perpetua
20.Temmuz.2006, 23:50
Üç büyüklerin formasını giyen nadir oyunculardan olan Saffet Sancaklı, artık İstanbulspor Başkanlığı ve menajerlik şirketiyle futbolumuza hizmet ediyor. Futbolumuzun geleceğinin alt yapılara önem vermekten geçtiğini söyleyen Sancaklı, editörümüz Hilmi Sever'e çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Türk Futbolu'nun kötüye gittiğini söyleyen genç başkan ile futbolumuz, menajerliğin durumu ve transfer piyasasındaki gelişmeler gibi önemli konuları masaya yatırdık. Şimdi sizleri bu röportaj ile başbaşa bırakıyoruz:
İstanbulspor'daki hedefleriniz neler?
İstanbulspor'daki ilk hedefimiz, Türk Futbolu'na oyuncu yetiştirebilmektir. Bunun yanında Süper Lig'e çıkıp, yetiştirdiğimiz oyuncuları, ülkemizdeki ya da yurt dışındaki kulüplere satarak hem para kazanmak hem de 1926'da kurulmuş İstanbulspor'u yüceltebildiğimiz kadar yüceltmek. Yani hem maddi hem manevi hedeflerimiz var.
Bir kulübünüzün olması menajerliğinizi daha da kuvvetlendiriyor değil mi?
Evet bu menajerliğimi daha da güçlü bir hale getiriyor. Elinizde bir kulüp olduğunda, doğal olarak menajerlik konusunda da oyuncular daha rahat oluyor, özellikle gençler. Sonuçta kendini oynayıp geliştirebileceği bir kulüp var.
3.250 bin dolara İstanbulspor'u satın aldınız. Bu paranın kaynağı spor basınında uzun süre polemik konusu oldu. Parayı futbolculuktan mı, yoksa menajerlikten mi kazandınız?
15 sene Türkiye'de futbol oynadım, her sene ortalama 500'er yüz bin dolar kazansam 7,5 milyon dolar yapar. Bunun yanında menajerlik yapıyorum ve aile şirketimiz de var. 15 sene Türkiye'de futbol oynamış bir adam bırakın da o kadar para toplasın! Ayrıca oynadığım yıllarda Türkiye'nin en pahalı oyuncusuydum.
“ALLAH BANA HEP İLKLERİ NASİP ETTİ”
Türkiye'de futbolculuktan gelip bir futbol kulübünü satın alan başka bir isim daha yok sanırım...
Allah bize hep ilkleri nasip etti. Hatta İstanbulspor'u aldığım zaman, gazetenin birinde; “İlk defa kulüp oyuncu almıyor, oyuncu kulüp alıyor' diye bir başlık vardı. Bu hoşuma da gitmişti. Tabi bunlar için fedakarlık lazım, çalışmak lazım her şeyden önce adamlık lazım. Bunlar kolay işler değil. Bugün Türkiye'de, futbol kulüpleri içinde anonim şirket olarak bir tek İstanbulspor var, biz bunun sahibiyiz. Bu ihaleye benimle birlikte giren bir çok da holding vardı, hiç kolay olmadı. Şu an zorlanıyoruz ama tahmin ediyorum ki durumumuz 1-2 seneye kadar artıya dönecek.
Kulübü satın alırken verdiğiniz 3.250 bin doların yanında, bir futbol kulübü sahibi olmak da başlı başına masraflı bir iş olsa gerek....
Gerçekten öyle, takım giderleri, personel giderleri var. Yani geçen sene de baya bir para harcadık.
“CEMİL'İ BEŞİKTAŞ'A VERDİK”
Şu ana kadar planladığınız kadar olmasa da gelir elde ettiğiniz oyuncularınız var mı?
Para kazanmak olarak değerlendirdiğimizde, bu sene sadece Cemil'i Beşiktaş'a verdik, bu transfer bugün yarın netleşecek. Şu anda da 4-5 oyuncumuz isteniyor ancak bu sene satmayacağım onları. Çünkü bunlar genç oyuncular, bir sene daha oynatıp değerlerini bulduğu zaman satacağım.
Oyuncularınıza talip olan kulüpler hangileri? Üç büyükler mi?
Tabi büyük kulüpler, 89 doğumlu üç oyuncumuzu Fenerbahçe istiyor ama dediğim gibi bu sene vermek istemiyorum. Bu sene yalnızca Cemil'i Beşiktaş'a vereceğiz. O'da 86 doğumlu çok yetenekli bir oyuncu, karşılığında başka oyuncular alacağız, bir de özel bir anlaşmamız var. cumartesi Beşiktaş dönüyor, heralde 23 veya 24'ünde bu konu bitecek.
Fenerbahçe'nin talip olduğu oyuncularınız hangileri?
Savaş, Gürkan ve Fatih.
Bu genç oyuncuların büyük takımlarda formayı kapabileceğine inanıyor musunuz?
Biz oyuncuya bakarken, yeteneğine, karakterine, kişiliğine ve gideceği takımda tutar mı tutmaz mı diye yorum yapıyoruz. Gideceği takımda tutacağına inanırsak oyuncuyu yolluyoruz ama tabii ki yüzde yüz tutacak diye bir şey yok. Sonuçta oyuncu kötü yollara sapabilir, Allah korusun sakatlanabilir. Bu isimler Milli Takımda'da oynuyor, örneğin Savaş, U-18'in kaptanı, Türkiye'de Savaş'ı herkes tanıyor ancak şu an satsam değerinde satamam. Bir iki sene sonra bu oyuncuyu değerini buldunda satmayı düşünüyorum.
“CEMİL TÜRKİYE'NİN EN İYİ DEFANS OYUNCUSU OLACAK”
Oyuncularınıza güveniniz tam yani...
Kesinlikle, zaten büyük takımlarda bu oyuncuları istediklerine göre, bu isimler belli bir yere gelmiş. Belki Beşikaş, Cemil'i alırsa yabancı stoper almayacak. Cemil için herkes aynı fikirde; nereye koyarsan koy bu adam oynar.
Beşiktaş bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde başarıyı hedefliyor. Cemil, Devler Ligi'nin ağırlığını kaldırabilir mi?
Ben iddia ediyorum, Cemil bir sene içerisinde Türkiye'nin en önemli defans oyuncusu olacak.
Milli Takımımız'ın da bu bölgede bir eksikliği var...
Milli Takım'da da oynayacak, büyüklerde de oynayacak, ilerleyen zamanlarda da mutlaka Avrupa'nın büyük takımlarına gidecek, Allah bir sakatlık vermezse. Çok özel bir oyuncu Cemil.
Cemil'den biraz bahseder misiniz? Yetenekleri neler?
Popescu'nun genç olanı ve çabuğu, her seyredenin aklına bu geliyor. Biz Popescu'yu burda 33-34 yaşında seyrettik Tabiiki O'nun tecrübesinin getirdiği artılar ayrı. Cemil'de Türkiye'deki stoperlerde olmayan özellikler var, yalnızca biraz maç oynaması lazım.
Beşiktaş'a Cemil'in bonservinin tamamını mı vereceksiniz yoksa özel bir madde koyup Avrupa'ya giderse satışından pay alacak mısınız?
Beşiktaşla biraz geniş bir anlaşma yapıyoruz, o tarz maddeler var.
Güvendiğiniz başka genç isimler var mı?
Mesela Tahsin, Müslim ve Deniz gibi oyuncularımız da var. Bu oyuncular A Grubu'nda top oynayacak herkes görecek bu isimleri. Bunlar aslında futbolseverlere çok uzak isimler değil, hepsi Milli Takımlar'da forma giyiyor.
Türkiye'de yanlış bir kanı var; genç oyuncu pişsin, beklesin ancak şu unutulmamalı tencerenin altnı yakmazsanız yemek pişemez. Ben de oyuncuların sahada kendini geliştireceğinden yanayım.
“HEM SPOR YAPIYORSUN HEM PARA KAZANIYORSUN”
Futbolculakta mı, menajerlikte mi yoksa başkanlıkta mı daha çok para var?
Şu an kulüp başkanlığında zarardayım, yeni aldığım için, bir kulübü alıp hemen kara geçemezsiniz. Kulubü aldıktan sonra bana ödediğim paradan daha fazlasını teklif edenler oldu ama uzun vadeli düşündüm ve satmadım ama en kolay iş futbolculukta. Üst düzey futbol oynuyorsanız, hem spor yapıyorsunuz hem de büyük paralar kazanıyorsunuz.
Türkiye'deki genç oyuncu potansiyeli ile ilgili neler düşünüyorsunuz?
U-15'ten başlayıp U-21'e kadar Türkiye'de ne kadar genç oyuncu varsa hepsini alabilirsiniz. Çünkü Türk genci çok yetenekli yalnızca alt yapı eğitimlerini Avrupalılar kadar iyi almıyorlar. Eğitim konusunu sadece futbol olarak düşünmemeliyiz, sosyal ve karakter boyutlarını da göz önünde bulundurmalıyız. Dikkat ederseniz Genç Milli Takımlar düzeyinde her spor branşında büyük başarılarımız var. İyi yönlendirildikleri takdirde gençler büyük yerlere gelecektir. Bir de bu oyunculara kuşkusuz takımlarda şans verilmesi gerek.
“BULGARİSTAN'DA DA BİR TAKIMIMIZ VAR”
Sancaklı şirketler grubu bünyesinde hangi şirketler var?
Sancaklı menajerlik şirketi, bunun yanında balkan ülkelerine distribitörlüğünü yaptığımız iki gıda şirketi var. Bir şirketimiz daha vardı onu kapattık.
Balkan ülkelerinde oyuncu izlemeye devam ediyor musunuz?
Balkan ülkelerindeki oyuncuları her zaman izliyoruz. Bulgaristan'da da ortağı olduğumuz bir takım var, beğendiğimiz oyuncuları oraya gönderiyoruz. Brezilya'dan geçen sene Sezar'ı getirmiştik, bildiğiniz gibi Denizlispor'da oynadı. O'nu da önce Bulgaristan'daki takımımaz gönderip ardından Denizlispor'a satmıştık.
“TAKIMLARIMIZ TRANSFERDE YİNE BALKANLAR'A YÖNELECEK”
Bir dönem Balkanlar'dan çok sayıda futbolcu geliyordu, ardından Afrikalılar modası başladı şu anda Güney Amerika ülkelerinden futbolcular yoğunlukla ülkemize geliyor. Bu akımları belirleyen faktörler neler?
Bunun açıklaması şu; bir ülkeden oyuncu getiriyorsunuz, o oyuncu iyi çıkarsa tüm takımlar bu ülkelere yöneliyor. Eskiden Balkanlar yakın olduğu için herkes buraya yöneliyordu, artık her şey daha çok gelişti, Güney Amerika ile kontaklar da sağlandı, buraya gelen oyuncuların da bir kısmı başarılı ve ucuz olunca bu moda şimdi tutmuş gibi gözüküyor ama ben Güney Amerika ekolünün Türkiye'de çok uzun yıllar tutacağına inanmıyorum.
Gelecekte nasıl olacak peki bu durum?
Yine Balkanlar'a yönelme olacaktır. Balkanlar'da son dönemde şöyle bir sıkıntı çıktı; daha önce Bulgaristan'dan çok sayıda oyuncu gelirdi. Bu ülke Avrupa Birliği'ne girince, Avrupa takımları Bulgaristan'ın tüm iyi oyuncularını Avrupa vatandaşı statüsünde oynatma hakkını elde etti ve oyuncular bu takımlara tercih etmeye başladı. Daha önce bu iyi isimleri Türkiye'ye getiriyordum, şimdi hepsi Avrupa'ya gidiyor.
Takımlarımızın transferde Güney Amerika ülkelerine yönelmesinde menajerlerin etkisi yok mu?
Kesinlikle menajerlerin rolü büyük. Takımlara kasetler getiriliyor, hocalar o ülkelere davet ediliyor. Bu nedenle yönlendirmeler önem kazanıyor.
“EN BÜYÜK SIKINTI LİSANSSIZ MENAJERLER”
Türkiye'deki menajerliğin durumunu nasıl görüyorsunuz?
Menajerlikte en büyük sıkıntı lisanssız menajerlerin iş yapıyor olması. Lisanssız hakem maç yönetiyor mu, lisanssız hoca takım çalıştırabiliyor mu! Ama lisanssız menajer iş yapıyor. Futbol Federasyonu, futbolcuların sözleşmesine menajerinde imza atması kuralını getirirse bu işi kökten çözülecek. Çünkü lisanssız menajer gelip imza atamayacağına göre, bu sorun çözülür. Lisansız menajerler büyük paralar kazanıyor, vergi ödemiyor, bir yanlış yaptığı zaman şikayet edilebileceği yer yok. Biz bu kulübü bir zarara uğratsak şikayet edileceğimiz yer belli. Bunun için Federasyon'un bu problemi çözmesi lazım.
Ülkemizde menajerliğin geleceği nasıl olur?
Biz 1999 yılında menajerlik şirketi açtığımız zaman bugün ortalıkta dolaşan isimlerin adı simsardı. Hatta bana arkadaşlarım bu yüzden menajerlik sana yakışır mı dediler. Çünkü bilinmiyordu o zaman. Türkiye'de menajerlik şu an Avrupa'ya göre yüzde 30'larda ama yüzde sıfırlardan buralara geldik, ileride daha da iyi olur. Federasyonun bu konuya ön ayak olması lazım.
Türkiye Futbol Federasyonu'ndan lisansınız var, peki FIFA lisansınız var mı?
Biz alırken yalnızca FIFA'dan lisans alınıyordu, şu an bu sistem değişti. Ben lisans aldığımda dünyada yalnızca 250 kişi de FIFA lisansı vardı. Daha sonra menajerlik için yoğun talep olunca FIFA lisans dağıtma işini belirli imtihanlar ve şartlar ile yerel federasyonlara bıraktı. Türkiye'de yıllardır yalnızca 20-25 kişi de menajerlik lisansı var.
“SANCAKLI İSMİNİ GÖRÜNCE SINAVA BİLE SOKMADILAR”
Menajerlik lisansını almanın şartları neler? Lisans almak zor bir iş mi?
Lisansı alacak kişi bilgiliyse zor değil. Ben lisansı 15 dakikada aldım. Türkiye Futbol Federasyonu önce senden belgelerini istiyor; sağlık belgesi, savcılık belgesi gibi prosedürleri hallediyorsun. Daha sonra FIFA ve UEFA kuralları hakkında imtihana giriyorsunuz, bu sınavı geçerseniz önünüze bir Türkçe kompozisyon konuluyor ve bunu bir yabancı dile çevirmeniz isteniyor. Bunu da geçtikten sonra TFF, FIFA'ya bildiriyor adınızı, bu kişi sınavları geçti top sizde diye. FIFA yetkilileri beni görünce imtihana bile sokmadılar. O yıllarda futbolu yeni bırakmıştı, adamlar Sancaklı ismini görünce ‘seni ne imtihana sokacağız, gerek yok dedi' ve 15-20 dakika sonra ismim UEFA'nın sitesinde yer aldı.
200 bin İsviçre Frangı depozito, 50 bin İsviçre Frangı da maç organizasyonları için yatırdım. Şu an milli takımlar düzeyinde bile turnuva yapma yetkim var.
Menajerlik şirketinize bağlı her futbolcuyu izliyor musunuz?
Bize bağlı olacak her futbolcuyu, almadan en az bir kez izliyorum.
Futbolcuları nasıl buluyorsunuz?
Bizim kendi ekibimiz var, bunun yanında hocalar da var. Örneğin alacağımız futbolcu Kayseri ikinci liginde oynuyor, hocası da Ahmet. Ahme Hoca'yı arıyoruz, bu oyuncu nasıl diye o da bize bilgi veriyor. Bu camiada birbirine pek yanlış bilgi veren olmaz. Çünkü ileride yine herkesin yolları birbiriyle kesişiyor.
Oyuncularınız ile kaç yıllık anlaşma imzalıyorsunuz?
Bu zaten standarttır, ikişer yıllık anlaşmalar imzalıyoruz.
Menajerlik şirketinize bağlı oyuncuların, size mağliyeti yüksek mi?
Yüksek bir mağliyeti yok, belirli sigortaları var onlar yatıyor.
Ülkemizdeki futbolcular profesyonel yaşıyor mu?
Bundan 10 yıl öncesine göre futbolcular daha bilinçli. Çünkü ülkemize bir çok kaliteli oyuncu geldi ve bu oyuncular yerli oyunculara örnek oldular. Profesyonellik 20 yıl önce yüzde 5'lerde sürünürken şu an yüzde 60 ve 70'lere çıktı.
Yabancı oyuncular sözleşmelerine ağır maddeler koyarken, yerli oyuncuların sözleşmelerinde böyle maddelere pek rastlamıyoruz...
Ağır madde değil bunlar, adam geldiği zaman anlaşıyor, sözleşmesine de bunu yazdırıyor. Yerli oyuncuların ağırlığı yoksa, sözleşmesine bu tarz maddeler koyduramıyor. Sonra da kulüpleriyle problem çıkıyor. Hiçbir oyuncu sözleşmesindeki maddeleri silah zoruyla koydurmuyor.
“DURUŞUMU PARA İÇİN BOZMAM”
Kulüplerle aranız nasıl, menajerlikte çevrenin önemi malum...
Kulüplerle aram her zaman çok iyi olmuştur. Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nde hangi başkan ile konuşursanız konuşun Saffet Sancaklı dediğiniz zaman hepsinden aynı şeyi duyarsınız. Çünkü bizim bir duruşumuz var, hayat standartımız var, bunu para için hiçbir zaman bozmam. Ben 40 yaşına kadar bu ismi yaptım, bu saatten sonra istesemde bozamam. Benim ailem kalabalık ve güçlü bir aile. Futbolun içinde olmasam da hayat standartlarım aynı olur, benim çocukken de durumum aynıydı. Şu an tek değişiklik daha popüler olmam.
“İLİÇ'İ VE STEPANOV'U BEN SATTIM”
Futbolun içinden gelmenizin menajerliğinize faydası oluyordur...
Evet kesinlikle, bir konu olduğu zaman direk kulüp başkanlarıyla ya da futbol şube sorumlularıyla görüşüyorum. Çünkü çoğu isim futbolculuk hayatımda ya yöneticimdi ya takım arkadaşımdı ya da bir tanışıklığımız vardı. Benim bir özelliğim daha var, basınla ilişkilerimde bir standart olduğu için, kulüplerin benimle konuştukları hiçbir olay basına yansımıyor. Belki de beni son 4-5 yıldır hiç bir imza töreninde görmediniz. Bu belki böyle şeylere ihtiyacım olmadığındandır.
Çok transferi bitiriyorum ama kimsenin haberi olmuyor. Mesela Galatasaraylı İliç'i de ben sattım Avusturya'ya kimse duymadı, Stepanov transferi için Porto adına görüşmeleri de ben sürdürdüm. Ruslardan'da Mehmet Topuz ve Gökhan Ünal için iki-üç teklif geldiğini biliyorum. Diğer menajerler konuşurken transfer oldu, biz sattık, falan-filan diye ortalıkta geziyor. Erdinç Şehit, Tuncay'ın transferinde konuştu konuştu, şimdi lisanssız menajer, oyuncuyu nasıl İngiltere'ye götürüyor konusu gündeme geldi ve tepkileri topladı.
“AZİZ YILDIRIM'A, GÖKHAN ÜNAL VE MEHMET TOPUZ'U AL DEMİŞTİM”
Başkanlarla sürekli diyalog halindesiniz. Kulüplere önerdiğiniz ve şu an yıldızı çok parlamış oyuncular mutlaka vardır.
Buna şöyle yakın geçmişten bir örnek veriyim. Son dönemde çok popüler olan Gökhan Ünal ve Mehmet Topuz'u iki sene önce Kayseri'de seyrettim, Aziz Yıldırım'a, Kayseri'de iki tane genç oyuncu var, al bunları yine Kayseri'de oynamaya devam etsinler dedim. O dönemde Aziz Başkan yapamamıştı bu transferleri, Fenerbahçe şampiyoluğa falan oynuyordu. Geçenlerde Aziz Başkan, “senin adamlar 15 milyon dolar oldu” dedi, güldük. Tabi bizim gözlemlerimizle, normal insanların gözlemleri arasında mutlaka fark var, yanılma şansımız çok az.
Türkiye'de kulüpler genç oyuncuları alıyım, aldığımız kulüplerde kalsın ve orda yetişsin diye düşünmüyorlar. Çünkü Türkiye'de başkanlar uzun vadeli gelmiyor, iki yıllığına geliyor ve hemen şampiyon olmak için popüler isimlere yöneliyorlar. İki yıllığına başkan mı gelir hiç! Bu nedenle uzun vadeli plan yapmıyorlar. Futbol kulüplerimizin çoğu bu yüzden batakta.
İSTANBULSPOR'UN EN BÜYÜK SIKINTISI TESİS
İstanbulspor'un en büyük sıkıntısı nedir?
En büyük sıkıntımız kendi tesisimizin olmaması, bir de bize destek olan belediye başkanımız, milletvekilimiz, valimiz yok. Bir tek Sancaklı ailesi var, o yüzden finans olarak zorlanıyoruz. Şu an Ataköy'deki tesislerde kiracıyız, çık dedikleri zaman açıkta kalacağız.
Taraftar sayısından memnun musunuz?
İkinci Lig A Grubu için taraftar sayımız fena değil, zaten 3 bin kişilik statta oynuyoruz, stadımız maçlarda doluyor.
Türk Futbolu'nun kötüye gittiğini söyleyen genç başkan ile futbolumuz, menajerliğin durumu ve transfer piyasasındaki gelişmeler gibi önemli konuları masaya yatırdık. Şimdi sizleri bu röportaj ile başbaşa bırakıyoruz:
İstanbulspor'daki hedefleriniz neler?
İstanbulspor'daki ilk hedefimiz, Türk Futbolu'na oyuncu yetiştirebilmektir. Bunun yanında Süper Lig'e çıkıp, yetiştirdiğimiz oyuncuları, ülkemizdeki ya da yurt dışındaki kulüplere satarak hem para kazanmak hem de 1926'da kurulmuş İstanbulspor'u yüceltebildiğimiz kadar yüceltmek. Yani hem maddi hem manevi hedeflerimiz var.
Bir kulübünüzün olması menajerliğinizi daha da kuvvetlendiriyor değil mi?
Evet bu menajerliğimi daha da güçlü bir hale getiriyor. Elinizde bir kulüp olduğunda, doğal olarak menajerlik konusunda da oyuncular daha rahat oluyor, özellikle gençler. Sonuçta kendini oynayıp geliştirebileceği bir kulüp var.
3.250 bin dolara İstanbulspor'u satın aldınız. Bu paranın kaynağı spor basınında uzun süre polemik konusu oldu. Parayı futbolculuktan mı, yoksa menajerlikten mi kazandınız?
15 sene Türkiye'de futbol oynadım, her sene ortalama 500'er yüz bin dolar kazansam 7,5 milyon dolar yapar. Bunun yanında menajerlik yapıyorum ve aile şirketimiz de var. 15 sene Türkiye'de futbol oynamış bir adam bırakın da o kadar para toplasın! Ayrıca oynadığım yıllarda Türkiye'nin en pahalı oyuncusuydum.
“ALLAH BANA HEP İLKLERİ NASİP ETTİ”
Türkiye'de futbolculuktan gelip bir futbol kulübünü satın alan başka bir isim daha yok sanırım...
Allah bize hep ilkleri nasip etti. Hatta İstanbulspor'u aldığım zaman, gazetenin birinde; “İlk defa kulüp oyuncu almıyor, oyuncu kulüp alıyor' diye bir başlık vardı. Bu hoşuma da gitmişti. Tabi bunlar için fedakarlık lazım, çalışmak lazım her şeyden önce adamlık lazım. Bunlar kolay işler değil. Bugün Türkiye'de, futbol kulüpleri içinde anonim şirket olarak bir tek İstanbulspor var, biz bunun sahibiyiz. Bu ihaleye benimle birlikte giren bir çok da holding vardı, hiç kolay olmadı. Şu an zorlanıyoruz ama tahmin ediyorum ki durumumuz 1-2 seneye kadar artıya dönecek.
Kulübü satın alırken verdiğiniz 3.250 bin doların yanında, bir futbol kulübü sahibi olmak da başlı başına masraflı bir iş olsa gerek....
Gerçekten öyle, takım giderleri, personel giderleri var. Yani geçen sene de baya bir para harcadık.
“CEMİL'İ BEŞİKTAŞ'A VERDİK”
Şu ana kadar planladığınız kadar olmasa da gelir elde ettiğiniz oyuncularınız var mı?
Para kazanmak olarak değerlendirdiğimizde, bu sene sadece Cemil'i Beşiktaş'a verdik, bu transfer bugün yarın netleşecek. Şu anda da 4-5 oyuncumuz isteniyor ancak bu sene satmayacağım onları. Çünkü bunlar genç oyuncular, bir sene daha oynatıp değerlerini bulduğu zaman satacağım.
Oyuncularınıza talip olan kulüpler hangileri? Üç büyükler mi?
Tabi büyük kulüpler, 89 doğumlu üç oyuncumuzu Fenerbahçe istiyor ama dediğim gibi bu sene vermek istemiyorum. Bu sene yalnızca Cemil'i Beşiktaş'a vereceğiz. O'da 86 doğumlu çok yetenekli bir oyuncu, karşılığında başka oyuncular alacağız, bir de özel bir anlaşmamız var. cumartesi Beşiktaş dönüyor, heralde 23 veya 24'ünde bu konu bitecek.
Fenerbahçe'nin talip olduğu oyuncularınız hangileri?
Savaş, Gürkan ve Fatih.
Bu genç oyuncuların büyük takımlarda formayı kapabileceğine inanıyor musunuz?
Biz oyuncuya bakarken, yeteneğine, karakterine, kişiliğine ve gideceği takımda tutar mı tutmaz mı diye yorum yapıyoruz. Gideceği takımda tutacağına inanırsak oyuncuyu yolluyoruz ama tabii ki yüzde yüz tutacak diye bir şey yok. Sonuçta oyuncu kötü yollara sapabilir, Allah korusun sakatlanabilir. Bu isimler Milli Takımda'da oynuyor, örneğin Savaş, U-18'in kaptanı, Türkiye'de Savaş'ı herkes tanıyor ancak şu an satsam değerinde satamam. Bir iki sene sonra bu oyuncuyu değerini buldunda satmayı düşünüyorum.
“CEMİL TÜRKİYE'NİN EN İYİ DEFANS OYUNCUSU OLACAK”
Oyuncularınıza güveniniz tam yani...
Kesinlikle, zaten büyük takımlarda bu oyuncuları istediklerine göre, bu isimler belli bir yere gelmiş. Belki Beşikaş, Cemil'i alırsa yabancı stoper almayacak. Cemil için herkes aynı fikirde; nereye koyarsan koy bu adam oynar.
Beşiktaş bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde başarıyı hedefliyor. Cemil, Devler Ligi'nin ağırlığını kaldırabilir mi?
Ben iddia ediyorum, Cemil bir sene içerisinde Türkiye'nin en önemli defans oyuncusu olacak.
Milli Takımımız'ın da bu bölgede bir eksikliği var...
Milli Takım'da da oynayacak, büyüklerde de oynayacak, ilerleyen zamanlarda da mutlaka Avrupa'nın büyük takımlarına gidecek, Allah bir sakatlık vermezse. Çok özel bir oyuncu Cemil.
Cemil'den biraz bahseder misiniz? Yetenekleri neler?
Popescu'nun genç olanı ve çabuğu, her seyredenin aklına bu geliyor. Biz Popescu'yu burda 33-34 yaşında seyrettik Tabiiki O'nun tecrübesinin getirdiği artılar ayrı. Cemil'de Türkiye'deki stoperlerde olmayan özellikler var, yalnızca biraz maç oynaması lazım.
Beşiktaş'a Cemil'in bonservinin tamamını mı vereceksiniz yoksa özel bir madde koyup Avrupa'ya giderse satışından pay alacak mısınız?
Beşiktaşla biraz geniş bir anlaşma yapıyoruz, o tarz maddeler var.
Güvendiğiniz başka genç isimler var mı?
Mesela Tahsin, Müslim ve Deniz gibi oyuncularımız da var. Bu oyuncular A Grubu'nda top oynayacak herkes görecek bu isimleri. Bunlar aslında futbolseverlere çok uzak isimler değil, hepsi Milli Takımlar'da forma giyiyor.
Türkiye'de yanlış bir kanı var; genç oyuncu pişsin, beklesin ancak şu unutulmamalı tencerenin altnı yakmazsanız yemek pişemez. Ben de oyuncuların sahada kendini geliştireceğinden yanayım.
“HEM SPOR YAPIYORSUN HEM PARA KAZANIYORSUN”
Futbolculakta mı, menajerlikte mi yoksa başkanlıkta mı daha çok para var?
Şu an kulüp başkanlığında zarardayım, yeni aldığım için, bir kulübü alıp hemen kara geçemezsiniz. Kulubü aldıktan sonra bana ödediğim paradan daha fazlasını teklif edenler oldu ama uzun vadeli düşündüm ve satmadım ama en kolay iş futbolculukta. Üst düzey futbol oynuyorsanız, hem spor yapıyorsunuz hem de büyük paralar kazanıyorsunuz.
Türkiye'deki genç oyuncu potansiyeli ile ilgili neler düşünüyorsunuz?
U-15'ten başlayıp U-21'e kadar Türkiye'de ne kadar genç oyuncu varsa hepsini alabilirsiniz. Çünkü Türk genci çok yetenekli yalnızca alt yapı eğitimlerini Avrupalılar kadar iyi almıyorlar. Eğitim konusunu sadece futbol olarak düşünmemeliyiz, sosyal ve karakter boyutlarını da göz önünde bulundurmalıyız. Dikkat ederseniz Genç Milli Takımlar düzeyinde her spor branşında büyük başarılarımız var. İyi yönlendirildikleri takdirde gençler büyük yerlere gelecektir. Bir de bu oyunculara kuşkusuz takımlarda şans verilmesi gerek.
“BULGARİSTAN'DA DA BİR TAKIMIMIZ VAR”
Sancaklı şirketler grubu bünyesinde hangi şirketler var?
Sancaklı menajerlik şirketi, bunun yanında balkan ülkelerine distribitörlüğünü yaptığımız iki gıda şirketi var. Bir şirketimiz daha vardı onu kapattık.
Balkan ülkelerinde oyuncu izlemeye devam ediyor musunuz?
Balkan ülkelerindeki oyuncuları her zaman izliyoruz. Bulgaristan'da da ortağı olduğumuz bir takım var, beğendiğimiz oyuncuları oraya gönderiyoruz. Brezilya'dan geçen sene Sezar'ı getirmiştik, bildiğiniz gibi Denizlispor'da oynadı. O'nu da önce Bulgaristan'daki takımımaz gönderip ardından Denizlispor'a satmıştık.
“TAKIMLARIMIZ TRANSFERDE YİNE BALKANLAR'A YÖNELECEK”
Bir dönem Balkanlar'dan çok sayıda futbolcu geliyordu, ardından Afrikalılar modası başladı şu anda Güney Amerika ülkelerinden futbolcular yoğunlukla ülkemize geliyor. Bu akımları belirleyen faktörler neler?
Bunun açıklaması şu; bir ülkeden oyuncu getiriyorsunuz, o oyuncu iyi çıkarsa tüm takımlar bu ülkelere yöneliyor. Eskiden Balkanlar yakın olduğu için herkes buraya yöneliyordu, artık her şey daha çok gelişti, Güney Amerika ile kontaklar da sağlandı, buraya gelen oyuncuların da bir kısmı başarılı ve ucuz olunca bu moda şimdi tutmuş gibi gözüküyor ama ben Güney Amerika ekolünün Türkiye'de çok uzun yıllar tutacağına inanmıyorum.
Gelecekte nasıl olacak peki bu durum?
Yine Balkanlar'a yönelme olacaktır. Balkanlar'da son dönemde şöyle bir sıkıntı çıktı; daha önce Bulgaristan'dan çok sayıda oyuncu gelirdi. Bu ülke Avrupa Birliği'ne girince, Avrupa takımları Bulgaristan'ın tüm iyi oyuncularını Avrupa vatandaşı statüsünde oynatma hakkını elde etti ve oyuncular bu takımlara tercih etmeye başladı. Daha önce bu iyi isimleri Türkiye'ye getiriyordum, şimdi hepsi Avrupa'ya gidiyor.
Takımlarımızın transferde Güney Amerika ülkelerine yönelmesinde menajerlerin etkisi yok mu?
Kesinlikle menajerlerin rolü büyük. Takımlara kasetler getiriliyor, hocalar o ülkelere davet ediliyor. Bu nedenle yönlendirmeler önem kazanıyor.
“EN BÜYÜK SIKINTI LİSANSSIZ MENAJERLER”
Türkiye'deki menajerliğin durumunu nasıl görüyorsunuz?
Menajerlikte en büyük sıkıntı lisanssız menajerlerin iş yapıyor olması. Lisanssız hakem maç yönetiyor mu, lisanssız hoca takım çalıştırabiliyor mu! Ama lisanssız menajer iş yapıyor. Futbol Federasyonu, futbolcuların sözleşmesine menajerinde imza atması kuralını getirirse bu işi kökten çözülecek. Çünkü lisanssız menajer gelip imza atamayacağına göre, bu sorun çözülür. Lisansız menajerler büyük paralar kazanıyor, vergi ödemiyor, bir yanlış yaptığı zaman şikayet edilebileceği yer yok. Biz bu kulübü bir zarara uğratsak şikayet edileceğimiz yer belli. Bunun için Federasyon'un bu problemi çözmesi lazım.
Ülkemizde menajerliğin geleceği nasıl olur?
Biz 1999 yılında menajerlik şirketi açtığımız zaman bugün ortalıkta dolaşan isimlerin adı simsardı. Hatta bana arkadaşlarım bu yüzden menajerlik sana yakışır mı dediler. Çünkü bilinmiyordu o zaman. Türkiye'de menajerlik şu an Avrupa'ya göre yüzde 30'larda ama yüzde sıfırlardan buralara geldik, ileride daha da iyi olur. Federasyonun bu konuya ön ayak olması lazım.
Türkiye Futbol Federasyonu'ndan lisansınız var, peki FIFA lisansınız var mı?
Biz alırken yalnızca FIFA'dan lisans alınıyordu, şu an bu sistem değişti. Ben lisans aldığımda dünyada yalnızca 250 kişi de FIFA lisansı vardı. Daha sonra menajerlik için yoğun talep olunca FIFA lisans dağıtma işini belirli imtihanlar ve şartlar ile yerel federasyonlara bıraktı. Türkiye'de yıllardır yalnızca 20-25 kişi de menajerlik lisansı var.
“SANCAKLI İSMİNİ GÖRÜNCE SINAVA BİLE SOKMADILAR”
Menajerlik lisansını almanın şartları neler? Lisans almak zor bir iş mi?
Lisansı alacak kişi bilgiliyse zor değil. Ben lisansı 15 dakikada aldım. Türkiye Futbol Federasyonu önce senden belgelerini istiyor; sağlık belgesi, savcılık belgesi gibi prosedürleri hallediyorsun. Daha sonra FIFA ve UEFA kuralları hakkında imtihana giriyorsunuz, bu sınavı geçerseniz önünüze bir Türkçe kompozisyon konuluyor ve bunu bir yabancı dile çevirmeniz isteniyor. Bunu da geçtikten sonra TFF, FIFA'ya bildiriyor adınızı, bu kişi sınavları geçti top sizde diye. FIFA yetkilileri beni görünce imtihana bile sokmadılar. O yıllarda futbolu yeni bırakmıştı, adamlar Sancaklı ismini görünce ‘seni ne imtihana sokacağız, gerek yok dedi' ve 15-20 dakika sonra ismim UEFA'nın sitesinde yer aldı.
200 bin İsviçre Frangı depozito, 50 bin İsviçre Frangı da maç organizasyonları için yatırdım. Şu an milli takımlar düzeyinde bile turnuva yapma yetkim var.
Menajerlik şirketinize bağlı her futbolcuyu izliyor musunuz?
Bize bağlı olacak her futbolcuyu, almadan en az bir kez izliyorum.
Futbolcuları nasıl buluyorsunuz?
Bizim kendi ekibimiz var, bunun yanında hocalar da var. Örneğin alacağımız futbolcu Kayseri ikinci liginde oynuyor, hocası da Ahmet. Ahme Hoca'yı arıyoruz, bu oyuncu nasıl diye o da bize bilgi veriyor. Bu camiada birbirine pek yanlış bilgi veren olmaz. Çünkü ileride yine herkesin yolları birbiriyle kesişiyor.
Oyuncularınız ile kaç yıllık anlaşma imzalıyorsunuz?
Bu zaten standarttır, ikişer yıllık anlaşmalar imzalıyoruz.
Menajerlik şirketinize bağlı oyuncuların, size mağliyeti yüksek mi?
Yüksek bir mağliyeti yok, belirli sigortaları var onlar yatıyor.
Ülkemizdeki futbolcular profesyonel yaşıyor mu?
Bundan 10 yıl öncesine göre futbolcular daha bilinçli. Çünkü ülkemize bir çok kaliteli oyuncu geldi ve bu oyuncular yerli oyunculara örnek oldular. Profesyonellik 20 yıl önce yüzde 5'lerde sürünürken şu an yüzde 60 ve 70'lere çıktı.
Yabancı oyuncular sözleşmelerine ağır maddeler koyarken, yerli oyuncuların sözleşmelerinde böyle maddelere pek rastlamıyoruz...
Ağır madde değil bunlar, adam geldiği zaman anlaşıyor, sözleşmesine de bunu yazdırıyor. Yerli oyuncuların ağırlığı yoksa, sözleşmesine bu tarz maddeler koyduramıyor. Sonra da kulüpleriyle problem çıkıyor. Hiçbir oyuncu sözleşmesindeki maddeleri silah zoruyla koydurmuyor.
“DURUŞUMU PARA İÇİN BOZMAM”
Kulüplerle aranız nasıl, menajerlikte çevrenin önemi malum...
Kulüplerle aram her zaman çok iyi olmuştur. Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nde hangi başkan ile konuşursanız konuşun Saffet Sancaklı dediğiniz zaman hepsinden aynı şeyi duyarsınız. Çünkü bizim bir duruşumuz var, hayat standartımız var, bunu para için hiçbir zaman bozmam. Ben 40 yaşına kadar bu ismi yaptım, bu saatten sonra istesemde bozamam. Benim ailem kalabalık ve güçlü bir aile. Futbolun içinde olmasam da hayat standartlarım aynı olur, benim çocukken de durumum aynıydı. Şu an tek değişiklik daha popüler olmam.
“İLİÇ'İ VE STEPANOV'U BEN SATTIM”
Futbolun içinden gelmenizin menajerliğinize faydası oluyordur...
Evet kesinlikle, bir konu olduğu zaman direk kulüp başkanlarıyla ya da futbol şube sorumlularıyla görüşüyorum. Çünkü çoğu isim futbolculuk hayatımda ya yöneticimdi ya takım arkadaşımdı ya da bir tanışıklığımız vardı. Benim bir özelliğim daha var, basınla ilişkilerimde bir standart olduğu için, kulüplerin benimle konuştukları hiçbir olay basına yansımıyor. Belki de beni son 4-5 yıldır hiç bir imza töreninde görmediniz. Bu belki böyle şeylere ihtiyacım olmadığındandır.
Çok transferi bitiriyorum ama kimsenin haberi olmuyor. Mesela Galatasaraylı İliç'i de ben sattım Avusturya'ya kimse duymadı, Stepanov transferi için Porto adına görüşmeleri de ben sürdürdüm. Ruslardan'da Mehmet Topuz ve Gökhan Ünal için iki-üç teklif geldiğini biliyorum. Diğer menajerler konuşurken transfer oldu, biz sattık, falan-filan diye ortalıkta geziyor. Erdinç Şehit, Tuncay'ın transferinde konuştu konuştu, şimdi lisanssız menajer, oyuncuyu nasıl İngiltere'ye götürüyor konusu gündeme geldi ve tepkileri topladı.
“AZİZ YILDIRIM'A, GÖKHAN ÜNAL VE MEHMET TOPUZ'U AL DEMİŞTİM”
Başkanlarla sürekli diyalog halindesiniz. Kulüplere önerdiğiniz ve şu an yıldızı çok parlamış oyuncular mutlaka vardır.
Buna şöyle yakın geçmişten bir örnek veriyim. Son dönemde çok popüler olan Gökhan Ünal ve Mehmet Topuz'u iki sene önce Kayseri'de seyrettim, Aziz Yıldırım'a, Kayseri'de iki tane genç oyuncu var, al bunları yine Kayseri'de oynamaya devam etsinler dedim. O dönemde Aziz Başkan yapamamıştı bu transferleri, Fenerbahçe şampiyoluğa falan oynuyordu. Geçenlerde Aziz Başkan, “senin adamlar 15 milyon dolar oldu” dedi, güldük. Tabi bizim gözlemlerimizle, normal insanların gözlemleri arasında mutlaka fark var, yanılma şansımız çok az.
Türkiye'de kulüpler genç oyuncuları alıyım, aldığımız kulüplerde kalsın ve orda yetişsin diye düşünmüyorlar. Çünkü Türkiye'de başkanlar uzun vadeli gelmiyor, iki yıllığına geliyor ve hemen şampiyon olmak için popüler isimlere yöneliyorlar. İki yıllığına başkan mı gelir hiç! Bu nedenle uzun vadeli plan yapmıyorlar. Futbol kulüplerimizin çoğu bu yüzden batakta.
İSTANBULSPOR'UN EN BÜYÜK SIKINTISI TESİS
İstanbulspor'un en büyük sıkıntısı nedir?
En büyük sıkıntımız kendi tesisimizin olmaması, bir de bize destek olan belediye başkanımız, milletvekilimiz, valimiz yok. Bir tek Sancaklı ailesi var, o yüzden finans olarak zorlanıyoruz. Şu an Ataköy'deki tesislerde kiracıyız, çık dedikleri zaman açıkta kalacağız.
Taraftar sayısından memnun musunuz?
İkinci Lig A Grubu için taraftar sayımız fena değil, zaten 3 bin kişilik statta oynuyoruz, stadımız maçlarda doluyor.