Rıdvan F.Bahçe'yi nasıl kabul eder?
Rıdvan Dilmen F.Bahçe'deki teknik direktörlük deneyimini ve sezon içinde sıkça duyduğumuz "Rıdvan Zico ile birlikte çalışsın" düşüncesi karşısında duyduğu tepkiyi Four-Four-Two dergisinin Haziran sayısında anlattı.
O açıklamaların bir kısmı...
- Fenerbahçe’deki teknik direktörlük deneyimlerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
"Öncelikle 1996-97 sezonunda teknik direktörlük yapmadığımı belirteyim. O zaman da teknik direktör olarak geldiğim yolunda yanlış bir kanı var insanlarda. Ali Şen’in başkan olduğu o dönem ligin bitmesine az bir süre kala önümüzdeki yılın teknik direktörünü ve oyuncu kadrosunu belirlemek amacıyla sportif direktör olarak çalışmaya başladım. Ama ilerleyen zamanda görevimin gerektirdiği özgürlüğü bulamadığım için ayrıldım.
1999-00 sezonunda teknik direktör olarak geldiğimde ise açıkçası tecrübemin üst düzeyde olmaması sorununu yaşadım. Bunu sadece antrenörlük tecrübesi anlamında söylemiyorum. Belki antrenörlük anlamında yeterli tecrübem vardı ama sabırlı olma, heyecanımı kontrol etme gibi konularda tecrübesizdim.
İkinci bir önemli nokta ise Aziz Yıldırım’ın da başkan olarak o dönem tecrübesiz olmasıydı. Dikkat ederseniz teknik direktörlerle en çabuk ayrılışları hep o dönemlerde yaşadı. Yakın geçmişe baktığımızda artık öyle olmadığını görüyoruz. Christoph Daum çok eleştirilmesine rağmen Aziz Yıldırım onunla üç sezon devam etti. İddia ediyorum; Zico, Yıldırım’ın ilk yıllarında görev alsaydı sezon ortasını görmeden ayrılmak zorunda kalırdı."
- Sezon içinde Fenerbahçe’nin kötü sonuçlar aldığı zamanlarda birçok kez, ‘Rıdvan, Zico’yla birlikte çalışsın’ şeklinde görüşler belirtildi medyada?
‘Zico’yla çalışsın’ dediler ama hep yanlış ifadeler kullanıldı. Sezon ortasında Zico’yla birlikte çalışmaya başlasaydım ne yapacaktım? Yardımcılık yapmazdım, üstüne gelsem takıma mı karışacağım? Günün birinde ben öyle bir konumdayken bir anda benim üstüme birisinin getirilmesini ister miyim? Ben sahaya sürdüğüm onbire karıştırır mıyım hiç kimseyi? Üstüme getirilen kişi Franz Beckenbauer olsa kabul etmem. O tip bir görevi kabul etmem halinde çifte sıkıntı olurdu zaten. Takımın durumu düzelse, ‘Rıdvan gelince düzeldi’ diyeceklerdi, kötü sonuçlar alınırsa da ‘Rıdvan da batırdı’ diyeceklerdi.
Peki, bu iş nasıl olur? Takım elbiseli -sahaya inmeyen- bir sportif direktör olarak Zico’yu, oyuncu kadrosunu benim seçmem gerek. Seçeceğim teknik direktörle oyun sistemi konusunda mutabakat sağlayıp uygun oyuncuları görüşüne sunup istediklerini transfer etmeliyim. Öyle olursa eyvallah. Ama onun dışında o tip bir görevde sadece zarar veririm."
