PDA

View Full Version : Daum’un harcanan gençleri !



ColdPlay1985
07.Ekim.2009, 15:33
“Daum, Arda’yı oynatmazdı

Türkiye’de şampiyonluk istiyorsanız Daum bir numaralı tercihtir. Ama Avrupa’da başarı ve yerli oyuncuların iyi kullanımı gibi bir amacınız varsa, hayır.

İmzaladığı gün de fikrim aynı olduğundan bu konuda içim rahat! Fenerbahçe, Daum’u getirerek hedef küçülttü.

Daum kestirme yolları çok iyi bilir. Ülkeyi bizi iyi tanır. Ve amacı sadece ne olursa olsun yerel başarıdır. Bu yüzden Özgür Çek gibi geleceğin milli oyuncusunun gönderilmesi onun için önemli olmaz. Yerine gelen Özer de önemli değildir. Çünkü sıkışmadıkça onu kullanmaz, gelişmesi için uğraşmaz.

Misal Polat, Yıldırım’ın teklifini kabul edip Arda’yı, Fenerbahçe’ye verse, kendi isteğiyle onu oynatmaz. Tıpkı Topuz olayında olduğu gibi ancak baskıyla ondan biraz yaralanır.

Tersine çevir. Antrenmanların yıldızı Özer-Rijkaard buluşması olsa ne olurdu diye de düşünmeden
edemiyor insan…”
Bu satırlar Mehmet Demirkol’un 29 Eylül 2009 tarihli Milliyet gazetesindeki yazısından. Birçok kişi de böyle düşünüyor muhtemelen. Aslında birçok kişi bunlar böyle yazdıkları ve istedikleri için bildikleri gerçekleri bile gözardı edip kendilerine gösterilen sahtenin sahteliğine inanıyor ve onların istediği yönde düşünüyor.

Christoph Daum üzerinden birçok yaygara kopartıldı, kopartılacaktır da…
Şimdilerde moda olan ise gençleri oynatmadığı safsatası.

Christoph Daum, tüm teknik direktörlük hayatı boyunca futbol dünyasına sayısız genç oyuncu bularak, yetiştirerek, geliştirerek kazandırmış, yıldızlar keşfetmiş ve önlerini açmış bir teknik direktördür. Christoph Daum’a yapılacak en mantıksız saldırılardan biri gençlere değer vermediğidir. Çalıştırdığı takımların yaş ortalamasına bakarsanız, genellikle 25 yaş ortalaması etrafında gezdiğini görmeniz bile yeterli olacaktır ki, elbette bunun yetmeyeceği gözlere girsin diye biz birkaç örnekle durumu ortaya koyalım.

Halep oradaysa arşın burada durumları yani.

Boşa sallamak kolay. Türkiye’deki kariyerini herkes biliyor, biraz da dışarıda yaptıklarına bakalım, kimler gelmiş kimler geçmiş dünya futboluna Daum’un ellerinden. Verelim detayları:

Christoph Daum 1986 yılında 1 FC Koln’un teknik direktörlük koltuğuna oturur.

İlk işi 19 yaşındaki Thomas Haessler‘dir. Aslında Haessler 1984′te Koln kadrosuna katılmıştır. 1981 yılında Koln’un altyapısında göreve başlayan Daum’un da takibiyle Haessler 1983 yılında henüz 17 yaşındayken Koln kadrosuna kazandırılır. 1985′te önce yardımcı hoca, bir sezon sonra da 1FC Koln teknik direktörü olan Daum ile birlikte çok önemli 4 yıl geçirir. Daum Koln formasını ona 19 yaşındayken 4 sezon boyunca sırtından çıkarmamak üzere vermiştir. Alman futbolunun 90′lardaki en önemli orta saha yıldızlarından olan Thomas Haessler Daum’un elinde gelişmeye başlar. Daum’un teknik direktörlüğü öncesindeki iki sezon toplamda 27 maça çıkarken, Christoph Daum’la 4 sezonda 122 maça çıkmış ve Daum’un vazgeçilmezi olmuştur. Christoph Daum 1990 yılında kulüpten ayrılır. Aynı sezon artık 24 yaşında olan Thomas Haessler ilk büyük transferini gerçekleştirir ve İtalya’nin dev kulüplerinden Juventus’a tam 15 milyon Mark karşılığında transfer olur. Kariyeri boyunca 101 kez Almanya milli takımı formasını sırtına geçiren Thomas Haessler 1990 Dünya Şampiyonluğu ve 1996 Avrupa Şampiyonluğu apoletlerini gururla taşımaktadır. 1989 ve 92 yıllarında yılın Alman futbolcusu ödüllerini alır. 1992 yılında Danimarka’ya kaybedilen Avrupa Şampiyonası’nın yıldızı olarak akıllarda kalır. Karl-Heinz Rummenigge ve Littbarski gibi yıldızlardan sonra teknik, yaratıcı, oyun kurucu, mükemmel frikik atan Alman yıldız oyuncu boşluğunu dolduran Haessler, Alman futbolunun en az 10 yılına damgasını vurmuştur.

Christoph Daum, 1987-88 sezonu başında Almanya’nın gelmiş geçmiş en büyük kalecilerinden biri olan 33 yaşındanki Toni Schumacher’le yolları ayırır ve Schumacher Schalke 04′e gönderilir (bildiğimiz gibi Schumacher bir sonraki sezon da Fenerbahçe’ye gelir). Ve genç oyuncu düşmanı Daum, FC Koln kalesini altyapıda da öğrencisi olan Almanya’nin gelecekteki çok önemli kalecilerinden olacak olan Bodo Illgner’e henüz 19 yaşındayken teslim eder. 54 kez Alman Milli takımı forması giyen Bodo Illgner 1989-90-91-92 yıllarında üst üste 4 yıl Almanya’da yılın kalecisi seçilir. Ayrıca 1991 yılında Avrupa’da yılın kalecisi ödülü kendisine verilir.



1986-87 sezonunda Waldhof Mannheim takımında oynayan 21 yaşında kara kuru bir defans oyuncusu vardır. 1987 sezonu başında Christoph Daum kendisini FC Koln’e alir. 1989 yılına kadar Koln’de kalir, gelişir ve 1989 yılında önce Bayern Munih’e, ardından 1991 yılında Juventus’a transfer olur. Kariyeri boyunca 105 kez Alman Milli takım forması giymiş ve Almanya’nın gelmiş geçmiş en önemli defans oyuncularından biri olan bu genç çocuğun adı Jürgen Kohler’dir. Kariyerindeki başarılar saymakla bitmez. En dikkat çekicileri 1990 Dünya Kupası şampiyonluğu, 1996 Avrupa şampiyonlugu, 1 adet Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, 1 adet Kıtalararası kupa şampiyonluğu, 1 Serie A şampiyonluğu, 1 İtalya kupası, 3 Bundesliga şampiyonluğu (1 x B.Munih, 2 x B.Dortmund), böyle uzar gider bu…

1990 yılında VfB Stuttgart’ta teknik direktörlük görevine getirilen Daum, burada da icraatlarına devam eder. Gelir gelmez yaptığı ilk transfer Dynamo Dresden’de oynayan, Doğu Alman liginde dikkatleri üzerine çekmeye başlamış olan kızıl, genç bir oyundur. Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesiyle transfer problemi de ortadan kalkınca Daum tarafından VfB Stuttgart’a 23 yaşında transfer edilen bu oyuncunun da adı Matthias Sammer’dir. Almanya’nın ve Avrupa’nın en önemli oyuncularından olan Sammer, Daum ve Stuttgart’la şampiyonluk yaşar, 1992 yılında da İtalya’nin bir başka devi Inter’e transfer olur. 23′u Doğu Almanya olmak üzere toplam 74 kez milli takım forması giyen oyuncu 1995 ve 1996 da Almanya’da yılın futbolcusu, 1996′da ayrıca Avrupa’da yılın futbolcusu ödüllerine layık görülür. Kariyerindeki başarılar aynı Kohler’deki gibi saymakla bitmez. 1 Avrupa Şampiyonluğu, 1 Avrupa Şampiyonlar ligi, 1 Kıtalararası kupa şampiyonluğu, 3 Bundesliga, 1 Almanya kupası, 3 adet Almanya Süper Kupası …

Gelelim Christoph Daum’un Bayer Leverkusen yıllarına.

Daum 1996 yilinda göreve başlarken, artık emekliliği gelmiş olan 35 yaşındaki Bernd Schuster’i takımdan gönderir, Rudi Voller’de aynı yıl futbolu bırakır. Ağırlık Ramelow gibi genç oyunculara verilecektir. Daum’dan 1 sezon önce 2. ligdeki Hertha Berlin’den transfer edilen Carsten Ramelow henüz 21 yaşındadır, Daum’la büyük bir çıkış ve gelişim yakalar, takımın değişmezi olur. 46 defa Alman milli takımı forması giyer. 1995 ve 2008 yılları arasındaki Bayer Leverkusen kariyerinde 333 Bundesliga maçına çıkar.

Daum’un Leverkusen’de başlarken bulup getirdiği bir oyuncu olan Jens Nowotny‘de tıpkı Ramelow gibi 2.Lig’deki bir başka ekip olan Karlsruhe’den gelmiştir. Daha Bundesliga’daki ilk sezonunda Daum’la 32 maça çıkmıştır, yaşı 22′dir. Oynadığı dönem içinde çok önemli bir defans oyuncusu haline gelen Nowotny, 1996 ve 2006 yılları arasında Bayer Leverkusen’le 231 Bundesliga maçına çıkar aynı Ramelow gibi Alman milli takımının değişmezi olur ve toplam 48 defa bu formayı giyer.

Avrupa futboluna bir başka Christoph Daum hediyesi de Kovac kardeşlerdir. Her ikisi de 2. Lig’den transfer edilen kardeşlerden Robert olanı 22 yaşında FC Nürnberg’den, Niko olanı da 24 yaşında Hertha Berlin’den 1. Bundesliga’nın yolunu tutup B.Leverkusen’de Daum’un emri altına girmişlerdir. Sonraki gelişim ve ilerleme süreçleri, yaptıkları transferler malum. Bayern Münih ile her iki oyuncu da Bundesliga ve Almanya Kupası şampiyonlukları yaşamışlardır.

1996 yılında, Christoph Daum’un Brezilya’dan genç, çok yetenekli, nokta oyuncu bulma becerisi ve elbette bunları yetiştirme, Avrupa futboluna adapte edebilme kabiliyeti kendisini göstermeye başlayacaktır. Bu akımın ilk oyuncusu Ze Elias’tır. 1996 yılında Christoph Daum tarafından B.Leverkusen’e transfer edilen Ze Elias 20 yaşındadır ve bir sezonda sonra İtalyan devi Inter’e gider.

Bayer Leverkusen’deki 2. sezonunda Daum, Brezilya’dan başka bir oyuncu getirir. Dünya futbolunda ön libero adıyla anılan mevkiye en az 10 yıl damga vuracak bu 21 yaşındaki çocuğun adı Emerson’dur. Daum onu Gremio’dan alır Leverkusen’de dev bir orta saha savaşçisisna dönüştürür, dünya futboluna sunduğu başka bir yıldız olur Emerson. 2000 yılında Daum’un ayrılışı sonrası Roma’ya transfer olur ve muhteşem kariyerine İtalya’da devam eder.

Aynı yıl B.Leverkusen kadrosuna katılan genç Hırvat, Boris Zivkovic’de henüz 22 yaşındadır ve 2003 yılına kadar Bayer Leverkusen formasını başarıyla 150 kez giymiştir.

Bir sonraki sezon olan 1998-99 sezonunda Christoph Daum, Flamengo’dan Ze Roberto‘yu alır. Ze Roberto daha önce büyük bir transfer yapıp Real Madrid’e transfer olmuş fakat uyum sağlayamamış ve Flamengo’ya gönderilmiştir. Daum kendisini takip etmektedir ve Leverkusen’le ikinci Avrupa macerasına ikna eder. Ze Roberto’nun futbolu Christoph Daum’un yönetimi altında büyük bir gelişim gösterir, Alman ve Avrupa futboluna adapte edilir, stili değişmeye başlar ve kulübün en önemli oyuncularından biri haline gelir. Bayer Leverkusen’e geldiğinde 24 yaşındadır ve 2002 yılında 9.5 milyon Avro’ya Bayern Münih’e transfer olur.

1999-2000 sezonuna birçok transferle girer Bayer Leverkusen. Inter Bratislava’dan 22 yaşındaki Vratislav Gresko alınır, bir sezon sonra İtalya’ya Inter’e uçar. NK Osijeck’ten 19 yaşındaki Hırvat Jurica Vranjes alınır, başarılı 3 sezondan sonra Stuttgart’a geçer Vranjes, şu an hala Werder Bremen forması giymekte. Bir 2. Lig oyuncusu olan Thomas Brdaric ise 24 yaşında Fortuna Koln’den aynı sezon transfer edilmiştir. Gösterdiği gelişim ile Bundesliga’da orta seviyenin biraz üzeri bir oyuncu olmayı başarmış ve 1999-2008 arası Bundesliga’da 184 maça çıkmıştır. Aynı dönem içinde 8 defa Alman Milli Takımına çağırılıp 1 de gol atmıştır milli formayla.

Eintracht Frankfurt’tan gelen Bernd Schneider 25 yaşındadır. Fakat önemli olan Bayer Leverkusen’de gösterdiği gelişimdir. Daha önce yerel Carl-Zeiss Jena takımında yıllarını geçiren Schneider 1 yıl Eintracht Frankfurt’ta oynadıktan sonra Christoph Daum tarafından Bayer Leverkusen’e kazandırılmıştır. 1999-2009 arasında 263 defa Bayer Leverkusen forması giyen ve takım kaptanlığı yapan Schneider, 81 defa da Almanya Milli Takımı formasını başarıyla giymiştir.

Aynı yıl bir diğer transfer de 22 yaşındaki Michael Ballack‘tır. Daum bu gelecek gördüğü başarılı genci transfer etmek için herşeyi yapar. 21 yaşında Kaiserslautern’de belli bir seviyeye gelen ve ismi duyulmaya başlanan Ballack, Daum’un Leverkusen’inde bir canavara dönüşür. Daum genç Ballack’a formayı verir ve Ballack 3 sezonda Bundesliga’da 27 Avrupa’da 9 gol atarak Almanya’nin son dönemdeki en büyük orta saha oyuncularından biri olduğunu, daha da olacağını herkese gösterir. Hala kariyerine Chelsea’de devam etmekte olan Ballack’ın başarılarını yazmaya gerek duymuyorum elbette. Kendisi de dünya futboluna bir Christoph Daum hediyesidir.

2000 yılının kışında Daum Leverkusen’den herkesin bildiği malum sebepten dolayı ayrılmak zorunda kalır. Milli takıma kazandırdığı onca oyuncudan sonra kendisi Alman Milli Takımı başına geçecekken başına gelen olay sonrası Bayer Leverkusen ve Almanya’dan uzaklaşmak zorunda kalmıştır, fakat giderayak hem Leverkusen’e hem de dünya futboluna bir kıyak daha yapar Internacional forması giyen 22 yaşındaki Brezilya’li Lucio‘yu Bayer Leverkusen’e kazandırır. Lucio gelmiş geçmiş en iyi Brezilya’lı defans oyuncularından biri olup, çok başarılı 3 sezon sonunda Bayern Münih’e transfer olur. Şu an Inter forması giymekte olan Lucio, 2002′de Dünya Kupası’nı kazanan Brezilya milli takımının en önemli oyuncularından biriyken (maçların tamamında 630 dakika forma giymiştir) halen milli takımının kaptanlığını yapmaktadır. Aynı dönemde bir diğer transfer de 23 yaşındaki Arjantin’li sol kanat oyuncusu Diego Placente‘dir. Daum, belki bu son iki oyuncuyu kullanamamıştır fakat Bayer Leverkusen’e aldıran kendisidir.

Durum bu. Christoph Daum’un tedrisatından geçenlerden küçük bir kesit.

Daum gençlere değer vermez, gençleri oynatmaz, gençleri harcar, kullanmayı bilmez, gelişimlerine önem vermez, önem vermeyi bırakın gençlerin kendilerini geliştirmesine izin vermez gibi bir sürü safsata. Ve bunun peşinden gidenler.

Christoph Daum, dünyada oyuncu potansiyelini doğru analiz edebilen, oyuncu gelişimine çok katkıda bulunan, çok önem veren, genç oyunculara değer veren ve elindekinin kıymetini iyi bilen sayılı teknik adamdan biridir.

Bugüne kadar sayısız oyuncunun gelişimine katkıda bulunmuş, birçoğunu dünya piyasasına sunmuş, yine birçoğuna farklı görevlerle farklı yetenekler kazandırmış bu teknik adamı, “Daum Özer’i oynatmaz, gelişmesi için uğraşmaz, geleceğin milli oyuncusu Özgür Çek’de onun için önemli değildir, Mehmet Topuz’u ancak baskıyla oynatır, Arda’yı bile verseniz oynatmaz” diyebilmek için ya derinliksiz/vizyonsuz son derece sığ ve basit bir görüşe ya da insanları kandırma amacı taşıyarak rüzgarın estiği yöne göre yorum yapmayı benimsemiş olmanız gerekmektedir. Yoksa aynı yorumu kıraathanelerdeki yüzlerce Mehmet emmi de yapar nedir yani?.

http://www.tirajik.com/daumun-harcanan-gencleri/

Alıntıdır.

Daum genç oyunculara güvenmez onları oynatmaz diyenlerin okuması gereken bir yazı.

Sekopej
07.Ekim.2009, 15:51
Daum'un güvendiği oyuncu olacaksın, eğer Daum güvenip oynatıyorsa yaşa bakmaz. Bir önceki dönemini hatırlayalım, o zaman kurulan takımın yaş ortalamasını hatırlayalım.

Ayrıca Almanya'da yaptığı gibi Türkiye'de yapamaz çünkü Daum artık bizi biliyor. Oyuncu al, yetiştir ile uğraşmak yerine, direk sonuca gitmeyi düşünüyor. Ama yukarıda verilmiş örnekler, istediğinde neler yapabileceğinin de gösteriyor. Ama bizim ülkemizde, Fenerbahçe'de ilk plan kazanmak olduğu için, güvendiği, başarı elde edebileceği isimlere forma veriyor.

Ve çok zorda kalmadıkça bu kadroyu bozmuyor, işte bu yönü eleştirilebilir belki. Kadroyu bozmadığı ve 14-15 kişi ile sürekli ilgilendiği görüldüğünde, dışarıda kalan oyuncular içerisinde genç olanlar dikkati çekiyor elbette ve gençlere önem vermiyor deniyor. Eğer oyuncu bu 14-15 kişi arasındaysa da zaten oynama fırsatı buluyor ve gelişimini sürdürüyor.

Özer de Daum'un gözüne girecektir, Türkiye'de Özgür'ün gelişmesi için ya da Abdülkadir'in deneyim kazanması için uğraşmaz Daum ama Özer artık bir seviyeye gelmiş, formayı giydiğinde sırıtmayacaktır, bu nedenle de Özer mutlaka oynayacaktır.

Peki geçen sene alınan Abdülkadir, Furkan, Onur ve gönderilen Özgür. Bunların direk Daum'un takımına girmesi zor, Daum'un Türkiye'deki anlayış gereği bunları takıma ısındırması bile zor. Kupa maçlarında belki maçın sonlarına doğru ancak forma yüzü görürler bu sene, maalesef ki durum bu.

SAİT71
07.Ekim.2009, 15:54
Heryerde başarabilirde Türkiyede başaramaz. Bir kere başkan oynatmaz genç oyuncuyu. Yani diyelim bir hata yaptı herhangi bir başkan olsun Aziz yıldırım olsun üzerindeki baskı nedeniyle "ne gereği var hocam, elinde şu oyuncu varken gidipte o çocuğu oynatmaya" der.. Ben olsam "bu şartlarda" gençleri oynatmazdım. Yani oyuncu çıkarmazdım. Çünkü onun yapacağı bir hata benim bütün emeğimi harcayacak. Önce şartlar elvermeli ki bu riski göze alabilmeliyim ve sonunda o hataları yapa yapa o çocuğu adam edeyim..

LifeYourself
07.Ekim.2009, 19:36
Bir aralar türkiye futbolu gelişmemişken galatasaraya bir hoca geldi yanlış hatırlamıyorsam.Hatta yine yanlış hatırlamıyorsam asistanı feldkamptı:)O zamanlar türk futbolu çok kötüydü sahalar topraktı falan.Bu hoca galatasarayı yeniledi alt yapı falan filan stad herşeyini yaptı ama ilk sezon şampiyon olamadı.Sonra oldu mu bilmiyorum ama bu adama her türlü destek sağlanmıştı.Ama nedense artık hiçbir yönetici bunları yapmıyor.Anadolu takımlarından bazıları hariç onlar bile boyna T.D değişiyor.
Bence bu sistem değişmeden ne rijkard ne daum ne başka TD gençlerle uğraşma riskini almaz.Mesela sergen hep diyor benim a2 deki takımda as takımda çıkarıp oynayabilecek bir sürü oyuncu var ama oynamıyorlar öyle kayboluyorlar diyor:)

ozaniel
07.Ekim.2009, 20:45
Daum, Denizli gibi hocalar yıllarca Türkiye'de çalıştıklarından taraftarların ve yönetimlerin beklentilerini biliyorlar, bu yüzden genç oyuncularla uğraşmıyorlar. Daum şu an Almanya'da bir takımı çalıştırsa gençlere yönelirdi.

murat taşlı
07.Ekim.2009, 20:59
Gerçekten yetenekli olup sanş bulamayan oyuncu olacağını sanmıyorum .Herkes gençlere önem vermiyor diyor zamanında Tuncay a vermedimi şimdi Colin e vermiyormu.Şimdi bakalım harcanan kim var ben kimseyi göremiyorum varsa söyleyin Fener de sanş bulamamışda gittiği takımda yıldız olan (-ki olabilirde dünyada bunun örnekleri var kendi alt yapısından oyuncuları gönderip sonra tonla paralara geri alan takımları).

ozaniel
07.Ekim.2009, 21:51
En basitinden yıllardır kulübede çürütülen Semih var. Kulübede oturmak yerine oynasa şimdi çok daha ileri düzeyde olurdu.

murat taşlı
07.Ekim.2009, 22:42
En basitinden yıllardır kulübede çürütülen Semih var. Kulübede oturmak yerine oynasa şimdi çok daha ileri düzeyde olurdu.


Semih i sadece Daum mu oturttu?

ThersoN
07.Ekim.2009, 23:53
Para var huzur var arkadaşım..
Sadece Daum değil, FB'ye gelen bir çok teknik adamın her istediği oluyor, şu lazım diyor alıyorlar, bu lazım diyor alıyorlar, senin elinde bu var neden oynatmıyorsun diye sorgulamıyorlar ya da sorgulancak şekilde adam gelmiyor takımın başına..
Bence FB'nin genç yetiştirme ve Türk Futboluna kazandırma yolunda, son zamanlarda GS'nin bu kadar arkasında kalmasına sebep olan budur, FB finansal açıdan her türlü durumu kaldırabildiği için, gelen hoca genç isimleri ya da Türk oyunculardan bazılarını gözü tutmuyorsa hemen transfere yöneliyor,onları geliştirmeye takıma kazandırmaya eğilmiyorlar..
Nitekim; sezon boyunca düzenli oynayan bir Semih'in Türkiye Gol Kralı olma potansiyeli varken, tam da milli takımda iyi işler yaptı artık sürekli oynar derken, Ispanya'nin sözde gol kralı alındı, takıma monte edilmeye hala çalışıyor!
Bunun dışında sürekli yabancı hoca ile çalışan bir takımın, Süper Ligdeki gençlerin transferine yönetim bakıyor, yani belli ki Topuz; Daum istedi diye kadroya alınmadı, Özer de öyle.. Bu durumda adamın kadroda düşünmediği bi sürü oyuncu varken, bunlar da bu kervana katılmış oluyorlar biraz biraz.. ha şimdi oynuyorlar belki ama kalıcı olamazlar.. FB'nin böyle bir yapısı var bu işi sadece Daum'a yüklemek ya da Daum'u aklamak doğru değil..
Daum; Arda'yı oynatmazdı, ama GS şartlarında oynatması şarttı, ve gelen hoca yerli olsun yabancı olsun, takımın kaynaklarını gördükten sonra, ister istemez genç oyunculara eğilmek zorunda kalıyor.. Rijkaard işi başka ama GS'nin finansal yapısı FB gibi olsaydı, gelen hocanın kim olursa olsun, Aydın'ı, Uğur'u, Topal'ı falan çok ciddi olarak takımda düşüneceğini sanmıyorum.

E.Cartman
08.Ekim.2009, 02:04
Bu gençleri oynatmama durumu Daum'dan değil Fener'in genel yönetim yapısından kaynaklanıyor geLen TDler istedikleri transferi yapabildiği için gençlere pek yer kalmıyor ama şöyle bir gerçekte var ki Daum'a geniş kadro vermek yanlış çünkü diğer oyuncuların forma giyme şansı çok az çünkü Daum fazla rotasyon yapan bir TD değil, yorulan futbolcuyu dinlendirmeyen bir TD örneğin Andre Santos'taki düşüşün sebebi bu 14saatlik yolculuktan hemen sonra bile direk oynuyor adam mental ve fiziksel olarak bitmek üzere biraz dinlendirmesi lazım böyle oyuncuları...

TR.CaPTaiN
08.Ekim.2009, 02:47
Ispanya'nin sözde gol kralı alındı, takıma monte edilmeye hala çalışıyor!


La Liga'nın sözde değil özde resmen gol kralı alındı.

Bugün bazı sitelerde haberler gördüm. Fenerbahçe'nin başarısının sırrı ! Neymiş bir bakayım dedim ve okudum. Habere göre başarının sırrı: Fenerbahçe kadrosunun fazla bozulmaması, yani kadroda istikrar. Oysa ki Gençlerbirliği maçını kaybetmiş olsaydık, Fenerbahçe'nin başarısızlığının nedeni: Daum rotasyon uygulamıyor başlıkları görecektik. Yani diyeceğim odur ki, eğer başarılıysanız sezon sonunda 80 barajını geçtiğinizde kimse Daum'u genç oyuncu yetiştirmiyor diye eleştirmez. Hatta kimse bu tip bir eleştiriyi aklına dahi getirmez.

Şöyle bir hafızamı yokluyorum, Fenerbahçe'de geleceği çok parlak denilen oyuncular Fenerbahçe'den gittikten sonra ne yaptılar ? Benim hatırlayamadığım sizin hatırladığınız Fenerbahçe'den ayrıldıktan sonra patlama yapan oyuncu var mı ? En son örnek ben de dahil birçok kişinin umutlu olduğu Gürhan şuan Antalyaspor'da bile ilk 11'de çıkamıyor. Sağda fırtınalar estirir denilen Kerim Anadolu'da dolaşıyor. Yerli Carlos denilen Mahmut Hanefi aynı şekilde. Kemal Aslan Süper Lig'de bile tutunamadı. - Sakatlıkların kariyerinin tepetakla olmasında çok büyük etkisi vardır, kabul - İlhan Parlak Ankaraspor'da her ne kadar çok fazla maça çıkmasa da çok göze battı diyebilir miyiz ? Can Arat İBB'de forma giyebiliyor mu ?

Bu tip konularda sadece teknik direktör bu oyuncuyu harcadı diyerek kestirip atmamalıyız. Tüm boyutlarına bakmalıyız olayın.

Yazıda Daum'un yetiştirdiği oyuncular verilmiş. Aslında baya bilgilendirici, güzel bir yazı olmuş.

ThersoN
08.Ekim.2009, 03:02
La Liga'nın sözde değil özde resmen gol kralı alındı.


Yanlış anlama, ben gol krallığı mevzusuna pek ciddi bakmıyorum, çünkü bu her yerde böyledir ki, bi sezon gol kralı olan oyuncu daha sonraki sezon çöküyor,çok çok uzun zamandır(bakınız Metin Oktay, bakınız Tanju Çolak vb.) Türkiye'de ve çok bilgi veremesem de dünyanın bir çok yerinde gol kralları bir daha o kadar yüksek performans gösteremiyorlar, onun için gol krallığı bence çok övünülecek, pohpohlanacak bir konu değil, zira şu aralar GS'nin gündeminde Forlan oldugu söyleniyor - kendisi de gol kralı olarak geçiyor - fakat, bu iki isminde Real, Barça, Valencia ya da başka bir Avrupa kulubü tarafından alınmaması beni içten içe işkillendiriyor.



Bu tip konularda sadece teknik direktör bu oyuncuyu harcadı diyerek kestirip atmamalıyız. Tüm boyutlarına bakmalıyız olayın.


Dediğim gibi sadece Daum değil, Yönetimin böyle bir huyu var, haa şunu da düşünmek lazım.. Eğer yönetimin aldığı; Can,Kemal,Yusuf vb. oyuncular FB de oynayamayacak kalitede ise bu sonradan görülüp takımdan gönderiliyorsa, ben neyleyim öyle yönetimi, öyle ekibi..

Ayrıca eğer Aziz Yıldırım; Topuz'u aldığı gibi misal veriyorum, Arda'yı alsaydı, ve gelen hoca kim olursa olsun, sistemine ve anlayışına Arda uymuyorsa, ya da Arda'ya ısınamamışsa, o adamı oynatmaz, oyuncu da küser, formdan düşer, daha sonra bir anadolu takımında toparlanmaya çalışır, sen hep toparlanamayanlara örnek vermişşin fakat Yusuf olayını da unutmamak gerekir.

SAİT71
08.Ekim.2009, 03:26
Ben Kazım'a genç oyuncu demem. Genç dedimmi 17 bilemedin 18 yaşında sahaya çıkacak oynayacak. 22-23 yaşındaki adamlar futbol yaşı olarak artık genç sayılmıyorlar. :)

TR.CaPTaiN
08.Ekim.2009, 03:27
Yanlış anlama, ben gol krallığı mevzusuna pek ciddi bakmıyorum, çünkü bu her yerde böyledir ki, bi sezon gol kralı olan oyuncu daha sonraki sezon çöküyor,çok çok uzun zamandır(bakınız Metin Oktay, bakınız Tanju Çolak vb.) Türkiye'de ve çok bilgi veremesem de dünyanın bir çok yerinde gol kralları bir daha o kadar yüksek performans gösteremiyorlar, onun için gol krallığı bence çok övünülecek, pohpohlanacak bir konu değil, zira şu aralar GS'nin gündeminde Forlan oldugu söyleniyor - kendisi de gol kralı olarak geçiyor - fakat, bu iki isminde Real, Barça, Valencia ya da başka bir Avrupa kulubü tarafından alınmaması beni içten içe işkillendiriyor.

Gol kralı olmuş oyuncular o performansa tekrar erişemeseler dahi bu bize o oyuncuların gol kralı oldukları sezonlarda harcadıkları emekleri yoksayma hakkını vermez diye düşünüyorum. Sonuçta orda bir emek var, orda bir başarı var. Forlan mevzusu, dolayısıyla Real Madrid'in, Barca'nın almaması dolayısıyla oluşan soru işaretlerine gelecek olursak; eğer bu şekilde düşünecek olursak, ülkemize gelen tüm oyuncular da kalite eksikliği var demek zorunda kalırız. Ki bence bu doğru değildir. Ha R. Madrid, Barca kalitesinde olmayabilir ülkemize gelen oyuncular fakat onların da belli bir kalitesi olduğunu düşünüyorum.




Dediğim gibi sadece Daum değil, Yönetimin böyle bir huyu var, haa şunu da düşünmek lazım.. Eğer yönetimin aldığı; Can,Kemal,Yusuf vb. oyuncular FB de oynayamayacak kalitede ise bu sonradan görülüp takımdan gönderiliyorsa, ben neyleyim öyle yönetimi, öyle ekibi..

Ayrıca eğer Aziz Yıldırım; Topuz'u aldığı gibi misal veriyorum, Arda'yı alsaydı, ve gelen hoca kim olursa olsun, sistemine ve anlayışına Arda uymuyorsa, ya da Arda'ya ısınamamışsa, o adamı oynatmaz, oyuncu da küser, formdan düşer, daha sonra bir anadolu takımında toparlanmaya çalışır, sen hep toparlanamayanlara örnek vermişşin fakat Yusuf olayını da unutmamak gerekir.

Fenerbahçe bu oyuncuları aldığı zaman bu oyuncular Ümit Milli Takımda önemli yeri olan oyunculardı. Hatta yanılmıyorsam Mehmet Demirkol'un bu konuyla ilgili bir analizi vardı. Bizim Ümit Milli Takımımız Portekiz Ümitlerini çok güzel bir oyunla yeniyor ve o maçta Portekiz Ümit Milli Takımında C.Ronaldo, Quaresma gibi oyuncular oynuyor. C.Ronaldo şimdi dünyanın en büyük takımlarından birindeyken Türkiye Ümit Milli takımının önemli oyuncusu Kemal Aslan Bank Asya 1. ligde. Yani oyuncuların alınışında sorun yok.

Yusuf'a gelince;




Tecrübeli bir oyuncu olarak geçmişteki hatalarından çıkardığın dersler neler?

Hatalarımız oldu tabii, olmadı değil. Ama gençliğin verdiği heyecanla bu hataların hata olduğunun farkında olamıyorsun. Benim de gece hayatım vardı. Biraz abarttım, işin ucunu kaçırdım açıkçası. Ama evlenince kendimi topladım. Bir aile kurup, çocuğum da olduktan sonra hayatım daha da düzeldi. Ve devamında futbol hayatımda çok güzel günlerim oldu. 32 yaşından sonra Milli Takım’a çağırıldım.

ThersoN
08.Ekim.2009, 04:17
Gol kralı olmuş oyuncular o performansa tekrar erişemeseler dahi bu bize o oyuncuların gol kralı oldukları sezonlarda harcadıkları emekleri yoksayma hakkını vermez diye düşünüyorum. Sonuçta orda bir emek var, orda bir başarı var. Forlan mevzusu, dolayısıyla Real Madrid'in, Barca'nın almaması dolayısıyla oluşan soru işaretlerine gelecek olursak; eğer bu şekilde düşünecek olursak, ülkemize gelen tüm oyuncular da kalite eksikliği var demek zorunda kalırız. Ki bence bu doğru değildir. Ha R. Madrid, Barca kalitesinde olmayabilir ülkemize gelen oyuncular fakat onların da belli bir kalitesi olduğunu düşünüyorum.



Fenerbahçe bu oyuncuları aldığı zaman bu oyuncular Ümit Milli Takımda önemli yeri olan oyunculardı. Hatta yanılmıyorsam Mehmet Demirkol'un bu konuyla ilgili bir analizi vardı. Bizim Ümit Milli Takımımız Portekiz Ümitlerini çok güzel bir oyunla yeniyor ve o maçta Portekiz Ümit Milli Takımında C.Ronaldo, Quaresma gibi oyuncular oynuyor. C.Ronaldo şimdi dünyanın en büyük takımlarından birindeyken Türkiye Ümit Milli takımının önemli oyuncusu Kemal Aslan Bank Asya 1. ligde. Yani oyuncuların alınışında sorun yok.

Yusuf'a gelince;

Gol dediğimiz olgu çok garip birşey, atana bakmanın yanında attırana,nasıl ne pozisyonda atıldıkları da önemlidir, Gol krallığı da hangi takımda, hangi ligde olduguna göre ehemmiyet kazanır, fakat ne Forlan'ın ne de Guiza'nın daha büyük takımlara değil de, Fenerbahçe'ye geldiğini, ya da Galatasaray'la yazılıp çizildiğini bi türlü benim kafam almıyor, haa eğer konu parasal olsa, Real Madrid Barcelona gibi takımlarla bu konunun kıyası olmaz diye düşünüyorum.

Diğer konuya gelecek olursak, madem bu adamlar alınırken problemsizdi, süperdi vs. o zaman alındıktan sonraki motivasyon vb. uygulamalarda yanlış yapıldı, ya da verilmesi gereken özen verilmedi.. ben bunu demeye çalışıyorum, sadece teknik direktöre suç atmıyorum, tüm teknik adamların beğenmediği isimler olabilir, bunlar illa kötüdür ya da şöyledir böyledir demiyorum... ama eğer bu adam bilmem kaç yaş altı milli takımda aslanlar gibi performans gösteriyorsa, neden FB'de ya da başka bir kulüpte aynı şekilde oynayamasın, eğer kapasitesi yetmezse neden bu takıma alındı?
Ayrıca bu Fenerbahçe'nin değil, tüm büyük takımların sorunudur. Türkiye'de bir yabancı sevdası vardır, halen sürüp gitmektedir, şu azim ve formu Yusuf 32 değil de 20 kusur yaşında FB'de gösterseydi, şimdi Alex'in yerinde Yusuf olurdu, aynı şekilde Milli Takıma da tartışılmaz derecede katkı sağlamış olurdu..
Fakat bunun yerine takımlarımız gidip; aynı tip oyuncuları ithal ediyorlar ve yerlilerden 10 kat daha fazla para ödüyorlar, eğer Yusuf 20kusur yaşında yok alkoliktim, yok gece hayatım vardı diyorsa; suç Yusuf ta oldugu kadar bunu engellemeyen, göndermekte çare bulan teknik ekiptedir, idari yönetimdedir.
Çok çarpıcı örnekler var, Eto'o ismi, R.Madrid altyapısından yetişip, Barcelona'da fırtına gibi esti.. yani her takım, her altyapı hocası, her oyuncuyu geliştirecek, kazanacak diye birşey yoktur fakat bir yandan da Premier Lig ekipleri barlara, diskolara, gözlemciler yerleştirerek, oyuncunun ruhu bile duymadan, oralarda tespit edip ceza veriyor.. Bizim ülkemizde, başta büyük kulüpler olmak üzere; bir çok kulüp elindeki yerli oyuncuya değer vermeyerek, gidip belki de daha kötü yabancılara daha yüksek paralar ödüyorlar..
Iddaa ediyorum ki, bir çok Süper Lig kulübü transferde Brezilya altyapısı ve piyasasına, Türkiye'den daha öncelik tanıyorlardır.

TR.CaPTaiN
08.Ekim.2009, 04:43
Gol dediğimiz olgu çok garip birşey, atana bakmanın yanında attırana,nasıl ne pozisyonda atıldıkları da önemlidir, Gol krallığı da hangi takımda, hangi ligde olduguna göre ehemmiyet kazanır, fakat ne Forlan'ın ne de Guiza'nın daha büyük takımlara değil de, Fenerbahçe'ye geldiğini, ya da Galatasaray'la yazılıp çizildiğini bi türlü benim kafam almıyor, haa eğer konu parasal olsa, Real Madrid Barcelona gibi takımlarla bu konunun kıyası olmaz diye düşünüyorum.

Tabi ki kim attırdı, oyuncunun özelliği nedir, son vuruşları mı iyidir, ne tür alanda daha etkilidir bunlar önemli fakat gol kralı apoleti o kadar ucuz birşey değil. Real Madrid gol kralını almadı diye o gol krallığının önemi azalmaz. Bir oyuncuyu Real Madrid'in istememesi o oyuncunun kalitesiz olduğu anlamına gelmez. Oyuncu Real Madrid'te oynayabilecek kapasitede olmayabilir ama 3 büyüklerden herhangi birinde çuvalla gol atabilir. Yani bizim ligimiz için Real Madrid'in, Barcelona'nın bir oyuncuyu alıp-almamasını kıstas olarak kullanamayız.




Diğer konuya gelecek olursak, madem bu adamlar alınırken problemsizdi, süperdi vs. o zaman alındıktan sonraki motivasyon vb. uygulamalarda yanlış yapıldı, ya da verilmesi gereken özen verilmedi.. ben bunu demeye çalışıyorum, sadece teknik direktöre suç atmıyorum, tüm teknik adamların beğenmediği isimler olabilir, bunlar illa kötüdür ya da şöyledir böyledir demiyorum... ama eğer bu adam bilmem kaç yaş altı milli takımda aslanlar gibi performans gösteriyorsa, neden FB'de ya da başka bir kulüpte aynı şekilde oynayamasın, eğer kapasitesi yetmezse neden bu takıma alındı?
Ayrıca bu Fenerbahçe'nin değil, tüm büyük takımların sorunudur. Türkiye'de bir yabancı sevdası vardır, halen sürüp gitmektedir, şu azim ve formu Yusuf 32 değil de 20 kusur yaşında FB'de gösterseydi, şimdi Alex'in yerinde Yusuf olurdu, aynı şekilde Milli Takıma da tartışılmaz derecede katkı sağlamış olurdu..
Fakat bunun yerine takımlarımız gidip; aynı tip oyuncuları ithal ediyorlar ve yerlilerden 10 kat daha fazla para ödüyorlar, eğer Yusuf 20kusur yaşında yok alkoliktim, yok gece hayatım vardı diyorsa; suç Yusuf ta oldugu kadar bunu engellemeyen, göndermekte çare bulan teknik ekiptedir, idari yönetimdedir.
Çok çarpıcı örnekler var, Eto'o ismi, R.Madrid altyapısından yetişip, Barcelona'da fırtına gibi esti.. yani her takım, her altyapı hocası, her oyuncuyu geliştirecek, kazanacak diye birşey yoktur fakat bir yandan da Premier Lig ekipleri barlara, diskolara, gözlemciler yerleştirerek, oyuncunun ruhu bile duymadan, oralarda tespit edip ceza veriyor.. Bizim ülkemizde, başta büyük kulüpler olmak üzere; bir çok kulüp elindeki yerli oyuncuya değer vermeyerek, gidip belki de daha kötü yabancılara daha yüksek paralar ödüyorlar..
Iddaa ediyorum ki, bir çok Süper Lig kulübü transferde Brezilya altyapısı ve piyasasına, Türkiye'den daha öncelik tanıyorlardır.

Hala tek taraflı bakıyorsun olaya. Bu durumun oyuncu yönünü incelediğimizde tesadüf olmayan bir tablo çıkıyor karşımıza. 6-7 tane Fenerbahçe'de beklenti oluşan fakat bekleneni veremeden giden oyuncu örneği verdim. Haydi bir tanesini teknik direktör harcadı, bir tanesini başkan harcadı. Ee diğerleri ? Mesela Selçuk'u ele alalım; Fenerbahçe'de 6-7 sezondur bulunuyor. Geldiği günden şu güne kadar ne kadar kendini geliştirdi ?

Bizim kulüplerimiz oyunculara yeteri kadar değer veriyor fakat oyuncular kendilerine yeteri kadar değer vermiyor. Yusuf'u Fenerbahçe göndermemiştir. Yusuf daha fazla ilk 11'de oynamak istediği için kendisi gitmiştir. Sonuçta oyuncunun kafasına silah dayayıp kal diyemezsin. Veya oyuncunun kafasına silah dayayıp gece hayatını bitir diyemezsin. Bu işi gönülden yapmadığı sürece de oyuncu gerekirse aldığı maaşın yarısını ceza olarak kulübe geri öder ama yine de bildiğini okur.


Fenerbahçe’den ayrılışını “Hayatımdaki en büyük hatalardan biri” diye tanımlıyorsun.
İnsan kaybettiği şeylerin değerini sonradan anlıyor. Fenerbahçe’de yaşadıklarım her futbolcunun yaşaması gereken güzel şeylerdi. Bir problemim yoktu ama daha çok oynamak istediğim için ayrıldım. Ancak Anadolu kulüplerinde oynamakla, Fenerbahçe gibi büyük bir takımda oynamak arasında büyük farklar var. Hem maddi hem de manevi olarak çok fark var. Bunları gördüm.

ThersoN
08.Ekim.2009, 05:22
Bizim kulüplerimiz oyunculara yeteri kadar değer veriyor fakat oyuncular kendilerine yeteri kadar değer vermiyor. Yusuf'u Fenerbahçe göndermemiştir. Yusuf daha fazla ilk 11'de oynamak istediği için kendisi gitmiştir. Sonuçta oyuncunun kafasına silah dayayıp kal diyemezsin. Veya oyuncunun kafasına silah dayayıp gece hayatını bitir diyemezsin. Bu işi gönülden yapmadığı sürece de oyuncu gerekirse aldığı maaşın yarısını ceza olarak kulübe geri öder ama yine de bildiğini okur.

Burda kimse yanlış anlamasın ama yerli futbolcularımız biraz cahil, bunu herkes, tüm yorumcular söylüyor, tabi insanın derdi küçüklüğünden beri top olunca, kendini geliştirmesi gibi durumdan mahrum kalmasını hiç bir zaman küçümsemiyorum, fakat Yusuf ve ya daha çarpıcı bir örnek Sergen; kendisi itiraf ediyor, Bayern beni izledi, şiddetle istedi, sonra biraz araştırıp vazgeçtiler diye, neden vageçtiklerini sorunca işin magazin kısmını öğrenmişler dedi, yani Sergen'e birileri yol gösterse,etkili bir akıl hocalığı etse, Sergen Bayern'e ordan da başka prestijli Avrupa kulüplerine yelken açabilirdi..
Tabi her oyuncu bunu yapabilcek diye birşey yok, Selçuk'u ben de beğenmiyorum, FB'de nasıl oynuyor bilmiyorum..
Gelmek istediğim nokta olmucak yabancı oyuncular ligimizde oynuyor, ben bunu kaldıramıyorum açıkçası.. eğer Yusuf 32'sinde milli takımda ise, Sergen bu magazinsel havası ile bunları yaptı ise, bu isimlerin bir de zamanında daha disiplinli olduklarını düşünsek, neler yaparlardı kim bilir?
Konunun yine başına dönüyorum, bir oyuncunun kafasına silah dayayıp bara, diskoya gitmeyeceksin diyemezsin, fakat bugün futbol abidesi isimler, nasıl oluyor da böyle yollara sarıp, disiplinden kopmadılar.. ciddi, işini bilen, aldıgı oyuncuyu çürütme değil, kazanma arzusunda olan teknik ekipler kurulmalı, bunun da ucu işi bilen yöneticilere değiyor, o zamanda ciddi spor yöneticileri kulüplerde yer almalı, parası olan değil.. iş gittikçe büyüyor yani.. ama adamlar bunu yapıyorlar, bizde agzımız açık premier ligi ya da la ligayı izliyoruz..
Bahsettiğimiz (Yusuf,Sergen gibi) isimler için bu takip süreci geç bile kalmıştı.. Bu sistem oyunculara Arda hatta Sercan Yıldırım gibi yaş aralıklarında uygulanmalıydı.. Bugün 18-20 yaşında bir insanın; (kendimden yola çıkarak örnekleyim) her hafta 30bin-40bin kişinin önüne çıkıp top oynama hazzını, milli takımda oynama hazzını tattıktan sonra; ciddi bir yönlendirme almazsa, kendini kaybedeceğini öngörebilirim.. yani oyuncuya ''ee biz seni bu takıma alıp, bu tesis imkanlarını sunduk, deli gibi para verdik, sen kendini yetiştirmedin!'' demek dogru değildir. Çünkü futbolcu; Allah vergisi yeteneğini kullanarak çok küçük yaşlardan beri futbolla haşır neşir olmuş, kendini geliştirmeye zaman ayıramamıştır(aynı zamanda çok kültürlü ve bilgili olan futbolcu yok mudur vardır ama nadir rastlanır), hele ki bizim eğitim sistemimizde normal bir insan adam gibi eğitim alamazken, eğitiminden çalıp spora yatıran bir insanın durumu daha vahimdir.. bunun için bir kulüpte antrenörler vardır.
Toparlayacak olursak, böyle bir zamanda, günü,sezonu kurtarmaya yönelik amaçlar içerisinde olan büyük kulüplerimiz bu ince detayı atlayıp, İstanbul gibi büyükşehire ya da üç büyükler gibi sağlam bi camiaya gelen bir gencin uyum sürecine yeterli destek vermeyerek ''senden adam olmaz'' diyerek takımdan göndermek ya da başka isimler için sağa sola takas vermek durumunda kalıyorlar.Bir sezonda Süper Lige tonlarca isim gelip her sezon sonu tonlarca isim serbest kalıyor ya da zararına satılıyor..Hele ki kulübün finansal durumu iyiyse bu hiç sorun olmuyor, olan futbolcuya oluyor, dünyada bunun büyük örneği Chelsea'nin ilk para babası oldugu zamanlardı, takıma Premier Lig'i, Chelsea'yi kaldıramayacak isimler, alıp sonra serbest bıraktılar, olan futbolcuya oldu.. Hadi orası İngiltere, bizim ülkemizde bir kulübün altyapısından yetişip, işinin ehli olmayan bir antrenörün bundan adam olmaz raporu ile futbolu genç yaşta bırakan nice yetenekli oyuncu vardır, ya da dışardan getirip denenip beğenilmeyen, sonra Milanlarda, Real Madridlerde oynayan isimler var..

Bu bir gerçek biz yerli oyuncuyu önemsemiyoruz, yeterli desteği vermiyoruz, içindeki ışığı göremiyoruz, yani biz bu işi beceremiyoruz.. onun için bir de paramız varsa, bi adam alıp hakkındaki fikrimizi sezon ortasında verip yallah yolluyoruz..

TR.CaPTaiN
08.Ekim.2009, 05:38
Sergen, Yusuf, Ceyhun gibi isimlerden büyüklerinin nasihatlerini eksik edeceklerini sanmıyorum. Kesinlikle birileri bu oyunculara bak yanlış yoldasın demiştir. Ama oyuncu maça çıkarken maçtan sonra nerede eğleneceğini düşünüyorsa o futbolcuya kim nasihat ederse etsin işe yaramaz. Sergen bu konuda en çarpıcı örnektir. Yeteneğine kimse birşey demez, diyemez. Ama bakalım bir Sergen'in kariyerine. Çorap değiştirir gibi takım değiştirmiş. Farzedelim ki A takımında kimse sahiplenmedi, B takımında kimse sahiplenmedi, C takımında kimse sahiplenmedi D takımında da mı kimse sahiplenmedi ? Ben özellikle de bu tarz oyuncuların bu tür durumlara düşmelerinde büyük suçun kendilerine ait olduğunu düşünüyorum.

Oyuncularımız öncelikle kendi yeteneğine sahip çıkacak. Futbolda yeteneğine ihanet edersen Sergen gibi Etimesgut Şekersporlara kadar düşersin, Yusuf gibi yetenekli bir adam tüm futbol kariyerini 3 büyüklerde hatta Avrupa'da geçirmesi gerekirken yıllarca Anadolu takımlarımızda oynadı. Ceyhun yine aynı şekilde. Adriano yeteneğinin değerini bilemedi Avrupa'da tutunamadı, daha doğrusu tutunmak istemedi. Bir zamanlar top ayağına geldiğinde spikerlere şiirler yazdıran Ronaldinho şimdilerde kilosuyla, yedek kulübesinde oturmasıyla konuşuluyor ve Maxi Lopez'den Gremio'ya davet alıyor. Yani Ronaldinho bile olsanız yeteneğinize sahip çıkmazsanız kimsenin uzattığı eli de tutamazsınız. Tıpkı bizim bu 3-5 tane meşhur oyuncumuz gibi.

ThersoN
08.Ekim.2009, 06:13
Oyuncuda suç yoktur demiyorum zaten ben, ama bu adamların bu şekilde kaybolmasında kulüplerin, Türk Futbolunun genel yapısının da suçu var..
Tabi hiç almak istemeyen bir oyuncuya zorla profesyonellik aşılıyamazsın, ama bu adamda gelecek görüyorsan, onun suyuna gitmeli, belki herkese uyguladıgını değil, b planını uygulayarak onu kazanmalısın, ama futbolun büyük bölümünün para oldugu bir ortamda, kulüplerin futbolcuların değerleri, borsa gibi günden güne değişebiliyorsa, kimse böyle işin ufak detaylarıyla uğraşma verir milyon euroları alır isimleri, sonra satar.. Altyapı işini kendine misyon edinmiş bir kaç kulüp dışında (Ajax,Arsenal vs.)...Nitekim Arsenal altyapı antrenörlerinin o izlediğim isimlerin her birine onların karakterlerine göre değişik yöntemler uyguladıklarını düşünüyorum, yoksa kimse böyle yüksek oranda bir genç kazanımı sağlayamaz..
Benim belirttiğim yaşlarda, Ronaldinho'nun da, Adriano'nun da bahsettiğim ayrıcalık gösterilerek üzerine düşülmüştür, yoksa bugun adlarını bilmezdik, Brezilya'nin arka sokaklarında eriyip giderlerdi, zaten belli bi yaştan sonra oyuncuya daha fazla birşey katamazsın, 27-28 yaşına gelmiş yapabilceğinden çok çok düşük düzeyde oynuyorsa o isim Ronaldinho da olsa yol gözükmüştür.Burda yapılması gereken genç oyuncuları kazanmaktır, gençten kastım 22 yaşına kadar sürdürülebilir.. Yusuf,Sergen,Ceyhun gibi isimlerin daha gençken üzerlerine daha fazla düşülse idi, orta yaşlarda böyle olmazlardı, haa gençken yapamadın imkanın yetmedi, ya da ufak bi anadolu kulubunde idi o zamanlar, Öyleyse ya aldıgın zaman onu zihinsel olarak yetiştireceksin, ya da yapamayacaksan onu almayacaksın, ya bu oyuncunun böyle olumsuz yanı var dur bakalım bi de bizim takımda oynasın belki işe yarar mantıgının geçerliliği yoktur. FB'ye zamanında gelen gençlerin ümit milli takımda canavar gibi oynadığını kendin söylüyorsun, o zaman FB'de oynayamamasının sebebi uyum ve gelişim sürecinde yeterli desteği alamamasıdır, haa eğer almış da pişmemişşe o zaman oyuncunun suçu değil yanlış transferdir bunun adı.. eğer FB antrenörleri bundan adam olmaz yanlış transfer diyorsa, o adamın 32sinde milli takım düzeyinde olmaması lazım.
Sonuç olarak, Arda'yı; Arda, Mehmet Topal'ı Mehmet Topal yapan kendi çabası biraz da GS'nin payı ise, Kemal'i, Yusuf'u bu duruma düşüren kendi tutumunun yanında biraz da FB'dir, ama antrenör ya da yönetici ismi veremem.. topluca bir yanlıştır..
Bu isimler işinin ehli bir kulübün altyapısından çıksaydı, bu durumda olmazdı.. aynı şekilde Arda'sı,Emre'si de işinin ehli bir kulübün altyapısından çıksaydı şimdiki durumlarından daha iyi olurdu..
Ben böyle düşünüyorum, kaliteli futbolcu geliştirmekte baya geç kaldık, bir çok yetenek elimizde patladı, piyasaya çıkanlar ise daha kaliteli olabilirdi.. bu işi şimdi biraz biraz GS yapmaya çalışıyor, ama bunun nerden çıktığı apaçık belli para sıkıntısından, tamam altyapı da ucuz bir iş değil ama orda verilen emek, harcanan zaman ve paranın yerine şıp diye dışardan bir futbolcu getirmek aynı zamanda bu futbolcu biraz ünlü ise isim yapmak var, gerçi ünlü olmasa bile bir çoğumuz halen yabancı oyuncuya tamah ediyoruz, yabancı olsun da olsun kıvamındayız.. ben hiç bir kulubun yabancı kontenjanını boş bıraktıgını görmedim..

TR.CaPTaiN
08.Ekim.2009, 12:38
Ronaldinho, Adriano örneklerini yaşlarından dolayı değil, yeteneklerine sahip çıkmadıkları an tepetakla olmaları nedeniyle verdim. Eğer Ronaldinho veya Adriano gece hayatını 27-28 yaşında değil de daha erkenden abartsaydılar bulundukları yerlere gelemezlerdi. Veya Yusuf gibi hayatlarını sonradan düzene koydularında büyük takımlarda karşımıza çıkardılar ve futbolseverler de sen bunca zaman nerdeydin, keşke daha fazla izleme imkanımız olsa diye dövünürdü.




Öyleyse ya aldıgın zaman onu zihinsel olarak yetiştireceksin, ya da yapamayacaksan onu almayacaksın, ya bu oyuncunun böyle olumsuz yanı var dur bakalım bi de bizim takımda oynasın belki işe yarar mantıgının geçerliliği yoktur. FB'ye zamanında gelen gençlerin ümit milli takımda canavar gibi oynadığını kendin söylüyorsun, o zaman FB'de oynayamamasının sebebi uyum ve gelişim sürecinde yeterli desteği alamamasıdır, haa eğer almış da pişmemişşe o zaman oyuncunun suçu değil yanlış transferdir bunun adı.. eğer FB antrenörleri bundan adam olmaz yanlış transfer diyorsa, o adamın 32sinde milli takım düzeyinde olmaması lazım.


Neler yaşadın Fenerbahçe’de oynarken? Bu kadar sevdiğin ve oynamak istediğin takımdan neden ayrıldın?

Fenerbahçe’ye gidince ortamı daha iyi görüyorsun, büyüklüğünü daha çok hissediyorsun. Orada iyi ve kötü günler geçirdim. Teknik adamlarla problemlerim oldu. Üç ay kadar hiç oynamadım. Sezon başında Daum geldi ve benimle çalışmak istediğini söyledi. Ama Daum’la yarım dönem çalışma şansı buldum. Bana göre en iyi hocalardan birisi. Üç-dört defa “Gitmek istiyorum” dememe rağmen, bana hiçbir zaman “Git” demedi. Hatta “Seninle şampiyonluk kupasını kaldırmak istiyorum” diyordu sürekli. Ama ben hep ilk onbirde oynamak istediğim için Gaziantepspor’a gittim.

Teknik direktörler, ortamlar oyuncunun gelişmesini sağlayan 2. etmenlerdir. Öncelikle oyuncu kendisine güvenip, çalışmalıdır. Fenerbahçe'nin bu oyuncularla ilgilenmediğine katılmıyorum ama, diyelim ki Kemal Aslan ile Fenerbahçe yeteri kadar ilgilenmedi, önemsenmedi. Peki bu adamın Fenerbahçe'den ayrıldıktan sonra oynadığı diğer Anadolu takımlarında da mı kimse bu oyuncularla ilgilenmedi ? Özellikle düşmeme mücadelesi veren takımlarda bile başarılı olamamalarının nedenini kimsenin oyuncuyla ilgilenmemesine bağlayamayız. Çünkü bu tip takımlar özellikle 4 büyüklerden gelen oyuncularla daha fazla ilgilenirler. Onları takımın beyni yapmaya uğraş verirler. Ama oyuncu orda da tutunamıyorsa aynaya bakmalıdır. Sadece Kemal için değil bu diğer oyuncular için de aynı.

Universal
08.Ekim.2009, 13:35
Tuncay Şanlı bu takımda forma giydiğinde 20-21 idi. Daum ile birlikte büyük bir ivme yakaladı ve şimdi Premier Lig'de oynuyor...

Eğer bir oyuncu forma giymeyi hak ediyorsa, Daum o kişiye şans verir.

murat taşlı
08.Ekim.2009, 15:23
Arkadaşlar sorun Daum dan kaynaklandığını sanmıyorum daha önceleri gençlere önem veren teknik adamlar gördük mesela Tigana ne oldu hangi genç çıktı şimdi nerde bizdeki gençler kendilerine iyi bakmıyorlar gelişmek için çaba sarf etmiyorlar takımlarda forma giyince herşey bitityor hedefleri küçük hemen kendilerini oldum sanıyorlar kendilerine iyi bakmıyorlar para,şöhret tamamen hayatını değiştiriyor (C.Ronaldo oda genç oda yaşıyor ama hocası ne demişti antremanlarda en çok o çalışıyor.Manu ya ilk geldiği yıllardaki haline bakıyorum şimdiki haline fiziği ne kadar gelişti )Bizim oyuncuların en büyük eksiği mentalitedir .Türkiye de futbolculara çok iyi paralar ödenmekte oyuncular rahat bir şekilde rekabet ortamından yoksun para kazanıyorlar kaliteli yabancıda fazla gelmiyor isteyen istediği ücreti istiyor bizimkilerde veriyor neden aman diğer takıma gitmesin hep amatörce yaklaşım.Bence yabancı transferine İngilteredeki gibi olmasada bir sistem getirilmeli belli kalitede yabancı getirip sınırsız olmalı hem rekabet artmalı hem ücretler düşmeli bizim oyuncularda avrupanın herhangi bir takımına gidip oynamalı(Çağdaş,Sinan gibi)Dar bir pazarda dar oyuncularla bu işin gelişmesi zor.Özellikle Türk oyuncuları arkadan itmezsen, belli kontrolleri yapmazsan zor.Profesyonellik kavramını yerleştiremediğimiz müddetce olmaz biz hala hadi koçum,hadi aslanım dediğimiz müddetçe ,küçük bir başarıda göklere çıkardımız ,bir mağlubiyetde vatan haini ilan ettiğimizde yani o anki duygularımızla hareket ettiğimiz müddetce ,istikrar olmadığı takdirde nasıl gelişecek sadece suç teknik adamlarda demek kolay taraf.Biz taraftarlar günlük başarılarla avunuyoruz kalıcı başarılar istiyoruz ama sabretmiyoruz o zaman herkes günlük başarı için kısa yolu deneyip gidiyor diğer yola girenleride biz yolluyoruz(biz herkesten daha iyi bildiğimiz için).

ThersoN
08.Ekim.2009, 19:10
Teknik direktörler, ortamlar oyuncunun gelişmesini sağlayan 2. etmenlerdir. Öncelikle oyuncu kendisine güvenip, çalışmalıdır. Fenerbahçe'nin bu oyuncularla ilgilenmediğine katılmıyorum ama, diyelim ki Kemal Aslan ile Fenerbahçe yeteri kadar ilgilenmedi, önemsenmedi. Peki bu adamın Fenerbahçe'den ayrıldıktan sonra oynadığı diğer Anadolu takımlarında da mı kimse bu oyuncularla ilgilenmedi ? Özellikle düşmeme mücadelesi veren takımlarda bile başarılı olamamalarının nedenini kimsenin oyuncuyla ilgilenmemesine bağlayamayız. Çünkü bu tip takımlar özellikle 4 büyüklerden gelen oyuncularla daha fazla ilgilenirler. Onları takımın beyni yapmaya uğraş verirler. Ama oyuncu orda da tutunamıyorsa aynaya bakmalıdır. Sadece Kemal için değil bu diğer oyuncular için de aynı.

Benim dediklerimi anlamamak için çabalıyorsun.. Ben zaten ne bütün suç oyuncu da ne de kulüpte diyorum.. sadece FB değil... tüm takımlarda diyorum.. ama konu dönüp dolaşıp sende kısırlaşıyor.
Söylediklerimin son bir özetini geçicem..
Oyuncu genç,güzide,gelecek vaad eden biri olabilir.. bu ismi büyük takıma aldıgın zaman arkasını kollayıp, destek vermen lazım.. haa verildi başaramadı diyorsun, daha sonraki küçük çaplı kulüplerde de iyiye gitmedi diyorsun.. o zaman oyuncu kötüdür fakat kulüp için de bunun adı yanlış transferdir bunu bir kere kabul edelim.. Eğer Yusuf desteklenip, motive edildiği halde, büyük takımda oynamanın mantalitesi öğretilmeye çalıştığı halde başarılı olamıyorsa, tamam Yusuf kötü oyuncudur.. fakat bunun adı FB için yanlış transferdir, büyük takımda yapabilecek ve yapamayacak oyuncuyu ayırt etmek önemlidir... Aynı şekilde tüm takımlarımız için sezon başında gelip sezon sonu kovalanarak giden tonla adam da yanlış transferdir, bunları almadan önce iyi analiz etmek gerekir, bilhassa büyük kulüplerimizin daha iyi etüd etmesi gerekmektedir..


Arkadaşlar sorun Daum dan kaynaklandığını sanmıyorum....... hedefleri küçük hemen kendilerini oldum sanıyorlar kendilerine iyi bakmıyorlar para,şöhret tamamen hayatını değiştiriyor........ Bizim oyuncuların en büyük eksiği mentalitedir .Türkiye de futbolculara çok iyi paralar ödenmekte oyuncular rahat bir şekilde rekabet ortamından yoksun para kazanıyorlar kaliteli yabancıda fazla gelmiyor isteyen istediği ücreti istiyor bizimkilerde veriyor neden aman diğer takıma gitmesin hep amatörce yaklaşım................Bence yabancı transferine İngilteredeki gibi olmasada bir sistem getirilmeli belli kalitede yabancı getirip sınırsız olmalı hem rekabet artmalı hem ücretler düşmeli bizim oyuncularda avrupanın herhangi bir takımına gidip oynamalı(Çağdaş,Sinan gibi).......................Özellikle Türk oyuncuları arkadan itmezsen, belli kontrolleri yapmazsan zor.Profesyonellik kavramını yerleştiremediğimiz müddetce olmaz....................kalıcı başarılar istiyoruz ama sabretmiyoruz o zaman herkes günlük başarı için kısa yolu deneyip gidiyor......

Abimizin dediği bu noktalara katılıyorum, anlaşamadığımız bir nokta var kendini salan futbolcu suçlu oldugu gibi aynı şekilde bu oyuncuları bu duruma getiren sistemin mimarları olan yöneticiler, antrenörler de suçludur..
Yabancı konusunda yerden göğe kadar haklısın senin gibi düşünüyorum.. hatta gelen basit,kötü, yeteneksiz yabancılar bizim yerli oyuncularımız önüne bile geçiyorlar.. ee genç yetişmekte olan bir adama böyle yaparsan, ben de gitmek isterim tabi takımdan...

TR.CaPTaiN
08.Ekim.2009, 20:07
Benim dediklerimi anlamamak için çabalıyorsun.. Ben zaten ne bütün suç oyuncu da ne de kulüpte diyorum.. sadece FB değil... tüm takımlarda diyorum.. ama konu dönüp dolaşıp sende kısırlaşıyor.
Söylediklerimin son bir özetini geçicem..
Oyuncu genç,güzide,gelecek vaad eden biri olabilir.. bu ismi büyük takıma aldıgın zaman arkasını kollayıp, destek vermen lazım.. haa verildi başaramadı diyorsun, daha sonraki küçük çaplı kulüplerde de iyiye gitmedi diyorsun.. o zaman oyuncu kötüdür fakat kulüp için de bunun adı yanlış transferdir bunu bir kere kabul edelim.. Eğer Yusuf desteklenip, motive edildiği halde, büyük takımda oynamanın mantalitesi öğretilmeye çalıştığı halde başarılı olamıyorsa, tamam Yusuf kötü oyuncudur.. fakat bunun adı FB için yanlış transferdir, büyük takımda yapabilecek ve yapamayacak oyuncuyu ayırt etmek önemlidir... Aynı şekilde tüm takımlarımız için sezon başında gelip sezon sonu kovalanarak giden tonla adam da yanlış transferdir, bunları almadan önce iyi analiz etmek gerekir, bilhassa büyük kulüplerimizin daha iyi etüd etmesi gerekmektedir..



Hayır, yine katılmıyorum. Senin dediklerini anlamama ve konuyu kısırlaştırma gibi özel bir çabam da yok. Öncelikle o konuda anlaşalım.

Fenerbahçe o dönemde doğru transferler yapmıştır. Ama doğal olarak oyuncunun ne kadar çalışacağını, kendini ne kadar geliştireceğini tahmin etmek kolay değil. Dünyada futbolcu yetiştirip-satma, alıp-satma konusunda en uzman takımlardan biri olan Porto bile Diego'yu kullanamamıştır. Ve 4-5 m € gibi bir bedelle Bremen'e vermiştir. Fabregas, Pique gibi oyuncular Barcelona gibi altyapıya çok fazla önem veren bir takımda parlamamıştır. Birisi ManU'da diğeri Arsenal'de parlamıştır. Yani Barcelona bile bazı değerlerin farkına zamanında varamıyorsa bizim kulüplerimizin de oyuncunun geleceği konusunda tam fikir sahibi olmaması çok fazla eleştirilecek bir durum değildir.

Ümit Milli Takımlardan 4-5 oyuncu alınarak bu oyunculara kendilerini göstermeleri için şans verilir. Oyuncu ya bu şansı Gökhan Gönül gibi Şampiyonlar Ligi maçında çok iyi değerlendirir ve takımda kalır, ya da İlhan Parlak gibi girdiği dakikalarda olumlu hiçbir iş yapmadan başka takımların yolunu tutmak zorunda kalır.

ThersoN
08.Ekim.2009, 20:40
Fenerbahçe o dönemde doğru transferler yapmıştır. Ama doğal olarak oyuncunun ne kadar çalışacağını, kendini ne kadar geliştireceğini tahmin etmek kolay değil. Dünyada futbolcu yetiştirip-satma, alıp-satma konusunda en uzman takımlardan biri olan Porto bile Diego'yu kullanamamıştır. Ve 4-5 m € gibi bir bedelle Bremen'e vermiştir. Fabregas, Pique gibi oyuncular Barcelona gibi altyapıya çok fazla önem veren bir takımda parlamamıştır. Birisi ManU'da diğeri Arsenal'de parlamıştır. Yani Barcelona bile bazı değerlerin farkına zamanında varamıyorsa bizim kulüplerimizin de oyuncunun geleceği konusunda tam fikir sahibi olmaması çok fazla eleştirilecek bir durum değildir.

Böyle bir durumla çok büyük takımların karşılaşması, bunu eleştirmeyeceğiz anlamına gelmez..Diego'yu kaçırmak Porto'nun, Fabregas ve Pique'yi kaçırmak Barcelona'nın hatasıdır.. Bunlar da eleştirilmelidir... Bizim kulüplerimizin de böyle hataları vardır.. Onlarda da eleştirilmelidir..Eleştirme olmadan ilerleme sağlanamaz..
İyi o zaman eleştirmeyelim, ilerlemeyelim.. Böyle devam edelim..

TR.CaPTaiN
08.Ekim.2009, 21:00
Ben eleştirmeyelim, eleştirilmesin demedim. Abartılacak bir durum değildir dedim. Bu bizim önemli sorunlarımızdan olsa dahi sadece bize ait bir sorun değildir. Zaten oyunculardaki ışığın yanına adapte olup olamayacağını, kendini geliştirip geliştiremeyeceğini önceden tahmin edebilen bir ekibe herhangi bir takımımız sahip olursa borcu harcı olmadan büyük başarılara imza atabilir. Ama öyle bir ekip varsa da onları ülkemize getirmek de oyuncuların geleceğini görmek kadar zor bir durum olacaktır.
.
.
.
Birleştirilen Mesaj:
Düzenleme butonuna bir tık: çok fazla eleştirilecek bir durum değilden kasıt abartıdır.

murat taşlı
08.Ekim.2009, 22:37
Böyle bir durumla çok büyük takımların karşılaşması, bunu eleştirmeyeceğiz anlamına gelmez..Diego'yu kaçırmak Porto'nun, Fabregas ve Pique'yi kaçırmak Barcelona'nın hatasıdır.. Bunlar da eleştirilmelidir... Bizim kulüplerimizin de böyle hataları vardır.. Onlarda da eleştirilmelidir..Eleştirme olmadan ilerleme sağlanamaz..
İyi o zaman eleştirmeyelim, ilerlemeyelim.. Böyle devam edelim..


Dünyada dediğin gibi takım olacağını sanmıyorum artı bu knuda eleştirilecekse elştirilecek en son takım Barca dır.