PDA

View Full Version : Del James-Without You



Estranged
12.Aralık.2007, 21:49
Okuduğumda beni aşırı etkileyen bir hikaye.herhangi birimizin ruh haline uyduğunu düşünmesem de,sevmeyi,ve sevdiğini kaybetmeyi çok iyi anlatan bir hikaye.Sonuna kadar okumanızı beklemiyorum,sadece paylaşmak istedim :)


Hikaye, Del James'in "The Language of Fear (http://www.amazon.com/exec/obidos/ASIN/0440217121/ericromano/102-9027362-4670524)" adlı kitabından alınmıştır.



Without You-Del James

1.Kısım:


Gerçi Mayne de dansetmek istiyordu; ancak gördüğü güzelliğin ahengini bozmak da istemiyordu aynı zamanda.Güzel kızın düzgün vücudu, yavaşça, ahenkli bir şekilde ritme ayak uyduruyordu, masumiyeti büyüleyici, güzelliği ise nefes kesiciydi. Biliyordu Mayne, güzel kız bilseydi, onu gizliden gizliye izlediğini, çok sinirlenirdi Ancak Mayne'in kafasındaki ses, sonucu önemsemeden güzel kızı izlemesini söylüyordu ona. Sadece kendi gözleri için.Kızın gözleri pırıldadı bir anda.Gözlerindeki güzellik ve gizem Mayne'e okyanusu hatırlattı.Hafif bir rüzgar geçti güzel kızın saçlarının arasından. Giysisi düzgün vücudunu sarıyordu, ışık vurdukça yüzü terden parlıyordu. Gerçekten kız çok güzel görünüyordu uzaktan.Mayne bu güzellik karşısında o kadar büyülenmişti ki bir kaç saniyeliğine kendine geldiğinde, bu kızın hayatında gerçekten sevebileceği tek kız olduğunu düşündü.Bir anda kızın gözleri titredi.Mayne:”Galiba beni duydu” diye düşündü ,kızın kendisine doğru döndüğünü görünce. Bu güzel anın büyüsünü yok etmek istememişti Mayne, sadece anın tadını çıkartmak istemişti.Kızın kalın dudukları gülümsedi bir anda.Ve şarkı başladı...
Bir anda kısa süreli bir panik yaşadı,çalan şarkının hangi şarkı olduğunu anlayınca Mayne. Soğuk ter ve korku onu bir anda bitirdi. Görüntü bulanıklaştı,nefes alması zorlaştı.Ümitsizliğe düştü bir an. Mayne için acıdan daha kötü olan şey korkuydu. Endişe Mayne'yi esir aldı o anda resmen. Gerçekler doğallığını kaybetti, duvar,hava gerçekliğini yitirdi o anda. Müziğin sesi yükseldikçe, haraket etmesi daha zorlaşıyordu sanki Mayne'in. Müzik CD'sini çıkartmak istiyordu müzik çalardan;ancak ayakları betona dönüşmüştü resmen, bir türlü hızlı yürümesine izin vermiyorlardı.Güzel kız çoktan silahın namlusunu şakağına dayamıştı bile...

BLAMM!!!

Mayne ter içinde uyandı. Sessiz bir çığlık boğazında düğümlenmişti resmen. Alkolün ve uyku ilacın neden olduğu altı saatlik bir komadan uyanmıştı.Uyku onun için çok ender rastlanan bir durumdu ve bir türlü uyku ilacı veya alkol olmadan uyuyamıyordu. Altı saatte uyusa altı dakika da uyusa bu ürpertici kabusu görüyordu.Onu ne uyku hapları ne de antidepresanlar kurtarıyordu bu kabusun pençesinden. Bir şarkı yazmıştı zamanında, bunun sonucunda da sonsuza kadar lanetlendiğini düşünüyordu. Titreyen elleriyle,alnındaki teri sildi, sonra parmaklarını saten kağıtla sildi.Altından ve gümüşten yapılmış bilezikleri birbirlerine çarpıp tıkırdadı.Gözünü, yatağının yanındaki masanın üstünde duran dijital saate dikti. Dijital saatin üzerinde ise boş “Marlboro”kutuları vardı. Saatteki dijital rakamlar ona hiçbir anlam ifade etmedi.Onun için zaten zamanın anlamı yoktu, onun zamanı diğer insanların parasıydı.Saatin yanında zamandan ve paradan daha önemli birşey vardı. Eziyet çekmiş gözleri, siyah mermerin üstünü aradı, arta kalmış kahve rengi pudra var mı diye.Yanmış kibritler,içilmiş sigaralar vardı; ancak uyuşturucu madde yoktu. Problem değildi onun için,getirtebilirdi nasıl olsa.Yatağın kenarına oturdu, masanın altında ki soğutucunun kapağını açtı.Kapağı açtığında karşısında birkaç tane Budweiser,soda ve buz gibi bir şişe Dom Perignom vardı. Soğuk teneke kutuyu aldı ve bir yudumda yarıladı.Bunu her sabah yapardı,ve baş ağrısı hafiflerdi bunu yaptığında.Bir türlü kabul etmesede yaşama yeniden katılma vakti gelmişti.Derhal stüdyoda olması gerektiğini de biliyordu; ancak harekete geçemiyordu bir türlü.Üstelik son albümleri-ALONE- tamamlanalı bir ay olmuştu.Albüm şu an mixing aşamasındaydı. Eğer Mayne dinletikten sonra beğenirse albüm müzik marketlere dağıtılmaya başlanacaktı, eğer beğenmez ise baştan mix yapılacaktı o beğenene kadar. Peki ona niye ihtiyaçları vardı hala?Gecikebileceği kadar gecikti.
Banyosuda savaş alanını andırıyordu, aynen odası gibi.Etrafa saçılmış giysiler,çöpler havlular vs...Kusmak için kendini zorladı ve en sonunda rahatladı kusup.Tekrar odasına girdi,kendini insan gibi hissetmiyordu. Daha çok robotu andırıyordu.Karnında ağrı vardı, zaten. Mayne o ağrıyla yaşamaya alışmıştı.Buda onun sağlığındaki bir başka kusurdu işte alışılmışın dışındaki yaşamı bunun nedeni olabilirdi.Takılarının yanında sadece Jockey sortu giyerdi.Giysi dolabına doğru yürürken ayağı tökezledi.Duvarda asılı duran, koyu mor bir kimonoya gözü takıldı.Onu duvardan aldı ve giydi.Giysi dolabının çekmecesinde kokain vardı. Serçe parmağıyla birazcık aldı ve burnuna götürdü.Ateşi olduğu kanısına vardı Endişelendi bir an için; çünkü ateşi olduğunda her zaman bitkin görünürdü.Tabii ilacını alana kadar.Birasını bitirdi.Boş bira kutularıyla dolmuş çöp kutusuna attı tenekeyi.Aynaya baktı ;ancak çökmüş halini farkedemedi.Sarışın saçı ve dövmesi onun çökmüş halini açığa çıkartmıyordu.Mayne aynaya baktığında karşısında hastane pijamalı,bitkin birisini göreceğini düşünmüştü halbuki.Yüzünde hiçbir ifade yoktu.Seyrek sakalı çenesini kaplamıştı.Gözlerinin parıltısı sönmüştü.İçkiye ihtiyacı vardı.
Yirmi sekiz senesinin son on dört senesi içki şişelerinin arasında geçmişti çoğunlukla.Gençlik yıllarında ki bira ve şarap partileri,gece kluplerinde ki votka ve rom partilerine dönüşmüştü, sonrada viskiye. Koyu,ruh karartıcı perdelere aydınlık vurmuştu odada.Odasından çıktı.Patronu Jim Beam'e likör dolabında likör olması için kafasından sessiz bir şekilde dua etti. Kendi odasından çıkıp oturma odasına geçtiğinde bir savaş alanıyla daha karşılaşmış oldu.Boş likör şişeleri, bitmiş sigaralar,bira kutuları,sigara külleri... Geçen akşam burda kimin olduğunu hatırlamaya çalıştı; ancak hatırlayamıyordu.Sonra yerdeki Kool marka sigaradan anladı ki uyuşturucu madde satıcısı Jamie Jazz ona birşeyler getirmişti. Zaten odasında ki uyuşturucu kalıntılarıyla Jamie arasında bağ kurmak onun için hiç zor olmadı. Jamie insanlara uyuşturucu madde satarak geçinen Hollywood pisliğinin tekiydi. İnsanların zaaflarından(uyuşturucu bağımlılığı) yararlanıp onların paralarını sömürüyordu bu sayede. Mayne dün akşam ,orada başka kimin olduğunu öğrenmek için kanıt peşine düştü.Mutfağın hemen yanında olan kabinin arkasından geçti ve dolabı açtı.Bir kaç tane açılmamış likör vardı. Midesinden “Viski yok mu?”diye bir bağırış geldiğini hissetti.Şişeleri karıştırdı.En sonunda doğru şişeyi bulmuştu işte. Şişenin kapağını açtığında ferahladığını hisseti bir an için. Sonra tekrar içki stoklaması gerektiğini kafasına yazdı. Onu için viski aroması içine bira katılmış kahveyle eş değerdeydi. Mayne şişeyi yudumlamadan önce ,şişeye mutluluğunu anlatan cümleler söyledi sesli biçimde.
Her zaman olduğu gibi bir yudumu diğer yudum takip ediyordu.Birkaç yudumdan sonra,kendisini iyi hissetmeye başlamıştı.Şişeyi tezgahın üzerine koydu ve oturma odasına geri döndü.Kafasında donuk,renksiz bir ses vardı.Bunun nedeninin kokain mi yoksa hava mı olduğunu anlayamadı.Eğer bugünün hangi gün olduğunu hatırlayabilirse ,bayan hizmetçinin ne gün geleceğini bilebilirdi.Bayan hizmetçi gelirken yanında içki de getirebilirdi.Müzisyen divana oturdu ve 411'e telefon etti:

-”Operatör.Bulunduğunuz şehiri söyler misiniz lütfen?”
-”Los Angeles”
-”Evet sizi dinliyorum?”
-”Bugün günlerden ne acaba?”Mayne soruyu içtenlikle sormuştu.Bir Marlboro yaktı.
-”Bayım.Ben operatörüm.”
-”Hanımefendi siz bilgisiniz bende size soru sordum!”
-”Bugün günlerden çarşamba!”
-”Teşekkürler.”

Telefonu kapattı Mayne. Bugün bayan hizmetçi gelmeyecekti.Halbuki o güne bu şekilde başlamak istememişti.Birasını bitirdi,sigarasını içti,biraz da burnuna kokain götürdü.Birazdan çöp torbalarını nereye koyduğunu hatırladı ve evi toplamaya başladı.Boş yemek kutuları ve şişelerle dolan çöp torbası yırtılma noktasına kadar gerildi.On dakika içinde yavaş yavaş dairesi daireye benzemeye başlamıştı.Bu dairenin yanında aynı zamnda Manhattan ve Houston'da da bir daireye sahipti.Hollywood Tepesi'nde ki evine ise hiç fazla uğramazdı ve tabii bundan dolayı Maui'de ki evinede.Çünkü o evler Mayne'e o kızı hatırlatıyordu.Elizabeth Aston ile özel anlarını hep Hollywood Tepesi'nde ki evinde geçirmişti.Aklından geçenler ona ihanet ettiğinde ,yani Elizabeth'i daha fazla düşünmeye başladığında, Mayne içgüdüsel olarak buzdolabına gidiyor ve bir şişe viski alıyordu. Şanı ,şöhereti,parayı,başarıyı kazanmak arkadaşlık kadar kolaydı; ancak sevgiyi kazanınca kaybetmemek zordu.Kimseyi kırmak istememişti,özellikle de kendine yakın olanları,ancak bazı nedenlerden dolayı çoğunlukla kırmıştı onu. Hiçbir zaman kötü olmak istememişti halbuki,Kendini ,sürekli mikroskop altında yaşayan bir yaratıkmış gibi düşünüyordu, attığı her adım takip ediliyordu. Yanlış bir davranışı hiçbir zaman hoş görülmüyordu elit tabakada.Yaptığı her bir yanlış onu yaralıyordu akşam haberlerinde.Çoğunlukla sessiz çekerdi acısını.Şanın ,şöhretin tuzağına düşmüştü ta ki kafesinden çıkma ihtiyacı hissedene kadar. Tüm doktorlar,terapistler,hayranları,beraber çalıştığı insanlar ona yardım etmeye çalışıyorlardı.O ise bunlara kendi kabuğuna çekilmekle,kendini soyutlamakla cevap verdi. Gerçekte kim olduğu konusunda merakı vardı. Doğduğunda kendisine miras kalmış bir sosyal güvenlik numarası mıydı ya da toplumun bir yansıması mıydı o? Fenomen mi yoksa sahte bir yıldız mı? Yarattığı eserleri hakkaten kendi mi yaratmıştı yoksa bu eserlerde basit birer yanılsama mıydı? Kendi alın yazısını acaba hiç anlayabilecek miydi?
Elizabeth'le olan ilişkisinin neden yürümediğini çok kez düşündü.Elizabeth ile konuşması gereken şeyleri dikkatli bir şekilde düşünmüştü ; ancak düşündüklerini bir türlü gerçekleştirememişti ne yazık ki. Elizabeth niye anlamıyordu onu ,iş sekse gelince.Niye anlamıyordu odalarından uzaklaşmasının nedenini.Mayne, odaların Elizabeth'e onu sevdiğini hatırlatmasını istiyordu halbuki .Seks rol yapmaya benzerdi.Elizabeth'i hiçbir zaman baskı altına almamıştı; ancak olurda bir gün başkasıyla seviştiğini öğrenirse çok üzülürdü.Mayne kendini hiçbir zaman bir kadına bağlamamıştı.Elizabeth'e anlatmaya çalışmıştı ;ancak sonradan bunların sır olarak kalması gerektiğine karar verdi. Seks bir egoydu aynen konserlerde sahnede olduğu gibi.Farklı seyirciler yataktaki farklı kadınlara benzerlerdi onun için.Kadınlarda seyirciler gibiydi mutlu etmesi zordu. Uyuşturucu haplar gibi bağımlılık yapıyordu. Parası vardı; ancak ne sevgiyi,ne mutluluğu,ne de Elizabeth'in sevgisini alabilirdi parayla.Geniş oturma odasına şöyle bir baktı.Modern odanın içinde kaybolmuş bir sanatçı gibi hissetti kendini. Sahip olduğu bu pahalı eşyalar ,birkaçı dışında, ona hiçbir anlam ifade etmiyordu. Etrafı bu oyunda kazandığı başarılarla, kupalarla çevrilmişti; ancak o, bu oyunu oynamaktan bıkmıştı artık.
Kulağında ki keskin ağrı , onu sahneden kulise götürdü bir an için. Sanki kafasında ki hoparlörler patlamıştı.Kulak rahatsızlığı.Bu durum da Rock N Roll'un başka bir yan etkisiydi.Kulak ağrısı yavaş yavaş sona ermeye başlamıştı; ancak hafızası onu önceki grubuyla,Suicide Shift, son konserine götürmüştü. Elizabeth gelememişti o konsere.Nedenini hatırlayamıyordu Mayne. Grup turdaydı, yaklaşık olarak 285 konser vermişti 14 ay içinde.Her konsere Mayne Elzabeth'i yanında götürmüştü.Turlarınn son konserleri çok önemliydi her zaman.Aynı zamanda Suicide Shift'in headliner olduğu ilk turdu. Mayne yanında Elizabeth'in de olmasını çok istemişti.Alınan onca yolun,stüdyodaki çalışmaların ödülünü alacaklardı bu final konserinde.Mayne Elizabeth'i birkaç kez aramış final konserine gelmesi için ikna etmeye çalışmış ;ancak çabaları sonuçsuz kalmıştı.
Mayne konserden önce ve konser sırasında uyuşturucu , alkol almıştı(Zaten her konserde uyuşturucu ve alkol alırdı).Bunlar onun daha iyi bir frontman olmasına yardımcı oluyordu. Her zaman önceki konserlerden daha iyi olmaya çalışırdı.Şarkıları sesi kuvvetli bir şekilde söylerdi.Bu ona göre Rock N Roll'un en iyisiydi.4000'in üzerindeki seyirci Mayne'i alkışlayarak onun bu düşüncesin resmen doğruladı.
Konser sona erdikten sonra,şimdi kutlama zamanıydı.Mayne iki hatunu odasına götürdü. Otelin banyosunda kendisine eroin enjekte etti. Eroin ve odasında ki güzel kızlar onun kendini iyi hissetmesini sağlamıştı.Az sonra kızlara katıldı Mayne ve şenlik başladı.Hafızası pek iyi değildi; ancak sarhoş olan Suicide Shift'in davulcusunun ,kendi odasını karıştırıp yanlışlıkla Mayne'in odasına geldiğini hatırlayabiliyordu.Ona, yanındaki kızlardan birini isterse albileceğini söyledi;ancak davulcu kendine zaten hatun bulduğunu söyledi ve odadan çıktı.Sonra kutlama bir süre daha sürdü.Az sonra kapı çalındı.Mayne davulcunun kızlardan birini almak için geri geldiğini düşündü.Kapıdaki her kimse içeri gelmesine izin verdi. Kapıda ki Elizabeth'di.LA'den Miami'ye Mayne'in yanına gelmişti.İşte o an olanlar oldu.Elizabeth kalbi kırık bir şekilde odayı terketti. Ayrılık işte o anda başlamıştı Elizabeth ve Mayne arasında.
Arkasından koştu Mayne.Hemen telefona sarıldı.Elizabeth'i aradı.Telefonun hafızasında menajerinin,Suicide Shift'in üç elemanının,ve birkaç tane uyuşturucu satıcısının telefon numarası vardı.Elizabeth'den cevap alamayınca başka bir numarayı aradı.Birkaç saniye sonra cevap geldi:

-”Evet?” Karşıda ki seste ruh yok gibiydi.
-”Benim.“Bir yandan kokain alırken bir yandan da konuşuyordu.
-Senin için ne yapabilirim?
-”Kokain ve eroin.”
-”Problem değil.Dün senin için ne yaptığımı biliyor musun?”
-”Evet “dedi Mayne;halbuki hatırlamıyordu.
-” Bana para borcun var.” dedi Jamie.”Eminim ki buralarda bir yerlerde aradığını bulabilirim;ancak bulamazsam benim Versateller kartımı alırsın ve hangi pisliği istiyorsan gidip alabilirsin.”
“Tamam” dedi Mayne ve telefonu kapattı.
“Kahrolası iğne” dedi Mayne kendi kendine mırıldanarak.

Sigarasını yaktı ve kendine bir bira aldı.Biranın kapağı ses çıkartarak açıldı , bira köpürdü.Perdenin yanına gitti.Güneşin oturma odasına dolmasına izin verdi.”Allah belanı versin!!” diye bağırdı gökyüzüne, orta parmağını havaya kaldırarak. Balkonunun manzarası mükemmeldi.City of Angels' ı bile görebiliyordu.Ancak o dışarının bir parçası olmak istemiyordu,onun için genelde perdeleri kapatırdı..Dairesinde güvendeydi.Çoğunlukla zamanını enstrümanlarıyla geçirirdi.Böylece kendini daha iyi hissederdi.Piyano onun için en önemli enstrümandı.Piyanonun yanında dinlenme yeri ve gitarları vardı.Les Pauller,Stratocasterler,Telecasterler.Bu gitarların onun hayatındaki anlamı çoktu.
Zil çaldı.Düşüncerine dalmış olan Mayne, sıyrıldı onların arasından ve kapıyı açmaya gitti.Birkaç dakida sonra Jamie Jazz, Mayne'in yanındaydı. Düzinelerce altın ve platin plak duvarı süslüyordu.Saatler süren çalışmanın,şarkı yazmanın,albüm kaydetmenin,mücadelenin ödülüydü bunlar. Şarkı yazmak Mayne'in acısını durduruyordu, blues havasındaki slow şarkılar onun acısını paylaşıyordu.Bu şarkılarla gurur duyuyordu Mayne, ayrıca zamana karşı ayakta kalacaklarına da inanıyordu.Hızlı,hard-rock havası olan şarkıların çoğunlukla şansı olmazdı bu konuda.Ancak ne yazık ki bu ödüller ödül olamazdı Elizabeth olmadan. Mayne kendisini mazur gördü ve odasına gitti.Duvarda asılı duran başka bir platin plağın arkasında gizli bir kasa vardı. Kasanın içinde takılar,yaklaşık 4000 dolar,kokain çekmek için pipet, içi dolu magnum vs. vardı. Yanına biraz para aldı,kasayı kapattı; ancak kilitlemedi.Odadan çıktı. Jamie divanın üstüne oturmuş, ayaklarını masanın üzerine koymuş onu bekliyordu.

-”Borcum ne kadar?”diye sordu Mayne
-”Dün geceyle birlikte 6”
Mayne Jamie'ye borcunu ödedi ve geri kalan parayı pantolonunun cebine koydu.Jamie Mayne'in suratına bakınca yalnız kalmak istediğini anlamıştı
-”Uyuşturucuya ihtiyacın olursa bana telefon et.” dedi Jamie.Ve daireden çıktı.

Kapının kapanma tıkırtısından sonra Mayne'in kafası hızlı çalışmaya başlamıştı;ancak bedeni hareket etmeyi reddediyordu resmen.Elinde uyuşturucu vardı;ancak şırınga bulmak yerine odasına gitti.Duvardaki birşey bağımlılığından daha güçlüydü.Kasaya doğru yürüdü ve kasayı açtı.Kasada çok değerli bir fotoğraf albümü vardı.Elinde ki uyşturucuyu masanın üzerine bıraktı.Fotoğraf albümünün sayfalarını çevirmeye başladı.Onu intihara bile sürekleyebilek resimler vardı albümün içinde.Elizabeth onla zekice uğraşırdı seks konusunda.Ona annelik yapardı hasta olduğunda.Elizabeth'in ruhsal ve dış güzelliğiMayne'in istediği türdendi ,Elizabeth onun olduğu zaman.Elizabeth'İ kaybetmek için olası her türlü davranışı yapmıştı ne yazık ki.
İkinci sayfayı çevirdi.İşte en çok sevdiği fotoğraf buradaydı.Elizabeth'in fotoğrafı.Las Vegas'ta tatildeyken çekmişti bu fotoğrafı Mayne. Elizabet'in saçları rüzgarla dans ediyordu ve Elizabeth çok sıcak bir gülümseme yollamıştı fotoğrafa.Elizabeth'in arkasında Caesar's Palace oteli vardı. .İki haftalık tatilin en güzel günlerini bu otelin çatı katında geçirmişlerdi.Aslında bu bildik turist fotoğraflarından biriydi. Tek farkı ise Elizabeth'in Mayne'e doğru dönmesi ve o sıcak gülümsemesiydi.Mayne Elizabeth'in ona bu fotoğrafteki gibi tekrar gülümsemesi için herşeyi yapardı.Herşeyi yapardı Elizabeth'in dudaklarına, vücuduna yeniden sahip olmak için ...

Estranged
12.Aralık.2007, 21:50
2. Kısım:
Deri pantolonunun düğmelerini çözdü.Kendini buzdolabına doğru zor attı.Buzdolabından açılmamış bir Dom Perignon şampanyası aldı. Şişe sesli bir şekilde açıldı. Duman çıkmıştı şişeden; ancak dışarıya hiç şampanya dökülmedi.
Şişeden birkaç yudum aldıktan sonra tekrar fotoğraf albümüne baktı. Özellikle son sayfaya bakmamaya çalıştı. Son sayfaya pek bakmazdı. İki-üç şişe bitirdikten sonra rahatlamak için giysilerinin düğmelerini çözdü. Kalan şampanyayı avucunun içine döktü. Bu bir gelenekti. Güzel bir şampanyaya hiçbir zaman hayır diyemezlerdi Elizabeth'le birlikti.Bu onların ortak yanlarından biriydi.Kendi şampanyalarını birbirleriyle paylaşmaktan çok mutlu olurlardı,eğlenirlerdi. Rahatlayınca düşünceleride yavaş yavaş kafasından sıyrılıp gitmeye başlamıştı. Elizabeth'le ilişkilerinin sonlarına doğru yemeğe gitmişlerdi. Elizabeth burda ona bir söz söylemişti.”Senle yaşayamam,sensiz de yaşayamam.” Bu söz Mayne'e hayatında yazdığı en güzel şarkı için esin kaynağı olmuştu.Sanki Elizabeth bu sözü ona dün söylemiş gibiydi. Sözler kalemden kağıda Mayne'in yazabileceğinden de hızlı geçiyordu sanki. Mayne Elizabeth'le aralanda geçenleri bu şarkıyla anlatıyordu gizliden gizliye.”Without You” bir özür değildi, olayların kendi gözünden anlatılmasıydı sadece. 3 milyondan fazla satmıştı albüm, başarı grafiği çok yüksekti ve tabii ki Mayne Mann Group rock dünyasının en süperi olmuştu o zamanlar. Telif hakkının yarısını Elizabeth'e teklif etti Mayne ,çünkü Elizabeth olmasa bu şarkıda olmayacaktı. Elizabeth bu teklifi kibarca kabul etmedi. Sonra tüm biletlerin tamamen tükendiği turlar başladı. Konser sırası Los Angeles'a geldiğinde Mayne Elizabeth'i görmek istiyordu çaresizliğe kapılmış bir şekilde. Önceden hayatında olan kadınların hiç önemi yoktu o an.Elizabeth için herşeyi yapardı,Elzabeth'in hayatından çıkmasını sağlamak dışında.
Elizabeth'i çok kez telefonla aradı,mesaj üstüne mesaj bıraktı; ancak hiç cevap alamadı. Will Call'da Mayne Elizabeth'e 10 tane All Access Pass bırakmıştı; ancak Elizabeth bu kartları hiç kullanmamıştı.
Konserden sonra Mayne kendi kendine yemin etti ,aynı hatayı bir daha tekrarlamayacağına.Hemen duşunu aldı, kıyafetlerini giydi ve limuzinine doğru koştu.Limuzinindeki telefondan Elizabeth'i tekrar aradı;ancak onu karşılayan Elizabeth'in telefona kaydedilmiş sesiydi gene.
“Elizabeth biliyorum,daha doğrusu umut ediyorum ki oradasın.Aşagıdayım şu an.Eğer seni görmem için kapıyı kırmam gerekirse emin ol kırarım.Polis çağırmak istersen çağırabilirsin.Senden birşey beklemiyorum.Zaten bunu haketmiyorum.Seni düşünürken başkalarıyla konuşamıyorum.Benim yaptığm aptallığı kelimeler iyileştiremez biliyorum ;ancak geçmiş geçmişte kaldı.Yüzünü görmeye ihtiyacım var.”Söylediği kelimeler kafasında yankı yapıyordu sanki.”Çok geç” diye düşündü binanın içindeyken. Son konserdeki sarhoş halinden sonra ender şanslarından biriydi şu an. Asansörle Elizabeth'in oturuduğu kata çıktığında tanıdık bir müzik sesi geldi kulağına.Kızın oturduğu daireye yaklaştıkça müziğin sesi daha duyulur hale geliyordu,ses yükseliyordu. Bir anda silah sesi duydu,başı dönmeye başlamıştı Mayne'in ,kontrol edilemez bir biçimde.Elizabeth'in dairesine doğru hızla koşmaya başladı.Korkusuzca omuzuyla tahta kapıyı kırdı.Elizabeth'İ kanlar içinde divanın üzerinde buldu.Elizabeth'in kafasından kan damlıyordu betona. Kızın önünde duran masanın üstünde birkaç ıvır zıvır, dolma kalem ve birkaç tane kağıt vardı.Bu nasıl olmuştu?Yaptığı herşey Elizabeth'i sevdiği içindi.Harap olmuş bir şekilde çalan müzik çalara doğru yürüdü.”Without You” tekrar ederek çalıyordu sürekli. Bu şarkıyı Elizabeth'in kaç kere dinlediğini merak etti ve müzik çaları kapattı. Masanın üzerinde bir not olduğunu farketti.
Üzerinde kan lekeleri olan notu okumaya başladı.
Sarsılmıştı Mayne, göz yaşları kendiliğinden dökülmeye başlamıştı.Mayne'in ciğerlerinden gelen bir bağırış koptu. Sanki bir insan vahşi bir hayvan tarafından ısırılır ,sonra acıyla bağırır,işte Mayne'in bağırışı da buna benziyordu resmen.Camların kırılmasına neden olacak kadar güçlü bir bağırıştı bu.Migreni vardı.Beyni davul gibi olmuştu.Basınçtan patlayacaktı sanki. Elizabeth kendini ayrıldıkları için mi öldürmüştü? Yada onu yalnız bırakmadığı için mi? Mayne'in tamamen kendisinin yarattığı bu şarkı mı Elizabeth'i ölüme sürüklemişti?Gerçekten bütün bunlar yaşanmış mıydı?O anda aklına başka bir düşünce geldi.Kızın elinden tapancayı aldı ve kendi şakağına götürdü...
Elizabeth'le öbür dünyada buluşmak için.

Ancak silah boştu.Elizabeth kendisine sadece bir merminin yeteceğini biliyordu.

Mayne bu kötü olaydan sıyrılıp hafızasında ki başka bir yere gitti.Bulunduğu oda ona tanıdık gelmişti.Las Vegas'taki otel odası.Odanın her tarafına huzur hakimdi.Yatak dağınık durumdaydı. Elizabeth ona haylazca gülümsüyordu.

-”Ne yapmak istersin?”
-”Ne?” Mayne'in kafası karışmıştı.
Birkaç şişe şampanya içimişlerdi ve sevişmişlerdi bir gece önce.
-”Ne yapmak istersin?”sorusunu tekrarladı kibarca Elizabeth.Ayrıca Mayne'i cesaretlendirmeye çalıştı cevap vermesi için.
Mayne Elizabeth'in oyununa gelmeyecekti ve oyunu onun kurallarına göre oynamayı reddetti.Eğer Elizabeth Mayne'e Elizabeth'le birlike az sonra ne yapmak istediğini sorarsa ,bu sefer oyunda ki avantaj Mayne'de olacaktı ve Elizabeth'in cömertliğinden yararlanacaktı.
-”Ya buraya gelip beni sevdiğini söylersin ya da kendini bana bırakırsın” dedi Mayne Elizabeth'e haylazca.

Elizabeth'in yüzü mutluluğunu belli etmişti, çünkü Mayne'den sevgi ve benzeri sözcükleri pek duymazdı.Gülümsedi.Mayne'in yanına geldi.Mayne'i yaşama geri getirmek hiç de zor olmamıştı.Birkaç dakika sonra Mayne'in yavaş yavaş heyecanlanmaya başladığını farkedince Mayne'e baktı Elizabeth ve seksi bir ifadeyle “Seni seviyorum” dedi.
Mayne sessiz bir şekilde homurdandı.Artık hiç mutlu olamıyordu. Olamayacaktıda. Fotoğraf albümünü fırlattı ve yatağın üzerine uzandı.Sanki bir ölüydü.Gözünü tavana dikti.Birkaç saniye sonra “Without You” kulağına geldi sandı. Sonra bunun sadece bir hayal olduğunu anladı. Yorgun bedeni buraya uzanıp kalmıştı. En azından masanın üzerinde duran hapların gerçek olduğunu biliyordu. İhtiyacı olan herşey masanın üzerinde duruyordu. Radyonun altında gizlenmiş şırınga ve kararmış bir kaşık vardı. Onun yanında da yarıya kadar su ile dolu bir bardak ve çakmak vardı. Kaşığın içinde eroin ve suyu karıştırır, sonrada çakmakla bunları ısıtırdı karışım düzgün bir hal almaya başlayıncaya kadar. Sonra karışıma biraz da kokain eklediğinde ulaşmak istediğine ulaşırdı Mayne. Ününe şöhretine rağmen kollarında ki iğne izlerine engel olamazdı.Çoğunlukla dirseğiyle kolu arasında kalan bölgeye enjekte ederdi eroini ya da ayağına.Bazen boynuna da enjekte ederdi. Dolayısıyla damarları şişerdi; ancak Mayne sanki uzman bir akupunkturistmiş gibi şişen damarlarını tamir etmeyi bilirdi.
“Güzel” dedi Mayne kolunu dikkatlice inceleyerek, uyuşturucunun yavaş yavaş geldiğini hissederek.
Yatağa tekrar uzandı. Duyguları ve uyuşturucular arasında bitip tükenmişti resmen.Uyuşturucu üzerindeki bütün baskıyı,bütün ağırlığı yok ediyordu,bu iyiydi Mayne için. Kendini daha iyi hissederdi.Birkaç dakika sonra sol kolunun birşeye çarptığını farketti. Yavaşça o tarafa doğru döndü.Fotoğraf albümünün son sayfası açılmıştı. Son sayfada Elizabeth'in ölüm notu ve bütün duygularını anlattığı bir kart vardı.Bugüne kadar sakladığı göz yaşları yanaklarından süzülmeye başladı Mayne'in. Solmuş yüzü kızardı yavaş yavaş bütün dayanma gücünü kaybettiğini hissedince. Keder içinde boğuluyordu.Ancak kendine acımıyordu,çünkü bu kendini daha kötü hissetmesine neden oluyordu.Kafasında sürekli yankı yapan bir soru vardı.Elizabeth niye kendini öldürmek zorunda hissetmişti?Neden ölmüştü?Buna bir türlü cevap bulamıyordu Mayne. Niye hayatı bu kadar berbattı?Oturma odasına gitti. Viskiye ihtiyacı vardı.

Neden?
Elizabeth'i çok sevmişti.

Neden?
Elizabeth'e telif hakkının yarısını teklif etmişti; ancak Elizabeth reddetmişti.

Neden?
Mayne değişikliğe gitmek istemişti. Toplum standartlarına göre iyi durumda olmak istemişti. Onlara neler olduğunu,neler hissettikleri anlamak istemişti. Elizabeth'in onu sevmesini istemişti; ancak bütün çabalarına rağmen herşeyi berbat etmişti Mayne.

Neden?
Mayne tekrar normal olmak istiyordu; ancak bu mümkün değildi.

Neden?
Elizabeth'e daha yakın olmak istemişti ;ancak Elizabeth artık ölmüştü. Bu keder onun kırılgan ruhunu yıkıyordu resmen. Çılgınca bir fikir geldi aklına,kendini hiç affetmemeliydi.

Homurdandı.Oturma odasını dağıtmaya başladı ,sanki bir sarhoş gibi. Yumruk ve tekmeyle duvara,mobilyalara saldırdı.Sağ yumruğuyla duvara vurdu.Duvarda büyük bir çukur oluşmuştu. Lambayı aldı ve fırlattı odanın bir diğer ucuna. Mermer kültablasını plakete doğru fırlattı.İkisini beraber parçalamayı başarmıştı.Terlemişti ve zor nefes alıyordu şu an. Platin plağı aldı ve parçaladı. Yerdeki kırılmış cam parçaları sanki sahildeki kum gibi parlıyordu. Kariyeri boyunca mahvettiği otel odalarının hiçbir önemi yoktu onun için. Mayne hiçbir zaman gitaralara zarar vermezdi. Bu bir tabuydu onun için. Sırayla dizilmiş gitarlarının yanına yürüdü. 68 model bir Stratocaster kaptı.Onuda parçalamaya başladı , basit bir oduna yavaş yavaş benzemeye başlayana kadar parçaladı. Parçaladığı herhangi bir eşyadan sonra kendini biraz daha iyi hissediyordu. Başka bir platin plağın yanına gitti. Plağın üzerinde ismi yazıyordu. Okudu ve sağ yumruğuyla cama vurdu. Eli parçalanmıştı. Neyse ki Lloyds of London tarafından sigortası vardı.

Bugün ilk kez gülmüştü Mayne.

Mayne buz dolabından Jim Beam şişesi aldı ve lıkır lıkır içti. Bu içki onun için bir ağrı kesiciydi. Elindeki yaranın acısı biraz azalmıştı bu sayede ;ancak yinede dikiş atılması gerekecek gibiydi.Fischer marka müzik setine doğru yürüdü. Yaralanmamış elini kullanarak müzik setini çalıştırdı. Radyo alıcısı, bir istasyonda takılı kalmıştı. Bu radyo istasyonu Mayne'in şarkılarını çalmadığından dolayı en güvenli istasyondu Mayne için. Mayne Mann Group çok yeniydi,bu radyo istasyonu ise hep 60'lardan 70'lerden çalardı. Radyoyu açtığında Humble Pie “I Don't Need No Doctor” şarkısının çaldığını farketti. Saf rock.Mayne'in müzisyen olmasına neden olan şarkılar bu tarz şarkılardı işte. Bundan sonra radyoda Allman Brothers çalmıştı.Mayne şu an kırbaçlanmak için bir direğe bağlanmış gibi hissediyordu kendini.
Reklamlar sırasında mutfağa gitti ve yeni bir bira daha aldı.Reklama arka planda eşlik eden bir şarkı kulağına tanıdık geldi Mayne'in.”Without You”!!!!
Gözleri bir anda titredi;ancak göz yaşı akmadı yanağına.Anladı ki nerde olduğunun önemi yoktu aslında, kendinden hiçbir zaman saklanamazdı.Müzik çalara doğru yürüdü.Müzik çalara asıldı.Daha ne kadar dayanabilirdi ki Mayne'in gazabına zavallı eşya. En sonunda ışıkları söndü.Mayne müzik çaları kaptı ,bu arada bir yere takıldı az kalsın düşüyordu.Çılgına dönmüş gibiydi resmen Mayne. Kabloları söktü,hoparlörlere tekme attı.Çıldırmış hali onu balkona doğru sürüklüyordu.Balkona çıktı,Müzik çaları yere bıraktı.Ardından da balkon kapısını kilitledi.Temiz hava yüzüne çarptı.Esen meltem onu güçlendirmişti.Aşağıya baktı.Son model lüks arabası aşağıda ,park alanında duruyordu.Zaten park alanıda hemen balkonunun altındaydı.Müzik çaları aldı ve kendi arabasını hedefledi.”Hedefi bulabilir miyim?” diye merak etti bir süre ve müzik çaları arabasına doğru fırlattı. Müzik çalar arabanın ön camına isabet etmişti.Kırılmış camlar her tarafa saçıldı.Tekrar birasının yanına döndü.Çoldırmış haldeydi.Buzdolabının kapısını kırdı müthiş bir sinirle.O sarsıntıyla buzdolabından içecekler,yemekler yere döküldü. Buzdolabının kapısı menteşesinden ayrılmıştı.Birasını aldı.Yarısını hemen içti. Sanki bir beyzbol oyuncusuymuş gibi bira tenekesini gitar koleksiyonuna doğru fırlattı. Ancak en sevdiği gitarını ıskalamıştı:”57 model bir Les Paul” Parçalanmış buzdolabından bir içki daha aldı ve gitar koleksiyonuna bir kez daha baktı.

Bütün gitarları sanki kendi çocuğu gibiydi Mayne'in.Hepsini farklı severdi.

Her gitarın farklı bir hatırası vardı onun için, her gitarının müzik yapmak için yeteneği vardı Mayne'e göre.Daha doğrusu bu şekide düşünüyordu bu öğlenden sonraya kadar.Şu an gitarlarını ne kadar sevdiğinin,gitarlarının ne kadar değerli olduğunun önemi yoktu. Tek istediği kendine zarar vermekti. Acı ve keder onu gerçeğe daha da yaklaştırıyordu.En önemlisi Elizabeth'e yaklaştırıyordu. Mayne dünyaya müzik hediye etmişti,hayatını tamamen müziğe adamıştı.Karşılığında ne almıştı peki?Hiç!!Peki huzur?Huzurdan eser var mıydı?Hayır!!Artık daha güzel müzik yapabilmek için bir sürü olanağı vardı Mayne'in,sayamayacağı kadar çok parası.Peki onun için kavga etmeye,savaşmaya değecek ne vardı yaşamında?Hiç!!!Para,ün,şöhret,başarı için zamanında çok savaşmıştı Mayne. Bunları geri verip mutluluk,huzur istiyordu. Yaşadığı sahte dünya,hiçbir zaman hayal ettiği bir dünya olmamıştı.Sanatçı kimliğiyle neler yaptığını düşündü? Yazdığı şarkılar para karşılığı satılmıştı plak şirketlerine. Mayne hayal kırıklığına uğramıştı bu durumdan dolayı.Ancak ne yapabilirdi ki? Müzik endüstrisi olmasa yaptığı müziği nasıl insanlara dinletebilirdi? Yine de kabul edemiyordu , müzik notalarının parayla ölçülmesini.Çocukluğunda severek Rock N Roll dinlerdi hep. Müzik yapmaya başlamasının en önemli nedenlerinden biri de buydu Mayne için. Şarkılarını insanlara,onun insanlarına,yazmıştı,dinlemeleri için.Peki neden uyuyamıyordu geceleri?

Sorunun cevabını düşündü.

Gitarlarının hepsini parçalayacaktı.Sorun kalmayacaktı.Ancak allahın belası 57 model Les Paul kurtulmuştu deminki saldırısından. Birasını içti.Bira tamamen bittiğinde tenekesini ezdi ve tekmeledi. Öfkelendi,siyah Les Paul'u kaptı ve gitarı duvara vurdu. Çok nadir bulunan Telecaster'la kahve masasına vurdu,ikisi birlikte kırıldı.Sonra başka bir Les Paul kaptı, gitarı beyzbol sopası gibi kullanıyordu. Lambaya ve birkaç eşyaya vurdu gitarı parçalanıncaya kadar.

“Allahın belası!!!”dedi kendi kendine.

Bir ritim duydu.Kafasında davul mu çalıyordu? Komşularından birinin duvara vurduğunu anlaması çok geç olmadı.

“NE YANİ BU SESSİZLİK SANA GÜRÜLTÜ GİBİ Mİ GELDİ ?”diye seslendi bağırarak.

Duvardan gelen ses durmadı.

Mayne küfretti.

Duvardan gelen ses yerini sessizliğe bırakmadı.

Mayne küfretmeye devam etti ;ancak duvardan gelen ses durmuyordu.

Mayne odasına,masasının yanına gitti.Kokain vardı masanın üstünde.Elinin üstüne koydu ve burnuna götürdü.Kokainin arta kalan kısmının da ziyan olmasına izin vermedi. Dişleri ve dişeti tamamen uyuşmuştu.Marlboro kutusu gördü masanın üstünde. Bir sigara yaktı. Derin bir nefes aldı ve çevreyi dinlemeye başladı.

Komşusu hala duvara vuruyordu. Kül tablasındaki küller taşmıştı. Onun için Mayne sigarasının küllerini masanın kenarına koyuyordu. Mayne kavgadan uzak durmaya çalıştı; ancak yan komşusu ona izin vermiyordu. Kasanın bulunduğu dolaba gitti ve Smith & Wesson .357 Magnum marka silahını kaptı. Odasından çıktı.”TAMAM ALLAHIN BELASI OYUN MU OYNAMAK İSTİYORSUN ?”diye bağırdı.

Komşusu duvara vurmaya devam ediyordu bu sırada.

Parçalanmış duvara üç el ateş etti. Duvarda ki gürültü aniden durmuştu.Mayne bugün ikinci kez gülmüştü. Başka bir duvarda bulunan platin plağa nişan almıştı şimdi.Ve ateş etti.Sıra televizyonuna gelmişti.Onuda havaya uçurdu.Bir tane mermi kalmıştı. Korku ve merakla karışık bir duygu vardı şuan Mayne'de. Elizabeth'le kolayca buluşabilirdi şimdi. Tetiği çekmesine bağlıydı bu. Bu fikir ona çekici gelmişti.Öteki dünyadaki yaşamında belki mutlu olabilirdi.Yavaşça gözlerini kapadı ve silahı şakağına doğru götürmeye başladı. Silahın namlusu Mayne'in şakağına çok yakışmıştı. Kendini hazırladı ve gözlerini tekrar açtı. İki tane Les Paul kendisine bakıyordu karşıdan,sanki alay edercesine.O gitarlardan biri onun için çok önemliydi müziğin kutsal olduğu yıllarda.Bunca yıllık emek,çaba ,hepsi sevgi,huzur içindi aslında. Gitarları onun için çok değerliydi.Ancak tüm bu düşünceleri bir şarkıyla değişmişti. Şu an ise o gitarlar ona suçsuzluğunu bir daha kazanamayacağını hatırlatıyordu.

“Saygın bir şekilde ölemez miyim?” diye sordu sinirlenerek kendi kendine ,merak içinde.

Nedense kendini öldüremiyordu rahatsız edici bir müzik,ses kulağına gelmediği sürece. Bir gitar aldı. Gitarın kırılmış parçaları yere döküldüğünde irkildi Mayne. Gitarın üzerine büyük bir delik açtı. Sonra gitarın sesinin hala düzgün olup olmadığını kontrol etti. Gitar ağır yaralıydı;ancak tam ölmemişti. Gitarı karşı duvarda bulunan kasanın cam kapısına doğru fırlattı.

Balkona doğru yürüdü. Aşağıda, arabasının yanında, kalabalığın olduğunu gördü.

“İmza isteyen var mı?” diye bağırdı kalabalığa ,gitarıda fırlattı onlara doğru.

“Bir dakika bekleyin,size bir hediyem daha var!!” diye bağırdı ve odasına doğru koştu.

Koşarken Mayne,resmen yer sarsılıyordu.Zaten masasının üstündeki sigara da sarsılmıştı. Mayne kasanın yanına koştu ve kasadan paraları aldı. Tekrar balkona koştu, kalabalık dağılmadan.

“Bize birşey ikram etmedi demeyin kimseye!!!” dedi ve paraların aşağıya doğru süzülmesine izin verdi.

Kalabalıktan bazıları Mayne paraları fırlattığı anda geri adım atmıştı;ancak bir süre sonra havada uçanların para olduğu anlaşılmıştı. İşte o anda kalabalık bir anda ileriye atmıştı kendini. Mayne kalabalığa el salladı ve içeriye girdi.

Estranged
12.Aralık.2007, 21:51
3. Kısım
Bir gitar kalmıştı.

57 model Sunburst Les Paul'una baktı Mayne. Rengi karşısında büyülenmişti gitarın.Sarı, kırmızı,turuncu karışımı mükemmel bir renk gitarın tahta bedenini kaplamıştı. Altın parçaları da kullanılmıştı gitarda. Gitarda bu renk her zaman tercihiydi.İki düzine gitar daha vardı dolabında;ancak bu gitarın Mayne'deki anlamı farklıydı. Suicide Shift'teyken albüm anlaşmasından hemen sonra almıştı bu gitarı Mayne. Kendini bu gitarı alarak ödüllendirmişti Mayne”Without You”yuda bu gitarla yazmıştı . Yavaşça ve nazikçe yaklaştı gitara. Kibarca aldı gitarı. Zemine oturdu,Hintli gibi. Bu gitarı parçalamadığına memnun kalmıştı. Eli yaralıydı;ancak gitar çalmak istiyordu Mayne. Ellerinden kan akıyordu gitara. Mayne konsantre oldu ve yavaş yavaş çalmaya başladı. Sarhoş bile olsa parmakları ona ihanet etmezdi hiçbir zaman. Hendrix çalmaya başladı. Bir anda durdu.Bir anda kafasına sanki demirle vurmuşlardı. Şarkının bir bölümü ona üstü kapalı bir şekilde” Without You” yu anımsatmıştı.Derin bir nefes aldıktan sonra yavaşça kontrolünü yeniden sağladı. Mayne gibi milyonerler hiç ağlamazdı,onların göz yaşları hiç yere düşmezdi,yada halk bu şekilde inanmak istiyordu.Mayne Mann'da Stephen Maynard Mandraich gibi, yetekliydi gitar konusunda. Thin Lizzy’nin "Don’t Believe a Word." deki riff Mayne'in favori riffiydi. Gitar amfiye bağlı değildi;ancak ne gerek vardı ki zaten amfiye.Mayne amfiye bağlamış gibi sesini duyuyordu gitarının sonuçta. Bir notayı çaldıktan sonra,tekrar aynı notayı çalıyordu. Gitarını çalarkenki hissettiği duyguları seviyordu Mayne. Gitarın tellerine hayat vermek istiyordu.
Birden aklı ona acımasızca bir oyun oynadı. Elizabeth'in ölerken hissettiklerini,hissedince de mutlu olacağını düşündü. Hemen ayağa kalktı,gitarını kenara fırlattı. Gitar büyük bir gürültüyle yere düştü.
Gitara boş boş bakarak Elizabeth'i düşündü. Bu ikiside ona çok mutluluk vermişti zamanında.Ancak bu duygusunu anlatamamıştı hiç.Elizabeth'e hiçbir zaman söyleyememişti ,onu ne kadar sevdiği hakkında ki gerçekleri. Bunu söylediğinde ise o şarkının sözleri tekrarlanıyordu ve bu olmamalıydı,o şarkı söylenmemeliydi.En azından Elizabeth yaşıyor olurdu şu an. Ancak şarkı saftı ve Elizabeth için söylenmek istiyordu. Elizabeth fiziksel olarak burada değildi ;ancak bu şarkıyı ona cennette söyleyebilirdi Mayne. Evet bu fikir çok iyiydi ancak gitara dokunmak istemiyordu Mayne.
Alternatif buldu Mayne. Son kullanma tarihi geçmiş viskiyi gördü.Kaptığı gibi sonuna kadar içti. Sarhoştu artık,yürürken piyanoya doğru takıldı.Az kalsın yere düşüyordu. Odasında halının üstünde belli etmeden yanan sigara bir anda alev aldı.Alevler odasını sardı kısa süre içinde.Dağılmış giysileri sanki yanıcı birer maddeymiş gibi odayı alevlerin sarmasına yardımcı oluyorlardı.
Bulanık geçen birkaç saatten sonra,yaşamı ne kadar berbat geçmiş olsada,birçok insanın hayal ettiği biçimde sona erecekti yaşamı.Rock N Roll kahramanı olarak . Şu anda özüne geri geliyordu Mayne ve hiçbir şey önemli değildi.Kalbini dikenlerin sardığını farketmişti uzun zamandan beri ilk kez,bir insan olduğunu hatırlamıştı. Uyuşturucıu yüzünden hayatını karartmıştı.Sağlığını,kişisel gelişimini,kariyerini hiçe saymıştı kötü alışkanlıkları yüzünden. Kendini kör etmişti; çünkü hayattaki amacını unutmuştu,ona yaşamın verdiği hediyeyi görememişti ve kendini unutmuştu,kendi gerçeklerini unutmuştu en sonundada. Bu gerçeği bulduğu tek an ise, müzikle uğraştığı anlardı. Gitar çalan elindeki parmaklardan geliyordu melodileri,hayat bularak. Elinin yaralanmasının hiçbir önemi yoktu,müzik yapmakta inat etmişti Mayne. Dünyadaki tüm melekler ve Elizabeth'e yapacaktı müziğini karar vermişti.Her bir melodide,her bir notada,her bir şarkıda kederi biraz azalıyordu. Her notanın sesinden sonra müzikle bütünleşiyordu.
Terlediğini hissetti bir an. Arkasında birşeyin kıpırdadığını zannetti. Bir süre için önemsemedi. Arkasını döndüğünde ise odasından alev çıktığını gördü. Halüsinasyon gördüğünü zannetti; ancak değildi.Alevlerin bütün eşyaları yuttuğunu ve kendine doğru yöneldiğini gördü. En sevdiği gitarının durduğu tarafa baktı. Gitarın da alevler tarafından yutulduğuna şahit oldu. Gitarı kurtarmaya çalıştı ancak başaramadı. Öbür dünyaya göçünde rahatsız edilmek istemiyordu.Elizabeth onu dinliyordu şu an. Piyanonun tuşlarına basmaya devam ediyordu Mayne. Her basışında tuşa, tuşların üzerinde kırmızı bir leke belirdiğini görüyordu. Bu lekeleri hiç önemsemedi.Elini kırmızı lekeye sürdü. Yaralı kolundaki damarlar şişmişti,yüzünden ter akıyordu. Yaşamı boyunca müzik yapmak istemişti ve şu anda müzik yapıyordu. Bir anda kendini şeytanlarından,günahlarından arınmış hissetti. Cesur olmaya çalıştı ve “Without You”yu söylemeye başladı. Oda cehennem olmuştu resmen.Halı alevlere büründü. Korkunç alevler piyanoyuda yutmaya başlamıştı artık. Mayne bu durumu dikkate almadı. Bütün evi alevler sardığında Mayne hiç çığlık atmamıştı.”Without You” yu söylemeye devam etti hemde hiç nota kaçırmadan....


Alıntıdır.

Estranged
04.Ağustos.2010, 20:01
Tekrar okuyorum şu anda, yazılmış en kaliteli kısa hikayelerden biri bence.Okumanızı tavsiye ederim :)

RaSenGan
04.Ağustos.2010, 20:04
Tekrar okuyorum şu anda, yazılmış en kaliteli kısa hikayelerden biri bence.Okumanızı tavsiye ederim :)

Çok kısa çok :)

Estranged
04.Ağustos.2010, 20:06
Çok kısa çok :)

normal hikayeleri okumayan birinden gelebilicek klasik yorumlardan biri :n:

Hikayeler 70-80 sayfa sürmeli.Bu ise bir kitapta toplasan en fazla 25-30 sayfa edecek bir yazı.

RaSenGan
04.Ağustos.2010, 20:10
Şart mı 70-80 sayfa adam isterse 50 yazar isterse 90 :0:

Estranged
04.Ağustos.2010, 20:17
Şart mı 70-80 sayfa adam isterse 50 yazar isterse 90 :0:

O zaman kısa hikaye oluyor işte :)