View Full Version : Tribün
KaPaLı
10.Ağustos.2009, 20:35
Tribünde olmak hayata gider yapmaktır..
Bazen bir bardak suyu 10 kişi içmek
Bazen kolkola girip amacın uğrunda yürümektir..
Otobüste 2 kişilik koltuğa 3 kişi binmek..
Deplasmanlarda koltuk yerine yerde yatmak..
Sırf arma için amatör branş diye tabir edilen bütün maçlara gitmeye çalışmak..
Sesin kısık oldugu halde bagırmaya calısmak..
Karsındaki döner bıcagına kemerle yanıt vermek..
Kızdan ayrıldıgında tribundekı arkadasına sarılıp aglamaktır..
Hani bazen buyuklerımız derler ya..
Ya oglum/kızım ne ısın var maclarda..
Evde televızyon yokmu orda ızle..
Hanı orda olaylar cıkıyor ya..
Hanı orda sankı serserıler yetısıyor ya..
Ama bılmedıler hıc..Bılemedıler..
Tribün'ün bir yasam biçimi oldugunu anlayamadılar..
Ne arkadaslıklar dogdu o soguk havalarda..
Yagmur tanecıklerı yuzune duserken sen arkadasınlaydın..
Bagırıyordun o yagmurda..o camurda..
Hani arabistan sıcagı derler ya..
Millet denizlere gider..
Sen antepe gidiyordun maç için..
Yanında arkadasınla..
O arkadasın senin kardesin olmustu..
Sanki ailenden biriydi..
Üzüntün üzüntüsü
Sevinci sevincin olmustu bi kere..
Neydi sizi bu kadar birbirine baglayan?
Yoksa aranızda cıkar muhabbetımı vardı?
Yoksa bir bardak su mu?
Aynı tastan corba ıcmek hıc bu kadar guzel olmamıstı..
Kardesım dedıgın adam yanından ayrılmamıstı..
Onla yurumustun tabırı caızse alayına..
Ve onla yuruyeceksın sen daha guzel yarınlara..
Oyle bir yerdi ki tribün..
Sürekli kavga eden sagcı solcu muhabbetı yoktu orda..
Müslüman,hristiyan,musevi ayrımı da..
Irkı,cinsi,cibiliyeti ne olursa olsun beraberdin sen onunla..
Baska hangı sey bıraraya getırebılırdı bu degısık ınsanları?
Bir partimi?
Bir sosyal örgut mu?
Üniversiteler mi?
Bosversene sen ya..
Dedik ya..Tribün bir yasam bicimidir diye..
O yasamdan feyz almaya bakın siz..
Bu yasam bicimini,bu kardesligi hala arıyorsanız..
Unutmayın eski açık göbekte size de bir koltuk var..
Bir fırt su size de düser..
Bekleriz biz sesizce..
Tribün bir yasam bicimidir..
Tabi yasamasını bilenlere..
Bekq
10.Ağustos.2009, 20:36
Süper yazmışsın abi.:)
Maksic
10.Ağustos.2009, 20:45
Helal valla çok güzel olmuş..
bugra 1905
10.Ağustos.2009, 21:04
Eline Sağlık İso Abi:)
Addolorato
10.Ağustos.2009, 21:07
Senmi yazdın bunu İsmail abi ?
RaSenGan
10.Ağustos.2009, 21:12
İso abi yazmamış gibi geldi bana.Yazış tarzından anladım (: Kim yazdıysa eline sağlık çok güzel olmuş.
KaPaLı
10.Ağustos.2009, 21:41
Yok hayır nette gördüğüm bir yazı.
Benim yazdığım buydu.
Cebindeki son parayı bilete verip 2 gün aç kalsan bile takımının aldığı galibiyetle gurur duymaktır.
Hayatında belki 2. defa görmeyeceğin adamla kol kola verip aynı düşüncelerle maçı izlemek ve sesin kısılana kadar takımın desteklemektir.
Kısaca Tribün aşktır.
bursa_mc
10.Ağustos.2009, 22:15
Benim abim bile bana serseri diyor ama bilmıyor ki tribünde ne arkadaşlıklar,kardeşlikler var.Belki an geliyor hiç bilmediğin birşeyi tribünden öğreniyorsun..Bir an geliyor ki bilgilerini paylaşıyorsun..
Tribüncülüğü serserilik sanıp bunlar nasıl olsa kavga edip içki içer diyenler,birkez olsun o insanları mantıklı bir şekilde dinlesin.Belki o zaman tribüncü insanın ne olduğunu hangi amaç için koşturduğunu anlarlar..
Maksic
10.Ağustos.2009, 22:45
Benim abim bile bana serseri diyor ama bilmıyor ki tribünde ne arkadaşlıklar,kardeşlikler var.Belki an geliyor hiç bilmediğin birşeyi tribünden öğreniyorsun..Bir an geliyor ki bilgilerini paylaşıyorsun..
Tribüncülüğü serserilik sanıp bunlar nasıl olsa kavga edip içki içer diyenler,birkez olsun o insanları mantıklı bir şekilde dinlesin.Belki o zaman tribüncü insanın ne olduğunu hangi amaç için koşturduğunu anlarlar..
Öyle değil mi zaten,tüm stresini tüm dertlerini sıkıntılarını stadın dışında bırakırım hiç tanımadığın insanlarla sevinmek,kenetlenmek futbolun en güzel tarafıda bu bence taraftarlık yağmurda,çamurda,sıcakta,soğukta desteklemek çok güzel bir şey yaşamayan sadece kötüler..
DenizlispoR
10.Ağustos.2009, 22:51
Mükemmel bir yazı :).
KaPaLı
10.Ağustos.2009, 22:52
Mertcan bu çok zor be kardeşim. Tribünde maç izlemeyen o heyecanı yaşamayan adam anlayamaz. Kardeşlik nedir. Maç sonu eğlenceleri nedir. Otobüslerde yolculuk yapıp arma için forma için eziyet çekmeyi dışarıdan bakanlar salaklık gibi algılar. Ama sorsan ona hiç bunları yaşadınmı diye yaşamamış sadece konuşur ve çok eminim 1 kere bu duyguyu yaşasa kesinlikle devam eder..
Deplasmana gidersin 1 kişi dışarıda kalır gerekirse dayak yersin ama yinede onu ordan çıkarır kurtarırsın. Kardeşlik dayanışma budur işte. Kol Kola verdiğin adam için gerekirse dayak yemektir. Yeri geldiğinde cebindeki 1 lirayla 2 ekmek alıp 10 kişi bu ekmeği paylaşmaktır. Ve hiç bu duyguları yaşamayan adam bilirmiki 2 ekmek o kadar adamı tısa basa doyurur.
anilton
10.Ağustos.2009, 22:55
Tribün çok farklı bir olay,apayrı bir zevk,değişik bir yaşam biçimi...
Forumda 3 yıl önce bir yazı paylaşmıştım;
Deplasman...
Hani şu eziyet çekmekten aldığımız en büyük zevk...
Günler öncesinden başlar tatlı telaş...
Herkesin kafasında aynı soru; "gidelecekmi gidilmeyecekmi?"
Ne farkeder abicim...biz otobüs kaldırır yine gideriz!
Cebimizde ucu ucuna yetecek bir para...
Ama bu paranın en önemli kısmı alkol ve sigara için ayrılır...
Yemek problem değil, kuru ekmek domates peynir -fiks menü-
Kalkış saati giderek yaklaşır...
Kandaki adrenalin oranı giderek artar... -hele ki alkol karıştıysa...
Kafalar güzelleşir, deplasman moduna girilir
Ve bitmek tükenmek bilmeyen, sıra dağlar aşılan tozlu dumanlı yolculuk başlar...
Tezahüratlarla başlanır her zaman yola...
Herkes derdini kederini bir kenara bırakır...
Zulalanan alkoller çıkarılır, sigaralar yakılır, herkes aynı şeye kadeh kaldırır...
Bestelerin ardı arkası kesilmez...
Arka taraf öne, öndekiler arkaya yüklenir...
Arada bir kaptan anılır; "kaptan bizi şarampole yuvarla!"
Saatler ilerledikce derin bir sessizlik hakim olur...
Birkaç çenebaz dışında...onlar hiç uyumaz devamlı konuşur...
-hatırlıyomusun sene 19.. şurada şunlarla kapışmıştık ne günlerdi ya!-
Nerden geldiğini bilinmeyen bir ses yükselir; "yeter artık kesinde yatalım."
Herkes bir köşe bulup kıvrılır...
Arka camın önünü kapan şanslıdır...
Çünkü otobüste ondan güzel bir yer daha bulunamaz...
En bahtsızlar ise koridora düşer...
Çünkü sabaha kadar üstünde basıp geçenlerin haddi hesabı yoktur....
Ama kimiside koridorda gitmekten zevk alır...neticede tribuncüyüz...
İşte asıl mesele bundan sonra başlar...
Kafalar cama yaslandıktan sonra derin düşüncelere dalınır...
Kimisi ailesini, kimisi eşini, kimisi çocuğunu, kimisi kız arkadaşını kimisi işini...
Ortam insanın geçmişini sorguladığı ve yeni düşüncelere yelken açtığı en uygun ortamdır.
Boşuna dememişler;
"kim demiş içki kötülüklerin anasıdır diye, ben bütün doğrularımı alkollüyken yaptım" diye...
neden...nasıl...ne olacak sorularıyla günün ilk ışıkları belirir...
Bitip tükenmek bilmeyen çiş molalarından birisi verilir...
Millet yarı uyanık vaziyette aşşağı inip ihtiyacını görür...
Bu arada kıçları donanlar apar topar otobüse döner -abi amma soğukmuş ya-
En yakın benzinlikte durulup nevaleler alınır,
Her seferinde marketçiye aynı soru sorulur -abi ne kadar yolumuz kaldı-
Herkes uyandıktan sonra yarım kalan alkol faslına devam edilir...
Sabah sigaraları ateşlenir...
Ufak ufak besteler patlatılır...
Artık uyuyan varsa bile, uyku ona haramdır...
Gidilen şehre yaklaştıkca, heyecan kat sayısı artar...
Adrenalin oranı ve kalp atışları hızlanır...
Otobüsün yaşlı kurtlarından birkaçı ufak çaplı vaaz verir;
"bakın arkadaşlar kimse aşşağı inmesin, taş gelirse camları dayanın, bu herifler şöyledir böyledir vb..."
Ama mevzu kopunca ilk inen onlar olur genelde...
Şehire girildikten sonra, emanetler zulalanır,
Masum çocuk tribine girilir...
Görenler süttün çıkmış ak kaşık zanneder...
Polisle girilen ufak tefek diyaloglarda "abi biz uslu çocuklarız"
Defalarca yapılan aramaların sonunda stada yaklaşılır...
Polislerin bitmek bilmeyen zırvaları dinlendikten sonra kuyruğa girilir...
Stada giren atkısı gururla açar...
Hızlı bir şekilde "biz geldik" dercesine pankartlar asılır...
Bu defa karşıdan bir uğultu yükselir; "hoşgeldin hoşgeldin, cehenneme hoşgeldin"
İnsan kafasında kurguya başlar hemen "acaba cehennem böyle biryermi?" -Keşke böyle olsa-
Düdük duyulur...
90 dakikalık ses deneme, gırtlak patlatma seansları başlar...
Hiç susmadan ardı arkası kesilmeyen besteler...atışmalar yapılır...
Ara ara polis müdahale eder, arbedeye girilir...
Polis her zamanki gibi jopunu kaldırıp gelecek emiri bekler,
Taraftar ise eline koltugunu alıp savunma sanatını konuşturur...
Karşı tribunden yeni bir uğultu yükselir..."vur vur vur"
Koyan, polisin jopları değildir aslında...sistemin acizliğidir...
Ama siyasete hiç girmeyelim çünkü çıkamayız...
Neticede siyasetle futbolu bağdaştıramayan biriyim...
Dakikalar 90'ı gösterir...
Alınan bir galibiyet o yolu cennete çevirir...
Mağlubiyette ise suratlar asık neden aranır...
Yönetime, hocaya, taraftara edilen küfürlerin çeteresi tutulmaz...
Dönüşte polis kordonunda şehirden çıkılır...
Formaliteden atılan birkaç taş camları döküp,
Otobüsü, deplasman otobüsü moduna sokar...
Otobüsten inilir, kovalamalar başlar...taraftar-polis-taraftar...
Ortalık savaş alanına döner...yaralananlar joplananlar vs vs...
İki taraftanda muhakkak yaralanan olur...
Hep biz yaraladık diyen olursa bilin ki yalandır...
Bütün bunlar bir nevi dönüş yolunda konuşulacak malzemeyi hazırlar...
Ve dönüş yoluna başlanır...
Alınan mağlubiyetse bir süre sonra unutulup yerini gırgıra şamataya bırakır...
Fenomenler şova başlar...
Kimisi alkole devam eder...kimisi yorgunlugun etkisiyle salıverir kendini...
Güneş kendini gösterdikce gözlerini açanlar kendilerini dinlenme tesislerinde bulur...
3-4 kişi ortak bir kase çorba söyler...yanına 4-5 ekmek istenir...
Bir kişi çıkıp güzellik yaparsa, kelle başına bir çorba düşer ve o insan için dua edilir...
"iyiki varsın be abi...sende olmasan aç kalıcaz..."
Bu arada cukkası sağlam olanlar bir köşeye geçip et yemekleri yerler...
Kaptan ise beleş yemek derdinde...
Bütün bunlardan sonra şehrinin sınırları görünür...yorumlar yapılır...
"böyle bir şehir varmı ya...bu şehir gözünü seveyim abi"
İnsan gurur duyar kendiyle, böbürlenir...böyle bir şehir uğruna yaptıkları için.
Evi yakın olanlar otobüsü durdurup evinin yolunu tutar...
Her inen arkaya dönüp aynı şeyleri söyler...
Beyler cümleten gazamız mübarek olsun...
Kendinize iyi bakın...
Ve hayat kaldığı yerden devam eder...
bursa_mc
10.Ağustos.2009, 23:42
Dünkü maça biletim yoktu ama ben yinede bir şekılde girerim diye stadın oraya gittim..Eski bir arkadaşımı gördüm,babamdan isteyipte bana hayır dediğini o arkadaşım yaptı..Gitti gişeye benım için bilet aldı 15 lira vererek.İşte kardeşlik budur benım için..
bugra 1905
10.Ağustos.2009, 23:46
Trabzon Maçında Yenildik Belki Ama Yanımdaki İnsanla Omuz Omuza Verip Beraber Bağırmak Hiç Bişey Bu Duyguyu Tarif Edemez
Fietra 10
11.Ağustos.2009, 02:15
Henüz daha dün geldim Sivas'tan gerçekten insan özlüyor futbolu , tribünü ,arkadaşlarını..Adını bilmediğin ama sürekli beraber deplasmana gittiğin yüzüne aşina oldugun insanları görmek bile büyük bir özlem haline geliyor..İçin güzelleşiyor..Anilton 'un yazısı oldukça hoş ve birebir gerçek..Hiç tanımadıgın insanın senle içkisini sigarasını al kardeşim diyerek paylaşması kadar varmı güzel şey..Ben bilirimki biz sorun etmeyiz yemeği,parayı,sigarayı,alkolü kimde varsa o verir.Arada sırada zıt tipler çıkar..Muhtemelen hayatında deplasmana bir kez gidecek tiplerdir bunlar çok barınamazlar zaten aramızda..Ve belkide tribünün en önemli şeyi herşeyin o statta,maçta kalması..
SAİT71
11.Ağustos.2009, 02:44
Emeğine sağlık az mı girdik biletsiz büyüklerimizin yanında. Helel kışın az mı uyuştu açık tribünde ayaklarımız. Titredik soğukta, yağmurun altında kar da kışta ama yalnız bırakmadık asla.
Powered by vBulletin® Version 4.2.2 Copyright © 2025 vBulletin Solutions, Inc. All rights reserved.