LaigLeNoiR
01.Ekim.2007, 20:54
GÖBEK VE 'ARA'GONES
01.10.2008
Futbolcuların performansı, transfer politikası.
Kadro derinliğinin elde olmayan sebeplerle yitirilmesi.
Taraftarların bir kısmının Mersin'e gidişi, bir kısmının tersine gidişi.
'Her sıçrayış yapan takım geriye doğru yayılır, bunun şiddetini belirlemek sizin elinizdedir', gerçeği.
Ve fazlası da fazlası.
Bu sezonki dikenli görüntünün sebep kısmında bunlar yatabilir ama sahada oynayan bir takımın pozisyon üretememesi tamamen tekniktir.
Kiev maçında, Hacettepe mücadelesinde, Sivas maçında, ya da lig öncesi Spartak Moskova ile oynanan hazırlık mücadelesinde.
Luis Aragones'in bu -göbek- takıntısı nedir, anlayamıyorum, anlamak için çok çabaladım, epeydir de bekledim!
Aradan 2 ay geçti ama Aragones bu takımı tanımıyor, artık eminim.
Tanıtmaya çalışan kravatlı insanlar da beceremiyor bunu, çoğu zaman geç kalıyor, bkz: Önder Turacı ve onun stoper günleri.
Aragones takımın oynayabileceği futbolu değil, kendi oynatmak için direttiği futbola takıldığı sürece böyle oynayacak.
İspanya'da çalıştığınız futbolcular ile Picasso gibi çizersiniz futbol resmini sahaya.
Kısa pas aşkınızı, arzunuzu istediğiniz kadar tatmin edebilirsiniz.
Fenerbahçe'de Colin Kazım Richards ile Emre'yi içe sokarak, kanatsız oynarsanız, ceza sahasının önünde dilenirsiniz.
Dilenci olursunuz, rakip hata yapsın diye!
Zico'lu Fenerbahçe'nin en büyük kaynağı kanatlardı, çizgiydi.
Çizgi kelimesi burada çok kritik.
Kiev maçında Colin Kazım Richards'ın sağ çizgiye ilk bastığı dakika 30.
Emre'nin sol çizgiye kendini sıfırladığı dakikaların toplamı 15.
Sağ ve sol kanatlarda -tek kimlik- görüntüsü! Yetmedi mi?
Fenerbahçe'nin pozisyon bulamamasının, sıkmasının, sıkılmasının en büyük sebebinin bu olduğunu düşünüyorum.
Daum döneminde altın ile eş değerdeki yan toplar, Zico döneminde seri kanat üretimi.
Aragones döneminde göbek tutkusu! Kısa paslar ile oyunu hızlandıran -teknik- Fenerbahçe! Olmaz(!)
Çünkü burası Türkiye, buradaki futbolcuların kısa pas açısından kapasitesi iyi olsa da futbol zekaları belli.
Oynanan futbolun sıkıştığı mantık ortada.
Futbol fişek oyunudur, çizgi bunun kaynağıdır.
Bir gün gelip, Aragones futbolcularını çizgiye gittiğinde azarlamadığında,
Çizgiden başlayan atakların az olgunluğu olsa da, ne kadar korkutucu ve rakiplerin pskolojisini bozucu olduğunu.
Göreceğiz.
***
BAYRAM UYKUSU
Dede! Dede!
Maç saatlerini UEFA'ya başvurarak erkene mi aldırmak gerekiyor uyumaman için dede!
Kiev maçının 60. dakikasından sonra artık Aragones'in bu takımı sabote etmeye başladığını düşündüm!
Senaryo, felaket senaristliği filan değil!
Tamam oyundan memnun olabilirsiniz, hoca sizsiniz saygı gösterilebilir.
Formaliteden de olsa yollarsınız yedeklerinizi ısınmaya!
Fenerbahçe'de yedekler 71. dakikada ısınmaya başladı!
Kiev'de 46.
Biri bana bunu izah etsin!
Zico da bunu unutuyordu, Fenerium tribünü bir büyük uğultu ile Zico'ya hatırlatıyordu.
Dede'yi bütün stat uyandırmaya çalıştı da! Yok!
Sizin için hayati bir maç, Kiev mücadelesi.
Kulübeden çıkmaya bile üşenen bir teknik adam!
Uğur Boral'ın 85. dakikadaki oyuna dahil edilişi ise yorum gücünün tıkandığı nokta.
***
GELECEK, NASIL GELECEK?
Aragones ile yapılan neşeli imza töreninin ardından ifadelerim aynıydı, değiştirmiyorum.
Bazılarınınki gibi sonradan oluşmadı (!)
İki sezon sonra göndereceğiniz bir teknik adam ile mi gelecek planı yapıyorsunuz?
İstikrar, istikrar diye bağırırken, herşeye karşı cesaretliyken,
Peki neden genç Avrupalı bir çalıştırıcıyı kulübün önüne koyup uzun bir mukavele yapamıyorsunuz?
Herşeyde yüreğiniz var ya!
Maç, skor, Devler Ligi, o, bu, şu, hiçbir şeye üzülmüyorum.
Maç sonu kahrolan taraftara üzüldüğüm kadar.
Canını ver dese verecek bu insanlara bu stresi yaşattırmak.
Bırakın, kurtarın artık şu takımı şu klasikten!
5 sene ileri 15 sene geri.
Bu takım 2 ay sonra iyi olacak.
Ama aradaki kayıplar?
Gelecek sezon 2. olan takımın Devler Ligi'ne katılmak için bir mucize gerçekleştirmek zorunda.
Nasıl mı? O gün gelince, görürüz.
Lütfen faturayı çıkarken ödeyiniz(!)
Esat Dergi
01.10.2008
Futbolcuların performansı, transfer politikası.
Kadro derinliğinin elde olmayan sebeplerle yitirilmesi.
Taraftarların bir kısmının Mersin'e gidişi, bir kısmının tersine gidişi.
'Her sıçrayış yapan takım geriye doğru yayılır, bunun şiddetini belirlemek sizin elinizdedir', gerçeği.
Ve fazlası da fazlası.
Bu sezonki dikenli görüntünün sebep kısmında bunlar yatabilir ama sahada oynayan bir takımın pozisyon üretememesi tamamen tekniktir.
Kiev maçında, Hacettepe mücadelesinde, Sivas maçında, ya da lig öncesi Spartak Moskova ile oynanan hazırlık mücadelesinde.
Luis Aragones'in bu -göbek- takıntısı nedir, anlayamıyorum, anlamak için çok çabaladım, epeydir de bekledim!
Aradan 2 ay geçti ama Aragones bu takımı tanımıyor, artık eminim.
Tanıtmaya çalışan kravatlı insanlar da beceremiyor bunu, çoğu zaman geç kalıyor, bkz: Önder Turacı ve onun stoper günleri.
Aragones takımın oynayabileceği futbolu değil, kendi oynatmak için direttiği futbola takıldığı sürece böyle oynayacak.
İspanya'da çalıştığınız futbolcular ile Picasso gibi çizersiniz futbol resmini sahaya.
Kısa pas aşkınızı, arzunuzu istediğiniz kadar tatmin edebilirsiniz.
Fenerbahçe'de Colin Kazım Richards ile Emre'yi içe sokarak, kanatsız oynarsanız, ceza sahasının önünde dilenirsiniz.
Dilenci olursunuz, rakip hata yapsın diye!
Zico'lu Fenerbahçe'nin en büyük kaynağı kanatlardı, çizgiydi.
Çizgi kelimesi burada çok kritik.
Kiev maçında Colin Kazım Richards'ın sağ çizgiye ilk bastığı dakika 30.
Emre'nin sol çizgiye kendini sıfırladığı dakikaların toplamı 15.
Sağ ve sol kanatlarda -tek kimlik- görüntüsü! Yetmedi mi?
Fenerbahçe'nin pozisyon bulamamasının, sıkmasının, sıkılmasının en büyük sebebinin bu olduğunu düşünüyorum.
Daum döneminde altın ile eş değerdeki yan toplar, Zico döneminde seri kanat üretimi.
Aragones döneminde göbek tutkusu! Kısa paslar ile oyunu hızlandıran -teknik- Fenerbahçe! Olmaz(!)
Çünkü burası Türkiye, buradaki futbolcuların kısa pas açısından kapasitesi iyi olsa da futbol zekaları belli.
Oynanan futbolun sıkıştığı mantık ortada.
Futbol fişek oyunudur, çizgi bunun kaynağıdır.
Bir gün gelip, Aragones futbolcularını çizgiye gittiğinde azarlamadığında,
Çizgiden başlayan atakların az olgunluğu olsa da, ne kadar korkutucu ve rakiplerin pskolojisini bozucu olduğunu.
Göreceğiz.
***
BAYRAM UYKUSU
Dede! Dede!
Maç saatlerini UEFA'ya başvurarak erkene mi aldırmak gerekiyor uyumaman için dede!
Kiev maçının 60. dakikasından sonra artık Aragones'in bu takımı sabote etmeye başladığını düşündüm!
Senaryo, felaket senaristliği filan değil!
Tamam oyundan memnun olabilirsiniz, hoca sizsiniz saygı gösterilebilir.
Formaliteden de olsa yollarsınız yedeklerinizi ısınmaya!
Fenerbahçe'de yedekler 71. dakikada ısınmaya başladı!
Kiev'de 46.
Biri bana bunu izah etsin!
Zico da bunu unutuyordu, Fenerium tribünü bir büyük uğultu ile Zico'ya hatırlatıyordu.
Dede'yi bütün stat uyandırmaya çalıştı da! Yok!
Sizin için hayati bir maç, Kiev mücadelesi.
Kulübeden çıkmaya bile üşenen bir teknik adam!
Uğur Boral'ın 85. dakikadaki oyuna dahil edilişi ise yorum gücünün tıkandığı nokta.
***
GELECEK, NASIL GELECEK?
Aragones ile yapılan neşeli imza töreninin ardından ifadelerim aynıydı, değiştirmiyorum.
Bazılarınınki gibi sonradan oluşmadı (!)
İki sezon sonra göndereceğiniz bir teknik adam ile mi gelecek planı yapıyorsunuz?
İstikrar, istikrar diye bağırırken, herşeye karşı cesaretliyken,
Peki neden genç Avrupalı bir çalıştırıcıyı kulübün önüne koyup uzun bir mukavele yapamıyorsunuz?
Herşeyde yüreğiniz var ya!
Maç, skor, Devler Ligi, o, bu, şu, hiçbir şeye üzülmüyorum.
Maç sonu kahrolan taraftara üzüldüğüm kadar.
Canını ver dese verecek bu insanlara bu stresi yaşattırmak.
Bırakın, kurtarın artık şu takımı şu klasikten!
5 sene ileri 15 sene geri.
Bu takım 2 ay sonra iyi olacak.
Ama aradaki kayıplar?
Gelecek sezon 2. olan takımın Devler Ligi'ne katılmak için bir mucize gerçekleştirmek zorunda.
Nasıl mı? O gün gelince, görürüz.
Lütfen faturayı çıkarken ödeyiniz(!)
Esat Dergi