Nocna Mora
30.Aralık.2007, 02:49
Türk Telekom Arena, Lincoln, Mehmet Yıldız, transferler, Kalli, Skibbe, mali durum ve dahası.. Adnan Polat bir konuştu pir konuştu! Özellikle kaptanlık tehditi, Emre Belözoğlu ve Saracoğlu finali hakkındaki sözleri ile taraftar sayısı hakkındaki ifadeleri ise gündem belirleyen cinsteydi..
FUTBOL
-“Teknik direktörsüz şampiyon olduk”-
“Mart ayı sonunda göreve geldik. Belki de Türk futbol tarihinin en enteresan şampiyonluğunu kazandık. Teknik direktörümüzün ayrılması ile oyunu kaybettiğimiz söylendi ama teknik heyetimizin gitmesine rağmen teknik kadromuz, Adnan Sezgin ve futbolcularla teknik direktörsüz şampiyon olarak bir ilki gerçekleştirdik.”
“Çok transfer beklemeyin”
“2 sezon önce başladığımız futbol takımı yeniden yapılanmasına devam ettik. Son 2 senede bonservis anlamında 22 milyon Euro’luk harcama yaptık. Bunun ödeme vadelerini 2-3 yıla yaydık. 23 yeni futbolcu geldi ve demek ki bir o kadarı da gitti. Bir plan dahilinde kamuoyuna duyurmadan bir yenilenme programına başladık. Ben daha önce dönüşüm ve değişimden bahsetmiştim. Genç oyuncuların yer aldığı tecrübeli yabancılarla genç bir takım yaratmak istedik. Bunun yüzde 80’i tamamlandı. Bu operasyon sürecek. Ama G.Saraylı oyuncuların performansına göre sürecek.. G.Saray’da transfer bitmez. 1-2 tane olur ama geçmişteki gibi çok fazla olmayacaktır.”
“Her teknik adam ‘transfer ister misin?’ diyince, ‘daha iyisi varsa tabii ki isterim’ der. Transferin süresi yok. G.Saray’da transfer bitmez, hep arayıştayız. Arıyoruz oyuncu tabii ama bu yetmiyor. Finansman da lazım. Biz önemli transferlerle bir sezon geçirdik zaten, bu nedenle büyük transfer olacağını sanmıyorum. 1-2 transfer yapabiliriz..”
“Mehmet Yıldız’ı istiyoruz..”
“G.Saray’ın esasında transfere ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Beşiktaş maçı sonrası Futbol Komitesi ile toplantı yaptım. Herkesin fikri aynı.. Bir boşluğun oluşması lazım ki transfer yapalım. Mehmet Yıldız, arzu ettiğimiz faydalı olabileceğine inandığımız bir oyuncu. Ama şartların oluşması lazım. Sivasspor Başkanı ile konuştuk. O konuşmada başka futbolcuları da konuştuk. Her görüşme sonunda transfer olacak diye bakmayın. Genel olarak sportif anlamda, sporcu anlamında neler yapabiliriz bunu konuştuk. Konuşma bugün ve sezon sonunda ne yapabileceğimiz hakkındaydı. Buradan transfer çıkabilir de, çıkmayabilir de.. Ama gelecekle ilgili projelerimizde Mehmet Yıldız var.. Mehmet Yıldız için kısa vadede düşünmüyoruz..”
-Servet ve gidecekler konusu-
“Servet’e gelince.. Ben futbolcularla görüşmemde, ‘Sizinle sözleşmeniz var diye kendinizi esir sanmayın. Biz burada esir ticareti yapmıyoruz.’ dedim. G.saray formasını giymek isteyen ama hayalleri olan ve teklif alana bir futbolcunun, eğer hem G.Saray’ın hem de sporcuyu tatmin eden bir teklifle gelmesi durumunda gitmesine yardımcı oluruz. Buna Servet’te dahil. Tabii bizden memnun olmayan da olabilir. Bunun için de ‘gelin konuşun, izin veririz ve gönül koymayız’ dedik. Bu konuşma sonrasında bana kimse geriş dönmedi. Servet’in yarın sözleşmesini de uzatabiliriz. Ama sözleşme uzattıktan 6 ay sonra Servet için gönlünde olan bir kulüp gelirse yardımcı da oluruz.
“Sıradan Avrupa takımına göndermem”
“Ben oyuncularıma ‘Sizin sıradan bir Avrupa kulübüne gitmenize izin vermeyeceğim’ dedim. 21-22-23 yaşındaki isimlerin Avrupa’da böyle maceralara girmesini istemiyorum. İngiltere büyüsüne kapılan bir oyuncumu sıradan bir takıma göndermeyeceğim. Bunu da sporcularımıza söyledim.”
“TFF’ye kayıtsız şartsız destek”
“Göreve olduğumuz 9 aylık süreçte TFF başkanı ve ilgili kurumlarında bazı değişiklikler oldu. Biz TFF’ye şartsız destek verdik, şart koymadık ve destekledik. Bundan sonra da böyle devam edecek ve desteğimiz sürecek.”
-Hakemlere destek ve tebrik..-
“Biz Mahmut Özgener federasyonunu şartsız destekledik ve kurullarına destek verdik. Ne benim, ne de bir yöneticimin ağzından TFF ve komiteleri hakkında en azından negatif tek kelime duymadınız. Bundan sonra da böyle olacak. MHK ve diğer komitelere de güveniyoruz. Hatalar oluyor, olmaya da devam edecek ve bunun bilincindeyiz. Maça göre değerlendirme yapmıyoruz ve yapmayacağız.. İnsaflı eleştirişlerle yürümek lazım. Kabahati sadece hakemlerde değil, kendimize de aramalıyız. Bu kadar eleştiri size de yapılsa ayakta duramazsınız. Yine iyi ayakta duruyorlar. Ben kendilerini yine de ilk yarı performansları için kutluyorum.”
-“Ses çıkarılacaksa..”-
“Sadece formsuz olan hakem ertesi hafta yine atanıyor. Ben MHK’nin bu konuda dikkatli davranırlarsa daha başarılı olacaklarına inanıyorum. Kulüplerimizden de daha anlayışlı davranmalarını rica ediyorum. Şahısları ayağa kaldırarak MHK federasyonu sıkıntı ve baskı altına almaktan vazgeçmeliler. Bu yöntem uygulanacaksa, G.Saray’dan fazla kimsenin sesi çıkmaz ve etkili olmaz. Ama bu doğru yöntem değil. Biz hakemlerin yanında olup, morallerini üst düzeye çıkarıp onlara katkıda bulunmaya çalışacağız..”
-“Hatayı kendilerinde arasınlar..”-
“Ben Demirören’in hakemlerle sözleri ile ilgili polemiklerin içine girmek istemiyorum. Beşiktaş Dost kulübümüz, yöneticileri de arkadaşlarımız.. Zaman zaman sportif sıkıntılarda daha sonra da pişmanlık duyduğumuz söylemlerimiz hepimiz için oldu. Ama hakem hataları ile ilgili şunu söyleyebilirim. Ligin altı sırasında olan tüm maçları izleyen profesyonel bir heyetim var. Ben bunlardan rapor alıyorum. Ben kendi maçımızı izlediğimiz zaman elimden geldiğince objektif olmaya çalışıyorum. Ama taraf olunca olmuyor tabii.. Bu nedenle dışarıdan destek alıyoruz. Bu raporlarda her takıma lehte ve aleyhte hatalar yapıldığını görüyoruz. Kimse başka nedenler aramasın, herkes hatayı kendinde arasın.”
“Saracoğlu finali ve hedef!”
“Bundan 2 sene önce UEFA stat komiserlerinden birisi Saraçoğlu’nu incelemeye gelmişti. 20 yıldır tanıdığım birisidir ve beni aradı, buluştuk.. Stadı incelemeye gelmişlerdi ve 3-4 tane daha stadı inceleyeceklerdi.. Bana stadı çok iyi bulduğunu ama trafikle ilgili sıkıntının kendilerini düşündürdüğünü söyledi. Daha önce Olimpiyat Stadı’na yaşadıkları kötü tecrübe de vardı tabi.. Ben ‘bence organizasyonu vermelisin’ dedim. ‘Çok güzel bir stat. Devamlı derbileri orada yapıyoruz. Yarım saat trafik tıkansa da sonra normal akıyor’ dedim. O zaman Saracoğlu 3-4 statla yarışıyordu. Sonunda duyduğum 2009 yılı UEFA finali için seçilmiş. Geçtiğimiz yıl Şampiyonlar Ligi’ni çok istiyorduk. Gelirler açısından da önemliydi. Ama 10 defa oynasak 9’unda yenilmeyeceğimiz bir ekibe elendik. Bu beni çok üzdü. Ama Yiğit Şardan o zaman bana ‘başkan üzülme yolumuz belki de Saraçoğlu’na açılıyor’ dedi. Belki de bir yerde o tarafa doğru ittiriyoruz. Final oynarsak da kupayı kaldıracağımıza inanıyorum. Ama kupa kazanılırsa bunun ekonomiye katılması önemli tabii. Şuan UEFA’da her oynadığımız maç aslında bir zarar. Primler, yol masrafları vs olunca eksiye geçiyorsunuz. Marka pazarlamanın becerisi ile bu yapılabilir. O kupayı orada kazanabileceğimizi düşünerek bunun projelerini de şimdiden yapmak gerekli.”
-“Hele bi oynasınlar” yorumuna cevap..-
“Bizim gönlümüzden UEFA’da final oynamak geçiyor. Aziz Başkan’ın bizim orada final oynama durumumuza ‘Hele bir oynasınlar da görelim’ demesi normal. Ben de final Ali Sami Yen’de olsa, ‘Hele bi gelsin Ali Sami Yen’de oynasınlar sonra konuşurum’ derdim.”
-Lincoln neden düzeldi?..-
“Lincoln’ün çenesinin iki kısmında saç kıran oluştu. Yüklenmelerden, sıkıntı ve üzüntüden sakalları döküldü. Transfer ederken, ‘Ben G.Saray’da oynamaya geliyorum’ dedi bize. Futbol sert bir oyun tabii, erkek oyunu derler hatta.. Ama ben sertlikten şunu anlamıyorum; bir oyuncu diğerini sakatlamak için uğraşıyorsa, böyle sporculuğu da erkekliği de kabul etmiyorum. Adam geçen yıl devamlı sakattı. Florya’da ben d gördüm, bacaklarının her yer simsiyahtı, hem de arkadan. Oynayamadı tabii. Ben sezon başında bir antifutbol sözü ortaya atmıştım. Buna kimse prim vermesin. Delgado’ya da tekme atılmasın, Alex’e de atılmasın, Gökhan Ünal’a da atılmasın Lincoln’e de atılmasın. Hakemler ve TFF’nin de anti futbola izin vermemesi gerek. Seyircinin küfrü, sahaya atılan yabancı maddeler, kasıtlı sertlik, oyunu hakemlerin kesmesi, yönetici beyanatları, ya da medyanın doğru olmayan haberleri.. Anti futbol terimine hepsini sokabiliriz. Yani Lincoln anti futbola uğradı. Ama bu sezon hoca ile anlaşması, yöneticilerinin ilgilenmesi, eskisi kadar darbe almaması ile düzeldi.”
“Kaptanlıkla ilgili konuşan kadro dışı kalır..”
“Lincoln’ün Almanya’da sahaya kaptan çıkması oradaki bir stratejiydi. Burada da kaptan çıktı. Kaptan en eski oyuncudan olmuyor. Yönetebilme, yönetme ve sürekli oynama fonksiyonları da buna bağlı. Ben kaptanlık için isze 20 tane kriter sayabilirim.. Kaptanlık konusu idari bir karadır. G.Saray futbolcuları idari konusunda yorum yapamaz, yapanlar ikaz edilir, tekrar edenler kadro dışı kalır. Bir daha da uyarmam. Florya’da altyapı ile idmana çıkarsa bir daha yapmaz. Oyuncunun işi eleştirmek değil, profesyonel olarak çıkmak ve oyununu oynamak. Kaptanın kim olacağına biz karar veririz. Bu konuda en ufak bir taviz vermeyeceğiz. Antalya kampında da bu şekilde kendilerini ikaz edeceğim ve bir daha ağızlarından bunu duymayacağım.”
-“Eski oynadığım kulüp” diyen Emre’ye göndermeler..-
“Emre özünde Fenerbahçeliymiş. Bunu biz bilmiyorduk. Ama G.Saray’da aldığı ücretin karşılığını verdi. Başka kulübe gitmesi de doğal. Bir büyük ekipten başka kulübe transferi camiaların içine sindirmesi kolay olmuyor. Ama Emre profesyonel biri olarak esas kalbinin derinliklerindeki kulüp olan Fenerbahçe’ye gitmesini anormal karşılamıyorum. Medeni biri sonuçta. Biz kendisini G.Saray’a alırken ciddi paralara aldık. 1 ay benimle bu kadar genç adama o kadar para verilir mi diye alay ettiler. Önce yurtdışına sonra da Fenerbahçe’ye gitti. Ama İtalya ve İngiltere’de oynayıp, eski oynadığı kulübün ismini zikretmeden telaffuz etmesi, ya üzerinde bir baskı olduğunu gösterir veya kompleksli olduğunu gösterir.. Ben şimdi ‘Anadolu yakasındaki rakibimiz’ desem olur mu. 100 yıllık rakibimiz Fenerbahçe.. Biz o rakibimizle yarışmaktan büyük gurur duyuyoruz, ismini anmaktan da gocunmuyoruz. Ama bu tavrı Emre’ye yakıştırmıyorum, taktir kendilerinin..”
-Emre’nin yetiştirme bedeli konusu-
“Emre’nin yetiştirme bedeli ile ilgili müracaatımızı yaptık. Ezeli dostumuz, ebedi rakibimiz Fenerbahçe de üstüne düşen vecibeyi yerine getirecektir. Zaten Aziz bey’in haberi olursa muhakkak halleder o konuyu..”
“Fenerbahçe ile ilişkiler..”
“Fenerbahçe kulübü’nün sayın başkanı ve yönetimi ile istisnalar olabilir ama hiç olmadığı kadar iyi bir diyalog içerisindeyiz. Her ne kadar bunu geliştirme imkanı varsa da, geçmişle kıyaslandığında ilişkilerimiz seviyeli ve iyi bir halde. Bunun camia ve taraftara da yansıması lazım. Ben G.Saray başkanı olarak dünyadaki tüm maçlar bir yana G.Saray – F.Bahçe maçları bir yana diyorum. Orada kazandığımızdaki sevinci, kaybettiğimiz zamanki üzüntüyü başka maçlarda yaşamıyoruz. Dolayısıyla bizi genlerimize kadar etkileyen bu maçlar sırasında yöneticilerimizin de istemediğimiz davranışları olabiliyor. Ayhan Şahenk’te ben de olacağım. Ve orada bu tür bir nezaketsizliğin olmayacağının taahhüt edebilirim..”
-En çok taraftar kimde?..-
“Son 10 senedir yapılan kamuoyu yoklamalarında Türkiye’de futbolla ilgilenen insan sayısı yüzde 70. Yüzde 30’u da yaşı ilerlemiş, ilgilenmeyenler ve 3-4 yaş altı çocuklar gibi bir grup. 70 milyon nüfusumuz olduğuna göre 50 milyon ilgilenin yüzde 34’ü G.Saraylı çıkıyor. 30-32’i Fenerbahçeli. Kimi taraftarının daha çok olduğunu Ali Şen’e sorarsak 35 milyon F.Bahçe taraftarı olduğunu söyler. Bu da bir bakış açısı tabii. Ama ben bilimsel araştırmalara itibar ediyorum. Son 10 yılda önde olmamızda UEFA şampiyonluğunun da etkisi var. Bu dilimde Beşiktaş yüzde 17 olarak çıkıyor. O biraz geride.. Bunu bence yayıncı kuruluş da söyleyebilir. En yüksek rating hangi maçlarda alınıyor açıklayabilir. Bu arada yayıncı kuruluşla ilgili de şuan bir problem yaşamadığımızı söylemek istiyorum. Kendileriyle ilgili bir sıkıntı yaşamıyoruz ve yayıncı kuruluş ekibine teşekkür ediyoruz..”
-Kalli’nin dönüşü-
“Kalli Feldkamp ile benim dostluğum çok eskiye dayanıyor. Kendisiyle bir kere teknik direktör olarak, bir kere de Holmann olduğu sene teknik danışmanken çalıştım.. Kendisi hayatını yorumcu, yazar, konuşmacı olarak devam ettiriyordu ve Malaga’da güzel bir hayatı vardı. Ama ben tüm yaşamını alt üst ettim ve buraya getirdim, beni kıramadı. Tamamen çalışma prensipleri nedeniyle 6 hafta kala bıraktı. Kendisi çalışma şartlarını bozarsanız ben çalışmam diyor. İletişim sıkıntısından ötürü, kendi kuralları açısından haklıydı ve çekti gitti. Aslında burada başka taraflar da haklıydı. Bu sene güneyde mavi turda 3 gün boyunca oturduk konuştuk. Skibbe’nin teknik danışmanı olması konusu geçen sene konuştuğumuz bir şeydi zaten. O da kendisini borçlu hissediyordu ve erken ayrılmanın bir ezikliği de vardı. Ama biz iki yetişkin olarak, bir konuda küsüp hayattaki yollarımızı değiştirmedik. 1 ay öncesinde bile beni arayıp, ‘burada şu oluyor bu oluyor’ diye eleştiri ve tavsiyelerini gönderirdi. Ben de ‘Hocam sen uzaktan bunu yapacağına gel buradan yap’ dedim. Skibbe de onun gelmesinden çok memnun. Haldun Üstünel, Adnan Sezgin, Feldkamp ve Skibbe’nin işlerinde uzman ve işlerine çok sahip çıktıklarını düşünüyorum. Bunu neticesi ise ligde, UEFA’da alınacak sonuçlarla belli olur. Biz yarın Kalli ile yeniden kavga ederiz ama bu durum dostluğumuzu bozmaz.”
-Kiralıklar konusu-
“G.Saray’da herkesin kredi limiti var. Bu benim için de, herkes için geçerli. 2 sene kongre bana kredi verdi. Bunu iyi kullanırsam kalırım, iyi kullanamazsam gönderirler. Bu ben gibi, kapıdaki güvenlik görevlisi için de geçerlidir. Kiralık arkadaşlar krediyi demek ki iyi kullanamamışlar. Bu konuya daha fazla girmeyelim..”
-Jübile konusu..-
“Bülent Korkmaz, Hakan Şükür, Hakan Ünsal, Okan, Arif, Tugay, Suat, hatta Fenerbahçeli Emre.. Bunlar 92-93 yıllarında bizim G.Saray’a kazandırdığımız oyunculardı. Uzun yıllar hizmet ettiler ve ciddi başarılar kazandılar. Ama sadece G.Saray değil, onlar da maddi manevi şeyler kazandılar. Bu tek taraflı değil. Hakan Şükür bize çok şey verdi, mutluluklar yaşattı. Biz 15 yıl boyunca performansının karşılığını veremeyiz. Ben G.Saray’da onun transferini yaptım. Ben de, o da, ailesi de o günleri hatırlıyor. G.Saray ise ona Hakan Şükür olma, Kral olma imkanı verdi, şöhret getirdi.. Biz de tabii belli yaşa gelen oyuncuları onere etmek istiyoruz ama belli yaşlara gelen oyuncular bırakma konusunu anlayıp kabul etmekte zorlanıyorlar. Devam etmek istiyorlar. Bu bazen takıma zarar verme anlamı da taşıyor. Ayrılmak istemeyince o zaman siz bunu fiilen gerçekleştirmek istiyorsunuz. Biz neden göreve getirildik, G.Saray’ı daha yüksek noktalara getirmek için. Bunu yapmak için bazı girişimler yapmalıyız elbette. Belli başarılara imza atan ve yaşı gelen oyuncuların da bunu anlaması lazım.. Bülent ve Hakan’a Hürriyet Ödül töreninde söyledim. Hakan, Arif, Suat, Okan, Ergün, Hakan Ünsal ve ‘hepinizi bir araya getirip bir yemek yiyelim’ dedim.. Bu şekilde uzak olmalarını kalbim kabul etmiyor. Onlar da ‘tamam ağabey’ dediler, hala başkan demeyi öğrenemediler çünkü.. Yani biz de bu konuyu çözmek istiyoruz.”
-Skibbe’nin sözleşmesi-
“7 senedir görevdeyim. Şimdiye kadar hiçbir hoca ile 3-5 senelik anlaşma yapmadım. 1 sene sözleşme ve 1 sene de kulüp opsiyonlu anlaşmalar yaptım. Skibbe de aynı durumda. Onu da bir değerlendirme sürecinde almak lazım. Biz kendisinden memnunuz. Gerçi bombardıman altındaydı uzun zaman ama iyi dayandık. Takım da iyi oynamaya başladı.”
-Sakatlıklar-
“Skibbe bize Temmuz’da geldiğinde, ‘G.Saray takımında eylül ve ekimde çok ciddi sakatlıklar olacak’ dedi. Milli takımdaki oyuncuların handikap olacağını söyledi.. Gerçekten de oldu. Ama sadece bizde değil.. Hamit, Tuncay, Nihat, Semih sakatlandı mesela. Biz Amerikalı kondüsyonerler milli takımda oyunculara çok yüklendi de adale yapıları darmadağın mı oldu dedik ama sadece bizde değil İspanya ve Alman milli takımında da sakatlıklar oldu. G.Saray olarak Genç, Ümit ve A Milli takıma çok. Servet son 2 sezonda 85 maç oynamış. Bizim oyuncularımız, 10 ayda normal bir Süper Lig oyuncusunun oynadığı kadar maç yapıyor. Pazar - Perşembe maç yapmak da kolay değil. Benfica maçından almışsınız oyuncuyu Fenerbahçe maçına çıkarıyorsunuz. Bu kolay iş değil.. Zihinsel ve fiziksel sakatlıklar olabiliyor. Zaten büyük takım oyuncusu farkı da bundan oluyor. Skibbe de bize sakatlıklardan bahsetmişti. İlk yarıdaki beklentimiz daha yüksekti. 39 -40 puan bekliyorduk. Defansif sağ kanadımız sakatlandı, başka sakatlıklar oldu. Ama ikinci yarıda daha iyi bir G.Saray izleyeceğimize inanıyorum..”
-“Gönül kapımız açık”-
UEFA şampiyonluğuna Fethullah Gülen’in etkisi oldu iddiaları;
“UEFA Kupası’nın kazanılmasında katkısı olan herkese teşekkür ederiz. Maddi, manevi.. Şu dönemde de UEFA’da çeyrek final öncesindeyiz. Bize kimisi tavsiye, kimisi maddi, kimisi de dualarıyla yardımcı olmak isterse gönül kapımız onlara açık. Bize destek versinler, herkesi kabul ederiz. Ama bir UEFA şampiyonluğunu tek bir kimseye mal edemeyiz. İnşallah tekrar ederiz tabii. Ama bunu polemik konusu yapmaya gerek yok. Akıl ve ilimle devam edelim ama manevi duygular da yanımızda olursa hayır demeyiz.”
-Devam edecek mi?-
“G.Saray kulübü başkanlığı benim bireysel olarak idealimdeki en üst düzey mevkii ve Allah bana bunu nasip etti. Ben kulübün sanırım 33.başkanıyım. Benim de sürecim dolacak ve başka biri bayrağı alacak. Bu dönem bitsin devam eder miyiz görürüz.”
-TSYD Kupası-
“TSYD Kupası eskiden oynanıyordu. Sezon başlamadan önce G.Saray, Beşiktaş ve Fenerbahçe kıran kırana mücadele ederdi. Ama 3 günde bir maçın yapıldığı, uluslararası maç trafiğinin arttığı bir dönemde bunu başarmak zor..”
-Kendisine soracağı soru-
“Ben kendime toplantı sonunda şu soruyu sorardım; ‘nasıl bir yöneyim kurulu ile çalışıyorsunuz?.’ Ben bu açıdan çok şanslıyım. Büyük bir özveri ile çalışan, özel ve iş yaşamından fedakarlık ederek aldıkları görevi en iyi şekilde yerine getirmek için çaba veren bir ekibim var. Çok güzel bir aile ortanı oluşturduk, Allah da bozmasın.. Çok konsantre çalışırken, beraber eğlenip gülebiliyoruz da. Ben hepsine teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca Profesyonel yöneticilerim Adnan Sezgin, Ebru Köksal ve diğer isimlere de teşekkür ederim.. Kimsede mesai anlayışı yok. Ben kendimi böyle bir yönetimim olduğum için çok şanslı hissediyorum.”
FUTBOL
-“Teknik direktörsüz şampiyon olduk”-
“Mart ayı sonunda göreve geldik. Belki de Türk futbol tarihinin en enteresan şampiyonluğunu kazandık. Teknik direktörümüzün ayrılması ile oyunu kaybettiğimiz söylendi ama teknik heyetimizin gitmesine rağmen teknik kadromuz, Adnan Sezgin ve futbolcularla teknik direktörsüz şampiyon olarak bir ilki gerçekleştirdik.”
“Çok transfer beklemeyin”
“2 sezon önce başladığımız futbol takımı yeniden yapılanmasına devam ettik. Son 2 senede bonservis anlamında 22 milyon Euro’luk harcama yaptık. Bunun ödeme vadelerini 2-3 yıla yaydık. 23 yeni futbolcu geldi ve demek ki bir o kadarı da gitti. Bir plan dahilinde kamuoyuna duyurmadan bir yenilenme programına başladık. Ben daha önce dönüşüm ve değişimden bahsetmiştim. Genç oyuncuların yer aldığı tecrübeli yabancılarla genç bir takım yaratmak istedik. Bunun yüzde 80’i tamamlandı. Bu operasyon sürecek. Ama G.Saraylı oyuncuların performansına göre sürecek.. G.Saray’da transfer bitmez. 1-2 tane olur ama geçmişteki gibi çok fazla olmayacaktır.”
“Her teknik adam ‘transfer ister misin?’ diyince, ‘daha iyisi varsa tabii ki isterim’ der. Transferin süresi yok. G.Saray’da transfer bitmez, hep arayıştayız. Arıyoruz oyuncu tabii ama bu yetmiyor. Finansman da lazım. Biz önemli transferlerle bir sezon geçirdik zaten, bu nedenle büyük transfer olacağını sanmıyorum. 1-2 transfer yapabiliriz..”
“Mehmet Yıldız’ı istiyoruz..”
“G.Saray’ın esasında transfere ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Beşiktaş maçı sonrası Futbol Komitesi ile toplantı yaptım. Herkesin fikri aynı.. Bir boşluğun oluşması lazım ki transfer yapalım. Mehmet Yıldız, arzu ettiğimiz faydalı olabileceğine inandığımız bir oyuncu. Ama şartların oluşması lazım. Sivasspor Başkanı ile konuştuk. O konuşmada başka futbolcuları da konuştuk. Her görüşme sonunda transfer olacak diye bakmayın. Genel olarak sportif anlamda, sporcu anlamında neler yapabiliriz bunu konuştuk. Konuşma bugün ve sezon sonunda ne yapabileceğimiz hakkındaydı. Buradan transfer çıkabilir de, çıkmayabilir de.. Ama gelecekle ilgili projelerimizde Mehmet Yıldız var.. Mehmet Yıldız için kısa vadede düşünmüyoruz..”
-Servet ve gidecekler konusu-
“Servet’e gelince.. Ben futbolcularla görüşmemde, ‘Sizinle sözleşmeniz var diye kendinizi esir sanmayın. Biz burada esir ticareti yapmıyoruz.’ dedim. G.saray formasını giymek isteyen ama hayalleri olan ve teklif alana bir futbolcunun, eğer hem G.Saray’ın hem de sporcuyu tatmin eden bir teklifle gelmesi durumunda gitmesine yardımcı oluruz. Buna Servet’te dahil. Tabii bizden memnun olmayan da olabilir. Bunun için de ‘gelin konuşun, izin veririz ve gönül koymayız’ dedik. Bu konuşma sonrasında bana kimse geriş dönmedi. Servet’in yarın sözleşmesini de uzatabiliriz. Ama sözleşme uzattıktan 6 ay sonra Servet için gönlünde olan bir kulüp gelirse yardımcı da oluruz.
“Sıradan Avrupa takımına göndermem”
“Ben oyuncularıma ‘Sizin sıradan bir Avrupa kulübüne gitmenize izin vermeyeceğim’ dedim. 21-22-23 yaşındaki isimlerin Avrupa’da böyle maceralara girmesini istemiyorum. İngiltere büyüsüne kapılan bir oyuncumu sıradan bir takıma göndermeyeceğim. Bunu da sporcularımıza söyledim.”
“TFF’ye kayıtsız şartsız destek”
“Göreve olduğumuz 9 aylık süreçte TFF başkanı ve ilgili kurumlarında bazı değişiklikler oldu. Biz TFF’ye şartsız destek verdik, şart koymadık ve destekledik. Bundan sonra da böyle devam edecek ve desteğimiz sürecek.”
-Hakemlere destek ve tebrik..-
“Biz Mahmut Özgener federasyonunu şartsız destekledik ve kurullarına destek verdik. Ne benim, ne de bir yöneticimin ağzından TFF ve komiteleri hakkında en azından negatif tek kelime duymadınız. Bundan sonra da böyle olacak. MHK ve diğer komitelere de güveniyoruz. Hatalar oluyor, olmaya da devam edecek ve bunun bilincindeyiz. Maça göre değerlendirme yapmıyoruz ve yapmayacağız.. İnsaflı eleştirişlerle yürümek lazım. Kabahati sadece hakemlerde değil, kendimize de aramalıyız. Bu kadar eleştiri size de yapılsa ayakta duramazsınız. Yine iyi ayakta duruyorlar. Ben kendilerini yine de ilk yarı performansları için kutluyorum.”
-“Ses çıkarılacaksa..”-
“Sadece formsuz olan hakem ertesi hafta yine atanıyor. Ben MHK’nin bu konuda dikkatli davranırlarsa daha başarılı olacaklarına inanıyorum. Kulüplerimizden de daha anlayışlı davranmalarını rica ediyorum. Şahısları ayağa kaldırarak MHK federasyonu sıkıntı ve baskı altına almaktan vazgeçmeliler. Bu yöntem uygulanacaksa, G.Saray’dan fazla kimsenin sesi çıkmaz ve etkili olmaz. Ama bu doğru yöntem değil. Biz hakemlerin yanında olup, morallerini üst düzeye çıkarıp onlara katkıda bulunmaya çalışacağız..”
-“Hatayı kendilerinde arasınlar..”-
“Ben Demirören’in hakemlerle sözleri ile ilgili polemiklerin içine girmek istemiyorum. Beşiktaş Dost kulübümüz, yöneticileri de arkadaşlarımız.. Zaman zaman sportif sıkıntılarda daha sonra da pişmanlık duyduğumuz söylemlerimiz hepimiz için oldu. Ama hakem hataları ile ilgili şunu söyleyebilirim. Ligin altı sırasında olan tüm maçları izleyen profesyonel bir heyetim var. Ben bunlardan rapor alıyorum. Ben kendi maçımızı izlediğimiz zaman elimden geldiğince objektif olmaya çalışıyorum. Ama taraf olunca olmuyor tabii.. Bu nedenle dışarıdan destek alıyoruz. Bu raporlarda her takıma lehte ve aleyhte hatalar yapıldığını görüyoruz. Kimse başka nedenler aramasın, herkes hatayı kendinde arasın.”
“Saracoğlu finali ve hedef!”
“Bundan 2 sene önce UEFA stat komiserlerinden birisi Saraçoğlu’nu incelemeye gelmişti. 20 yıldır tanıdığım birisidir ve beni aradı, buluştuk.. Stadı incelemeye gelmişlerdi ve 3-4 tane daha stadı inceleyeceklerdi.. Bana stadı çok iyi bulduğunu ama trafikle ilgili sıkıntının kendilerini düşündürdüğünü söyledi. Daha önce Olimpiyat Stadı’na yaşadıkları kötü tecrübe de vardı tabi.. Ben ‘bence organizasyonu vermelisin’ dedim. ‘Çok güzel bir stat. Devamlı derbileri orada yapıyoruz. Yarım saat trafik tıkansa da sonra normal akıyor’ dedim. O zaman Saracoğlu 3-4 statla yarışıyordu. Sonunda duyduğum 2009 yılı UEFA finali için seçilmiş. Geçtiğimiz yıl Şampiyonlar Ligi’ni çok istiyorduk. Gelirler açısından da önemliydi. Ama 10 defa oynasak 9’unda yenilmeyeceğimiz bir ekibe elendik. Bu beni çok üzdü. Ama Yiğit Şardan o zaman bana ‘başkan üzülme yolumuz belki de Saraçoğlu’na açılıyor’ dedi. Belki de bir yerde o tarafa doğru ittiriyoruz. Final oynarsak da kupayı kaldıracağımıza inanıyorum. Ama kupa kazanılırsa bunun ekonomiye katılması önemli tabii. Şuan UEFA’da her oynadığımız maç aslında bir zarar. Primler, yol masrafları vs olunca eksiye geçiyorsunuz. Marka pazarlamanın becerisi ile bu yapılabilir. O kupayı orada kazanabileceğimizi düşünerek bunun projelerini de şimdiden yapmak gerekli.”
-“Hele bi oynasınlar” yorumuna cevap..-
“Bizim gönlümüzden UEFA’da final oynamak geçiyor. Aziz Başkan’ın bizim orada final oynama durumumuza ‘Hele bir oynasınlar da görelim’ demesi normal. Ben de final Ali Sami Yen’de olsa, ‘Hele bi gelsin Ali Sami Yen’de oynasınlar sonra konuşurum’ derdim.”
-Lincoln neden düzeldi?..-
“Lincoln’ün çenesinin iki kısmında saç kıran oluştu. Yüklenmelerden, sıkıntı ve üzüntüden sakalları döküldü. Transfer ederken, ‘Ben G.Saray’da oynamaya geliyorum’ dedi bize. Futbol sert bir oyun tabii, erkek oyunu derler hatta.. Ama ben sertlikten şunu anlamıyorum; bir oyuncu diğerini sakatlamak için uğraşıyorsa, böyle sporculuğu da erkekliği de kabul etmiyorum. Adam geçen yıl devamlı sakattı. Florya’da ben d gördüm, bacaklarının her yer simsiyahtı, hem de arkadan. Oynayamadı tabii. Ben sezon başında bir antifutbol sözü ortaya atmıştım. Buna kimse prim vermesin. Delgado’ya da tekme atılmasın, Alex’e de atılmasın, Gökhan Ünal’a da atılmasın Lincoln’e de atılmasın. Hakemler ve TFF’nin de anti futbola izin vermemesi gerek. Seyircinin küfrü, sahaya atılan yabancı maddeler, kasıtlı sertlik, oyunu hakemlerin kesmesi, yönetici beyanatları, ya da medyanın doğru olmayan haberleri.. Anti futbol terimine hepsini sokabiliriz. Yani Lincoln anti futbola uğradı. Ama bu sezon hoca ile anlaşması, yöneticilerinin ilgilenmesi, eskisi kadar darbe almaması ile düzeldi.”
“Kaptanlıkla ilgili konuşan kadro dışı kalır..”
“Lincoln’ün Almanya’da sahaya kaptan çıkması oradaki bir stratejiydi. Burada da kaptan çıktı. Kaptan en eski oyuncudan olmuyor. Yönetebilme, yönetme ve sürekli oynama fonksiyonları da buna bağlı. Ben kaptanlık için isze 20 tane kriter sayabilirim.. Kaptanlık konusu idari bir karadır. G.Saray futbolcuları idari konusunda yorum yapamaz, yapanlar ikaz edilir, tekrar edenler kadro dışı kalır. Bir daha da uyarmam. Florya’da altyapı ile idmana çıkarsa bir daha yapmaz. Oyuncunun işi eleştirmek değil, profesyonel olarak çıkmak ve oyununu oynamak. Kaptanın kim olacağına biz karar veririz. Bu konuda en ufak bir taviz vermeyeceğiz. Antalya kampında da bu şekilde kendilerini ikaz edeceğim ve bir daha ağızlarından bunu duymayacağım.”
-“Eski oynadığım kulüp” diyen Emre’ye göndermeler..-
“Emre özünde Fenerbahçeliymiş. Bunu biz bilmiyorduk. Ama G.Saray’da aldığı ücretin karşılığını verdi. Başka kulübe gitmesi de doğal. Bir büyük ekipten başka kulübe transferi camiaların içine sindirmesi kolay olmuyor. Ama Emre profesyonel biri olarak esas kalbinin derinliklerindeki kulüp olan Fenerbahçe’ye gitmesini anormal karşılamıyorum. Medeni biri sonuçta. Biz kendisini G.Saray’a alırken ciddi paralara aldık. 1 ay benimle bu kadar genç adama o kadar para verilir mi diye alay ettiler. Önce yurtdışına sonra da Fenerbahçe’ye gitti. Ama İtalya ve İngiltere’de oynayıp, eski oynadığı kulübün ismini zikretmeden telaffuz etmesi, ya üzerinde bir baskı olduğunu gösterir veya kompleksli olduğunu gösterir.. Ben şimdi ‘Anadolu yakasındaki rakibimiz’ desem olur mu. 100 yıllık rakibimiz Fenerbahçe.. Biz o rakibimizle yarışmaktan büyük gurur duyuyoruz, ismini anmaktan da gocunmuyoruz. Ama bu tavrı Emre’ye yakıştırmıyorum, taktir kendilerinin..”
-Emre’nin yetiştirme bedeli konusu-
“Emre’nin yetiştirme bedeli ile ilgili müracaatımızı yaptık. Ezeli dostumuz, ebedi rakibimiz Fenerbahçe de üstüne düşen vecibeyi yerine getirecektir. Zaten Aziz bey’in haberi olursa muhakkak halleder o konuyu..”
“Fenerbahçe ile ilişkiler..”
“Fenerbahçe kulübü’nün sayın başkanı ve yönetimi ile istisnalar olabilir ama hiç olmadığı kadar iyi bir diyalog içerisindeyiz. Her ne kadar bunu geliştirme imkanı varsa da, geçmişle kıyaslandığında ilişkilerimiz seviyeli ve iyi bir halde. Bunun camia ve taraftara da yansıması lazım. Ben G.Saray başkanı olarak dünyadaki tüm maçlar bir yana G.Saray – F.Bahçe maçları bir yana diyorum. Orada kazandığımızdaki sevinci, kaybettiğimiz zamanki üzüntüyü başka maçlarda yaşamıyoruz. Dolayısıyla bizi genlerimize kadar etkileyen bu maçlar sırasında yöneticilerimizin de istemediğimiz davranışları olabiliyor. Ayhan Şahenk’te ben de olacağım. Ve orada bu tür bir nezaketsizliğin olmayacağının taahhüt edebilirim..”
-En çok taraftar kimde?..-
“Son 10 senedir yapılan kamuoyu yoklamalarında Türkiye’de futbolla ilgilenen insan sayısı yüzde 70. Yüzde 30’u da yaşı ilerlemiş, ilgilenmeyenler ve 3-4 yaş altı çocuklar gibi bir grup. 70 milyon nüfusumuz olduğuna göre 50 milyon ilgilenin yüzde 34’ü G.Saraylı çıkıyor. 30-32’i Fenerbahçeli. Kimi taraftarının daha çok olduğunu Ali Şen’e sorarsak 35 milyon F.Bahçe taraftarı olduğunu söyler. Bu da bir bakış açısı tabii. Ama ben bilimsel araştırmalara itibar ediyorum. Son 10 yılda önde olmamızda UEFA şampiyonluğunun da etkisi var. Bu dilimde Beşiktaş yüzde 17 olarak çıkıyor. O biraz geride.. Bunu bence yayıncı kuruluş da söyleyebilir. En yüksek rating hangi maçlarda alınıyor açıklayabilir. Bu arada yayıncı kuruluşla ilgili de şuan bir problem yaşamadığımızı söylemek istiyorum. Kendileriyle ilgili bir sıkıntı yaşamıyoruz ve yayıncı kuruluş ekibine teşekkür ediyoruz..”
-Kalli’nin dönüşü-
“Kalli Feldkamp ile benim dostluğum çok eskiye dayanıyor. Kendisiyle bir kere teknik direktör olarak, bir kere de Holmann olduğu sene teknik danışmanken çalıştım.. Kendisi hayatını yorumcu, yazar, konuşmacı olarak devam ettiriyordu ve Malaga’da güzel bir hayatı vardı. Ama ben tüm yaşamını alt üst ettim ve buraya getirdim, beni kıramadı. Tamamen çalışma prensipleri nedeniyle 6 hafta kala bıraktı. Kendisi çalışma şartlarını bozarsanız ben çalışmam diyor. İletişim sıkıntısından ötürü, kendi kuralları açısından haklıydı ve çekti gitti. Aslında burada başka taraflar da haklıydı. Bu sene güneyde mavi turda 3 gün boyunca oturduk konuştuk. Skibbe’nin teknik danışmanı olması konusu geçen sene konuştuğumuz bir şeydi zaten. O da kendisini borçlu hissediyordu ve erken ayrılmanın bir ezikliği de vardı. Ama biz iki yetişkin olarak, bir konuda küsüp hayattaki yollarımızı değiştirmedik. 1 ay öncesinde bile beni arayıp, ‘burada şu oluyor bu oluyor’ diye eleştiri ve tavsiyelerini gönderirdi. Ben de ‘Hocam sen uzaktan bunu yapacağına gel buradan yap’ dedim. Skibbe de onun gelmesinden çok memnun. Haldun Üstünel, Adnan Sezgin, Feldkamp ve Skibbe’nin işlerinde uzman ve işlerine çok sahip çıktıklarını düşünüyorum. Bunu neticesi ise ligde, UEFA’da alınacak sonuçlarla belli olur. Biz yarın Kalli ile yeniden kavga ederiz ama bu durum dostluğumuzu bozmaz.”
-Kiralıklar konusu-
“G.Saray’da herkesin kredi limiti var. Bu benim için de, herkes için geçerli. 2 sene kongre bana kredi verdi. Bunu iyi kullanırsam kalırım, iyi kullanamazsam gönderirler. Bu ben gibi, kapıdaki güvenlik görevlisi için de geçerlidir. Kiralık arkadaşlar krediyi demek ki iyi kullanamamışlar. Bu konuya daha fazla girmeyelim..”
-Jübile konusu..-
“Bülent Korkmaz, Hakan Şükür, Hakan Ünsal, Okan, Arif, Tugay, Suat, hatta Fenerbahçeli Emre.. Bunlar 92-93 yıllarında bizim G.Saray’a kazandırdığımız oyunculardı. Uzun yıllar hizmet ettiler ve ciddi başarılar kazandılar. Ama sadece G.Saray değil, onlar da maddi manevi şeyler kazandılar. Bu tek taraflı değil. Hakan Şükür bize çok şey verdi, mutluluklar yaşattı. Biz 15 yıl boyunca performansının karşılığını veremeyiz. Ben G.Saray’da onun transferini yaptım. Ben de, o da, ailesi de o günleri hatırlıyor. G.Saray ise ona Hakan Şükür olma, Kral olma imkanı verdi, şöhret getirdi.. Biz de tabii belli yaşa gelen oyuncuları onere etmek istiyoruz ama belli yaşlara gelen oyuncular bırakma konusunu anlayıp kabul etmekte zorlanıyorlar. Devam etmek istiyorlar. Bu bazen takıma zarar verme anlamı da taşıyor. Ayrılmak istemeyince o zaman siz bunu fiilen gerçekleştirmek istiyorsunuz. Biz neden göreve getirildik, G.Saray’ı daha yüksek noktalara getirmek için. Bunu yapmak için bazı girişimler yapmalıyız elbette. Belli başarılara imza atan ve yaşı gelen oyuncuların da bunu anlaması lazım.. Bülent ve Hakan’a Hürriyet Ödül töreninde söyledim. Hakan, Arif, Suat, Okan, Ergün, Hakan Ünsal ve ‘hepinizi bir araya getirip bir yemek yiyelim’ dedim.. Bu şekilde uzak olmalarını kalbim kabul etmiyor. Onlar da ‘tamam ağabey’ dediler, hala başkan demeyi öğrenemediler çünkü.. Yani biz de bu konuyu çözmek istiyoruz.”
-Skibbe’nin sözleşmesi-
“7 senedir görevdeyim. Şimdiye kadar hiçbir hoca ile 3-5 senelik anlaşma yapmadım. 1 sene sözleşme ve 1 sene de kulüp opsiyonlu anlaşmalar yaptım. Skibbe de aynı durumda. Onu da bir değerlendirme sürecinde almak lazım. Biz kendisinden memnunuz. Gerçi bombardıman altındaydı uzun zaman ama iyi dayandık. Takım da iyi oynamaya başladı.”
-Sakatlıklar-
“Skibbe bize Temmuz’da geldiğinde, ‘G.Saray takımında eylül ve ekimde çok ciddi sakatlıklar olacak’ dedi. Milli takımdaki oyuncuların handikap olacağını söyledi.. Gerçekten de oldu. Ama sadece bizde değil.. Hamit, Tuncay, Nihat, Semih sakatlandı mesela. Biz Amerikalı kondüsyonerler milli takımda oyunculara çok yüklendi de adale yapıları darmadağın mı oldu dedik ama sadece bizde değil İspanya ve Alman milli takımında da sakatlıklar oldu. G.Saray olarak Genç, Ümit ve A Milli takıma çok. Servet son 2 sezonda 85 maç oynamış. Bizim oyuncularımız, 10 ayda normal bir Süper Lig oyuncusunun oynadığı kadar maç yapıyor. Pazar - Perşembe maç yapmak da kolay değil. Benfica maçından almışsınız oyuncuyu Fenerbahçe maçına çıkarıyorsunuz. Bu kolay iş değil.. Zihinsel ve fiziksel sakatlıklar olabiliyor. Zaten büyük takım oyuncusu farkı da bundan oluyor. Skibbe de bize sakatlıklardan bahsetmişti. İlk yarıdaki beklentimiz daha yüksekti. 39 -40 puan bekliyorduk. Defansif sağ kanadımız sakatlandı, başka sakatlıklar oldu. Ama ikinci yarıda daha iyi bir G.Saray izleyeceğimize inanıyorum..”
-“Gönül kapımız açık”-
UEFA şampiyonluğuna Fethullah Gülen’in etkisi oldu iddiaları;
“UEFA Kupası’nın kazanılmasında katkısı olan herkese teşekkür ederiz. Maddi, manevi.. Şu dönemde de UEFA’da çeyrek final öncesindeyiz. Bize kimisi tavsiye, kimisi maddi, kimisi de dualarıyla yardımcı olmak isterse gönül kapımız onlara açık. Bize destek versinler, herkesi kabul ederiz. Ama bir UEFA şampiyonluğunu tek bir kimseye mal edemeyiz. İnşallah tekrar ederiz tabii. Ama bunu polemik konusu yapmaya gerek yok. Akıl ve ilimle devam edelim ama manevi duygular da yanımızda olursa hayır demeyiz.”
-Devam edecek mi?-
“G.Saray kulübü başkanlığı benim bireysel olarak idealimdeki en üst düzey mevkii ve Allah bana bunu nasip etti. Ben kulübün sanırım 33.başkanıyım. Benim de sürecim dolacak ve başka biri bayrağı alacak. Bu dönem bitsin devam eder miyiz görürüz.”
-TSYD Kupası-
“TSYD Kupası eskiden oynanıyordu. Sezon başlamadan önce G.Saray, Beşiktaş ve Fenerbahçe kıran kırana mücadele ederdi. Ama 3 günde bir maçın yapıldığı, uluslararası maç trafiğinin arttığı bir dönemde bunu başarmak zor..”
-Kendisine soracağı soru-
“Ben kendime toplantı sonunda şu soruyu sorardım; ‘nasıl bir yöneyim kurulu ile çalışıyorsunuz?.’ Ben bu açıdan çok şanslıyım. Büyük bir özveri ile çalışan, özel ve iş yaşamından fedakarlık ederek aldıkları görevi en iyi şekilde yerine getirmek için çaba veren bir ekibim var. Çok güzel bir aile ortanı oluşturduk, Allah da bozmasın.. Çok konsantre çalışırken, beraber eğlenip gülebiliyoruz da. Ben hepsine teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca Profesyonel yöneticilerim Adnan Sezgin, Ebru Köksal ve diğer isimlere de teşekkür ederim.. Kimsede mesai anlayışı yok. Ben kendimi böyle bir yönetimim olduğum için çok şanslı hissediyorum.”