Emre ÇOLAK; Asgari ücretli bir Hagi.. Kaç zamandır istiyordum, bence bilinen futbolcularımızın konularını açmaktansa gepe genç, gelecek vaadeden oyuncularımızı yazarsak en azından google'da kendi isimlerini arattıklarında, kendi adına gördükleri haberler, yazılar onları daha motive eder. Özellikle futbolcu olmak konusunda yeni adım atmak üzere olan, hatta bu konuda kafasında şüpheleri olan genç bile diyemeceğimiz çocuklar için.. Bizim tek dileğimiz, iyi çalıştığı ve Sergen gibi sapıtmadığı takdirde gerçekten bir Hagi kadar, büyük bir futbolcu olması konusunda şüphe duymaması bu çocukların.. Bunlardan biri de Emre Çolak.
Neden Emre Çolak.. Kendisini Karadeniz Oyunları'nda keşfettim. Maçı 3. sınıf bir spiker anlatıyordu. Ve 2 maçta 180 dakkada adam hangi takımda oynadığını söylemedi. Cem Sultan'ı biliyordum, onu söyledi, Batuhan'ın hangi takımda oynadığını söyledi ama Emre'yi söylemedi, gol atsa bile, maçlara damgasını vursa bile.. Galatasaray'da oynadığını düşünmüyordum çünkü GS.'de oynasa söylerdi dedim.
Emre Çolak henüz
16 yaşında (20.05.1991) olmasına rağmen, bir kanattan diğer kanata 40-50 metrelik isabetli pas atarken rahatlığını gözlemledim, yüksek isabetteki pas oranı, birebirde kolay adam geçmesi,
en önemli olanı oyunu dikine tek pasla oynama zekası bu yaşta gelişmiş olması dikkatlerimi onun üzerinde topladı. Duran toplarda kornerler dahil tek kelimeyle müthiş. Lincoln dışında şuanki A takımdaki futbolcuların çok üstünde. Ayrıca disiplinli bir futbolcu çünkü Arda, Hasan Şaş gibi topu ayağında gereksiz tutmuyor, hep en doğru pası düşünüyor, kaleye yakınsa da en doğru gol pozisyonunu düşünüyor. Açıkçası Cem Sultan'dan çok şey bekliyordum ama Emre Çolak'ı görünce moralim bozulmuştu biraz. Cem'in yetenekli olduğu tartışılmaz topu ayağına iyi oturtuyor ve top ondayken bir tehlike yaratacağı hissi veriyor adama gene de çok da etkili olmamıştı. Peki kimdi bu Emre? Ertesi gün nette arattım ve Emre'nin hangi takımda oynadığını görünce tüğlerim ürperdi. Galatasaray alt yapısı çalışanlarının aldığı para helal olsun..
Emre'ye dönersek eksik olan yanı diğerlerine göre zayıf bir futbolcu olması. İyi bir fitness eğitimi alması gerekiyor, maçlarına bakın genelde 60. dakikadan sonra oyundan alınıyor, gerçi fiziği gelişecektir çünkü 16 yaşında bir çocuk henüz diyebilirsiniz oysa asıl bu yaşlarda iyi bir fitness eğitimi alması şart.. 20li yaşlar fiziği geliştirmek için geç bir dönem.
Emre altyapımızda
mücadeleci kimliği kazanırsa 18 yaşında Galatasaray'da değişmez, takımı sırtlayacak oyuncu olur. Lincoln'ün yanında yetişirse de 20-21 yaşında Avrupa peşinden koşar.. Bunlar tabii öngörüden ibaret. Önemli olan kendisinin çalışması ve hocaları..
Geçenlerde G.S-Steau Bukres maçını izledim. O zamanlar Lacatus, Rotariu ve Hagi'li genç kadrosu ile finale yükselmişlerdi. O maçta Hagi'nin sahiden iyi bir kumaşı olduğu belli idi. Lafı şuraya getireceğim, o kumaş belli idi ama öyle de kalabilirdi kendisini yeterli görüp. Belki de o çalışma profesyonelliği olmasaydı 32 yaşında Avrupa şampiyonu bir takımda değil Sergen Yalçın gibi, Tarık gibi kendi ülkesinin 2.lig takımında top koşturacaktı.
Bir haberi hiç unutmam, Hagi antremanda kötü çalıştığı için kendine antreman sonunda çıplak ayakla şut çalışması yaptırmıştı, kendine ceza vermişti. İşte bu zihniyet sanırım herşeyi açıklıyor. Böyle zihniyete ve melikeye sahip bir profesyonel olduğu takdirde, sadece Emre Çolak değil, Cem Sultan, Oğuz Sabankay, Arda Turan, İrfan Başaran gibi teknik potansiyellerin önü açık olacaktır. Bu ülkeye alt yapısından yıldızlar kazandıran tecrübeli Galatasaray altyapısı eskisine göre daha iyi imkanlar ve daha profesyonel çalıştırıcılar ile bu sefer daha hazır, potansiyeli daha yüksek ve daha yetenekli yıldızlar kazandımalarını umut ediyorum. (Bir parantez, diğer rakip takımların forumlarını okuyorum, alt yapılarında adamların yetişmemesini, masabaşı memur gibi çalışan, sadece futbolcularına antreman yaptıran antrenörlere bağlıyorlar durumu, Galatasaray'da ise, Paf maçlarında da rakip futbolcuları değerlendiriyorlar, ahbaplarıyla kulübe sokulmayan potansiyeli yüksek oyuncularla çalışıyorlar, onlarla profesyonel ve oldukça yakından ilgileniyorlar diyorlardı, bence bu da eklenmesi gereken ayrı bir not, özellikle eski futbolcularımızın bu çocuklarla ilgilenmesi ayrı bir motivasyon olsa gerek). Takımımızın başında da Karl Heinz Feldkamp'ın olması Paf takımımızın değerini daha da arttıracaktır.
Aşağıda da Emre Çolak için tanıtıcı ilginç bir de hikaye var.. Gazetelerde de yayınlanmış bu haber.
************************************************
http://www.hurriyet.com.tr/_newsimages/3746537.jpg
Beşiktaş’ın şort bile vermediği genç oyuncu, Atışalan Kulübü’ne döndü ve G.Saray maçında keşfedildi. Para konuşmadan sarı kırmızılı formayı sırtına geçiren Emre, harçlığını Sami Yen’de çıkarıyor.
O, futbolun vitrinine Karadeniz Oyunları’nda çıktı. Golleri, gol pasları ile... 16 yaşındaki bu büyük yeteneğin futbol öyküsü ise hayli ilginçti. Atışalanı’nda oynarken bir Beşiktaş maçı ile Serpil Hamdi Tüzün’ün radarına yakalanmış, ona Beşiktaş Koleji’nde eğitim ile yol parası önermiş. Talihsizlik bu ya, Türk futbolunun alt yapı mimarı Beşiktaş’tan ayrılınca bu vaatler de suya düşmüş. Öyle ki, malzeme bile bulamamış, antrenmanlarda siyah şortlu arkadaşlarının arasına Atışalanı’ndan getirdiği kırmızı şortla çıkmış.
Yol parası bulamamış
Bu da babası Olcay Çolak’ın ağrına gitmiş ve "Oğlumun, kendisine bir şortu çok gören kulüpte yeri olmaz" diyerek, onu kolundan tuttuğu gibi doğduğu Atışalanı Kulübü’nde, Emin Tetikli’ye teslim etmiş. Bu kez bir Galatasaray maçı küçük Emre’nin talihini değiştirivermiş. G.Saray B Genç Takımı’nın antrenörü Recep Yazıcı, onu yanına çağırıp, "Seni G.Saray’a alacağım" demiş. Bu transferde hiç para konuşulmamış. Ve Atışalanlı Emre, sarı kırmızılı kulübe, "20 kaban, 20 topa" transfer olmuş. Kıt kanaat geçinen Çolak ailesinde elektrik teknisyenliği yapan babası o günleri anlatırken açık yüreklilikle konuşuyordu: "İşlerim bozulmuştu. Küçük yaştaki oğlumu Esenler’den Florya’ya antrenmanlara ve maçlara götürecek yol parasını bile bulamadığımız olmuştu.
O nedenle kendisini tek başına yolluyordum. Metro ve otobüslerle giderken, onu yetiştiren Emin Hocası gizli gizli yol parasını veriyor, ya da kendisi götürüyordu. Onun hakkı hiçbir zaman ödenemez."
Emre artık, hem G.Saray’da oynuyor hem de Ali Sami Yen’deki maçlarda top topluyordu. Sahaya atılan paradan da nafakasını çıkarıyordu.
Maçtaki günlüğü 30 YTL idi. Ya hasılat ne kadardı? "Abi ben kapalı tribün önüne gidiyordum. Çünkü orada hasılat çok daha fazla oluyordu. Açık tribünden sahaya 5-10 kuruş atılırsa, kapalı tribünden 1 YTL atıyorlardı. Ben de o paraları topluyordum. Maçın tansiyonuna göre 60-70 YTL hasılat elde ediyordum."
Hagi: Benim kopyam
Genç yıldız takımını şampiyon yaptıkça çıkışı da hızlandı. Üç yılda minikler, yıldızlar ve B gence ligin en iyi futbolcusu olarak yükseldi. Yıldız ve B gençte milli oldu, U15’e çağrıldı. Şu ana dek 28 kez milli formayı giydi. G.Saray’ın yaşayan efsanesi Gheorghe Hagi bile onu izlediğinde:
"Bu çocuk frikiklerde beni taklit ediyor. Tıpkı kopyam. Bu çocuğa dikkat edin, özel çaba harcayın" demekten geri kalmadı.
Asgari ücretli yıldız
Sarı kırmızılı takımda en büyük hedefinin, A takımda Arda Turan’la birlikte oynamak olduğunu söyleyen Emre Çolak, "Bir sezon
Arda abinin ayakkabıları ile oynadım, çok uğurlu gelmişti. Arda abi bizim maçı izlemeye geldiğinde bana ’İnşallah benden daha iyi olacaksın’ dedi.
Bu sözler bana moral oldu" diyor. O, şimdi G.Saray’ın "asgari ücretli" profesyonel futbolcusu. Ancak parayı düşünmediğini, sarı kırmızılı formayı giymenin büyük onur olduğunu söylüyor.
