
.
Birleştirilen Mesaj:
Evet hayaller gerçekleşmiş ve bu köklü kulübün menejeri olunmuştu ama hayaller şimdi başlıyordu ve insanlar başarı bekliyorlardı. İlk olarak kadroda bir çok kulübün istediği Burhan SAATÇİOĞLU ndan vazgeçtim. Çünkü ondan gelecek olan 200.000 € belkide bu kulübün kurtuluşunun ilk rakamları olacaktı. Ve Burhan a teşekkürlerimizi sunup onu Malatyaspor a resmen sattığımızı açıkladık.
Kadro aslında fena değildi ama bir şekilde inanılmaz bir inançsızlık hakimdi. Mevcut futbolcular ligde kalmayı başarı sayar hale gelmişlerdi. Bir şekilde bu hırsı kazanmak ,büyük maç tecrübesi kazanmak ve asıl önemlisi de kulübün kasasına taze para akışını sağlamak adına Turkcell Super lig takımlarına Özel Kupa davetleri yapmaya başladım. Tabi ki bir çok kulüp bu teklife burun kıvırsada Bosphorus Cup adı altında G.Birliği - G.Antep ve Kocaeli ile bir kupa düzenledik. Buradan gelecek olan 250-300 € bizim için çok ama çok önemliydi.
İlk maç Kocaelisporla yapıldı . 7000 kişilik stadta yaklaşık 6900 kişi vardı. Bu Sarıyer taraftarlarının iyi bir takıma olan hasretlerini belgeliyordu. Oyuncularımla soyunma odasında son konuştuğum onlara şans dilemek oldu. Daha fazlasını isteyecek kadar bir yol katetmemiştik henüz.Maç sonunda gariptir ama denk bir mücadele şeklindeki karşılaşmadan 0-6 lık bir yenilgiyle ayrılıyorduk. Maç sonu ağzımdan sadece duygularınızı paylaşıyorum çıkabildi. Ama asıl amaç için araçtı bu maçlar. Ertesi gün G.Birliği- G.Antep maçının mağlubu olan G.Birliği ile 3. lük maçı oynayacaktık. Burada da sonuç çok farklı olmadı . Aradaki fark aynıydı ama Tuncay DEREKÖYLÜ nün attığı gol dışında 1-7 . Turnuvada ilk 4 e girmiştik :) Neyse adı üzerinde hazırlık maçı ve asıl amaç birazda paraydı. Şimdi çok kısıtlı bütçe ile transferde bir şeyler yapmak gerekiyordu . Bununla birlikte başka bir kupa daha düzenlemeliydik. Danone cup adı altında Slavia Prag - Fenerbahce ve A.Sebat maçları düzenlenmişti . Üstelik yabancı bir takım olması beni ayrıca heyecanlandırıyordu.
Sonraki hedef : Danone Cup (birazdan)
İyi sayılabilecek bir kurayla (daha sonra yanıldığımı anlayacağım) A.Sebatsporla eşleştim . İlk galibiyetimi alıyorum derken maç 2-6 lık sonuçla bitti. Bir şeyler yanlış gidiyordu. Transferin gerekliliği şart oluyordu. En azından gol atabilmeyi öğrenebilmiştik.
Slavia Prag maçı hiç beklenilmedik bir biçimde normal süresi 0-0 bitti. Statü gereği penaltılara geçildi ama anladığım kadarıyla biz gol atmayı hala öğrenememişiz. 3 penaltıda kaçınca biraz sinirlendim ve yönetimden ilk iş olarak antrenman tesislerinin geliştirilmesini istedim. Tabiki klasik cevap :
- Uğur cum paramız olsa zaten biz seni getirtmezdik (o da anlamış paraya önem vermediğimi) :)
Transfer ayında daha çok bonservisi elinde oyuncularla ilgilenmek yoluna gitmeye kararlıydım.
İşte bu kariyer aslında imkansızla yüzleşmenin , korkunun üzerine gitmenin bir anlatımıdır aslında.
ilk hedef : Hazırlık maçları (birazdan)
.
.
.
Birleştirilen Mesaj:
Evet hayaller gerçekleşmiş ve bu köklü kulübün menejeri olunmuştu ama hayaller şimdi başlıyordu ve insanlar başarı bekliyorlardı. İlk olarak kadroda bir çok kulübün istediği Burhan SAATÇİOĞLU ndan vazgeçtim. Çünkü ondan gelecek olan 200.000 € belkide bu kulübün kurtuluşunun ilk rakamları olacaktı. Ve Burhan a teşekkürlerimizi sunup onu Malatyaspor a resmen sattığımızı açıkladık.
Kadro aslında fena değildi ama bir şekilde inanılmaz bir inançsızlık hakimdi. Mevcut futbolcular ligde kalmayı başarı sayar hale gelmişlerdi. Bir şekilde bu hırsı kazanmak ,büyük maç tecrübesi kazanmak ve asıl önemlisi de kulübün kasasına taze para akışını sağlamak adına Turkcell Super lig takımlarına Özel Kupa davetleri yapmaya başladım. Tabi ki bir çok kulüp bu teklife burun kıvırsada Bosphorus Cup adı altında G.Birliği - G.Antep ve Kocaeli ile bir kupa düzenledik. Buradan gelecek olan 250-300 € bizim için çok ama çok önemliydi.
İlk maç Kocaelisporla yapıldı . 7000 kişilik stadta yaklaşık 6900 kişi vardı. Bu Sarıyer taraftarlarının iyi bir takıma olan hasretlerini belgeliyordu. Oyuncularımla soyunma odasında son konuştuğum onlara şans dilemek oldu. Daha fazlasını isteyecek kadar bir yol katetmemiştik henüz.Maç sonunda gariptir ama denk bir mücadele şeklindeki karşılaşmadan 0-6 lık bir yenilgiyle ayrılıyorduk. Maç sonu ağzımdan sadece duygularınızı paylaşıyorum çıkabildi. Ama asıl amaç için araçtı bu maçlar. Ertesi gün G.Birliği- G.Antep maçının mağlubu olan G.Birliği ile 3. lük maçı oynayacaktık. Burada da sonuç çok farklı olmadı . Aradaki fark aynıydı ama Tuncay DEREKÖYLÜ nün attığı gol dışında 1-7 . Turnuvada ilk 4 e girmiştik :) Neyse adı üzerinde hazırlık maçı ve asıl amaç birazda paraydı. Şimdi çok kısıtlı bütçe ile transferde bir şeyler yapmak gerekiyordu . Bununla birlikte başka bir kupa daha düzenlemeliydik. Danone cup adı altında Slavia Prag - Fenerbahce ve A.Sebat maçları düzenlenmişti . Üstelik yabancı bir takım olması beni ayrıca heyecanlandırıyordu.
Sonraki hedef : Danone Cup (birazdan)
İyi sayılabilecek bir kurayla (daha sonra yanıldığımı anlayacağım) A.Sebatsporla eşleştim . İlk galibiyetimi alıyorum derken maç 2-6 lık sonuçla bitti. Bir şeyler yanlış gidiyordu. Transferin gerekliliği şart oluyordu. En azından gol atabilmeyi öğrenebilmiştik.
Slavia Prag maçı hiç beklenilmedik bir biçimde normal süresi 0-0 bitti. Statü gereği penaltılara geçildi ama anladığım kadarıyla biz gol atmayı hala öğrenememişiz. 3 penaltıda kaçınca biraz sinirlendim ve yönetimden ilk iş olarak antrenman tesislerinin geliştirilmesini istedim. Tabiki klasik cevap :
- Uğur cum paramız olsa zaten biz seni getirtmezdik (o da anlamış paraya önem vermediğimi) :)
Transfer ayında daha çok bonservisi elinde oyuncularla ilgilenmek yoluna gitmeye kararlıydım.