Süreyya Ayhan'a Müjdeli Haber

Süreyya Ayhan Kop ile eşi ve antrenörü Yücel Kop'un davasını bugün gören Tahkim Kurulu, delil yetersizliği ve Atletizm Federasyonu Ceza Kurulu'nun ceza gerekçelerinde bulduğu bazı eksiklikler nedeniyle verilen cezayı tekrar görüşülmek üzere federasyonun ceza kuruluna iade etme kararı aldı.

Milli atlet, ABD'de kamp yaptığı dönemde Dünya Anti Doping Ajansı (WADA) görevlilerine verdiği numunelerin her ikisinde de yasaklı maddelere rastlanmasının ardından Atletizm Federasyonu Ceza Kurulu tarafından ömür boyu pistlerden men cezasına çarptırılmıştı.

Tahkim Kurulu'na yaptığı savunmada, ilk cezasını numune vermemesi nedeniyle doping kontrol sürecini bozmaktan, ikinci cezasını ise numunelerinde doping maddesine rastlanması nedeniyle aldığını belirten Ayhan'ın, iki ceza nedeninin birbirinden farklı olduğunu ve Atletizm Federasyonu Ceza Kurulu'nun yanlış karar aldığını savunduğu öğrenildi.

-KOP: ''ADALET YERİNİ BULDU''-

Süreyya Ayhan Kop'un eşi ve antrenörü Yücel Kop, adaletin yerini bulduğunu söyledi.

Milli atlete verilen ömür boyu pistlerden men cezasının çok büyük yanlı olduğunu ifade eden Kop, ''Bir yanlışlık yapıldı. Hukuk bu kadar boş değil, bu ülke bu kadar sahipsiz değil. Uzman kişilerin, bu işleri bilen kişilerin verdiği karardan dolayı teşekkür ediyoruz. Doğruyu gösterdiler. Adalet yerini buldu'' diye konuştu.

Süreyya Ayhan'ın en düşük cezayı alması gerektiğini dile getiren Kop, verilen çok ağır kararın ardından büyük bir yanlıştan dönüldüğünü kaydetti.

A.A.

Yücel Kop işine karıştığı sürece Süreyya Ayhan eski günlerine dönemez

Sporcunun başarılısı kadar başarısını devam ettiren, şayet milli olmuşsa bayrağını herşeyden önda tutanı makbüldür. Ayrıca ahlaklılığa değinmiyorum.

Bunlara uymayan bir sporcu için bu kadar gündeme gerek yok. Kazanmaya çalıştıkça sorun çıkarıyor. Varsın koşucumuz olmasın.

Birşey fark etmez pistlere döneceini sanmıyorum

Süreyya davasında son durum

18.03.2008

Geçen hafta GSGM Tahkim Kurulu, Atletizm Federasyonu Ceza Kurulu’nun Süreyya Ayhan Kop’a verdiği ömür boyu men cezasını iade etti.

Türkiye’de yüksek yargı kararlarına ulaşılamaması adettendir. Batı devletlerinde yargının şeffaflığı kabul edilmekte ve kararların büyük çoğunluğuna internet aracılığıyla ulaşılabilmektedir. Türkiye’de ise kararlarla ilgili bilgi ancak medya aracılığıyla elde edilebiliyor. Medyadaki açıklamalar da doyurucu olmuyor. Hatta bu haberler yanlış sonuçlara yönlendirebiliyor. Spor hukukunda ise durum daha vahim. Federasyonların disiplin kurullarının kararları ile GSGM Tahkim Kurulu ve GSGM Ceza Kurulları’nın kararları kapalı kapılar ardında veriliyor. Bu kararların ilgililer, spor hukuku uzmanları tarafından değerlendirilmesi mümkün olmuyor.

Süreyya Ayhan Kop davası da bu sistemin en son örneği oldu. Karar metnine ulaşılamadığı için medyaya yapılan açıklamalarla yetinilmesi gerekti. Medyada çıkan haberler ve son olarak Süreyya Ayhan Kop’un avukatı Osman Buldan’ın açıklamaları, karar hakkında soru işaretleri oluşturdu.

Ajanslardan geçen ve medyada yer alan habere göre, Tahkim Kurulu, delil yetersizliği ve Atletizm Federasyonu Ceza Kurulu'nun ceza gerekçelerinde bulduğu bazı eksiklikler nedeniyle verilen cezayı tekrar görüşülmek üzere federasyonun ceza kuruluna iade etme kararı aldı. İddiaya göre, iade kararına gerekçe olarak, verilen cezanın yönetmeliklerde karşılığının olmaması gösterildi. Atletizm Federasyonu Ceza Talimatı’ndaki çelişkilere dikkat çeken Tahkim Kurulu üyesi Yunus Akgül, kararın ceza talimatına göre mi yoksa IAAF yönetmeliklerine verildiğinin tespit edilemediğini belirtti ve kararın IAAF yönetmeliklerine göre verilmesi ihtimalinde doğru olduğuna işaret etti.

Çok basit ifade etmek gerekirse, GSGM Tahkim Kurulu, Atletizm Federasyonu Ceza Kurulu’nun kararını kaldırmadı. Süreyya Ayhan Kop’un ceza almayacağına karar vermedi. Tahkim Kurulu, Ceza Kurulu’nun kararını sadece usul açısından bozdu.

Bu kararın ardından Atletizm Federasyonu Başkanı Mehmet Terzi ve Süreyya Ayhan Kop’un avukatı Osman Buldan açıklamalarda bulundular. Terzi, kararın sadece usul açısından bozulduğunu belirtti. IAAF’den alınacak görüşle zenginleştirilecek dosyanın Tahkim Kurulu’na gönderileceğini açıkladı. Avukat Osman Buldan ise, Tahkim Kurulu’nun, cezanın kaldırılmasına karar verdiğini iddia etti. Buldan, hızını alamadı ve Tahkim Kurulu kararı hakkında yorumda bulunan Terzi’yi Tahkim Kurulu kararına dil uzatmakla suçladı. Ayrıca davanın başından beri ileri sürdüğü komplo teorisini tekrarladı.

Karar yanlış
Tahkim Kurulu’nun iade kararı, GSGM Tahkim Kurulu Yönetmeliği’ne aykırılık teşkil ediyor. Tahkim Kurulu, Süreyya Ayhan Kop’un itirazının kabulüne veya reddine yahut itiraz konusu Atletizm Federasyonu kararının değiştirilerek karara bağlanmasın hükmetmesi gerekiyordu. Tahkim Kurulu’nun, bir kararı yeniden görüşülmek üzere iade etmesi yetkisi bulunmuyor. Tahkim Kurulu, uygulanması gereken ulusal veya uluslararası mevzuatı tespit edip, söz konusu mevzuata göre Süreyya Ayhan Kop davasını sonuçlandırmalıydı. Süreyya Ayhan Kop, uluslararası bir atlet olduğu için, bu davada IAAF’nin kuralları uygulanmalıydı. Tahkim Kurulu da bu mevzuat uyarınca ya Atletizm Federasyonu Ceza Kurulu’nun kararını onamalı ya da verilmesi gereken cezayı tespit edip, Süreyya Ayhan Kop’un ilgili süre boyunca müsabakalardan men edilmesine karar vermeliydi.

Tahkim Kurulu, dosyayı iade ederek sadece zaman kaybına neden oldu.

Süreyya Ayhan Kop’un tekerrürden değil, farklı bir ihlalden ceza alması gerektiği kabul edilirse, onun en az iki sene müsabakalardan men edilmesi gerekiyor. Sonuç olarak, Kop’un Pekin Olimpiyatları’nda yarışması söz konusu olamaz.


Buldan ne yapmaya çalışıyor?
Süreyya Ayhan Kop’un avukatı Osman Buldan, Süreyya Ayhan Kop’un doping yaptığının ortaya çıkmasından beri medyayı silah olarak kullandı. Medya aracılığıyla yanlış bilgiler verdi. Kamuoyunu yanılttı. Davadan önce savunmasını açıkladı ve insanı hayrete düşüren iddialarda bulundu. Duruşma esnasında yargılamanın kameralar karşısında yapılmasını talep edecek kadar cüretkar davrandı. Hiçbir usul kuralı buna imkan tanımazken, tek amacı dikkat çekmek olan Buldan, kuralları hiçe saymaktan çekinmedi.

Medyaya gönderdiği yazılı açıklamada, kamuoyunun aydınlatılması gerektiğine işaret eden Buldan, gerçekleri çarpıtmaya devam ediyor. Tahkim Kurulu kararının içeriğini değiştirerek yansıtan Buldan, Tahkim Kurulu’na yaptığı savunmayı Tahkim Kurulu’nun kararı gibi açıklamaktan hiç rahatsızlık duymuyor. Üstelik Tahkim Kurulu yönetmeliğine atıf yaparak, esasa ilişkin hiçbir açıklama bulunmayan bir kararın derhal uygulanması gerektiğini ileri sürüyor. O zaman ona soralım: Ne yapılması gerekiyor? Bu kararın derhal uygulanmasından ne anlaşılmalı? Süreyya Ayhan Kop, yarışmaya başlayabilir mi? Tahkim Kurulu kararı bunu mu ifade ediyor?

Buldan’ın bu davranışlarını şaşkınlıkla izliyorum. Buldan’ın, Süreyya Ayhan Kop’a ne kadar büyük zarar verdiğinin farkında olmadığı ileri sürülebilir mi? Süreyya Ayhan Kop ve eşi, Buldan’a inanıyorlar. Buldan da onlara inanmak istediklerini söylüyor. Buldan, Atletizm Federasyonu’nun, IAAF’den bilgi istemesini Süreyya Ayhan Kop’un spor hayatını bitirme düşüncesinin göstergesi olduğunu iddia etmeden önce hiç düşünmüş müdür? IAAF kurallarına bağlı faaliyet gösteren, uluslararası sporcuların doping yapması durumunda IAAF’yi gelişmelerden haberdar etmek zorunda olan Atletizm Federasyonu’nun, IAAF’yi bilgilendirmesi ve IAAF’nin kuralları hakkında bilgi istemesinden daha doğal ne olabilir?

Ayrıca Buldan, Tahkim Kurulu kararlarının kesin olduğunu ve derhal uygulanması gerektiğini ileri sürdü. Doğrudur. Ancak bu olayın bir diğer yönü var. Tahkim Kurulu kararı, iç hukuk açısından kesin nitelik taşır. Uluslararası sporcuların doping ihlallerine ilişkin Tahkim Kurulu kararlarına karşı Spor Tahkim Mahkemesi’ne (CAS) başvurulabilmektedir. Buldan da bu kuralı çok iyi bilmektedir. Zira, Atletizm Federasyonu Ceza Kurulu’nun kararından sonra yaptığı açıklamada, Tahkim Kurulu’nun kararı onaması durumunda CAS’a başvuracaklarını açıklamıştır.

Süreyya Ayhan Kop olayında da ilgililer Tahkim Kurulu kararına karşı CAS’a başvurabilirler. IAAF, WADA CAS’a başvurabilirler.


Federasyon’un elinde çok silah vardı
Atletizm Federasyonu kararının hukuka aykırı olduğu, yanlış hükümlerin uygulandığı kabul edilse bile, Süreyya Ayhan Kop en az iki sene müsabakalardan men cezası alacak. Pekin Oyunları’na katılamayacak.

Buldan’ın iddiasının ise kabul edilebilir yönü yok. Atletizm Federasyonu, Süreyya’nın spor yaşamını bitirmek isteseydi, elinde çok fazla silah vardı. En azından, onun uluslararası lisans almasını engelleyebilirdi. Kamp yapmasını, yarışmalara katılmasını engelleyebilirdi. Yarışamayacak bir sporcunun sponsor bulması imkansız olduğuna göre, Süreyya, evinde oturmak zorunda kalırdı. Buna benzer durum, İngiltere’de yaşanıyor. Britanya Olimpiyat Komitesi Başkanı Colin Moynihan, 2004-2006 yılları arasında doping cezalısı olan, geçtiğimiz günlerde Valencia’da gerçekleşen Dünya Salon Şampiyonası’nda gümüş madalya kazanan Dwain Chambers’ın Olimpiyat takımında yer almaması için elinden geleni yapacağını açıkladı. Doping yapan sporcuların takımda yer alamayacağını belirten Moynihan, hukuk savaşından çekinmeyeceğini ileri sürmekten çekinmedi.

Türkiye Atletizm Federasyonu ise bu yöntemlere başvurmadı. Aksine, bir sporcusu ile kavga edecek, medya aracılığıyla atışacak kadar basiretsiz bir yönetim sergiledi. Bir yandan madalya alması muhtemel bir sporcusunu kullanmak isteyen Atletizm Federasyonu, diğer yandan Süreyya Ayhan Kop’u elindeki belgeleri açıklamak suretiyle tehdit etmekten kaçınmadı. Kabadayı edasıyla hareket eden federasyonun bu açıklamalarını ihbar olarak nitelendirebilecek savcılar harekete geçmediler.

Süreyya, Atletizm Federasyonu’nun, kendisini zehirlemeyi amaçladığını iddia ettiğinde, federasyon, Süreyya’nın nerede olduğunu bilmediğini, sadece yakınlarının onun yerini bildiğini söyledi. Bir federasyon, doping kontrolü listesinde yer alan bir sporcusunun yerini nasıl bilmez? Sporcunun yerini IAAF, WADA bilirken, federasyonun bundan haberdar olmaması mümkün mü?

Bir atlet, federasyonuyla, devletin spor teşkilatıyla kavga etmeyi göze alıyor, başına buyruk hareket etme cesaretini gösteriyorsa, sorumluluğu Atletizm Federasyonu’nda, GSGM’de aramak gerekir.


Ayhan Kop, sistemsizliğin kurbanı oldu
Bu saatten sonra Süreyya Ayhan Kop’un Türkiye’yi temsilen yarışması mümkün değil. Onun bir diğer devlet adına yarışması da çok zor. Hiçbir federasyon, iki kere doping cezası almış bir atleti bünyesine katmak istemez. Süreyya Ayhan Kop, başka bir ülkenin vatandaşı olarak bu sorunları yaşasaydı, belki Türkiye Atletizm Federasyonu ona kucak açardı. Ne olduğu bilinmeyen yabancı atletleri birkaç milyon dolar karşılığında “Türk” yapıp lejyoner takımı kurmaya hevesli federasyon, Süreyya Ayhan Kop’u elinden kaçırmazdı.

GSGM, Atletizm Federasyonu ve diğer spor federasyonları bu olaydan ders çıkarmalıdır. Türkiye’nin bir doping politikası yok. Dopinge ilişkin kapsamlı ve açık mevzuat hazırlanmadı. Sadece ceza tehdidiyle dopingi önleyebileceğini düşünen spor yöneticileri, doping eğitiminin farkında değiller.

Sorun sadece doping de değil. Türkiye’nin spor planlaması yok. Sporu sadece futbol olarak algılayan, FIFA dini mensubu spor yöneticileri ve siyasetçilerin de bu konuda adım atmasını beklemek hayal.

Süreyya Ayhan Kop, bu sistemsizliğin kurbanı oldu. Şans eseri bulunan bir yetenek, basiretsiz, beceriksiz, spor kültürü olmayan yöneticilerin aczi sebebiyle ortadan kayboldu. Şimdi umudu Afrika kökenli yeniçerilerde arıyoruz. Tesisleşmeye, sporculara, antrenörlere harcanması gereken para, lejyonerlere dağıtılıyor.