10_Osmanozc
26.Nisan.2008, 01:53
KAMUOYUNA DUYURUMUZDUR
Uzunca bir süredir tartışıldı durdu: Naklen yayın gelirleri nasıl paylaşılacak? Bu konuda verilen sözlerin üzerine federasyon yönetimi değiştirildi. Kulüpler, paylarını arttırabilmek için adeta yeni federasyon yönetimine yönlendirildi.
Bazılarının yöneticilerinin kişisel adli sıkıntıları var, bazılarının devletin üstüne yıkılarak yaptırılmak için sıra bekleyen statları. Bazıları ise sadece kendi payını düşünüyor, “Nasıl arttırırım” diye.
Futbol federasyonu yönetimi, futbol pastasının genişletilmesi için tek adım attı mı geldiğinden bu yana? Türk Futbolu’nun kalitesi yükselsin, daha fazla sayıda insana ulaşılsın, mevcut pasta büyütülsün ve dolayısıyla kulüplerin gelirleri artsın diye en ufak bir çaba harcandı mı? Futboldaki tüm pislikler temizlensin, maçlar ve sonuçlar üzerindeki şaibeler kaldırılsın, “hak eden kazansın” diye en ufak bir çalışma yapıldı mı?
Yoksa hala bir derbi maçtan önce, takım kadroları yerine maçın hakemi mi konuşuluyor, bir hafta öncesinden? Elimizde tek bir hakem mi kaldı bir derbi maça atanacak?
Bunları yapmak kolay değil; ama bu niyetle çalışma yapıldı mı peki? Pasta büyütülmedi.
Peki, gelirlerimiz artsın diye bağrışıp duran Anadolu Kulüpleri, ilgiyi arttırmak, illerinde daha fazla insanı stadyumlara çekmek, yani özünde pastayı büyütmek için ne çaba harcadı? Spekülatif transferle kişisel gövde gösterileri yapan, bunun yanında kurumlarını milyonlarca dolar borca sokan, kendi şehrinde bile insanların tuttuğu takım sıralamasında 5. olabilen kulüpler, pastayı büyütmek için ne yaptılar?
Koca bir hiç! Her sene bir başka Anadolu Takımı parladı konjonktürü arkasına alarak ve bu takım üzerinden her sene aynı hesaplar, hesaplaşmalar gündeme geldi: “Pastayı büyütmek zor, onun için mevcut pastadan daha fazla pay alalım”. İşte şimdilerde bu pazarlığın sesleri yükseliyor kulüpler arasında. Büyütülemeyen sadece pasta değil aslında. Ehil olmayan kişiler soyundu kulüp yönetimlerine ve ne kendi kulüplerini ne de Türk Futbolu’nu büyütebildiler.
Pasta büyütülemeyince, Türk Futbolu’nun geleceğini düşünmek ve ona yatırım yapmak yerine, kişisel pozisyonlarını korumayı kendine şiar edinenler bu sefer en “zayıf dönemi” zannettikleri bir anda yüklendiler Trabzonspor’a.
Trabzon’u, Trabzonspor’u merkeze almadan büyütemezsiniz Türk Futbolu’nu. Türk Futbolu’nun çimentosu Trabzon’dur, Trabzonspor’dur. Onun yetiştirdiği ve dünyanın dört bir yanına dağılmış değerler, onun verdiği hizmetlerdir Türk Futbolu’na en büyük katkıyı sağlayan. Bu nedenle sportif olarak başarısız olduğu dönemleri vardır Trabzonspor’un; ama taraftarı yani bizler yaşadığımız sürece, “zayıf dönemi” yoktur!
Bunu bilse de söyleyemeyen, bunun göz önünde bulunmaması için maçlarımızı “saklayan”, bu da yetmezmiş gibi, bir de pişkinlikle bunu kendince rasyonelleştiren, sonuçta Türk Futbolu’na zarar veren kurum ve kuruluşlara bir sözümüz var:
Biz Trabzonsporlular, önce futbolu, sonra da takımımızı severiz delicesine. Bordo ile maviyi yan yana gördük mü, akan sular durur, yol verir bize. Bordo ile maviyi görmemize engel olan her ne varsa önümüzde, bizim hedefimiz olur. Sesimizin ne kadar gür olduğunu da muhataplarımız çok iyi bilmektedir.
Trabzonspor sahalarda kazandı şampiyonluklarını; ama onu büyük yapan bizleriz, taraftarlarıdır. İlgisi, desteği ve sonsuz sevgisi ile her zaman kulübünün yanında olan Trabzonsporlular olarak, federasyon ve hakem katliamlarından sonra sokaklara döküldüğümüz zamandan farklı olarak, bu sefer testi kırılmadan tepkimizi vereceğimizi bildiririz.
Saygılarımızla,
bordomavi.net | Trabzonsporlular Birliği (1999-….)
Uzunca bir süredir tartışıldı durdu: Naklen yayın gelirleri nasıl paylaşılacak? Bu konuda verilen sözlerin üzerine federasyon yönetimi değiştirildi. Kulüpler, paylarını arttırabilmek için adeta yeni federasyon yönetimine yönlendirildi.
Bazılarının yöneticilerinin kişisel adli sıkıntıları var, bazılarının devletin üstüne yıkılarak yaptırılmak için sıra bekleyen statları. Bazıları ise sadece kendi payını düşünüyor, “Nasıl arttırırım” diye.
Futbol federasyonu yönetimi, futbol pastasının genişletilmesi için tek adım attı mı geldiğinden bu yana? Türk Futbolu’nun kalitesi yükselsin, daha fazla sayıda insana ulaşılsın, mevcut pasta büyütülsün ve dolayısıyla kulüplerin gelirleri artsın diye en ufak bir çaba harcandı mı? Futboldaki tüm pislikler temizlensin, maçlar ve sonuçlar üzerindeki şaibeler kaldırılsın, “hak eden kazansın” diye en ufak bir çalışma yapıldı mı?
Yoksa hala bir derbi maçtan önce, takım kadroları yerine maçın hakemi mi konuşuluyor, bir hafta öncesinden? Elimizde tek bir hakem mi kaldı bir derbi maça atanacak?
Bunları yapmak kolay değil; ama bu niyetle çalışma yapıldı mı peki? Pasta büyütülmedi.
Peki, gelirlerimiz artsın diye bağrışıp duran Anadolu Kulüpleri, ilgiyi arttırmak, illerinde daha fazla insanı stadyumlara çekmek, yani özünde pastayı büyütmek için ne çaba harcadı? Spekülatif transferle kişisel gövde gösterileri yapan, bunun yanında kurumlarını milyonlarca dolar borca sokan, kendi şehrinde bile insanların tuttuğu takım sıralamasında 5. olabilen kulüpler, pastayı büyütmek için ne yaptılar?
Koca bir hiç! Her sene bir başka Anadolu Takımı parladı konjonktürü arkasına alarak ve bu takım üzerinden her sene aynı hesaplar, hesaplaşmalar gündeme geldi: “Pastayı büyütmek zor, onun için mevcut pastadan daha fazla pay alalım”. İşte şimdilerde bu pazarlığın sesleri yükseliyor kulüpler arasında. Büyütülemeyen sadece pasta değil aslında. Ehil olmayan kişiler soyundu kulüp yönetimlerine ve ne kendi kulüplerini ne de Türk Futbolu’nu büyütebildiler.
Pasta büyütülemeyince, Türk Futbolu’nun geleceğini düşünmek ve ona yatırım yapmak yerine, kişisel pozisyonlarını korumayı kendine şiar edinenler bu sefer en “zayıf dönemi” zannettikleri bir anda yüklendiler Trabzonspor’a.
Trabzon’u, Trabzonspor’u merkeze almadan büyütemezsiniz Türk Futbolu’nu. Türk Futbolu’nun çimentosu Trabzon’dur, Trabzonspor’dur. Onun yetiştirdiği ve dünyanın dört bir yanına dağılmış değerler, onun verdiği hizmetlerdir Türk Futbolu’na en büyük katkıyı sağlayan. Bu nedenle sportif olarak başarısız olduğu dönemleri vardır Trabzonspor’un; ama taraftarı yani bizler yaşadığımız sürece, “zayıf dönemi” yoktur!
Bunu bilse de söyleyemeyen, bunun göz önünde bulunmaması için maçlarımızı “saklayan”, bu da yetmezmiş gibi, bir de pişkinlikle bunu kendince rasyonelleştiren, sonuçta Türk Futbolu’na zarar veren kurum ve kuruluşlara bir sözümüz var:
Biz Trabzonsporlular, önce futbolu, sonra da takımımızı severiz delicesine. Bordo ile maviyi yan yana gördük mü, akan sular durur, yol verir bize. Bordo ile maviyi görmemize engel olan her ne varsa önümüzde, bizim hedefimiz olur. Sesimizin ne kadar gür olduğunu da muhataplarımız çok iyi bilmektedir.
Trabzonspor sahalarda kazandı şampiyonluklarını; ama onu büyük yapan bizleriz, taraftarlarıdır. İlgisi, desteği ve sonsuz sevgisi ile her zaman kulübünün yanında olan Trabzonsporlular olarak, federasyon ve hakem katliamlarından sonra sokaklara döküldüğümüz zamandan farklı olarak, bu sefer testi kırılmadan tepkimizi vereceğimizi bildiririz.
Saygılarımızla,
bordomavi.net | Trabzonsporlular Birliği (1999-….)