Arkadaşlar bu yazıyı benim annem patlamada ölen aile dostumuz için yazdı. Bugün anma töreni düzenleyecekler ve orada okuyacak ama ben dayanamadım çünkü çok güzel bir yazı yazmış. Sizlerle paylaşmak istedim.
Merhaba dostlar,
Merhaba sevgili öğrencilerim,
Hayatım boyunca pek çok kez mesleğim gereği bu kürsüye ve sayısız defa öğrencilerimin karşısına çıktım. Bir gün can dostum için de bu kürsüye çıkacağımı hiç düşünmemiştim. O kadar içimdeydi, o kadar sevgi ve yaşama sıcaklığı ile doluyduki değil burada konuşmak onun yaşamını yitirebileceğini dahi düşünmedim, düşünemedim. Çünkü o bunu hissettirmeyecek kadar hayata bağlıydı. Hepiniz gibi, hepimiz gibi hayalleri vardı. Öyle çok büyük hayaller değildi. İnsanca yaşamamıza yetecek kadardı hayallerimiz. Ama izin verilmedi.
Yaşamda yanyana durduğumuz... Aynı anda ağlayıp aynı anda güldüğümüz... Aynı ufka bakıp, aynı yağmurlarda ıslandığımız. Konuşmadan anlaşıp, aynı denizlere yelken açtığımız bir dostu kaybetmek nasıl bir duygudur?
Kolay kazanılmayan bir dostun ellerinizin arasından kayıp gitmesi nasıl bir şeydir? Anlatılabilir mi? Deneyeceğim...
Bizim 13 yıl boyu emek verdiğimiz özene bezene herkesten sakındığımız dostluğumuz, hayallerimiz, umutlarımız, yaşama olan inancımız 27 Temmuz akşamında yerle bir edildi... O akşam onu defalarca aradım. Telefonlarıma yanıt vermedi... Anladım, anladım... ama... ben... bunu kabullenemedim. Kabullenemedim çünkü o her zaman her yerde insanların yardımına koşardı. Kabullenemedim çünkü o kimseyi incitmemişti bugüne kadar. Birlikte geçirdiğimiz zamanlarda paramız olsun olmasın, tanıyalım ya da tanımayalım, zamanımız olsun ya da olmasın herkes için koştuk. Kaç kez gittiğimiz Kavaklı Parkı'nda kum havuzunda ağlayan çocukların yanına eğilip onlara türlü şakalar yaparak acılarını bir anda kahkahalara dönüştürdüğüne ardından da anneleriyle sohbete koyulduğuna tanığım ben. Kabullenemedim çünkü onunla hiç kavgadan yana olmadık biz. Kabullenemedim çünkü dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız insanların acısı bizimde yüreğimizi parçaladı. Kabullenemedim çünkü onunla birlikte okulun bahçesinde ağaçtaki yuvadan düşen yavru kuş için günlerce üzüldük biz.
Kabullenemedim... Çünkü dünyayı güzelliklerin kurtaracağından ve herşeyin bir insanı sevmekle başlayacağından o kadar emindik ki biz... İki can arkadaştık... İki can yoldaştık... İki can dosttuk... İki can sevgiliydik... İki can kardeştik... İki can ana-oğulduk... Herşeyiydik birbirimizin.
Gidişinden sonra boş bir çuval gibi savruldum günlerce... 17 Yıllık meslek yaşamımda ilk kez okula gitmek, öğrencilerimle karşılaşmak istemedim. Bunun adını koymaya, bir anlama oturtmaya çalıştım. Evet biliyordum... Yine bir şey vardı bizlere unutturulmak istenen, bizim görmememiz, duymamamız gereken... Güzel ülkemizde biz ekmek kavgasında ve acı telaşındayken hızla yaşama geçirilmek istenen şeyler vardı... Geçirildi de... Bunun için insanlar mı harcanmalıydı... Onlar için... Evet. Ve harcadılar da... Hiç ama hiç kimseye aldırmadan... sonra... sonrası gelip acınızı paylaşıyoruz dediler... Bizde ne iyi insanlar deyip yaşamlarımıza geri döndük... Her zaman yaşananlar... yeniden yine yaşandı... Toplum yani biz bu ülkenin insanları her zaman olduğu gibi acılarımızla başbaşa kaldık. Egemen olma kavgası adına yaşananlar... Tarihe insanlık dışı terör olarak düştü.
Savrulduğum ve yaşamın anlamını yitirdiğim o günlerden birinde sınıftan çıktığımda 3 çift gözü heyecan içinde beni beklerken buluncaya kadar kendimde değildim. İlhan, Caner ve Ayşegül... Sarıldık önce... Konuşmadık ama anladık birbirimizi.. İlhan başladı..
Hocam bir şeyler yapalım ne olur. Bu böyle olmamalı. Onun için bir şeyler yapalım.. uyuyamıyorum ben.! Gidişi böyle anlamsız olmasın, onu ne çok sevdiğimizi bilsin insanlar
Onları karşımda benden çok daha kötü ve yıkılmış görünce kendime geldim. Bizim çocuklarımız vardı yıllarca emek verdiğimiz.. insanlığı... dostluğu... iyiyi... güzeli... paylaşmayı... saygıyı... sevgiyi öğretmeye çalıştığımız... Onlar için onların elinden tutmalı, yanlış olanı anlatmaya devam etmeliydik... Dünya, insanlığı çocuklarımızdan öğrenmeliydi.
Bu duygularla tamam dedim. Ne istiyorsanız ben yanınızdayım, sonuna kadar... Sarıldık birbirimize... Artarak, hızla çoğalarak büyüdük. Okul bahçesinde beni yakalayıp hocam bende Halit Hoca için bir şeyler yapmak istiyorum diyen, onu tanıyan tanımayan bir çok öğrencim oldu. Yeniden kuşattılar... sardılar... beni
Halit için ne yapmaya çalıştıysak, hiçbir olumsuz tepkiyle karşılaşmadık. Bir çok dostumuz bir çok arkadaşımız oldu. O kadar büyüdü ki bu sevgi yumağı.. İşte bugün hep burada ve bir aradayız...Bugün sizleri böyle birbirine kenetlenmiş ve Halit için, insanlık için, kendim için, çocuklarımız için bir arada görünce yeniden umutlandım... Demek ki biz doğru yoldaydık diye düşündüm. Evet ben bir can dostu yitirdim.. İnsanlık tarihinde yitirilen canlardan yeniden doğdu yaşam... bunu biliyorum. Yüzlerce dost bugün biraradayız. Ben izninizle şimdi Halit'e seslenmek istiyorum.
Evet Halit Hocam!
Onlar,
İki can dostu ayırmış olabilirler
Onlar,
Bizi paramparça edebilirler
Onlar,
Hayallerimizi yok etmiş olabilirler
Ama asla yüreklerimizi ele geçiremeyecekler.
Ben sana,
Böyle yüreklice,
Hep senin söylediğin gibi
Dimdik ve onurlu!
Ben sana böyle güzel veda etmek istedim.
Canım dostum,
Can arkadaşım,
Sakın unutma...!
Seni hep sevdim... seveceğim..
Ve şunu bilmeni istiyorum ki
Yaşadığım sürece seni ve paylaştıklarımı hiç unutmayacağım
Umarım eksik bıraktığım bir şey yoktur.
Güle güle dostum.. güle güle...
Arzu...