comandante
17.Şubat.2006, 23:47
inegöl malubiyetinden sonra bir darbe daha yedi beşiktaş ve kendi sahasında 0-1 yenildi...ne oluyo bu takıma bir türlü çözemedim ya..
cgdsshn
22.Şubat.2006, 12:24
Gönüllerin Beşiktaş'ı nerede?
Taraftar için iki kutsal nesne vardır: Maç bileti ve takımının forması... Beşiktaş yönetimi sezonluk kart alana bedava forma verdi. Böylece forma satışlarına darbe vurdular. Bundan daha önemlisi promosyona dönüştürerek formanın değerini düşürdüler. Şimdi Store'un önünde korsan forma satılıyor, onu bile alan yok... Maç biletlerinde ise durum içler acısı; 15 YTL'lik biletler 3YTL'ye satılıyor. Hem de gişelerin önünde... Bedava dağıtılan ya da sponsora ayrılmış olan biletler bunlar. Kulübe yapışmış sülüklerin eline geçmiş.
Değerler dibe vurdu
Rakamlar bir yere kadar önemli... Asıl, bir kulübü 'büyük' ve 'sağlam' yapan kutsal değerler yerlerde sürünüyor. Bilgisiz ve uzgörüsüz yönetim aldığı tutarsız kararlarla yönetme erkini tamamen yitirdi. Zaten "İstifa edeceğim" deyip iki gün sonra bundan vazgeçerseniz, gerektiğinde koltuğu bırakacak gücü bile bulamazsınız. Kulübün gücünü olmadık yerde harcarsanız sizi artık kimse takmaz. Bugün Beşiktaş'ta yönetim falan yok. Demirören ekibi seçim kazanmak için taviz verdiği kesimlere yönetim erkini terk etmiş durumda. Bu kesimlerin, çıkar ve güç sağlamak için nasıl hak, hukuk, tüzük, etik falan tanımadıkları ortaya serilmiş durumda.
Geçen yıl Beşiktaş'ın 'lige yeni çıkmış bir takım gibi yönetildiğini' yazmıştım...
İltifat etmişim. Yönetim tarihe "bari kümede kalalım sayın başkanım" sloganını hediye etti. Beşiktaş'ın adı, arması olmasa takım kümede kalamaz. Bu yönetim üçüncü lig takımını bile kümede tutamaz. Ligin sonu geliyor, hocanın kalıp kalmayacağı belli değil. 40 futbolcudan doğru dürüst top oynayacak bir takım çıkmıyor. Beşiktaş bir çekim merkezi değil, itme merkezi artık. Futbolcular kaçma derdinde. Stat büyütüldü, sezonluk kart ve bilet satışı düştü. Taraftar maçlardan çekiliyor. Beşiktaşlı çocukların kafalarındaki 'takım ve oyun kavramı' travma geçiriyor...
Yönetim, transfer sevdasıyla sadece var olan kaynakları tüketmedi, geleceğin kaynaklarını da yemeye başladı. Sponsorluk ve ürün satış gelirlerini küçülttükleri gibi 2010 yılına kadarki gelirleri kırdırdılar. Beşiktaş'ın ana varlıklarından olan Fulya'yı, her yıl büyüyen bir değer üretecek biçimde değil, kat karşılığı gibi 'ucuz yoldan' değerlendirdiler. Beşiktaş çapında bir kulübe yakışmayan bir vizyon bu. Şimdi de Beşiktaş'ı kendi dar ikilemleri içine sokuyorlar. Ya faiz ödenecekmiş ya da gelir kırdırılacakmış. 'Kırk satır mı, kırk katır mı...' Zaten kırdırılacak gelirin borca gideceğine kimse inanmıyor. Bu fon da çarçur edilecek.
Aslında paradan daha önemlisi Beşiktaş'ın geleceği... Beşiktaş sadece Beşiktaşlılar için değil, ülke sporu için, toplum için var. Futbol ortamındaki çöküşte Beşiktaş'taki çöküşün etkisi yok mu? Renklerden en hızla beyaz mı kirleniyor? Bu yönetim Beşiktaş'ın geleceğini karartıyor. Başkan şampiyonlukların sayısını şaşırmış ama gelecekte sayacak şampiyonluk da olmayacak. Çünkü gelecekteki şampiyonluklar kırdırılıyor. Gelecekte Beşiktaş forması giyecek gençlerin, Beşiktaş'a gönül verecek çocukların hayalleri kırdırılıyor.
Sempatiden tepkiye
Daha üç yıl önce Beşiktaş bütün futbolseverlerin, hatta futbolla ilgilenmeyenlerin bile sempatisini kazanmıştı. Özenilen, öncü bir güçtü. Fenerbahçelilerin ve Galatasaraylıların ikinci takımıydı. Şimdi ise her şeye tepki veren bir topluluğa dönüştü. Her fırsatta ağlayan, her şeye tepki gösteren, rakiplerine küfrederek kendini alçaltan bir resme kayıyor Beşiktaş.
Sorun sadece yönetim değil. Onun ne olduğu ortada. Divan Başkanlığı gölge yönetim sevdasına kapılmış. Sicil Kurulu fiilen çalışmıyor. Onun yerine 'komite' kuruluyor, o da çalıştırılmıyor. Denetleme Kurulu Başkanı işini yapamadığı için istifa ediyor... Bu organlar gökten zembille inmedi, Genel Kurul tarafından seçildi. Beşiktaş'ı rayına oturtacak organ yine Genel Kurul... Ancak kulübü için kaygılanan Beşiktaşlıların kafası karmakaraşık... Ocak ve Mayıs 2004 kongrelerinin özeleştirisi yapılacağına 'suçlu' aranıyor. Kimileri her eleştiriye '2000'den beri...' diye başlayarak içini rahatlatıyor. Bazılarının ya hafıza sorunu var ya da kişisel bir hesabın, intikamın peşindeler... 2000 sonrasının günah ve sevaplarını tartışmaya evet, ama bu dönem günah keçisi yapılarak Beşiktaş'ın geleceği kurulabilir mi? Bir kesim de mevcut durumdan bunalıyor, "Kurtar bizi Seba" diye kestirip atıyor. Süleymen Seba, Beşiktaş'ın Onursal Başkanı... İlkeli olmanın, saygınlığın simgesi... Temsil ettiği değerlerden değil şahsından medet ummak, onun adı arkasından politika yapmak, Seba'yı günün karmaşık sorunlarının içine atmaktan başka neyle sonuçlanır ki... "Kulübün ileri gelenleri birleşsin" demek de, en basit konuda bile karar alamayacak bir koalisyon kurulmasını istemekten başka bir şey değil.
Bu sevgili aldatılamaz
Genel Kurul'un koalisyon ya da kurtarıcı değil, güç üretmesi gerek. Bir kere, Genel Kurul'un kuracağı bir komisyon, son yapılmış üyeden başlayarak '1' numaralı üyeye kadar bütün üyeleri incelemeden geçirmeli... İkincisi Genel Kurul, 'halk kulübü'ne yakışmayan 2 bin YTL'lik üyeliğe giriş ücretini düşürmeli ve grupçuların temel dayanağı 50 YTL'lik gülünç yıllık üyelik aidatını artırmalı. Kulübün kapıları halka ve gerçek taraftara açılmalı.
Sonra aklı başında her Beşiktaşlı, kulübünde ne görmek istemediği üzerinde anlaşmalı. "Önce Beşiktaş, sonra Beşiktaş" demeli. 'Beşiktaş Manifestosu' üzerinde anlayış birliğine varmalı. Ancak böyle bir süreç kulübün 'sekiz harf üç hecelik' adı içindeki ateşi yeniden alevlendirebilebilir, cevheri işleyip büyütebilir...
Kendinizi aldatabilirsiniz, dostlarınızı aldatabilirsiniz, belki sevgilinizi de aldatabilirsiniz ama kulübünüzü aldatamazsınız. O sevginin yerine başka sevgi konulamaz çünkü.
İbrahim Altınsay
Radikal
22/02/2006
Kerim Kerimov
22.Şubat.2006, 13:49
Transfer politikası ve ekonomi idaresi bu şekilde giderse beşiktaşın hali daha da kötü olur. Hazıra dağ dayanmaz.
koray_capello
22.Şubat.2006, 15:27
şu beşiktaş takımında o giydikleri formanın onurunu değerini bilmeyen o formayı giymeye layık olmayan karaktersiz futbolcuların hepsinin gitmesi lazım.o formayı hakeden 3-5 kişi ve paftan gelen gençler dışındaki sözde profesyonel febe gese toplamaları takıma değil beşiktaş semtine bile girmemeli.beşiktaş formasının ne derece kutsal olduğu bilinmeli ve ona layık olmak için canını dişine takacak futbolcular alınmalı.bir futbolcu alındığında onu hemen havaalanında karşılayıp ilk maçında yıldız edip göklere çıkarmaktansa ona beşiktaş tarihi öğretilse ona baba hakkılar anlatılsa çok daha faydalı olur.bu taraftar hakedeni kalbine bi yazarsa bir daha çıkartmaz ahh şu futbolcular bunun farkına varabilseler.ve enaz biz taraftarların maçı izlemeye gittikleri kadar heyecanlı,istekli,umutlu çıksalar sahaya.......
lord_of_terror
22.Şubat.2006, 16:23
Walla sonu hayırlı gözükmüyor
Powered by vBulletin® Version 4.2.2 Copyright © 2025 vBulletin Solutions, Inc. All rights reserved.