shadowrefree
13.Mart.2007, 09:45
Geliştirme ve testlerle geçen uzun bir kış bölümünü geride bıraktık. Takımlar bu haftasonu Melbourne'de yapılacak olan yarıştan önce birbirlerinin gelişimine detaylı bir bakış atmakla meşguller. Melbourne, Japonya Fuji pistiyle benzer yükseklikte olduğu için, tüm takımlar daha ince olan hava boşluğu dolayısıyla güç seviyelerinin azalmasıyla karşı karşıya kalacaklar.
http://www.turkiyef1.com/images/news_gallery/avustralya_2008_circuits.jpg
Bir parkı piste dönüştürmenin artıları ve eksileri vardır. Albert Park bu artı ve esksileri çok iyi gösteren bir pist. Yüzeyin özellikle haftasonunun başlangıcında olmak üzere, genellikle çok yeşil ve kirli olması, takımların, yarışın gelişimi esnasında lastiklerin ne kadar hızlanacağını ve kavrama oranının ne kadar yüksek seviyede kalacağını iyi tahmin etmelerini gerektiriyor. Bu konuda işini iyi yapan takımlar elbette yarış sonuna dek avantajı ellerinde bulunduracaklar.
Sıralama ve pit stratejilerinin önemli bir rol oynamasının haricinde, (bir) yarış turu esnasında, yarışılan kişi ile kapışacak sınırlı alan olduğu için, geçiş yapmak da zor oluyor. Diğer bir taraftan, yarış süresince gerçekleşen geçişler ise genellikle cesur ve hatırlanmaya değer geçişler oluyorlar.
Bu pist hızlı düzlükleri kadar sert fren noktaları ile de pilotları oldukça zorluyor. Bu nedenle frenleri az kullanmak yarış sonuna doğru büyük bir avantaj sağlayabiliyor. Diğer pistlere oranla daha yüksek olan sıcaklık dereceleri, motor ve vites kutularının soğutulmasının öneminin, özellikle Malezya ve Bahreyn’deki sıcak haftasonlarının yolda olması sebebiyle, çok daha fazla olacağı anlamına geliyor.
Dolayısıyla, griplerin, ustalık isteyen geçişlerin ve sert frenlerin bol olacağı bu yarışta, kazaların az olmayacağını ve güvenlik aracını –büyük ihtimalle bir defadan fazla- görmenin pek de sürpriz olmayacağını söylemeye gerek yok.
Geçen Seneki Yarışa Bakış
2007 sezonunda, Ferrari ve McLaren hızlı test zamanlarını, (eğer Massa’nın vites kutusu çok iyi bir şekilde işlemeseydi kavga çıkacak olmasına rağmen) rahat bir şekilde pol pozisyonunu elde eden Raikkonen için, sağlam bir sıralama performansına dönüştürdüler. Alonso, çaylak Hamilton’la ikinci sırayı paylaşan BMW’den Heidfeld tarafından ikinciliğe itilmişti. Daha geride, Fisichella Renault adına altıncı sırayı alırken, Sato Super Aguri adına onuncu sırada yer almış, ve Rosberg de Williams aracıyla on ikinci sırada yer almayı başarmıştı.
Yarış günü, BMW’ler McLaren’lara hücum ederken, Raikkonen yumuşak bir çıkışla en önde yer aldı. Alonso ikinciliği Heidfeld’e kaptırırken, Hamilton Kubica’yı ve takım arkadaşını geride bırakarak üçüncülük için savaştı. Bu Raikkonen’in BMW baskısından kurtulup arayı açması için ortam hazırladı.
Alonso’nun ise avantajlı bir yakıt stratejisi vardı ve çaylak Hamilton’ın takibinde kaldığı sürece, yarışın ileri bölümlerinde ön sıraları zorlayacağı bir gerçekti.
Kubica ve Heidfeld farklı stratejiler izliyorlardı, ki bu da pole pozisyonundaki sürücüye az da olsa bir avantaj sağlıyordu. Ne yazık ki, otuzyedinci turda beşincilikte takılıp kalınca, yarışı erken bitirmek zorunda kaldı, fakat BMW’nin en öndeki iki ismin arkasında, kendi özel sınıfını oluşturduğu apaçık ortadaydı.
Fisichella, kimseyle gerçekten kapışmadan, sakin bir yarış geçirdi ve dördüncülüğü elde etti.
Felipe Massa, sıralamalardaki felaket sonrası motor değişikliğine gitti. Yarışa en geriden başlamak ise, onun pistte yavaş bir gelişim göstermesine sebep oldu. Eğer o tedbirli adımı atmasaydı, yarışı Fisichella’nın önünde bile bitirebilirdi. Arkasında, etkileyici yedinciliği, Ralf Schumacher’in Toyota’sından mükemmel bir geçişle alan, bi önceki yılın başında söz verilen formuna kavuşmuş Nico Rosberg vardı.
Sıra Sürücü Takım Süre
1. Raikkonen Ferrari (B) 1h25:28.770
2. Alonso McLaren-Mercedes (B) + 7.242
3. Hamilton McLaren-Mercedes (B) + 18.595
4. Heidfeld BMW Sauber (B) + 38.763
5. Fisichella Renault (B) + 1:06.469
6. Massa Ferrari (B) + 1:06.805
7. Rosberg Williams-Toyota (B) + 1 tur
8. R.Schumacher Toyota (B) + 1 tur
En hızlı tur: Raikkonen, 1:25.235
En iyi sıralama turu: M.Schumacher, Q2, 1:25.326
Hava
26 derece (ortalamanın biraz üstünde) civarında, çok az rüzgarlı ve parçalı bulutlu olması beklenen hava, bize tutarlı ve yarışa uygun bir haftasonu olacağını gösteriyor.
Strateji
Bir kaç istisna haricinde bu yarışın iki pit stoplu bir yarış olması bekleniyor. Ön sıraları zorlayan bazı takımlar grid'teki sıralamalarını iyileştirmek ve TC dezavantajını yarışın başında ortadan kaldırmak için daha az yakıtla, yani hafif araçlarla yarışa başlamayı tercih edebilirler. Fakat, daha alışılmış olan “sert-sert-yumuşak” seçeneği de tercih edilebilir.
Sonuç
“Midfield” yaklaştıkça Williams, Renault, Redbull ve BMW-Sauber arasında puan almak adına enteresan kapışmalar olabilir. En küçük hata bile bu takımları puan yarışından uzaklaştıracağı için, tecrübe ve yarış hüneri bu noktada belirleyici olacaktır.
Ön tarafta, Ferrari ve McLaren arasında yeni bir yarış başlayacak. Her iki takımın sürücüleri de olaya konsantre olmuş durumdalar, dolayısıyla iki takım da, her iki sürücüsünü de podyuma çıkarmak için büyük çaba sarfetmeli. Ne olursa olsun, Melbourne’de ışıklar söndüğü andan itibaren, ön tarafta sıkı bir yarış geçeceği kesin.
Melbourne’de Alex Wurz ile Bir Tur
“Avustralya’lıları seviyorum. Çok arkadaş canlısı ve açık görüşlüler. GPnin şehre gelmesinden de büyük memnuniyet duyuyorlar. Yarış pisti bir parkın içinde. Bu da demek oluyor ki, pist normal şehir yolları ve kalıcı yarış yolunun birleşiminden oluşuyor. Senede sadece bir kere kullanılıyor, ki bu da takımlar için ekstra bir deneyime sebep oluyor, çünkü bu durum grip seviyesinin her zaman değişmesi anlamına geliyor.”
“Tur genellikle, yarış süresince, serbest antremanlardakinden dört veya beş saniye daha kısa sürüyor. Bu, ona düzene göre tepki gösterdiğiniz anlamına geliyor, ki bu da üstlerde yer almayı zorlaştırıyor.”
“Tur için şunları söyleyebilirim: İlk köşeye yedinci viteste, saatte 300km gibi bir hızla giriyorsunuz. Burası, tümsekli ve fren gerektiren bir bölge, dolayısıyla bunu asla atlamamak gerekiyor. 3, 4 ve 5 numaralı virajlar yarışın akışını sağlayan noktalar: 3 numaralı viraj ikinci viteste alınıyor, sonraki sol ve sağ ise zorlayıcı ve fazlasıyla hızlı alınması gereken dönüşler.”
"6 numaralı viraj, şikan için frenlere yüklenmeden hemen önce, neredeyse dümdüz olamalı. Diğer bir ikinci vitesle girilmesi gereken şikan gelmeden önce uzun bir “sağ-sürüş” var. Burası fren yapmakta çok zolandığımız bir bölüm, çünkü buraya saatte 300km ile varıyoruz, fakat klapeyle aracın hızını azaltıyoruz ve gölü geçerken tümsekli ve uzun bir “sol-sürüş” boyunca yine hızı arttırıyoruz.
“Daha ileride, 11 ve 12 numaralı dünüşlerin orada yüksek hızla girdiğimiz bir şikan var. Bu yarışın güzel bölümlerinden biri. Özellikle de gripin seviyesi arttıkça. Bu şikanı en az saatte 220km gibi bir hızla geçiyoruz ve aracın arkası biraz hafifleşiyor, ki bu da araç için iyi bir meydan okuma oluyor ve bizim kokpitte uyanık kalmamızı sağlıyor.”
“Daha sonra son bölüme geliyoruz. Son iki köşe biraz vakit kaybı gibi geliyor, ama burada baya bir tur zamanı kazanıyoruz. Sondan önceki köşeyi vardığınızda, gayet sakin kalmalı ve kırılma noktanızı sabit tutmalısınız. Son olarak yapmanız gereken, son köşeden çıkarken olabildiğince hızı taşıyabilmeniz, ve onu start-finish düzlüğüne kadar koruyabilmeniz gerekiyor.”
Kaynak: www.turkiyef1.com
http://www.turkiyef1.com/images/news_gallery/avustralya_2008_circuits.jpg
Bir parkı piste dönüştürmenin artıları ve eksileri vardır. Albert Park bu artı ve esksileri çok iyi gösteren bir pist. Yüzeyin özellikle haftasonunun başlangıcında olmak üzere, genellikle çok yeşil ve kirli olması, takımların, yarışın gelişimi esnasında lastiklerin ne kadar hızlanacağını ve kavrama oranının ne kadar yüksek seviyede kalacağını iyi tahmin etmelerini gerektiriyor. Bu konuda işini iyi yapan takımlar elbette yarış sonuna dek avantajı ellerinde bulunduracaklar.
Sıralama ve pit stratejilerinin önemli bir rol oynamasının haricinde, (bir) yarış turu esnasında, yarışılan kişi ile kapışacak sınırlı alan olduğu için, geçiş yapmak da zor oluyor. Diğer bir taraftan, yarış süresince gerçekleşen geçişler ise genellikle cesur ve hatırlanmaya değer geçişler oluyorlar.
Bu pist hızlı düzlükleri kadar sert fren noktaları ile de pilotları oldukça zorluyor. Bu nedenle frenleri az kullanmak yarış sonuna doğru büyük bir avantaj sağlayabiliyor. Diğer pistlere oranla daha yüksek olan sıcaklık dereceleri, motor ve vites kutularının soğutulmasının öneminin, özellikle Malezya ve Bahreyn’deki sıcak haftasonlarının yolda olması sebebiyle, çok daha fazla olacağı anlamına geliyor.
Dolayısıyla, griplerin, ustalık isteyen geçişlerin ve sert frenlerin bol olacağı bu yarışta, kazaların az olmayacağını ve güvenlik aracını –büyük ihtimalle bir defadan fazla- görmenin pek de sürpriz olmayacağını söylemeye gerek yok.
Geçen Seneki Yarışa Bakış
2007 sezonunda, Ferrari ve McLaren hızlı test zamanlarını, (eğer Massa’nın vites kutusu çok iyi bir şekilde işlemeseydi kavga çıkacak olmasına rağmen) rahat bir şekilde pol pozisyonunu elde eden Raikkonen için, sağlam bir sıralama performansına dönüştürdüler. Alonso, çaylak Hamilton’la ikinci sırayı paylaşan BMW’den Heidfeld tarafından ikinciliğe itilmişti. Daha geride, Fisichella Renault adına altıncı sırayı alırken, Sato Super Aguri adına onuncu sırada yer almış, ve Rosberg de Williams aracıyla on ikinci sırada yer almayı başarmıştı.
Yarış günü, BMW’ler McLaren’lara hücum ederken, Raikkonen yumuşak bir çıkışla en önde yer aldı. Alonso ikinciliği Heidfeld’e kaptırırken, Hamilton Kubica’yı ve takım arkadaşını geride bırakarak üçüncülük için savaştı. Bu Raikkonen’in BMW baskısından kurtulup arayı açması için ortam hazırladı.
Alonso’nun ise avantajlı bir yakıt stratejisi vardı ve çaylak Hamilton’ın takibinde kaldığı sürece, yarışın ileri bölümlerinde ön sıraları zorlayacağı bir gerçekti.
Kubica ve Heidfeld farklı stratejiler izliyorlardı, ki bu da pole pozisyonundaki sürücüye az da olsa bir avantaj sağlıyordu. Ne yazık ki, otuzyedinci turda beşincilikte takılıp kalınca, yarışı erken bitirmek zorunda kaldı, fakat BMW’nin en öndeki iki ismin arkasında, kendi özel sınıfını oluşturduğu apaçık ortadaydı.
Fisichella, kimseyle gerçekten kapışmadan, sakin bir yarış geçirdi ve dördüncülüğü elde etti.
Felipe Massa, sıralamalardaki felaket sonrası motor değişikliğine gitti. Yarışa en geriden başlamak ise, onun pistte yavaş bir gelişim göstermesine sebep oldu. Eğer o tedbirli adımı atmasaydı, yarışı Fisichella’nın önünde bile bitirebilirdi. Arkasında, etkileyici yedinciliği, Ralf Schumacher’in Toyota’sından mükemmel bir geçişle alan, bi önceki yılın başında söz verilen formuna kavuşmuş Nico Rosberg vardı.
Sıra Sürücü Takım Süre
1. Raikkonen Ferrari (B) 1h25:28.770
2. Alonso McLaren-Mercedes (B) + 7.242
3. Hamilton McLaren-Mercedes (B) + 18.595
4. Heidfeld BMW Sauber (B) + 38.763
5. Fisichella Renault (B) + 1:06.469
6. Massa Ferrari (B) + 1:06.805
7. Rosberg Williams-Toyota (B) + 1 tur
8. R.Schumacher Toyota (B) + 1 tur
En hızlı tur: Raikkonen, 1:25.235
En iyi sıralama turu: M.Schumacher, Q2, 1:25.326
Hava
26 derece (ortalamanın biraz üstünde) civarında, çok az rüzgarlı ve parçalı bulutlu olması beklenen hava, bize tutarlı ve yarışa uygun bir haftasonu olacağını gösteriyor.
Strateji
Bir kaç istisna haricinde bu yarışın iki pit stoplu bir yarış olması bekleniyor. Ön sıraları zorlayan bazı takımlar grid'teki sıralamalarını iyileştirmek ve TC dezavantajını yarışın başında ortadan kaldırmak için daha az yakıtla, yani hafif araçlarla yarışa başlamayı tercih edebilirler. Fakat, daha alışılmış olan “sert-sert-yumuşak” seçeneği de tercih edilebilir.
Sonuç
“Midfield” yaklaştıkça Williams, Renault, Redbull ve BMW-Sauber arasında puan almak adına enteresan kapışmalar olabilir. En küçük hata bile bu takımları puan yarışından uzaklaştıracağı için, tecrübe ve yarış hüneri bu noktada belirleyici olacaktır.
Ön tarafta, Ferrari ve McLaren arasında yeni bir yarış başlayacak. Her iki takımın sürücüleri de olaya konsantre olmuş durumdalar, dolayısıyla iki takım da, her iki sürücüsünü de podyuma çıkarmak için büyük çaba sarfetmeli. Ne olursa olsun, Melbourne’de ışıklar söndüğü andan itibaren, ön tarafta sıkı bir yarış geçeceği kesin.
Melbourne’de Alex Wurz ile Bir Tur
“Avustralya’lıları seviyorum. Çok arkadaş canlısı ve açık görüşlüler. GPnin şehre gelmesinden de büyük memnuniyet duyuyorlar. Yarış pisti bir parkın içinde. Bu da demek oluyor ki, pist normal şehir yolları ve kalıcı yarış yolunun birleşiminden oluşuyor. Senede sadece bir kere kullanılıyor, ki bu da takımlar için ekstra bir deneyime sebep oluyor, çünkü bu durum grip seviyesinin her zaman değişmesi anlamına geliyor.”
“Tur genellikle, yarış süresince, serbest antremanlardakinden dört veya beş saniye daha kısa sürüyor. Bu, ona düzene göre tepki gösterdiğiniz anlamına geliyor, ki bu da üstlerde yer almayı zorlaştırıyor.”
“Tur için şunları söyleyebilirim: İlk köşeye yedinci viteste, saatte 300km gibi bir hızla giriyorsunuz. Burası, tümsekli ve fren gerektiren bir bölge, dolayısıyla bunu asla atlamamak gerekiyor. 3, 4 ve 5 numaralı virajlar yarışın akışını sağlayan noktalar: 3 numaralı viraj ikinci viteste alınıyor, sonraki sol ve sağ ise zorlayıcı ve fazlasıyla hızlı alınması gereken dönüşler.”
"6 numaralı viraj, şikan için frenlere yüklenmeden hemen önce, neredeyse dümdüz olamalı. Diğer bir ikinci vitesle girilmesi gereken şikan gelmeden önce uzun bir “sağ-sürüş” var. Burası fren yapmakta çok zolandığımız bir bölüm, çünkü buraya saatte 300km ile varıyoruz, fakat klapeyle aracın hızını azaltıyoruz ve gölü geçerken tümsekli ve uzun bir “sol-sürüş” boyunca yine hızı arttırıyoruz.
“Daha ileride, 11 ve 12 numaralı dünüşlerin orada yüksek hızla girdiğimiz bir şikan var. Bu yarışın güzel bölümlerinden biri. Özellikle de gripin seviyesi arttıkça. Bu şikanı en az saatte 220km gibi bir hızla geçiyoruz ve aracın arkası biraz hafifleşiyor, ki bu da araç için iyi bir meydan okuma oluyor ve bizim kokpitte uyanık kalmamızı sağlıyor.”
“Daha sonra son bölüme geliyoruz. Son iki köşe biraz vakit kaybı gibi geliyor, ama burada baya bir tur zamanı kazanıyoruz. Sondan önceki köşeyi vardığınızda, gayet sakin kalmalı ve kırılma noktanızı sabit tutmalısınız. Son olarak yapmanız gereken, son köşeden çıkarken olabildiğince hızı taşıyabilmeniz, ve onu start-finish düzlüğüne kadar koruyabilmeniz gerekiyor.”
Kaynak: www.turkiyef1.com