PDA

View Full Version : Yönetmeyeyim Kurulu



shamur1
15.Ocak.2007, 19:31
Ntv yazarlarından Nevzat Aydın'ın bir yazısını sizlerle payLaşıyorum.Çok güzel bir makale ve tespitler %100 yerinde. Biraz uzun ama çok güzeL oLmuş

http://img84.imageshack.us/img84/7193/2778je8.jpg

Yönetim kurulu olarak aslında Trabzonspor'a değil de diğer takımlara hizmet veren arkadaşlar, bu takımın yakasından düşmeniz için daha ne olması gerekiyor?

Kısa bir özet yapalım: Çok öncesinden bir ay önce yapılacağı açıklanan Trabzonspor Genel Kurulu, 8-9 Aralık'ta çoğunluk sağlanamadığı için 15-16 Aralık tarihine alınmış, 12 Aralık tarihinde de mevcut yönetim kurulu kulübün genel kurul üyelerinden başbakanlık müsteşarı bir üyenin oy kullanma hakkı ile ilgili olarak İçişleri Bakanlığı'na başvurmuş olması ve hukuki sürecin sonlanmamış olması bahanesiyle ertelenmişti.



Aylardır kulübün içinde bulunduğu başarısızlık silsilesinin bu genel kurul ile bir sona erebileceğini düşünenler arasında ben de vardım. Başkan adayı olmayacağını açıklayan Nuri Albayrak'ın yönetiminin sonuna gelindiğini, bu durumun da NA – Nevzat Aydın değil Nuri Albayrak – yönetiminde tarihinin en kötü günlerini geçiren Trabzonspor için ciddi bir fırsat olduğu fikrindeydim. Ancak genel kurul yaklaştığında yine anlaşılmaz bir şekilde yönetim kurulu kendisine yakışanı yapıyor ve genel kurulu tüzük değişikliği gerektiğini söyleyerek tanımsız bir tarihe erteliyordu. Söylentiler aldı yürüdü; kimi gelecek birkaç başarılı sonucun ardından NA'nın – Nevzat Aydın değil Nuri Albayrak - tekrar başkan adayı olmak istediğini ve o yüzden zamana ihtiyaç duyduğu, kimi benzin istasyonu ihalesinden gelecek parayı kimin kullanacağı tartışması olduğunu söylüyordu. Bense daha az seslendirilen bir söylentiye kulak kabartmıştım. 'Trabzonspor sahip olduğu kilit delege sayısı ile federasyon seçimlerinde Haluk Ulusoy'u ekarte etme çabasının maşası olarak kullanılacaktı.'



Gelinen nokta bu söylentiyi destekler nitelikte. İstanbul Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi, İstanbul Büyükşehir Belediyespor Kulübü Başkanı Göksel Gümüşdağ ve Kayserispor Kulübü Başkanı Recep Mamur'un başvurusu üzerine, Futbol Federasyonu hakkında ihtiyati tedbir kararı alarak, üç kişilik bir kayyum atadı. Bu kayyum da 8 Ocak tarihinde Türkiye Futbol Federasyonu Genel Kurulu'nun 17-18 Ocak tarihinde toplanmasına karar verdi. 2 gün sonra 10 Ocak'ta da İstanbul'da toplanan – nedense? – Trabzonspor Yönetim Kurulu, Trabzonspor Genel Kurulu'nun 8-9 Şubat'ta yapılmasını kararlaştırdı. Ardından da Trabzonspor'u temsilen oy kullanacak delegeler açıklandı. Başkan Nuri Albayrak, Haşim Sayitoğlu, Abdullah Başer, Zeyyat Kafkas, İbrahim Baturoğlu, Aydın Pişiren, Emin Karaman ve Muzaffer Ermiş. Tamamı yönetim kurulu üyesi. Gelinen noktada 'Transfer yapmamız ve belirsizliğin kalkması lazım.' diye kenardan Ersun Yanal çırpınadursun, yönetimin Trabzonspor'u yönetmekten öte federasyon seçiminde Haluk Ulusoy'a 'Yeter artık. Dur!' demek gibi bir gizli ajandası olduğu gözüküyor. Mahkemenin kararına yolaçan kulüp dilekçelerine baktığımızda tarihinin en iyi dönemini yaşayan cumhurbaşkanımızın memleketi Kayseri'nin takımı Kayserispor'u, yine tarihinde bir ilki gerçekleştirip birinci lige çıkan – adı üzerinde - İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u görüyoruz. Lige bakıyorum; başbakanımızın semt takımı Kasımpaşaspor ve Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek'in onursal başkanı olduğu Ankaraspor'u görüyorum. Hükümetin bu kadar işin içinde olduğu bir seçimde Haluk Ulusoy'un nasıl bir şansı olabilir bilmiyorum. FIFA da seçimlerde istemeden piyon oldu. Onlar futbolu hükümetin tekelinden çıkartmaya çalışırken nereden bilsinler aslında takım bazında hükümetin işin içinde olduğunu. Bir gün gelecek de burada HU'un hakkını savunabileceğimi hiç düşünmemiştim doğrusu.



Diğer takımlar ne yapar ne eder bilmem. Federasyonun başkanının kim olduğu da beni çok fazla ilgilendirmiyor. Haluk Ulusoy veya hükümetin empoze ettiği bir isim olmasın da kim olursa olsun. Trabzonspor'un içinde bulunduğu dibe vurmuşluk içerisinde hala delege sayısı yüzünden federasyon seçimlerinde – artık nasıl bir rant varsa - piyon olmasının tarih belirlerken öncelik konusu olmasını anlayamıyorum.



Bu arada tüzük değişikliği de rafa kalktı herhalde, genel kurulu – güya - erteleten tüzük değişikliğinden bahseden yok.



STEPANOV, SYZMEK, FATIH TEKKE, ELLER, MARCELINHO...

Geçtiğimiz günlerde Risp ve Ömer Rıza paraları ödenmediği gerekçesiyle şehirden ve Trabzonspor'dan ayrıldılar. Yattara ise direkten döndü. Takım arkadaşlarının şehri kaçarak terkettiği bir dönemde diğer futbolcuların psikolojik durumu ne haldedir acaba?



Adana D.S. ve Sivasspor karşısında dökülen ve sahada çırpınan oyuncuları görünce bu yönetim döneminde giden oyuncuların bazıları aklıma geldi. Ferhat'ın yerinde Syzmek, Ceyhun'un yerinde Marcelinho, Erdinç'in ve Çağdaş'ın yerinde Stepanov ve Eller, Umut'un yerinde de Fatih Tekke oynasa acaba bu takım nasıl top oynardı? İyi bir gelir elde etmek için futbolcu satmaya karşı değilim ancak ortada hedef yokken alınan oyunculara verilen bonservis paralarını düşününce içim cızlıyor doğrusu.



CEYHUN VE CELALEDDİN

Ceyhun ve Celaleddin'in gönderilmesinin çok doğru karar olduğunu düşünüyorum. Ceyhun'un alınmasına da karşıydım gönderilmesi de doğru karar ancak bir sene önce bonservisi için verilen paraya da çok yazık. Tıpkı Risp'de olduğu gibi. Kupa ve ligde bir amacı olmayan Avrupa hedefi kalmamış bir Trabzonspor'un Ersun Yanal'ın seneye kurmak istediği takımla ve genç oyuncu takviyeleriyle oynaması herhalde tüm Trabzonsporluların tercih ettiği bir durum olacak.

nekop
16.Ocak.2007, 20:45
Nevzat Aydın'ın tespitleri doğru bu gerçekleride tespit etmek o kadar zor degil zaten...