Fıratcan Alçınkaya
03.Mayıs.2008, 13:33
Fiyasko Transferler Nostalji #1
UEFA ve FIFA geçtiğimiz beş yıl içinde ülke futbollarının gelişmesi için kulüplerin ekonomik istikrarının çok önemli bir etken olduğunun altını çizen bir dizi önlem aldı. Özellikle kulüplerin maç günü gelirlerini etkileyen 90 dakikalık süre dışındaki etkenlerin öneminin bir hayli arttığını gördük.
http://img73.imageshack.us/img73/2513/fiyaskotransferac8.jpg (http://imageshack.us)
http://img73.imageshack.us/img73/2513/fiyaskotransferac8.40b060e655.jpg (http://g.imageshack.us/g.php?h=73&i=fiyaskotransferac8.jpg)
Genel olarak bakıldığında maç günü hasılatı, merchandising ve catering olarak adlandırılan maç günü kulüp mağazalarından yapılan satışlar ve reklam gelirleri, aslında aynı noktada birleşiyor; bu gelirleri elde etmeyi hedefleyen takımların sahaya çıkardıkları takımın bir önceki seneden ne kadar daha heyecan verici olduklarında… Kulüplerin bunu kanıtlamalarının en kolay ve kestirme yolu ise transfer. Ancak Türk futbolu ve özellikle üç büyükler maalesef son yıllarda verdiği örneklerle akıllı transfer politikaları, yurt dışında futbolcu yetiştiren ülkelerde kurulan scout mekanizması, futbolcu ücretlerindeki denge gibi konulardan hiç nasiplerini almadıklarını gösterdiler.
1- Osvaldo Nartallo (Beşiktaş)
Hafızalardan silinmeyen bir tablo; Fotospor gazetesinde yayınlanan fotoğraflarda yeni Kempes olarak lanse edilen Nartallo, transferinden bir gün sonra Fulya tesislerinde basın mensuplarının önünde top sektirmektedir. Ama rivayet odur ki, hiçbir denemesinde beş sektirmeden öteye geçemez. Kariyerine San Lorenzo takımında başlayan ve Orlando Pirates, Angelos de Puebla, Granada gibi takımlarda oynayan Osvaldo Nartallo, Türk futbol tarihi ve Beşiktaş adına izlediğimiz en ilginç futbolcularından biriydi. Dededen gelen İtalyan kanı sebebiyle kısa sürede Serie A’ya transfer olacağını her fırsatta dile getiren Arjantinli oyuncunun Beşiktaş’tan ayrılışı, çizme istikametine değil Petrolofisi istasyonuna doğru olmuştu. Nartallo, oynadığı sezon Beşiktaş’ın en golcü oyuncu-larından birisi olmuştu, ama attığı gollerin yarısının boş kaleye, geri kalan yarısının da burun, kalça, diz, sırt gibi ayak dışı organlarla atılmış olması ilginçti. Ancak yine de oynadığı sezon Fenerbahçe’ye her iki maçta da 2-1 yenilen Beşiktaş’ın iki golünün de sahibi olması, hele bunların arasından Kadıköy’de attığı golün Beşiktaş kariyerin-deki en güzel gol olması da dikkat çekicidir.
2- Dominic Iorfa (Galatasaray)
İşte ‘Türk futbol tarihinin en skandal transferi’ yakıştırmasına kimsenin itiraz etmeyeceği bir transfer. Oynadığı kulüplerden biri olan ve 18 ay boyunca gol atamadığı İskoçya’nın Falkirk takımının teknik direktörü, kendisini antrenmanda görene kadar transfer edildiğini bilmediğini söylemiştir.
Oynadığı bir başka kulüp olan Southend United’a, asıl transfer edilmek istenen kardeşi Danel Iorfa’nın yerine yanlışlıkla transfer edildiği söylenir. Kariyerinde Galatasaray ve Falkrik dışında Shrewsbury, Peterborough, Guangzhou, Instand-Dick gibi takımlarda oynayan Dominic Iorfa’nın, ülkesinde 400 metre atletiyken futbolculuğa yatay bir geçiş yaptığı, bu yüzden kendi kendisine orta yaptığı ve attığı paslara kendisinin koştuğu
söylenir. Buna rağmen Nijerya milli takımında 21 kez milli olduğu gerçeği de dikkat çekicidir.
3- Sabin Ilie (Fenerbahçe)
Kardeş kontenjanı bazen Arçil-Şota gibi meyve vermiyor.
Galatasaray’a oynadığı bir buçuk sezonda çok şey katarak Valencia’ya transfer olan Adrian Ilie’nin gazını alan Fenerbahçe’nin transfer ettiği, ancak işe yarayan tek yanı Fenerbahçe’ye sonraları faydalı olacak Mosheou ile takas edilmesi olan Sabin Ilie, ilginçtir; Fenerbahçe’nin düştüğü hata kendilerine özgü olmamalı ki yine kardeşinin peşinden Valencia’nın yolunu tutmuş, orada da kendini göstererek (!) ülkesi Romanya’ya gönderilmiş, yolculuğunu Çin 2′nci liginde Changchun Yatai takımında sürdürmüştür. Halen Yunan liginde Iraklis takımında top koşturmaktadır.
UEFA ve FIFA geçtiğimiz beş yıl içinde ülke futbollarının gelişmesi için kulüplerin ekonomik istikrarının çok önemli bir etken olduğunun altını çizen bir dizi önlem aldı. Özellikle kulüplerin maç günü gelirlerini etkileyen 90 dakikalık süre dışındaki etkenlerin öneminin bir hayli arttığını gördük.
http://img73.imageshack.us/img73/2513/fiyaskotransferac8.jpg (http://imageshack.us)
http://img73.imageshack.us/img73/2513/fiyaskotransferac8.40b060e655.jpg (http://g.imageshack.us/g.php?h=73&i=fiyaskotransferac8.jpg)
Genel olarak bakıldığında maç günü hasılatı, merchandising ve catering olarak adlandırılan maç günü kulüp mağazalarından yapılan satışlar ve reklam gelirleri, aslında aynı noktada birleşiyor; bu gelirleri elde etmeyi hedefleyen takımların sahaya çıkardıkları takımın bir önceki seneden ne kadar daha heyecan verici olduklarında… Kulüplerin bunu kanıtlamalarının en kolay ve kestirme yolu ise transfer. Ancak Türk futbolu ve özellikle üç büyükler maalesef son yıllarda verdiği örneklerle akıllı transfer politikaları, yurt dışında futbolcu yetiştiren ülkelerde kurulan scout mekanizması, futbolcu ücretlerindeki denge gibi konulardan hiç nasiplerini almadıklarını gösterdiler.
1- Osvaldo Nartallo (Beşiktaş)
Hafızalardan silinmeyen bir tablo; Fotospor gazetesinde yayınlanan fotoğraflarda yeni Kempes olarak lanse edilen Nartallo, transferinden bir gün sonra Fulya tesislerinde basın mensuplarının önünde top sektirmektedir. Ama rivayet odur ki, hiçbir denemesinde beş sektirmeden öteye geçemez. Kariyerine San Lorenzo takımında başlayan ve Orlando Pirates, Angelos de Puebla, Granada gibi takımlarda oynayan Osvaldo Nartallo, Türk futbol tarihi ve Beşiktaş adına izlediğimiz en ilginç futbolcularından biriydi. Dededen gelen İtalyan kanı sebebiyle kısa sürede Serie A’ya transfer olacağını her fırsatta dile getiren Arjantinli oyuncunun Beşiktaş’tan ayrılışı, çizme istikametine değil Petrolofisi istasyonuna doğru olmuştu. Nartallo, oynadığı sezon Beşiktaş’ın en golcü oyuncu-larından birisi olmuştu, ama attığı gollerin yarısının boş kaleye, geri kalan yarısının da burun, kalça, diz, sırt gibi ayak dışı organlarla atılmış olması ilginçti. Ancak yine de oynadığı sezon Fenerbahçe’ye her iki maçta da 2-1 yenilen Beşiktaş’ın iki golünün de sahibi olması, hele bunların arasından Kadıköy’de attığı golün Beşiktaş kariyerin-deki en güzel gol olması da dikkat çekicidir.
2- Dominic Iorfa (Galatasaray)
İşte ‘Türk futbol tarihinin en skandal transferi’ yakıştırmasına kimsenin itiraz etmeyeceği bir transfer. Oynadığı kulüplerden biri olan ve 18 ay boyunca gol atamadığı İskoçya’nın Falkirk takımının teknik direktörü, kendisini antrenmanda görene kadar transfer edildiğini bilmediğini söylemiştir.
Oynadığı bir başka kulüp olan Southend United’a, asıl transfer edilmek istenen kardeşi Danel Iorfa’nın yerine yanlışlıkla transfer edildiği söylenir. Kariyerinde Galatasaray ve Falkrik dışında Shrewsbury, Peterborough, Guangzhou, Instand-Dick gibi takımlarda oynayan Dominic Iorfa’nın, ülkesinde 400 metre atletiyken futbolculuğa yatay bir geçiş yaptığı, bu yüzden kendi kendisine orta yaptığı ve attığı paslara kendisinin koştuğu
söylenir. Buna rağmen Nijerya milli takımında 21 kez milli olduğu gerçeği de dikkat çekicidir.
3- Sabin Ilie (Fenerbahçe)
Kardeş kontenjanı bazen Arçil-Şota gibi meyve vermiyor.
Galatasaray’a oynadığı bir buçuk sezonda çok şey katarak Valencia’ya transfer olan Adrian Ilie’nin gazını alan Fenerbahçe’nin transfer ettiği, ancak işe yarayan tek yanı Fenerbahçe’ye sonraları faydalı olacak Mosheou ile takas edilmesi olan Sabin Ilie, ilginçtir; Fenerbahçe’nin düştüğü hata kendilerine özgü olmamalı ki yine kardeşinin peşinden Valencia’nın yolunu tutmuş, orada da kendini göstererek (!) ülkesi Romanya’ya gönderilmiş, yolculuğunu Çin 2′nci liginde Changchun Yatai takımında sürdürmüştür. Halen Yunan liginde Iraklis takımında top koşturmaktadır.