"Tigana'nın kalışı 'tamamen duygusal'"
Beşiktaş formasıyla siyah-beyaz renkler için sahada ter döken, ardından takım içinde menajerlik koltuğunda futbolcuların 'Sinan Ağabey'i olan Sinan Engin ile takımı konuşmak niyetindeyiz.
Adeta yılan hikayesine dönen randevu silsilesinin ardından bu kez 'nihayet' İnönü Stadyumu'nda Beşiktaş TV'ye yaptığı yorumlarının ardından buluşuyoruz Sinan Engin ile...
Halı sahada top oynarken, kolunun üzerine düştüğü için sol eli alçıda... Zaten daha önceki randevumuzun ertelenmesi sebeplerinden birinin bu olduğunu biliyorduk.
"Geçmiş olsun" dileklerimizin ardından sürekli çalan cep telefonu arasında başlıyoruz röportajımıza...
İlk olarak, Beşiktaş'ta yaşanan kongre süreciyle ilgili Sinan Engin'in görüşlerini alarak başlıyoruz sohbete...
G.SARAY İLE BEŞİKTAŞ BORÇ ANLAMINDA KIYASLANAMAZ"
- Siyah-Beyazlı camiada başkanlık koltuğu neden bir ateşten gömlek olarak görülüyor ve aday çıkmıyor?
"Yıldırım Demirören'in şahsı çok seviliyor. Takım başarılı bir sezon geçirmemesine rağmen... Kulübe maddi olarak büyük bir destek sağladığından dolayı da rakip çıkmıyor. Gelen kişinin önce bu rakamı karşılaması, daha sonra da kulüp için yapacağı projelere kaynak ayırması gerek. Başkanın kendi cebinden vermiş olduğu 25 milyon dolar gibi bir rakam var. Bunu da kimsenin gözü kesmiyor. Bir de 'yenilmek' var tabii ki. Kongre bazında Yıldırım Demirören çok kuvvetli olduğu için aday da çıkamıyor."
- Beşiktaş'ın da Galatasaray gibi borç batağında olduğu yönündeki görüşleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
"Açıklandığına göre Beşiktaş'ın çok büyük bir borcu yok. 60 milyon dolar gibi bir borcu var. Yıldırım Başkan'a ayrılan bir kısım var. Onun dışında Beşiktaş'ın gelirleri çok fazla. Fulya Projesi'nden gelecek paralar Beşiktaş'ı tamamıyla rahatlatacak. Galatasaray ile Beşiktaş'ı borç anlamında kıyaslamak haksızlık olur. Hatta en az borcu bulunan kulüplerden biri olduğumuzu söyleyebiliriz. Yanlış transferlere rağmen borcu yok Beşiktaş'ın... Çünkü, Beşiktaş'ın geliri var."
"BEŞİKTAŞ'IN ALEX'E İHTİYACI YOK"
- Transferden söz açmışken, bir süredir Alex'in Beşiktaş ile ismi anılıyor. Ne diyeceksiniz?
"Beşiktaş'ın Alex'e ihtiyacı yok. Çünkü, aynı stilde oynayan Ricardinho gibi bir oyuncusu var."
- Birlikte başarılı olamazlar mı?
Ricardinho ile Alex Beşiktaş'ı yavaşlatır. İkisi yan yana olmaz.
- Ricardinho ilk yarı biterken açıldı. Brezilya Milli Takımı'nda Alex, Ricardinho'nun yedeğiydi, sizden iki futbolcu için bir kıyas istesem...
"Ricardinho, çok akıllı ve yetenekli bir futbolcu. Alex'ten bir fazlası var, biraz daha çabuk. Milli takımda o daha fazla oynuyor. İkisi de çok iyi futbolcu. Ricardinho'nun sezon sonuna doğru açılmasını da Tigana'ya sormak lazım. Bu oyuncudan daha erken verim alabilirdi. Tigana Ricardinho'yu fazla önemsemedi. Önemsiyor olsaydı, yedek kulübesinde tutmazdı. Mecburiyet karşısında Ricardinho'ya şans verildi. O da kendini ispatladı."
"SERGEN OLSAYDI BEŞİKTAŞ ŞU AN LİDERDİ"
Ya şu anda bu ekip içinde Sergen de olsaydı, nasıl bir tablo olurdu?
"Sergen şu an takımda olsaydı, Beşiktaş liderdi."
- Neden? Sergen'in can alıcı bir temposu yok...
"Evet, ama Sergen ölü toplardan, frikiklerden goller bulan ve oyuna girdiğinde maçın atmosferini değiştirmesine kadar, duruma hakimiyetini koyan bir oyuncu. Maçın kaderini değiştirecek hareketlere sahip bir oyuncu Sergen... Uzun maratonda oynayamaz ama, takıma puan kazandıracak son hareketleri Sergen yapardı. Alex aynı ama. Alex'i aldığın zaman onu önemli bir transfer olarak görüyorsun. Beşiktaş'ın Alex'in yerine daha doğru bir oyuncu alması gerekir."
- Sezon başından bu yana konuşulan "yanlış transferler" konusuna siz nasıl bakıyorsunuz?
"Doğru... Yanlış transferler ve aynı tip oyuncular var Beşiktaş'ta. Fakat, temel olarak Beşiktaş'ın sağlam bir takım yapısı mevcut. Arkadan gelen genç bir kadro var. Bakın; İbrahim Akın, Burak, Mehmet Sedef, Fahri, Serdar, İbrahim Toraman, Gökhan Zan var. Beşiktaş'ta ileriye dönük iyi şeyler olacak."
- Nasıl olacak bu?
"Beşiktaş transferlerini doğru seçer ve doğru transfer yaparsa çok şey değişir. Pazar günü Vestel Manisaspor maçını kim kazandırdı? Yabancıların oyunda sivrilmesi temel etken oldu. Bireysel yeteneklerini ortaya koyarak kazandılar. Onun için Beşiktaş'ın yerli transfere ihtiyacı yok. İyi yabancı transfer edecek. Şu an en iyi yerli oyuncuyu da alsa yedek kulübesinde oturur. Beşiktaş iyi yabancı transferi yapacak."
"İYİ YERLİ OYUNCU YOK"
- Yabancı transferi neden bu boyutta. Öz kaynaklarımızdan, kendi çocuklarımızdan çekiniyor muyuz?!..
"Yerli iyi oyuncu yok ki..."
Bu noktada Sinan Engin soru sormaya başlıyor: "Bana iyi yerli oyuncu sayabilir misin?"
Hiç beklemediğim bir anda gelen bu soru karşısında, Amerikan filmlerindeki detektiflerin edasıyla "Burada soruları ben sorarım!" da diyemeyince, aklıma gelen ilk isimleri sıralıyorum: "Tuncay, Serhat yurtdışını seçti, Hakan Şükür yaşlanıyor...
"Evet, Türkiye'de 3-5 tane yerli oyuncu var. Onun dışında maçı kazandıracak oyuncu yok. Aynı tip oyuncu fazlalığı var ama nokta atışı yapacak oyuncumuz yok."
- Bu da bizim hatamız değil mi? Milli takımımızı devşirme oyunculardan mı oluşturmak zorunda kalalım?!!
"Görüntü o maalesef. Çünkü, yetişmiyor, gelmiyor..."
- Sizler gibi bu işin içinde tüm mecraları bilen ve takip eden insanlar nasıl bir reçete yazıyor peki?
"Bu bir dönemdir, süreçtir. Bir süre iyi futbolcu yetişir. Galatasaray bunu yakaladı UEFA Kupası'nı ve Süper Kupa'yı kucakladı. Emreler, Ümitler, Suatlar, Hakanlarla bir dönem yakaladılar. Bu süreç, bir beş sene sonra belki yeniden yakalanabilir. Beşiktaş'ta da görünen odur ki böyle bir çalışma var."
- Çok tartışılan Delgado hakkındaki fikirlerinizi öğrenebilir miyim?
"Delgado iyi bir oyuncu. Şu an istenilen oyun düzeninde değil."
- Neden dersiniz?
"Sanırım istediği havayı bulamadı, alışamadı. Bu sene bir öyle bir böyle gidiyor. Seneye daha iyi olacağını düşünüyorum. Daha genç, yumuşak bir yapısı var. Önümüzdeki sezon daha da kuvvetlenecek. Çok yetenekli bir oyuncu, Beşiktaş'ın Delgado'dan daha çok verim alacağını düşünüyorum."
- Takımın gençleştirilmesi yönündeki adımları nasıl değerlendiriyorsunuz?
"Doğru bir adım. Fakat Tigana'ın doğru 11'i, 18 hafta sonra bulması beni düşündürüyor..."
"TİGANA'NIN KALIŞ SEBEBİ 'DUYGUSAL'"
Hazır söz Tigana mevzuuna gelmişken, Kara Kartal'ın bu kadar tartışılan bir hoca ile çalışması takım içinde ne gibi hisler yaratır fikrinden çıkıp, "Acaba Türk olsaydı bugün yine siyah-beyazlı takımın başında olur muydu?" şeklinde dilime dolanan tüm soruları peş peşe sıralıyorum. Sinan Engin de gayet samimi bir şekilde yanıtlıyor...
"Tigana, şu an çok başarılı olduğu için değil, tazminatındaki maddelerden dolayı takımın başında bulunuyor. Tigana'nın sözleşmesindeki ağır maddeler onu Türkiye'de tutuyor. Ama hiç belli olmaz, belki de şampiyon olur Beşiktaş... Pazar günkü Vestel Manisaspor maçı beni çok heyecanlandırdı. Beşiktaş'ın şampiyon olmaması için hiç bir sebep yok... Bu, 3 puan sisteminde Beşiktaş birkaç hafta sonra lider dahi olabilir."
- 100. yıldaki havayı takım bir daha yakalayamadı. O hava, o döneme mahsus bir atmosfer miydi?
"O yıl iyi bir futbolcu topluluğu vardı, iyi bir kadro kurulmuştu. İşler iyi gidince iyi hava etrafa saçıldı. Beşiktaş 100. yılında çok popülerdi ve şampiyon oldu."
- Beşiktaş taraftarının "sürekli Fenerbahçe'den futbolcu alındığı ve Beşiktaş ruhunun artık kalmadığı" yönünde serzenişleri var... Haklı buluyor musunuz bu sitemi?..
"Ben bunun üzerinde çok durmuyorum. Artık, bunları bırakmak lazım. Tribüne seyirci çekmek için Galatasaraylı Hakan Şükür'e Fenerbahçe forması giydirmek lazım. Beşiktaşlı Gökhan Zan'a Fenerbahçe forması giydirmek gibi. Çünkü, futbol şov oyunu... Hangi futbolcunun hangi takımı tuttuğuna inanıyorsunuz. Bugün, Beşiktaş bir futbolcuyu gönderdiğinde, o futbolcu Fenerbahçe'nin bayrağını öpüyor. Fenerbahçeliyi gönderdiğinde Galatasaray'ı kucaklıyor. Hepsi profesyonel ve işlerini yapıyorlar. Futbolcuların takım değiştirmeleri çok normal, seyirci çekmek için..."
"PASCAL'IN NEDEN SEVİLDİĞİNİ ANLAYAMIYORUM"
Sohbet bu noktaya gelmişken, Beşiktaş tribünlerinin çok sevdiği bir oyuncuyu hatırlatmak istiyorum Sinan Engin'e... Geçtiğimiz günlerde rol aldığı film için Beşiktaş taraftarlarının özel seanslar oluşturdukları sinema salonlarını ve "Pascal bizi diskoya götür!" sloganlarını hatırlatarak, siyah-beyazlı tribünün neden Pascal Nouma'yı bu kadar sevdiğini soruyorum Sinan Engin'e... Kendisinden de, bu sporcuyla çalışmış bir menajer olarak izlenimlerini bizimle paylaşmasını rica ediyorum...
"Pascal'ın neden sevildiğini çok anlayamıyorum. Seyirciye sevimli geldi. 'Çok başarılı oldu mu' derseniz, hayır, çok değil!. Ama iyi kalpli bir çocuktu. Kavgacı ruhu nedeniyle bazı maçlarda yürekten oynuyordu. Ama Pascal oyunda güvenilecek bir oyuncu değildi. Her an bir kırmızı kart görerek sizi yarı yolda bırakabilecek bir oyuncuydu. Biz Pascal Nouma sahadayken, 'Aman, yine kart görecek' diye kenarda korku içinde bekliyorduk. Önemli goller attı, şampiyonlukta da bizimleydi, takıma da katkıları oldu."
"RUNJE, BEŞİKTAŞ'IN KALESİNİ KORUYAMAZ"
- Runje hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyim?
"Çok üst düzey bir kaleci değil. Normal bir kaleci, Beşiktaş kalesini koruyacak çok özel bir kaleci değil. Ben fazla tutmuyorum."
Bir dönem futbolculara 'ağabey'lik yapmış Sinan Engin ile biraz da futbolculuk günlerine dönmek istiyorum. Ama bu o kadar kolay olmuyor. "Onlar geride kaldı" sözlerinden yılmıyorum. Kaç şampiyonluk yaşadığını sorarak tekrar bir girişimde daha bulunuyorum.
"Bir kez" diyor Sinan Engin, ama arkasından gelen açıklama daha ilginç.
"1985-86 şampiyonluğunda sağ kanatta oynadım. Fakat, biz o yıllar devamlı 'Şerefli İkincilikler'e rastladık. Hep ikinci olduk. O zaman Galatasaray şampiyonlukları bırakmıyordu...
- Liglerimizde hakemlerimiz çok tartışılıyor... Sinan Engin ne düşünüyor hakemlerimiz hakkında?..
"Bazı maçlarda çok önemli hatalar yapıyorlar. Art niyetli hakem olduğunu zannetmiyorum. Bu kötü niyetten ziyade hatalarından kaynaklanıyor. Yan hakem hataları çok fazla oluyor. Ama, Avrupa'da da bu hatalar oluyor. Hakemlere fazla yüklenmemek lazım."
"FASHİON TV İYİ TV"
- Bu hep konuşuldu, o nedenle sormak istiyorum. Lucescu ile sorununuz oldu mu?
"Ben Lucescu'ya futbolcuları 'maç sattılar' yönünde itham ettiği için kızdım. Ronaldo, Cordoba ve Zago'yu zan altında bırakan sözleri üzerine çok kızdım. Bir teknik direktörün futbolcularıyla ilgili bu şekilde yorum yapmasını etik bulmadığımı dile getirdim. Yoksa benim Lucescu ile ne sorunum olur. Parma maçında fotoğraf çektirmemiz istendiğinde de, 'Onunla fotoğraf çektirmem!' dedim. Yani olay benden kaynaklandı. Ben kızdığım için, o da bana tavır yaptı."
- Lucescu'nun, sizin için söylediği "Bütün gün odasında Fashion TV seyrediyor" ifadesine de sinirlenmişsiniz galiba?
"Evet, seyrediyorum. Benim odam açık olduğu için futbolcular da, Lucescu da geliyordu. Kumandayı alan herkes istediği kanalı açıyordu. Ayrıca Fashion TV çok güzel bir kanal. Lig TV de, CNBC-e de seyrediyorduk. Sadece, bana mazeret bulamayacağı bir konu olduğu için bu kadar basit bir şeyi mevzuu yapmış. Bu da onun basitliğinin gösterir. Böyle basit bir şey olabilir mi?.. Başka söyleyecek bir şey bulamamış."
- "Tigana olmadı, Lucescu verelim" formülüne nasıl bakıyorsunuz?
"Tigana giderse, Lucescu da gelebilir."
"RAHATA ALIŞTIM"
- Menajer olarak sizin de adınız geçiyor...
"Sezon sonuna kadar böyle bir niyetim yok. 4 yıl yaptım. Şimdi dışarıdayım. Takımın maçlarını izliyorum. Belki zamanı gelince bir kere daha yaparım."
- Lucescu ile aynı zamanda çalışmanız yönünde bir teklif gelirse...
"Bilemiyorum, Lucescu ile ilgili. Ona bakmak lazım. Her şey zamanı gelince konuşulur..."
- Beşiktaş'ın UEFA maçlarını yorumluyorsunuz, sevdiniz mi yorum yapmayı?...
"Çok keyifli. Ben rahatlığa alıştım. Onun için menajerlik biraz zor geliyor da olabilir..."
"OĞULCAN, 2 YIL İÇİNDE A TAKIM'DA OYNAR!"
Pek konuşmak istemese de değinmek istediğim bir detay var.
Bunu sormalıyım.
Her futbolcuya keşif gözüyle bakan Sinan Engin, baba yüreğiyle Oğulcan'a nasıl değerlendiriyor? "Bir yıldız havası görüyor musunuz?" sözlerime başıyla öyle bir onay veriyor ki, kelimeler de peşinden geliyor...
"Ricardinho gibi bir oyuncu. 2 yıl içinde A Takım'da oynayacağını düşünüyorum. Ama benim oğlum olduğu için önünü kesmezlerse!... Bu durum, çocuk için dezavantaj olabilir. 'Torpilli mi' dedikleri dahi oluyor. Oğulcan her zaman iyi, çok daha iyi olmak zorunda. Ama, çok yetenekli. Görmek, seyretmek ve soruşturmak lazım..."
Röportaj: Saadet ÖZCAN
Fotoğraflar: Bora TOPRAKÇI
30.01.2007
Kaynak : SuperSpor.com
