ChAoS
17.Temmuz.2007, 23:19
Süper Lig´de Oynamak, Lig A´dan Daha Kolay
17 Yaşaltı Milli Takımı’nı Avrupa şampiyonu ve dünya dördüncüsü yaptıktan sonra İstanbul Büyükşehir’i Süper Lig’e taşıyan Abdullah Avcı, Sporvizyon’a konuştu.
Genç teknik adam, “Süper Lig’de oynamak, Lig A’dan daha kolay. Teknik heyet, yönetim ve futbolcularımızla birlikte Süper Lig’e hazırız.” diyor.
‘Hızlı gitmek istiyorsan yalnız yürü. Uzağa gitmek istiyorsanız birlikte yürüyün.’ der ünlü bir Afrika atasözü. Aslında bu söz, önce 17 Yaşaltı Milli Takımı’nı Avrupa şampiyonu ve dünya dördüncüsü yapan, sonra da İstanbul Büyükşehir Belediyespor’u Süper Lig’e çıkaran Abdullah Avcı için söylenmiş sanki. O, Amerikan filmlerinde görmeye alıştığımız tek kişilik bir ordu değil hiç şüphesiz; fakat yeni sayılabilecek teknik direktörlük kariyerinde, tek başına aldığı kararlarla sorumluluğu üstlenip ekip çalışmasıyla da basamakları hızlı bir şekilde çıktı. Türkiye’nin yükselen değerleri listesinde zirvede yer alan Avcı’nın hedefi, artık daha uzaklara gitmek. Giderek cıvıklaşan futbolumuzun güler yüzlü ciddi adamıyla hedeflerini, takımını ve Süper Lig’i konuştuk.
Başbakan Erdoğan, belediye başkanlığı döneminde İstanbul Büyükşehir’in Süper Lig’de oynamasını çok istemişti. Hatta Ankaraspor’dan önce ligin kapısından dönmüştü. Bunu siz gerçekleştirdiniz. Nasıl oldu?
Göründüğü gibi kolay olmadı. Doğrusunu söylemek gerekirse, aslında ben 2. yılımda Süper Lig’e çıkmayı hedefliyordum. Yeni bir yönetim, yeni bir teknik heyet, 17 yeni transfer ve 4 kiralık oyuncuyla yola çıktık. Bu yeni oluşum sürecini, uyumlu ve disiplinli çalışma ile çabuk atlattık. Ligin henüz başında gösterdiğimiz istikrarlı oyun, sonuçlara yansıdı. Samsun, Malatya ve Diyarbakır, Süper Lig’den düşmelerine rağmen güçlü kadroları vardı. Fakat ligden düşen bu tip şehir takımları düşmenin şokunu çabuk atlatamıyor. Taraftarları da hayal kırıklığı yaşadığı için küsüp takımlarını genelde yalnız bırakıyor. Ligin ilk yarısı bitmeden bu takımlara önemli sayılacak puan farkı attık. Bu bizim için büyük avantajdı. Bu tür avantajlarımızı sezon sonuna kadar korumasını bildik ve Süper Lig’e yükseldik.
Süper Lig’e yükselmeniz, daha önce küllenen ‘Belediye takımlarının Süper Lig’de ne işi var’ tartışmasını yeniden alevlendirdi. Sizin bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
Türkiye’de kulüplerin yüzde 80’inin arkasında belediyeler vardır. Bunlardan bazıları, bizim gibi belediyenin bünyesinde kurulmuş takımlardır. Bazılarına belediyeler görünür bir şekilde yardım yapar. Bazıları ise belediyelerce el altından desteklenir. İzmir takımları bu desteği görmedikleri için bu halde. Kocaeli ve G.Antepspor yıllardır belediyeleri tarafından desteklendi ve hâlâ desteklenmekte. Belediye takımlarını eleştirmeden önce, bu tip takımların Türk sporuna yapmış oldukları katkıları konuşmak gerekir. Sadece futbola değil, diğer amatör dallara da katkıları büyük. G.Saray’dan sonra maçlarımızı Olimpiyat Stadı’nda oynayarak bu stadı canlı tuttuk. Süper Lig’de de burada oynayacağız. Biz fair-play ruhuna daima öncelik verdik. Lig A’daki en büyük rakibimiz olan Malatyaspor’un taraftarlarını stada biz taşıdık. İstanbul Büyükşehir’in ne işi var diyenler bunları neden konuşmuyor!
Şimdilik G.Saray sayfasını kapattım
Başarılarınız istikrarlı bir şekilde devam edince adınız G.Saray ile anıldı. G.Saray’dan size bir teklif geldi mi?
Evet, G.Saray’dan ve hatta ismini vermek istemediğim bazı Süper Lig takımlarından teklifler geldi. G.Saraylı yöneticilerle bir görüşmemiz oldu. Bana, Sportif Direktör Karl Heinz Feldkamp’ın altında teknik direktörlük teklifi yapıldı. Ben çok onur duyduğum bu teklife şimdilik hayır dedim. Çünkü tepedeki adamın çizgisi belirli değildi. Nerede başlayıp nerede biteceğinin sınırları tam olarak çizilmemişti. Şimdilik bu sayfayı kapattım.
Şimdilik dediniz. Sayfa tam olarak kapalı değil o zaman.
Tabiî ki hiçbir zaman G.Saray’la kapılar kapanmaz. Geçmişten gelen birlikteliğimiz var. Büyükşehir Belediye ile bir yıl daha sözleşmem bulunuyor. Şimdilik buradayım. Eğer şartlar uygun olursa belki birgün çalışmaktan büyük keyif alacağım G.Saray’ın başına geçebilirim.
En az 6 yabancı hakkınız olacak. Bu takımı bozacak mısınız? Transfer politikanız ne olacak?
Lig A’dayken bütçemiz 2 trilyondu. Süper Lig’e yükseldiğimiz için gelirlerimiz de artacak. Reklam, naklen yayın ve diğer gelirlerle birlikte bütçemiz 10 trilyon olacak. Makul ücretlerle yerinde transferler yapmak istiyoruz. Her şeyden önce İstanbul takımı olmamız bizim için büyük avantaj. Dış transferde bu yüzden tercih edilen bir takım olacağımızı tahmin ediyorum. Hem ayrıca belediye takımı olduğumuz için garanti para açısından futbolcularla anlaşmamız daha kolay olacaktır. Diğer takımlarda hâlâ transfer taksitini almayan oyuncular var. Oysa bizim takım komple tatilde ve kimsenin bir lira alacağı yok. Belki de 6 yabancı hakkının hepsini kullanmayacağız. Bonservis problemi olmayan, unutulmuş, tam anlamıyla çıkış yapamamış ve arka planda kalmış fakat yetenekli futbolcularla anlaşma yoluna gideceğiz. Flaş transfer değil, doğru ve nokta transfer yapacağız. Yöneticimiz Kamil Dizar iç transferi iki günde bitirdi. İskelet kadroyu koruyacağız. Dış transferde ise Samsunspor’dan Evren ve Altay’dan Sancak kadroya dahil oldu. Kaleci Cordoba ve yine Samsunspor’lu Caner’le görüşmelerimiz sürüyor.
Birileri yine merak ediyordur!
Süper Lig’de tutunabilmek için taraftar desteği şart. Bilindiği gibi Büyükşehir’in fazla bir taraftarı yok. Seyirci sayısını arttırma konusunda ne gibi çalışma yapılacak?
İstanbulspor’da teknik direktör yardımcılığı yaptığım için bu sıkıntıyı çok iyi biliyorum. Her şeyden önce fair-play benim için daha önemlidir. İzleyenlere keyif veren bir futbol oynayarak ligin sevimli takımı olacağız. Tabii İngiltere Ligi’nde gördüğümüz en ufak pasta alkışlayan veya uğultu koparan bir taraftar kitlemizin olmaması bizim için dezavantaj. Bu sıkıntıyı daha önce olduğu gibi yine uyumlu ve disiplinli çalışarak aza indireceğiz. Ayrıca, belediye bünyesinde 3 bin 150 sporcu ve 40 bin personel var. Aileleriyle birlikte bu rakam 80 bine çıkar. Bunun en azından üçte birini tribünlere çekmenin planını ve hazırlıklarını yapıyoruz. Bunun için de önce istikrarlı ve başarılı bir futbol ortaya koymanız lazım.
Süper Lig’e hazır mısınız?
Bunu söyleyen kimler? Bu lafı şu yüzden söyledim. Peru’daki 17 Yaşaltı Dünya Şampiyonası’nda birileri neden Meksika’yı yendiğimizi sordu. Yendiğimiz için yarı finalde Brezilya ile eşleşmiştik çünkü. 17 yaşındaki bir futbolcuya ben ‘Çıkın, yenilin’ nasıl derim? Sonra İstanbul Büyükşehir ile anlaştım. Birileri yine çıktı, “Bakalım Lig A’da ne yapacak?” dedi. Birileri bu kez Süper Lig’de ne yapacağımı merak ediyordur. Süper Lig’de oynamak, Lig A’dan daha kolay. Çünkü Lig A’da takımlar oynamaktan çok oynatmamayı hedefliyor. Teknik heyet, yönetim ve futbolcularımızla birlikte Süper Lig’e hazırız.
17 Yaşaltı Milli Takımı’nı Avrupa şampiyonu ve dünya dördüncüsü yaptıktan sonra İstanbul Büyükşehir’i Süper Lig’e taşıyan Abdullah Avcı, Sporvizyon’a konuştu.
Genç teknik adam, “Süper Lig’de oynamak, Lig A’dan daha kolay. Teknik heyet, yönetim ve futbolcularımızla birlikte Süper Lig’e hazırız.” diyor.
‘Hızlı gitmek istiyorsan yalnız yürü. Uzağa gitmek istiyorsanız birlikte yürüyün.’ der ünlü bir Afrika atasözü. Aslında bu söz, önce 17 Yaşaltı Milli Takımı’nı Avrupa şampiyonu ve dünya dördüncüsü yapan, sonra da İstanbul Büyükşehir Belediyespor’u Süper Lig’e çıkaran Abdullah Avcı için söylenmiş sanki. O, Amerikan filmlerinde görmeye alıştığımız tek kişilik bir ordu değil hiç şüphesiz; fakat yeni sayılabilecek teknik direktörlük kariyerinde, tek başına aldığı kararlarla sorumluluğu üstlenip ekip çalışmasıyla da basamakları hızlı bir şekilde çıktı. Türkiye’nin yükselen değerleri listesinde zirvede yer alan Avcı’nın hedefi, artık daha uzaklara gitmek. Giderek cıvıklaşan futbolumuzun güler yüzlü ciddi adamıyla hedeflerini, takımını ve Süper Lig’i konuştuk.
Başbakan Erdoğan, belediye başkanlığı döneminde İstanbul Büyükşehir’in Süper Lig’de oynamasını çok istemişti. Hatta Ankaraspor’dan önce ligin kapısından dönmüştü. Bunu siz gerçekleştirdiniz. Nasıl oldu?
Göründüğü gibi kolay olmadı. Doğrusunu söylemek gerekirse, aslında ben 2. yılımda Süper Lig’e çıkmayı hedefliyordum. Yeni bir yönetim, yeni bir teknik heyet, 17 yeni transfer ve 4 kiralık oyuncuyla yola çıktık. Bu yeni oluşum sürecini, uyumlu ve disiplinli çalışma ile çabuk atlattık. Ligin henüz başında gösterdiğimiz istikrarlı oyun, sonuçlara yansıdı. Samsun, Malatya ve Diyarbakır, Süper Lig’den düşmelerine rağmen güçlü kadroları vardı. Fakat ligden düşen bu tip şehir takımları düşmenin şokunu çabuk atlatamıyor. Taraftarları da hayal kırıklığı yaşadığı için küsüp takımlarını genelde yalnız bırakıyor. Ligin ilk yarısı bitmeden bu takımlara önemli sayılacak puan farkı attık. Bu bizim için büyük avantajdı. Bu tür avantajlarımızı sezon sonuna kadar korumasını bildik ve Süper Lig’e yükseldik.
Süper Lig’e yükselmeniz, daha önce küllenen ‘Belediye takımlarının Süper Lig’de ne işi var’ tartışmasını yeniden alevlendirdi. Sizin bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
Türkiye’de kulüplerin yüzde 80’inin arkasında belediyeler vardır. Bunlardan bazıları, bizim gibi belediyenin bünyesinde kurulmuş takımlardır. Bazılarına belediyeler görünür bir şekilde yardım yapar. Bazıları ise belediyelerce el altından desteklenir. İzmir takımları bu desteği görmedikleri için bu halde. Kocaeli ve G.Antepspor yıllardır belediyeleri tarafından desteklendi ve hâlâ desteklenmekte. Belediye takımlarını eleştirmeden önce, bu tip takımların Türk sporuna yapmış oldukları katkıları konuşmak gerekir. Sadece futbola değil, diğer amatör dallara da katkıları büyük. G.Saray’dan sonra maçlarımızı Olimpiyat Stadı’nda oynayarak bu stadı canlı tuttuk. Süper Lig’de de burada oynayacağız. Biz fair-play ruhuna daima öncelik verdik. Lig A’daki en büyük rakibimiz olan Malatyaspor’un taraftarlarını stada biz taşıdık. İstanbul Büyükşehir’in ne işi var diyenler bunları neden konuşmuyor!
Şimdilik G.Saray sayfasını kapattım
Başarılarınız istikrarlı bir şekilde devam edince adınız G.Saray ile anıldı. G.Saray’dan size bir teklif geldi mi?
Evet, G.Saray’dan ve hatta ismini vermek istemediğim bazı Süper Lig takımlarından teklifler geldi. G.Saraylı yöneticilerle bir görüşmemiz oldu. Bana, Sportif Direktör Karl Heinz Feldkamp’ın altında teknik direktörlük teklifi yapıldı. Ben çok onur duyduğum bu teklife şimdilik hayır dedim. Çünkü tepedeki adamın çizgisi belirli değildi. Nerede başlayıp nerede biteceğinin sınırları tam olarak çizilmemişti. Şimdilik bu sayfayı kapattım.
Şimdilik dediniz. Sayfa tam olarak kapalı değil o zaman.
Tabiî ki hiçbir zaman G.Saray’la kapılar kapanmaz. Geçmişten gelen birlikteliğimiz var. Büyükşehir Belediye ile bir yıl daha sözleşmem bulunuyor. Şimdilik buradayım. Eğer şartlar uygun olursa belki birgün çalışmaktan büyük keyif alacağım G.Saray’ın başına geçebilirim.
En az 6 yabancı hakkınız olacak. Bu takımı bozacak mısınız? Transfer politikanız ne olacak?
Lig A’dayken bütçemiz 2 trilyondu. Süper Lig’e yükseldiğimiz için gelirlerimiz de artacak. Reklam, naklen yayın ve diğer gelirlerle birlikte bütçemiz 10 trilyon olacak. Makul ücretlerle yerinde transferler yapmak istiyoruz. Her şeyden önce İstanbul takımı olmamız bizim için büyük avantaj. Dış transferde bu yüzden tercih edilen bir takım olacağımızı tahmin ediyorum. Hem ayrıca belediye takımı olduğumuz için garanti para açısından futbolcularla anlaşmamız daha kolay olacaktır. Diğer takımlarda hâlâ transfer taksitini almayan oyuncular var. Oysa bizim takım komple tatilde ve kimsenin bir lira alacağı yok. Belki de 6 yabancı hakkının hepsini kullanmayacağız. Bonservis problemi olmayan, unutulmuş, tam anlamıyla çıkış yapamamış ve arka planda kalmış fakat yetenekli futbolcularla anlaşma yoluna gideceğiz. Flaş transfer değil, doğru ve nokta transfer yapacağız. Yöneticimiz Kamil Dizar iç transferi iki günde bitirdi. İskelet kadroyu koruyacağız. Dış transferde ise Samsunspor’dan Evren ve Altay’dan Sancak kadroya dahil oldu. Kaleci Cordoba ve yine Samsunspor’lu Caner’le görüşmelerimiz sürüyor.
Birileri yine merak ediyordur!
Süper Lig’de tutunabilmek için taraftar desteği şart. Bilindiği gibi Büyükşehir’in fazla bir taraftarı yok. Seyirci sayısını arttırma konusunda ne gibi çalışma yapılacak?
İstanbulspor’da teknik direktör yardımcılığı yaptığım için bu sıkıntıyı çok iyi biliyorum. Her şeyden önce fair-play benim için daha önemlidir. İzleyenlere keyif veren bir futbol oynayarak ligin sevimli takımı olacağız. Tabii İngiltere Ligi’nde gördüğümüz en ufak pasta alkışlayan veya uğultu koparan bir taraftar kitlemizin olmaması bizim için dezavantaj. Bu sıkıntıyı daha önce olduğu gibi yine uyumlu ve disiplinli çalışarak aza indireceğiz. Ayrıca, belediye bünyesinde 3 bin 150 sporcu ve 40 bin personel var. Aileleriyle birlikte bu rakam 80 bine çıkar. Bunun en azından üçte birini tribünlere çekmenin planını ve hazırlıklarını yapıyoruz. Bunun için de önce istikrarlı ve başarılı bir futbol ortaya koymanız lazım.
Süper Lig’e hazır mısınız?
Bunu söyleyen kimler? Bu lafı şu yüzden söyledim. Peru’daki 17 Yaşaltı Dünya Şampiyonası’nda birileri neden Meksika’yı yendiğimizi sordu. Yendiğimiz için yarı finalde Brezilya ile eşleşmiştik çünkü. 17 yaşındaki bir futbolcuya ben ‘Çıkın, yenilin’ nasıl derim? Sonra İstanbul Büyükşehir ile anlaştım. Birileri yine çıktı, “Bakalım Lig A’da ne yapacak?” dedi. Birileri bu kez Süper Lig’de ne yapacağımı merak ediyordur. Süper Lig’de oynamak, Lig A’dan daha kolay. Çünkü Lig A’da takımlar oynamaktan çok oynatmamayı hedefliyor. Teknik heyet, yönetim ve futbolcularımızla birlikte Süper Lig’e hazırız.