PDA

View Full Version : Ertuğrul Erdoğan: Hep Kendim Oldum



Universal
05.Haziran.2010, 14:20
Görevi alınca biraz endişelendiğini ve ürktüğünü söyleyen Fenerbahçe'nin yardımcı antrenörü Ertuğrul Erdoğan, “Bu takımı Tanjeviç kurdu. Dramatik bir olay sonucu takım bana kaldı ve yüzümün akıyla sonunu getirdim. Sistemi değiştirmedim ama maçları Ertuğrul Erdoğan gibi yönettim” dedi.

http://foto.fanatik.com.tr/test/LinkImage/fft30mm1024319.jpg

Fenerbahçe’yi 4. şampiyonluğuna taşıyan coach Ertuğrul Erdoğan, Tanjeviç’in hastalığı nedeniyle görevi aldıktan sonraki dönemi ve şampiyonluğu nasıl kazandıklarını FANATİK’e anlattı. Söz Ertuğrul Erdoğanda...

- Tanjeviç’in hastalığını ilk duyduğunuzda neler hissetiniz?

- Biz üç yıldır birbirimize çok yakın mesai verdik ve sadece basketbolu değil, bir çok şeyi paylaştık. Aile gibi olmuştuk. Dolayısıyla iyi bir dostun böyle bir hastalığa yakalanması beni çok üzdü. Önemli bir hastalık çünkü. İşin basketbol kısmı her zaman ikinci planda kaldı. Sağlık her zaman daha önemli. Bu anlamda şok yaşadım.

- Sorumluluk size kalınca neler düşündünüz?

- Asistan olduğum için bir anlamda sorumluluk benim omuzlarıma kaldı. Aslında karışık duygular vardı. Şöyle ki önce çok uzun yıllardır, 16 yıldır Birinci Lig’de asistan coachluk yapıyorum. Son 10 yıldır Fenerbahçe’deyim ama işin hep mutfağındaydım. Her zaman vitrindeki insanların arkasında yer aldım. Vitrinde yer almak farklı bir baskı ve sorumluluk. Kendimi tecrübeli kabul etmekle beraber biraz endişe vardı. Ürktüğümü söyleyebilirim. Bu kadro insanı bazen hem çok rahatlabiliyor çünkü çok tecrübeli final oynamaya alışmış üst düzey oyuncular var. Öte taraftan yönetmek kolay değil. Kararları artık siz almaya başlayacaksınız ve bu kararlara oyuncular nasıl reaksiyon verecek bunu kestirmek güçtü. Bir çok bilinmeyen vardı, kafam biraz karışıktı ama iki üç gün içinde takımla beraber çalıştıktan sonra işlerin iyi gideceğini hissetmeye başladım. Gerçekten iyi reaksiyon verdi takım. Zaman zaman aldığım kararlar bazı oyuncuları memnun etmemiş olabilir ama oyuncular şuna inandı ki bizim hedefimiz şampiyonluk ve biz bu doğrultuda hep beraber hareket etmek durumundayız. Kimisi zaman zaman mutsuz olacak, kimisi beklemediği kadar süre alıp mutlu olacak. Sadece oyuncular değil, bu bir ekip işi ve tüm ekip çok fazla emek verdi. Hepsine çok teşekkür ediyorum. Bana ‘mütevazı davranma’ diyorlar ama ben mütevazı olduğumu düşünmüyorum. Ben gerçekçi bir insanım. İşimle ilgili rasyonel konuşup, rasyonel kararlar veren bir insanım. Yani çıkıp da, işte çevrenizde bu işe emek vermemiş insanlar var gibi davranamazsınız. Bu takım Tanjeviç’in kurduğu bir takım. Ekstra bir durumda takım bana kaldı. Benim ciddi bir emeğim, ciddi bir katkım var ama bu o emeklerden sadece bir tanesi.

"Avantajlarım çoktu"

- Maçları Tanjeviç’in felsefesiyle mi yoksa Ertuğrul Erdoğan gibi mi yönettiniz?

- Ben aslında şanslı bir yardımcı antrenörlük dönemi geçirdim. 3 yıdır sayın Aydın Örs’le beraber çalıştım. Bana göre Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi antrenörüdür. Ondan çok şey öğrendim. Arkasından Tanjeviç’le çalışmış olmanın bir avantajı var. Her antrenörün eksileri ve artıları var. Ne kadar ismi büyük olursa olsun. Eğer iyi gözlemciyseniz, onları görebiliyorsanız kendinize birşey katabiliyorsanız bu çok önemli. Ben bu kısa süre içinde kendim olmaya çalıştım. Oyuncuların gözünde de başkasının felsefesiyle hareket eden bir coach olmadım. Kendi bildiğim doğruları yapmaya çalıştım. Ufak tefek detayları değiştirip, ortaya başka bir basketbol koymaya çalıştım ama bütünü bozmadan bunu yapmaya çalıştım. Zaten bu doğru da olmazdı. Zaten sayın Tanjeviç’le her günümüzü beraber geçirdik. Onun kafasındaki basketbolu en iyi bilen benim. Hem onun basketbol sistemini, hem de kendi doğrularımı bir potada eritmeye çalıştım. Bir artı daha var. Maçları yönetirken olayın dışında kalmaya özen gösterdim. Atmosfere kendimi kaptırmamaya çalıştım. Bana ‘Sakin görünüyorsun’ diyorlar ama sakin değildim. Çünkü maça kendinizi kaptırırsanız pozisyonları atlıyorsunuz. Belki de tecrübemle, kapasitemle ilgili bir şey. Evet rotasyonu kısalttım ama rotasyon yaptım. Rotasyonu yaparken mümkün olduğunca yorulan veya hatayı daha çok yapmaya başlayan oyuncuyu kenara almaya başladım. O an katkı verecek oyuncuyu bulmaya çalıştım. Tek fark bu olabilir. Bu takım benim kurduğum takım değil. Aldığım takımı yüzümüzün akıyla sonuna getirdim.

Fanatik

yaman76hakanFB
05.Haziran.2010, 16:48
Aynısı bu sezon bayan takımında da oldu. Koç Kemal Haydar Ateş bazı nedenlerle görevi bıraktı ve yardımcı koçla şampiyonluğu kucakladık. Erkek basketbolunda da yine yardımcı koçla bu sevince ulaştık.

Bazı gazeteler ilk defa başkoç olarak sahaya çıktığından bahsetti. Bir hatırlatma yapmak istiyorum:Bu Erdoğan'ın ilk başantrenörlüğü değil... Daha önce de İKİ MAÇ başantrenörlük yapmıştı.:icon_smile:

Yıl 2007... Fenerbahçe Ülker-Mersin Belediyesi maçında kendini gösterme derdinde genç bir hakem (Yener Yılmaz'mıydı; neydi adı?) koçumuz Aydın Örs'ü diskalifiye edip, trübüne gönderdi. Aydın hocanın kariyerindeki ilk ve tek diskalifiye aldığı an... Neyse; hakem arkadaşımız bir ilki başararak tarihe geçti...:D

Aydın hoca iki maç ceza aldı... Hay aksi... Antalya'da üç gün üst üste (Dilek Sabancı salonunda) Türkiye kupası oynanacak. Tabii bizde salondayız. İlk gün Telekom'u geçtik. takımın başında Erdoğan hoca... İkinci gün uzatmada Banvit'e takıldık. Yine Erdoğan hoca... tabii Banvit'i geçseydik ertesi gün Efes'le oynayacak ve başımızda Aydın hoca olacaktı. Onun yönetimini o turnuvada canlı izlemek nasip olmadı ama Ertuğrul hocayı takımı yönetirken izlemiştik.

Kaybedilen ilk maçın son periyodunda kritik hatalar yaptı. Keza kaybedilen 2.maçta da (serinin 5.maçı) özellikle oyun sonu çok yanlış tercihleri oldu. Ama bunun yanında çok olumlu işler yaptı. Bir defa rotasyon filan dinlemeyip iyi ve gerekli oyuncuyu uzun süre sahada tuttu. (Ömer Onan...) Yine rotasyon filan dinlemeyip hata yapanı hemen kenara aldı. Mesela Lynn Greer bir maçta üst üste iki saçma şut attı ve oyuna yeni girmesine rağmen soluğu benchte aldı. Aynı şekilde Emir'e de benzer durumlarda prim tanımadı. Takım genel itibariyle yıllar sonra ilk defa kenardan ciddi anlamda taktiksel destek aldı. Ertuğrul hoca bu seride 10 üzerinden 8 puanlık bir notu haketti. İlk defa bu düzeyde bir seri yönettiğini düşünürsek çok iyi...

eGowiCh
05.Haziran.2010, 18:05
Ertuğrul Hoca, sadece final serisini de değil, öncesinde de takımın başında sahaya çıktı, final serisinde de üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını düşünüyorum. Harika bir iş çıkardı. Aydın Örs ve Tanjevic'in yanında çalışmasının avantajlarını gördü. Görüyoruz ki iki hocadan da iyi şeyler öğrenmiş, kendisini çok iyi geliştirmiş. Ayrıca, basket takımında da yardımcı antrenörlük yapmış. Bana göre Ertuğrul Hoca ile yola devam edilmeli. Önümüzdeki yıl takım ona verilmeli. Seneye takımın başına first-class bir yabancı antrenör gelmediği sürece Ertuğrul Hoca ile devam edilebilir. Gerçi, David Blatt geldiğinde başarısız olmuştu Efes'te, gelecek first-class hocanın başarılı olma ihtimali de kesin değil. Bana göre takımı ve yapılanmayı en iyi bilen isim olarak, üstelik özgüven de kazanmış olarak Ertuğrul Hoca ile devam edilmeli. Oyuncuların maç sonu kendisini sahanın ortasında kucaklara alıp havaya fırlatmaları da ne kadar sevildiğinin göstergesi.