Estranged
12.Aralık.2007, 21:49
Okuduğumda beni aşırı etkileyen bir hikaye.herhangi birimizin ruh haline uyduğunu düşünmesem de,sevmeyi,ve sevdiğini kaybetmeyi çok iyi anlatan bir hikaye.Sonuna kadar okumanızı beklemiyorum,sadece paylaşmak istedim :)
Hikaye, Del James'in "The Language of Fear (http://www.amazon.com/exec/obidos/ASIN/0440217121/ericromano/102-9027362-4670524)" adlı kitabından alınmıştır.
Without You-Del James
1.Kısım:
Gerçi Mayne de dansetmek istiyordu; ancak gördüğü güzelliğin ahengini bozmak da istemiyordu aynı zamanda.Güzel kızın düzgün vücudu, yavaşça, ahenkli bir şekilde ritme ayak uyduruyordu, masumiyeti büyüleyici, güzelliği ise nefes kesiciydi. Biliyordu Mayne, güzel kız bilseydi, onu gizliden gizliye izlediğini, çok sinirlenirdi Ancak Mayne'in kafasındaki ses, sonucu önemsemeden güzel kızı izlemesini söylüyordu ona. Sadece kendi gözleri için.Kızın gözleri pırıldadı bir anda.Gözlerindeki güzellik ve gizem Mayne'e okyanusu hatırlattı.Hafif bir rüzgar geçti güzel kızın saçlarının arasından. Giysisi düzgün vücudunu sarıyordu, ışık vurdukça yüzü terden parlıyordu. Gerçekten kız çok güzel görünüyordu uzaktan.Mayne bu güzellik karşısında o kadar büyülenmişti ki bir kaç saniyeliğine kendine geldiğinde, bu kızın hayatında gerçekten sevebileceği tek kız olduğunu düşündü.Bir anda kızın gözleri titredi.Mayne:”Galiba beni duydu” diye düşündü ,kızın kendisine doğru döndüğünü görünce. Bu güzel anın büyüsünü yok etmek istememişti Mayne, sadece anın tadını çıkartmak istemişti.Kızın kalın dudukları gülümsedi bir anda.Ve şarkı başladı...
Bir anda kısa süreli bir panik yaşadı,çalan şarkının hangi şarkı olduğunu anlayınca Mayne. Soğuk ter ve korku onu bir anda bitirdi. Görüntü bulanıklaştı,nefes alması zorlaştı.Ümitsizliğe düştü bir an. Mayne için acıdan daha kötü olan şey korkuydu. Endişe Mayne'yi esir aldı o anda resmen. Gerçekler doğallığını kaybetti, duvar,hava gerçekliğini yitirdi o anda. Müziğin sesi yükseldikçe, haraket etmesi daha zorlaşıyordu sanki Mayne'in. Müzik CD'sini çıkartmak istiyordu müzik çalardan;ancak ayakları betona dönüşmüştü resmen, bir türlü hızlı yürümesine izin vermiyorlardı.Güzel kız çoktan silahın namlusunu şakağına dayamıştı bile...
BLAMM!!!
Mayne ter içinde uyandı. Sessiz bir çığlık boğazında düğümlenmişti resmen. Alkolün ve uyku ilacın neden olduğu altı saatlik bir komadan uyanmıştı.Uyku onun için çok ender rastlanan bir durumdu ve bir türlü uyku ilacı veya alkol olmadan uyuyamıyordu. Altı saatte uyusa altı dakika da uyusa bu ürpertici kabusu görüyordu.Onu ne uyku hapları ne de antidepresanlar kurtarıyordu bu kabusun pençesinden. Bir şarkı yazmıştı zamanında, bunun sonucunda da sonsuza kadar lanetlendiğini düşünüyordu. Titreyen elleriyle,alnındaki teri sildi, sonra parmaklarını saten kağıtla sildi.Altından ve gümüşten yapılmış bilezikleri birbirlerine çarpıp tıkırdadı.Gözünü, yatağının yanındaki masanın üstünde duran dijital saate dikti. Dijital saatin üzerinde ise boş “Marlboro”kutuları vardı. Saatteki dijital rakamlar ona hiçbir anlam ifade etmedi.Onun için zaten zamanın anlamı yoktu, onun zamanı diğer insanların parasıydı.Saatin yanında zamandan ve paradan daha önemli birşey vardı. Eziyet çekmiş gözleri, siyah mermerin üstünü aradı, arta kalmış kahve rengi pudra var mı diye.Yanmış kibritler,içilmiş sigaralar vardı; ancak uyuşturucu madde yoktu. Problem değildi onun için,getirtebilirdi nasıl olsa.Yatağın kenarına oturdu, masanın altında ki soğutucunun kapağını açtı.Kapağı açtığında karşısında birkaç tane Budweiser,soda ve buz gibi bir şişe Dom Perignom vardı. Soğuk teneke kutuyu aldı ve bir yudumda yarıladı.Bunu her sabah yapardı,ve baş ağrısı hafiflerdi bunu yaptığında.Bir türlü kabul etmesede yaşama yeniden katılma vakti gelmişti.Derhal stüdyoda olması gerektiğini de biliyordu; ancak harekete geçemiyordu bir türlü.Üstelik son albümleri-ALONE- tamamlanalı bir ay olmuştu.Albüm şu an mixing aşamasındaydı. Eğer Mayne dinletikten sonra beğenirse albüm müzik marketlere dağıtılmaya başlanacaktı, eğer beğenmez ise baştan mix yapılacaktı o beğenene kadar. Peki ona niye ihtiyaçları vardı hala?Gecikebileceği kadar gecikti.
Banyosuda savaş alanını andırıyordu, aynen odası gibi.Etrafa saçılmış giysiler,çöpler havlular vs...Kusmak için kendini zorladı ve en sonunda rahatladı kusup.Tekrar odasına girdi,kendini insan gibi hissetmiyordu. Daha çok robotu andırıyordu.Karnında ağrı vardı, zaten. Mayne o ağrıyla yaşamaya alışmıştı.Buda onun sağlığındaki bir başka kusurdu işte alışılmışın dışındaki yaşamı bunun nedeni olabilirdi.Takılarının yanında sadece Jockey sortu giyerdi.Giysi dolabına doğru yürürken ayağı tökezledi.Duvarda asılı duran, koyu mor bir kimonoya gözü takıldı.Onu duvardan aldı ve giydi.Giysi dolabının çekmecesinde kokain vardı. Serçe parmağıyla birazcık aldı ve burnuna götürdü.Ateşi olduğu kanısına vardı Endişelendi bir an için; çünkü ateşi olduğunda her zaman bitkin görünürdü.Tabii ilacını alana kadar.Birasını bitirdi.Boş bira kutularıyla dolmuş çöp kutusuna attı tenekeyi.Aynaya baktı ;ancak çökmüş halini farkedemedi.Sarışın saçı ve dövmesi onun çökmüş halini açığa çıkartmıyordu.Mayne aynaya baktığında karşısında hastane pijamalı,bitkin birisini göreceğini düşünmüştü halbuki.Yüzünde hiçbir ifade yoktu.Seyrek sakalı çenesini kaplamıştı.Gözlerinin parıltısı sönmüştü.İçkiye ihtiyacı vardı.
Yirmi sekiz senesinin son on dört senesi içki şişelerinin arasında geçmişti çoğunlukla.Gençlik yıllarında ki bira ve şarap partileri,gece kluplerinde ki votka ve rom partilerine dönüşmüştü, sonrada viskiye. Koyu,ruh karartıcı perdelere aydınlık vurmuştu odada.Odasından çıktı.Patronu Jim Beam'e likör dolabında likör olması için kafasından sessiz bir şekilde dua etti. Kendi odasından çıkıp oturma odasına geçtiğinde bir savaş alanıyla daha karşılaşmış oldu.Boş likör şişeleri, bitmiş sigaralar,bira kutuları,sigara külleri... Geçen akşam burda kimin olduğunu hatırlamaya çalıştı; ancak hatırlayamıyordu.Sonra yerdeki Kool marka sigaradan anladı ki uyuşturucu madde satıcısı Jamie Jazz ona birşeyler getirmişti. Zaten odasında ki uyuşturucu kalıntılarıyla Jamie arasında bağ kurmak onun için hiç zor olmadı. Jamie insanlara uyuşturucu madde satarak geçinen Hollywood pisliğinin tekiydi. İnsanların zaaflarından(uyuşturucu bağımlılığı) yararlanıp onların paralarını sömürüyordu bu sayede. Mayne dün akşam ,orada başka kimin olduğunu öğrenmek için kanıt peşine düştü.Mutfağın hemen yanında olan kabinin arkasından geçti ve dolabı açtı.Bir kaç tane açılmamış likör vardı. Midesinden “Viski yok mu?”diye bir bağırış geldiğini hissetti.Şişeleri karıştırdı.En sonunda doğru şişeyi bulmuştu işte. Şişenin kapağını açtığında ferahladığını hisseti bir an için. Sonra tekrar içki stoklaması gerektiğini kafasına yazdı. Onu için viski aroması içine bira katılmış kahveyle eş değerdeydi. Mayne şişeyi yudumlamadan önce ,şişeye mutluluğunu anlatan cümleler söyledi sesli biçimde.
Her zaman olduğu gibi bir yudumu diğer yudum takip ediyordu.Birkaç yudumdan sonra,kendisini iyi hissetmeye başlamıştı.Şişeyi tezgahın üzerine koydu ve oturma odasına geri döndü.Kafasında donuk,renksiz bir ses vardı.Bunun nedeninin kokain mi yoksa hava mı olduğunu anlayamadı.Eğer bugünün hangi gün olduğunu hatırlayabilirse ,bayan hizmetçinin ne gün geleceğini bilebilirdi.Bayan hizmetçi gelirken yanında içki de getirebilirdi.Müzisyen divana oturdu ve 411'e telefon etti:
-”Operatör.Bulunduğunuz şehiri söyler misiniz lütfen?”
-”Los Angeles”
-”Evet sizi dinliyorum?”
-”Bugün günlerden ne acaba?”Mayne soruyu içtenlikle sormuştu.Bir Marlboro yaktı.
-”Bayım.Ben operatörüm.”
-”Hanımefendi siz bilgisiniz bende size soru sordum!”
-”Bugün günlerden çarşamba!”
-”Teşekkürler.”
Telefonu kapattı Mayne. Bugün bayan hizmetçi gelmeyecekti.Halbuki o güne bu şekilde başlamak istememişti.Birasını bitirdi,sigarasını içti,biraz da burnuna kokain götürdü.Birazdan çöp torbalarını nereye koyduğunu hatırladı ve evi toplamaya başladı.Boş yemek kutuları ve şişelerle dolan çöp torbası yırtılma noktasına kadar gerildi.On dakika içinde yavaş yavaş dairesi daireye benzemeye başlamıştı.Bu dairenin yanında aynı zamnda Manhattan ve Houston'da da bir daireye sahipti.Hollywood Tepesi'nde ki evine ise hiç fazla uğramazdı ve tabii bundan dolayı Maui'de ki evinede.Çünkü o evler Mayne'e o kızı hatırlatıyordu.Elizabeth Aston ile özel anlarını hep Hollywood Tepesi'nde ki evinde geçirmişti.Aklından geçenler ona ihanet ettiğinde ,yani Elizabeth'i daha fazla düşünmeye başladığında, Mayne içgüdüsel olarak buzdolabına gidiyor ve bir şişe viski alıyordu. Şanı ,şöhereti,parayı,başarıyı kazanmak arkadaşlık kadar kolaydı; ancak sevgiyi kazanınca kaybetmemek zordu.Kimseyi kırmak istememişti,özellikle de kendine yakın olanları,ancak bazı nedenlerden dolayı çoğunlukla kırmıştı onu. Hiçbir zaman kötü olmak istememişti halbuki,Kendini ,sürekli mikroskop altında yaşayan bir yaratıkmış gibi düşünüyordu, attığı her adım takip ediliyordu. Yanlış bir davranışı hiçbir zaman hoş görülmüyordu elit tabakada.Yaptığı her bir yanlış onu yaralıyordu akşam haberlerinde.Çoğunlukla sessiz çekerdi acısını.Şanın ,şöhretin tuzağına düşmüştü ta ki kafesinden çıkma ihtiyacı hissedene kadar. Tüm doktorlar,terapistler,hayranları,beraber çalıştığı insanlar ona yardım etmeye çalışıyorlardı.O ise bunlara kendi kabuğuna çekilmekle,kendini soyutlamakla cevap verdi. Gerçekte kim olduğu konusunda merakı vardı. Doğduğunda kendisine miras kalmış bir sosyal güvenlik numarası mıydı ya da toplumun bir yansıması mıydı o? Fenomen mi yoksa sahte bir yıldız mı? Yarattığı eserleri hakkaten kendi mi yaratmıştı yoksa bu eserlerde basit birer yanılsama mıydı? Kendi alın yazısını acaba hiç anlayabilecek miydi?
Elizabeth'le olan ilişkisinin neden yürümediğini çok kez düşündü.Elizabeth ile konuşması gereken şeyleri dikkatli bir şekilde düşünmüştü ; ancak düşündüklerini bir türlü gerçekleştirememişti ne yazık ki. Elizabeth niye anlamıyordu onu ,iş sekse gelince.Niye anlamıyordu odalarından uzaklaşmasının nedenini.Mayne, odaların Elizabeth'e onu sevdiğini hatırlatmasını istiyordu halbuki .Seks rol yapmaya benzerdi.Elizabeth'i hiçbir zaman baskı altına almamıştı; ancak olurda bir gün başkasıyla seviştiğini öğrenirse çok üzülürdü.Mayne kendini hiçbir zaman bir kadına bağlamamıştı.Elizabeth'e anlatmaya çalışmıştı ;ancak sonradan bunların sır olarak kalması gerektiğine karar verdi. Seks bir egoydu aynen konserlerde sahnede olduğu gibi.Farklı seyirciler yataktaki farklı kadınlara benzerlerdi onun için.Kadınlarda seyirciler gibiydi mutlu etmesi zordu. Uyuşturucu haplar gibi bağımlılık yapıyordu. Parası vardı; ancak ne sevgiyi,ne mutluluğu,ne de Elizabeth'in sevgisini alabilirdi parayla.Geniş oturma odasına şöyle bir baktı.Modern odanın içinde kaybolmuş bir sanatçı gibi hissetti kendini. Sahip olduğu bu pahalı eşyalar ,birkaçı dışında, ona hiçbir anlam ifade etmiyordu. Etrafı bu oyunda kazandığı başarılarla, kupalarla çevrilmişti; ancak o, bu oyunu oynamaktan bıkmıştı artık.
Kulağında ki keskin ağrı , onu sahneden kulise götürdü bir an için. Sanki kafasında ki hoparlörler patlamıştı.Kulak rahatsızlığı.Bu durum da Rock N Roll'un başka bir yan etkisiydi.Kulak ağrısı yavaş yavaş sona ermeye başlamıştı; ancak hafızası onu önceki grubuyla,Suicide Shift, son konserine götürmüştü. Elizabeth gelememişti o konsere.Nedenini hatırlayamıyordu Mayne. Grup turdaydı, yaklaşık olarak 285 konser vermişti 14 ay içinde.Her konsere Mayne Elzabeth'i yanında götürmüştü.Turlarınn son konserleri çok önemliydi her zaman.Aynı zamanda Suicide Shift'in headliner olduğu ilk turdu. Mayne yanında Elizabeth'in de olmasını çok istemişti.Alınan onca yolun,stüdyodaki çalışmaların ödülünü alacaklardı bu final konserinde.Mayne Elizabeth'i birkaç kez aramış final konserine gelmesi için ikna etmeye çalışmış ;ancak çabaları sonuçsuz kalmıştı.
Mayne konserden önce ve konser sırasında uyuşturucu , alkol almıştı(Zaten her konserde uyuşturucu ve alkol alırdı).Bunlar onun daha iyi bir frontman olmasına yardımcı oluyordu. Her zaman önceki konserlerden daha iyi olmaya çalışırdı.Şarkıları sesi kuvvetli bir şekilde söylerdi.Bu ona göre Rock N Roll'un en iyisiydi.4000'in üzerindeki seyirci Mayne'i alkışlayarak onun bu düşüncesin resmen doğruladı.
Konser sona erdikten sonra,şimdi kutlama zamanıydı.Mayne iki hatunu odasına götürdü. Otelin banyosunda kendisine eroin enjekte etti. Eroin ve odasında ki güzel kızlar onun kendini iyi hissetmesini sağlamıştı.Az sonra kızlara katıldı Mayne ve şenlik başladı.Hafızası pek iyi değildi; ancak sarhoş olan Suicide Shift'in davulcusunun ,kendi odasını karıştırıp yanlışlıkla Mayne'in odasına geldiğini hatırlayabiliyordu.Ona, yanındaki kızlardan birini isterse albileceğini söyledi;ancak davulcu kendine zaten hatun bulduğunu söyledi ve odadan çıktı.Sonra kutlama bir süre daha sürdü.Az sonra kapı çalındı.Mayne davulcunun kızlardan birini almak için geri geldiğini düşündü.Kapıdaki her kimse içeri gelmesine izin verdi. Kapıda ki Elizabeth'di.LA'den Miami'ye Mayne'in yanına gelmişti.İşte o an olanlar oldu.Elizabeth kalbi kırık bir şekilde odayı terketti. Ayrılık işte o anda başlamıştı Elizabeth ve Mayne arasında.
Arkasından koştu Mayne.Hemen telefona sarıldı.Elizabeth'i aradı.Telefonun hafızasında menajerinin,Suicide Shift'in üç elemanının,ve birkaç tane uyuşturucu satıcısının telefon numarası vardı.Elizabeth'den cevap alamayınca başka bir numarayı aradı.Birkaç saniye sonra cevap geldi:
-”Evet?” Karşıda ki seste ruh yok gibiydi.
-”Benim.“Bir yandan kokain alırken bir yandan da konuşuyordu.
-Senin için ne yapabilirim?
-”Kokain ve eroin.”
-”Problem değil.Dün senin için ne yaptığımı biliyor musun?”
-”Evet “dedi Mayne;halbuki hatırlamıyordu.
-” Bana para borcun var.” dedi Jamie.”Eminim ki buralarda bir yerlerde aradığını bulabilirim;ancak bulamazsam benim Versateller kartımı alırsın ve hangi pisliği istiyorsan gidip alabilirsin.”
“Tamam” dedi Mayne ve telefonu kapattı.
“Kahrolası iğne” dedi Mayne kendi kendine mırıldanarak.
Sigarasını yaktı ve kendine bir bira aldı.Biranın kapağı ses çıkartarak açıldı , bira köpürdü.Perdenin yanına gitti.Güneşin oturma odasına dolmasına izin verdi.”Allah belanı versin!!” diye bağırdı gökyüzüne, orta parmağını havaya kaldırarak. Balkonunun manzarası mükemmeldi.City of Angels' ı bile görebiliyordu.Ancak o dışarının bir parçası olmak istemiyordu,onun için genelde perdeleri kapatırdı..Dairesinde güvendeydi.Çoğunlukla zamanını enstrümanlarıyla geçirirdi.Böylece kendini daha iyi hissederdi.Piyano onun için en önemli enstrümandı.Piyanonun yanında dinlenme yeri ve gitarları vardı.Les Pauller,Stratocasterler,Telecasterler.Bu gitarların onun hayatındaki anlamı çoktu.
Zil çaldı.Düşüncerine dalmış olan Mayne, sıyrıldı onların arasından ve kapıyı açmaya gitti.Birkaç dakida sonra Jamie Jazz, Mayne'in yanındaydı. Düzinelerce altın ve platin plak duvarı süslüyordu.Saatler süren çalışmanın,şarkı yazmanın,albüm kaydetmenin,mücadelenin ödülüydü bunlar. Şarkı yazmak Mayne'in acısını durduruyordu, blues havasındaki slow şarkılar onun acısını paylaşıyordu.Bu şarkılarla gurur duyuyordu Mayne, ayrıca zamana karşı ayakta kalacaklarına da inanıyordu.Hızlı,hard-rock havası olan şarkıların çoğunlukla şansı olmazdı bu konuda.Ancak ne yazık ki bu ödüller ödül olamazdı Elizabeth olmadan. Mayne kendisini mazur gördü ve odasına gitti.Duvarda asılı duran başka bir platin plağın arkasında gizli bir kasa vardı. Kasanın içinde takılar,yaklaşık 4000 dolar,kokain çekmek için pipet, içi dolu magnum vs. vardı. Yanına biraz para aldı,kasayı kapattı; ancak kilitlemedi.Odadan çıktı. Jamie divanın üstüne oturmuş, ayaklarını masanın üzerine koymuş onu bekliyordu.
-”Borcum ne kadar?”diye sordu Mayne
-”Dün geceyle birlikte 6”
Mayne Jamie'ye borcunu ödedi ve geri kalan parayı pantolonunun cebine koydu.Jamie Mayne'in suratına bakınca yalnız kalmak istediğini anlamıştı
-”Uyuşturucuya ihtiyacın olursa bana telefon et.” dedi Jamie.Ve daireden çıktı.
Kapının kapanma tıkırtısından sonra Mayne'in kafası hızlı çalışmaya başlamıştı;ancak bedeni hareket etmeyi reddediyordu resmen.Elinde uyuşturucu vardı;ancak şırınga bulmak yerine odasına gitti.Duvardaki birşey bağımlılığından daha güçlüydü.Kasaya doğru yürüdü ve kasayı açtı.Kasada çok değerli bir fotoğraf albümü vardı.Elinde ki uyşturucuyu masanın üzerine bıraktı.Fotoğraf albümünün sayfalarını çevirmeye başladı.Onu intihara bile sürekleyebilek resimler vardı albümün içinde.Elizabeth onla zekice uğraşırdı seks konusunda.Ona annelik yapardı hasta olduğunda.Elizabeth'in ruhsal ve dış güzelliğiMayne'in istediği türdendi ,Elizabeth onun olduğu zaman.Elizabeth'İ kaybetmek için olası her türlü davranışı yapmıştı ne yazık ki.
İkinci sayfayı çevirdi.İşte en çok sevdiği fotoğraf buradaydı.Elizabeth'in fotoğrafı.Las Vegas'ta tatildeyken çekmişti bu fotoğrafı Mayne. Elizabet'in saçları rüzgarla dans ediyordu ve Elizabeth çok sıcak bir gülümseme yollamıştı fotoğrafa.Elizabeth'in arkasında Caesar's Palace oteli vardı. .İki haftalık tatilin en güzel günlerini bu otelin çatı katında geçirmişlerdi.Aslında bu bildik turist fotoğraflarından biriydi. Tek farkı ise Elizabeth'in Mayne'e doğru dönmesi ve o sıcak gülümsemesiydi.Mayne Elizabeth'in ona bu fotoğrafteki gibi tekrar gülümsemesi için herşeyi yapardı.Herşeyi yapardı Elizabeth'in dudaklarına, vücuduna yeniden sahip olmak için ...
Hikaye, Del James'in "The Language of Fear (http://www.amazon.com/exec/obidos/ASIN/0440217121/ericromano/102-9027362-4670524)" adlı kitabından alınmıştır.
Without You-Del James
1.Kısım:
Gerçi Mayne de dansetmek istiyordu; ancak gördüğü güzelliğin ahengini bozmak da istemiyordu aynı zamanda.Güzel kızın düzgün vücudu, yavaşça, ahenkli bir şekilde ritme ayak uyduruyordu, masumiyeti büyüleyici, güzelliği ise nefes kesiciydi. Biliyordu Mayne, güzel kız bilseydi, onu gizliden gizliye izlediğini, çok sinirlenirdi Ancak Mayne'in kafasındaki ses, sonucu önemsemeden güzel kızı izlemesini söylüyordu ona. Sadece kendi gözleri için.Kızın gözleri pırıldadı bir anda.Gözlerindeki güzellik ve gizem Mayne'e okyanusu hatırlattı.Hafif bir rüzgar geçti güzel kızın saçlarının arasından. Giysisi düzgün vücudunu sarıyordu, ışık vurdukça yüzü terden parlıyordu. Gerçekten kız çok güzel görünüyordu uzaktan.Mayne bu güzellik karşısında o kadar büyülenmişti ki bir kaç saniyeliğine kendine geldiğinde, bu kızın hayatında gerçekten sevebileceği tek kız olduğunu düşündü.Bir anda kızın gözleri titredi.Mayne:”Galiba beni duydu” diye düşündü ,kızın kendisine doğru döndüğünü görünce. Bu güzel anın büyüsünü yok etmek istememişti Mayne, sadece anın tadını çıkartmak istemişti.Kızın kalın dudukları gülümsedi bir anda.Ve şarkı başladı...
Bir anda kısa süreli bir panik yaşadı,çalan şarkının hangi şarkı olduğunu anlayınca Mayne. Soğuk ter ve korku onu bir anda bitirdi. Görüntü bulanıklaştı,nefes alması zorlaştı.Ümitsizliğe düştü bir an. Mayne için acıdan daha kötü olan şey korkuydu. Endişe Mayne'yi esir aldı o anda resmen. Gerçekler doğallığını kaybetti, duvar,hava gerçekliğini yitirdi o anda. Müziğin sesi yükseldikçe, haraket etmesi daha zorlaşıyordu sanki Mayne'in. Müzik CD'sini çıkartmak istiyordu müzik çalardan;ancak ayakları betona dönüşmüştü resmen, bir türlü hızlı yürümesine izin vermiyorlardı.Güzel kız çoktan silahın namlusunu şakağına dayamıştı bile...
BLAMM!!!
Mayne ter içinde uyandı. Sessiz bir çığlık boğazında düğümlenmişti resmen. Alkolün ve uyku ilacın neden olduğu altı saatlik bir komadan uyanmıştı.Uyku onun için çok ender rastlanan bir durumdu ve bir türlü uyku ilacı veya alkol olmadan uyuyamıyordu. Altı saatte uyusa altı dakika da uyusa bu ürpertici kabusu görüyordu.Onu ne uyku hapları ne de antidepresanlar kurtarıyordu bu kabusun pençesinden. Bir şarkı yazmıştı zamanında, bunun sonucunda da sonsuza kadar lanetlendiğini düşünüyordu. Titreyen elleriyle,alnındaki teri sildi, sonra parmaklarını saten kağıtla sildi.Altından ve gümüşten yapılmış bilezikleri birbirlerine çarpıp tıkırdadı.Gözünü, yatağının yanındaki masanın üstünde duran dijital saate dikti. Dijital saatin üzerinde ise boş “Marlboro”kutuları vardı. Saatteki dijital rakamlar ona hiçbir anlam ifade etmedi.Onun için zaten zamanın anlamı yoktu, onun zamanı diğer insanların parasıydı.Saatin yanında zamandan ve paradan daha önemli birşey vardı. Eziyet çekmiş gözleri, siyah mermerin üstünü aradı, arta kalmış kahve rengi pudra var mı diye.Yanmış kibritler,içilmiş sigaralar vardı; ancak uyuşturucu madde yoktu. Problem değildi onun için,getirtebilirdi nasıl olsa.Yatağın kenarına oturdu, masanın altında ki soğutucunun kapağını açtı.Kapağı açtığında karşısında birkaç tane Budweiser,soda ve buz gibi bir şişe Dom Perignom vardı. Soğuk teneke kutuyu aldı ve bir yudumda yarıladı.Bunu her sabah yapardı,ve baş ağrısı hafiflerdi bunu yaptığında.Bir türlü kabul etmesede yaşama yeniden katılma vakti gelmişti.Derhal stüdyoda olması gerektiğini de biliyordu; ancak harekete geçemiyordu bir türlü.Üstelik son albümleri-ALONE- tamamlanalı bir ay olmuştu.Albüm şu an mixing aşamasındaydı. Eğer Mayne dinletikten sonra beğenirse albüm müzik marketlere dağıtılmaya başlanacaktı, eğer beğenmez ise baştan mix yapılacaktı o beğenene kadar. Peki ona niye ihtiyaçları vardı hala?Gecikebileceği kadar gecikti.
Banyosuda savaş alanını andırıyordu, aynen odası gibi.Etrafa saçılmış giysiler,çöpler havlular vs...Kusmak için kendini zorladı ve en sonunda rahatladı kusup.Tekrar odasına girdi,kendini insan gibi hissetmiyordu. Daha çok robotu andırıyordu.Karnında ağrı vardı, zaten. Mayne o ağrıyla yaşamaya alışmıştı.Buda onun sağlığındaki bir başka kusurdu işte alışılmışın dışındaki yaşamı bunun nedeni olabilirdi.Takılarının yanında sadece Jockey sortu giyerdi.Giysi dolabına doğru yürürken ayağı tökezledi.Duvarda asılı duran, koyu mor bir kimonoya gözü takıldı.Onu duvardan aldı ve giydi.Giysi dolabının çekmecesinde kokain vardı. Serçe parmağıyla birazcık aldı ve burnuna götürdü.Ateşi olduğu kanısına vardı Endişelendi bir an için; çünkü ateşi olduğunda her zaman bitkin görünürdü.Tabii ilacını alana kadar.Birasını bitirdi.Boş bira kutularıyla dolmuş çöp kutusuna attı tenekeyi.Aynaya baktı ;ancak çökmüş halini farkedemedi.Sarışın saçı ve dövmesi onun çökmüş halini açığa çıkartmıyordu.Mayne aynaya baktığında karşısında hastane pijamalı,bitkin birisini göreceğini düşünmüştü halbuki.Yüzünde hiçbir ifade yoktu.Seyrek sakalı çenesini kaplamıştı.Gözlerinin parıltısı sönmüştü.İçkiye ihtiyacı vardı.
Yirmi sekiz senesinin son on dört senesi içki şişelerinin arasında geçmişti çoğunlukla.Gençlik yıllarında ki bira ve şarap partileri,gece kluplerinde ki votka ve rom partilerine dönüşmüştü, sonrada viskiye. Koyu,ruh karartıcı perdelere aydınlık vurmuştu odada.Odasından çıktı.Patronu Jim Beam'e likör dolabında likör olması için kafasından sessiz bir şekilde dua etti. Kendi odasından çıkıp oturma odasına geçtiğinde bir savaş alanıyla daha karşılaşmış oldu.Boş likör şişeleri, bitmiş sigaralar,bira kutuları,sigara külleri... Geçen akşam burda kimin olduğunu hatırlamaya çalıştı; ancak hatırlayamıyordu.Sonra yerdeki Kool marka sigaradan anladı ki uyuşturucu madde satıcısı Jamie Jazz ona birşeyler getirmişti. Zaten odasında ki uyuşturucu kalıntılarıyla Jamie arasında bağ kurmak onun için hiç zor olmadı. Jamie insanlara uyuşturucu madde satarak geçinen Hollywood pisliğinin tekiydi. İnsanların zaaflarından(uyuşturucu bağımlılığı) yararlanıp onların paralarını sömürüyordu bu sayede. Mayne dün akşam ,orada başka kimin olduğunu öğrenmek için kanıt peşine düştü.Mutfağın hemen yanında olan kabinin arkasından geçti ve dolabı açtı.Bir kaç tane açılmamış likör vardı. Midesinden “Viski yok mu?”diye bir bağırış geldiğini hissetti.Şişeleri karıştırdı.En sonunda doğru şişeyi bulmuştu işte. Şişenin kapağını açtığında ferahladığını hisseti bir an için. Sonra tekrar içki stoklaması gerektiğini kafasına yazdı. Onu için viski aroması içine bira katılmış kahveyle eş değerdeydi. Mayne şişeyi yudumlamadan önce ,şişeye mutluluğunu anlatan cümleler söyledi sesli biçimde.
Her zaman olduğu gibi bir yudumu diğer yudum takip ediyordu.Birkaç yudumdan sonra,kendisini iyi hissetmeye başlamıştı.Şişeyi tezgahın üzerine koydu ve oturma odasına geri döndü.Kafasında donuk,renksiz bir ses vardı.Bunun nedeninin kokain mi yoksa hava mı olduğunu anlayamadı.Eğer bugünün hangi gün olduğunu hatırlayabilirse ,bayan hizmetçinin ne gün geleceğini bilebilirdi.Bayan hizmetçi gelirken yanında içki de getirebilirdi.Müzisyen divana oturdu ve 411'e telefon etti:
-”Operatör.Bulunduğunuz şehiri söyler misiniz lütfen?”
-”Los Angeles”
-”Evet sizi dinliyorum?”
-”Bugün günlerden ne acaba?”Mayne soruyu içtenlikle sormuştu.Bir Marlboro yaktı.
-”Bayım.Ben operatörüm.”
-”Hanımefendi siz bilgisiniz bende size soru sordum!”
-”Bugün günlerden çarşamba!”
-”Teşekkürler.”
Telefonu kapattı Mayne. Bugün bayan hizmetçi gelmeyecekti.Halbuki o güne bu şekilde başlamak istememişti.Birasını bitirdi,sigarasını içti,biraz da burnuna kokain götürdü.Birazdan çöp torbalarını nereye koyduğunu hatırladı ve evi toplamaya başladı.Boş yemek kutuları ve şişelerle dolan çöp torbası yırtılma noktasına kadar gerildi.On dakika içinde yavaş yavaş dairesi daireye benzemeye başlamıştı.Bu dairenin yanında aynı zamnda Manhattan ve Houston'da da bir daireye sahipti.Hollywood Tepesi'nde ki evine ise hiç fazla uğramazdı ve tabii bundan dolayı Maui'de ki evinede.Çünkü o evler Mayne'e o kızı hatırlatıyordu.Elizabeth Aston ile özel anlarını hep Hollywood Tepesi'nde ki evinde geçirmişti.Aklından geçenler ona ihanet ettiğinde ,yani Elizabeth'i daha fazla düşünmeye başladığında, Mayne içgüdüsel olarak buzdolabına gidiyor ve bir şişe viski alıyordu. Şanı ,şöhereti,parayı,başarıyı kazanmak arkadaşlık kadar kolaydı; ancak sevgiyi kazanınca kaybetmemek zordu.Kimseyi kırmak istememişti,özellikle de kendine yakın olanları,ancak bazı nedenlerden dolayı çoğunlukla kırmıştı onu. Hiçbir zaman kötü olmak istememişti halbuki,Kendini ,sürekli mikroskop altında yaşayan bir yaratıkmış gibi düşünüyordu, attığı her adım takip ediliyordu. Yanlış bir davranışı hiçbir zaman hoş görülmüyordu elit tabakada.Yaptığı her bir yanlış onu yaralıyordu akşam haberlerinde.Çoğunlukla sessiz çekerdi acısını.Şanın ,şöhretin tuzağına düşmüştü ta ki kafesinden çıkma ihtiyacı hissedene kadar. Tüm doktorlar,terapistler,hayranları,beraber çalıştığı insanlar ona yardım etmeye çalışıyorlardı.O ise bunlara kendi kabuğuna çekilmekle,kendini soyutlamakla cevap verdi. Gerçekte kim olduğu konusunda merakı vardı. Doğduğunda kendisine miras kalmış bir sosyal güvenlik numarası mıydı ya da toplumun bir yansıması mıydı o? Fenomen mi yoksa sahte bir yıldız mı? Yarattığı eserleri hakkaten kendi mi yaratmıştı yoksa bu eserlerde basit birer yanılsama mıydı? Kendi alın yazısını acaba hiç anlayabilecek miydi?
Elizabeth'le olan ilişkisinin neden yürümediğini çok kez düşündü.Elizabeth ile konuşması gereken şeyleri dikkatli bir şekilde düşünmüştü ; ancak düşündüklerini bir türlü gerçekleştirememişti ne yazık ki. Elizabeth niye anlamıyordu onu ,iş sekse gelince.Niye anlamıyordu odalarından uzaklaşmasının nedenini.Mayne, odaların Elizabeth'e onu sevdiğini hatırlatmasını istiyordu halbuki .Seks rol yapmaya benzerdi.Elizabeth'i hiçbir zaman baskı altına almamıştı; ancak olurda bir gün başkasıyla seviştiğini öğrenirse çok üzülürdü.Mayne kendini hiçbir zaman bir kadına bağlamamıştı.Elizabeth'e anlatmaya çalışmıştı ;ancak sonradan bunların sır olarak kalması gerektiğine karar verdi. Seks bir egoydu aynen konserlerde sahnede olduğu gibi.Farklı seyirciler yataktaki farklı kadınlara benzerlerdi onun için.Kadınlarda seyirciler gibiydi mutlu etmesi zordu. Uyuşturucu haplar gibi bağımlılık yapıyordu. Parası vardı; ancak ne sevgiyi,ne mutluluğu,ne de Elizabeth'in sevgisini alabilirdi parayla.Geniş oturma odasına şöyle bir baktı.Modern odanın içinde kaybolmuş bir sanatçı gibi hissetti kendini. Sahip olduğu bu pahalı eşyalar ,birkaçı dışında, ona hiçbir anlam ifade etmiyordu. Etrafı bu oyunda kazandığı başarılarla, kupalarla çevrilmişti; ancak o, bu oyunu oynamaktan bıkmıştı artık.
Kulağında ki keskin ağrı , onu sahneden kulise götürdü bir an için. Sanki kafasında ki hoparlörler patlamıştı.Kulak rahatsızlığı.Bu durum da Rock N Roll'un başka bir yan etkisiydi.Kulak ağrısı yavaş yavaş sona ermeye başlamıştı; ancak hafızası onu önceki grubuyla,Suicide Shift, son konserine götürmüştü. Elizabeth gelememişti o konsere.Nedenini hatırlayamıyordu Mayne. Grup turdaydı, yaklaşık olarak 285 konser vermişti 14 ay içinde.Her konsere Mayne Elzabeth'i yanında götürmüştü.Turlarınn son konserleri çok önemliydi her zaman.Aynı zamanda Suicide Shift'in headliner olduğu ilk turdu. Mayne yanında Elizabeth'in de olmasını çok istemişti.Alınan onca yolun,stüdyodaki çalışmaların ödülünü alacaklardı bu final konserinde.Mayne Elizabeth'i birkaç kez aramış final konserine gelmesi için ikna etmeye çalışmış ;ancak çabaları sonuçsuz kalmıştı.
Mayne konserden önce ve konser sırasında uyuşturucu , alkol almıştı(Zaten her konserde uyuşturucu ve alkol alırdı).Bunlar onun daha iyi bir frontman olmasına yardımcı oluyordu. Her zaman önceki konserlerden daha iyi olmaya çalışırdı.Şarkıları sesi kuvvetli bir şekilde söylerdi.Bu ona göre Rock N Roll'un en iyisiydi.4000'in üzerindeki seyirci Mayne'i alkışlayarak onun bu düşüncesin resmen doğruladı.
Konser sona erdikten sonra,şimdi kutlama zamanıydı.Mayne iki hatunu odasına götürdü. Otelin banyosunda kendisine eroin enjekte etti. Eroin ve odasında ki güzel kızlar onun kendini iyi hissetmesini sağlamıştı.Az sonra kızlara katıldı Mayne ve şenlik başladı.Hafızası pek iyi değildi; ancak sarhoş olan Suicide Shift'in davulcusunun ,kendi odasını karıştırıp yanlışlıkla Mayne'in odasına geldiğini hatırlayabiliyordu.Ona, yanındaki kızlardan birini isterse albileceğini söyledi;ancak davulcu kendine zaten hatun bulduğunu söyledi ve odadan çıktı.Sonra kutlama bir süre daha sürdü.Az sonra kapı çalındı.Mayne davulcunun kızlardan birini almak için geri geldiğini düşündü.Kapıdaki her kimse içeri gelmesine izin verdi. Kapıda ki Elizabeth'di.LA'den Miami'ye Mayne'in yanına gelmişti.İşte o an olanlar oldu.Elizabeth kalbi kırık bir şekilde odayı terketti. Ayrılık işte o anda başlamıştı Elizabeth ve Mayne arasında.
Arkasından koştu Mayne.Hemen telefona sarıldı.Elizabeth'i aradı.Telefonun hafızasında menajerinin,Suicide Shift'in üç elemanının,ve birkaç tane uyuşturucu satıcısının telefon numarası vardı.Elizabeth'den cevap alamayınca başka bir numarayı aradı.Birkaç saniye sonra cevap geldi:
-”Evet?” Karşıda ki seste ruh yok gibiydi.
-”Benim.“Bir yandan kokain alırken bir yandan da konuşuyordu.
-Senin için ne yapabilirim?
-”Kokain ve eroin.”
-”Problem değil.Dün senin için ne yaptığımı biliyor musun?”
-”Evet “dedi Mayne;halbuki hatırlamıyordu.
-” Bana para borcun var.” dedi Jamie.”Eminim ki buralarda bir yerlerde aradığını bulabilirim;ancak bulamazsam benim Versateller kartımı alırsın ve hangi pisliği istiyorsan gidip alabilirsin.”
“Tamam” dedi Mayne ve telefonu kapattı.
“Kahrolası iğne” dedi Mayne kendi kendine mırıldanarak.
Sigarasını yaktı ve kendine bir bira aldı.Biranın kapağı ses çıkartarak açıldı , bira köpürdü.Perdenin yanına gitti.Güneşin oturma odasına dolmasına izin verdi.”Allah belanı versin!!” diye bağırdı gökyüzüne, orta parmağını havaya kaldırarak. Balkonunun manzarası mükemmeldi.City of Angels' ı bile görebiliyordu.Ancak o dışarının bir parçası olmak istemiyordu,onun için genelde perdeleri kapatırdı..Dairesinde güvendeydi.Çoğunlukla zamanını enstrümanlarıyla geçirirdi.Böylece kendini daha iyi hissederdi.Piyano onun için en önemli enstrümandı.Piyanonun yanında dinlenme yeri ve gitarları vardı.Les Pauller,Stratocasterler,Telecasterler.Bu gitarların onun hayatındaki anlamı çoktu.
Zil çaldı.Düşüncerine dalmış olan Mayne, sıyrıldı onların arasından ve kapıyı açmaya gitti.Birkaç dakida sonra Jamie Jazz, Mayne'in yanındaydı. Düzinelerce altın ve platin plak duvarı süslüyordu.Saatler süren çalışmanın,şarkı yazmanın,albüm kaydetmenin,mücadelenin ödülüydü bunlar. Şarkı yazmak Mayne'in acısını durduruyordu, blues havasındaki slow şarkılar onun acısını paylaşıyordu.Bu şarkılarla gurur duyuyordu Mayne, ayrıca zamana karşı ayakta kalacaklarına da inanıyordu.Hızlı,hard-rock havası olan şarkıların çoğunlukla şansı olmazdı bu konuda.Ancak ne yazık ki bu ödüller ödül olamazdı Elizabeth olmadan. Mayne kendisini mazur gördü ve odasına gitti.Duvarda asılı duran başka bir platin plağın arkasında gizli bir kasa vardı. Kasanın içinde takılar,yaklaşık 4000 dolar,kokain çekmek için pipet, içi dolu magnum vs. vardı. Yanına biraz para aldı,kasayı kapattı; ancak kilitlemedi.Odadan çıktı. Jamie divanın üstüne oturmuş, ayaklarını masanın üzerine koymuş onu bekliyordu.
-”Borcum ne kadar?”diye sordu Mayne
-”Dün geceyle birlikte 6”
Mayne Jamie'ye borcunu ödedi ve geri kalan parayı pantolonunun cebine koydu.Jamie Mayne'in suratına bakınca yalnız kalmak istediğini anlamıştı
-”Uyuşturucuya ihtiyacın olursa bana telefon et.” dedi Jamie.Ve daireden çıktı.
Kapının kapanma tıkırtısından sonra Mayne'in kafası hızlı çalışmaya başlamıştı;ancak bedeni hareket etmeyi reddediyordu resmen.Elinde uyuşturucu vardı;ancak şırınga bulmak yerine odasına gitti.Duvardaki birşey bağımlılığından daha güçlüydü.Kasaya doğru yürüdü ve kasayı açtı.Kasada çok değerli bir fotoğraf albümü vardı.Elinde ki uyşturucuyu masanın üzerine bıraktı.Fotoğraf albümünün sayfalarını çevirmeye başladı.Onu intihara bile sürekleyebilek resimler vardı albümün içinde.Elizabeth onla zekice uğraşırdı seks konusunda.Ona annelik yapardı hasta olduğunda.Elizabeth'in ruhsal ve dış güzelliğiMayne'in istediği türdendi ,Elizabeth onun olduğu zaman.Elizabeth'İ kaybetmek için olası her türlü davranışı yapmıştı ne yazık ki.
İkinci sayfayı çevirdi.İşte en çok sevdiği fotoğraf buradaydı.Elizabeth'in fotoğrafı.Las Vegas'ta tatildeyken çekmişti bu fotoğrafı Mayne. Elizabet'in saçları rüzgarla dans ediyordu ve Elizabeth çok sıcak bir gülümseme yollamıştı fotoğrafa.Elizabeth'in arkasında Caesar's Palace oteli vardı. .İki haftalık tatilin en güzel günlerini bu otelin çatı katında geçirmişlerdi.Aslında bu bildik turist fotoğraflarından biriydi. Tek farkı ise Elizabeth'in Mayne'e doğru dönmesi ve o sıcak gülümsemesiydi.Mayne Elizabeth'in ona bu fotoğrafteki gibi tekrar gülümsemesi için herşeyi yapardı.Herşeyi yapardı Elizabeth'in dudaklarına, vücuduna yeniden sahip olmak için ...