Cenk Akyol'a da ne olmus adas?
Printable View
Cenk Akyol'a da ne olmus adas?
Eskişehirde bir yoldaş Daha Öldü Mutlumusunuz Akpliler?
Hala neden sokaklardasınız diyenler var ya burada onlara söylüyorum. İNSANLAR ÖLDÜRÜLDÜ. Bu yüzden sokaklardayız. Siz bir taraflarınızı yayıp bana batan bir sey yok diyerek size söylenen yalanlara inanmaya devam edebilirsiniz ama doğrunun ve insanlığın tarafında olanlar bu zulme ses çıkaranlardır siz degil.
Bu gün bir bakan aylığı 49bin tl olan bir villada oturuyor ve oğlu TED'den fakirlik bursu alarak eğitimini sağlıyor.
İnsanlar ölmesinden daha üzücü bir şey varsa o da bu ölümleri prim haline getirenleri izlerken bende oluşan dehşet izlenimdir. 2 tarafın kutup başları da olaylardan üst derece nemalanıp cımbızla çektiklerini sürüklüyor, olan ise gencecik insanlara oluyor. Hiçbir dava bir insanın canından önemli değildir, yorum yapma değildir.
Genclerin olmedigi ana babalarin aglamadigi bir surecten geciyoruz dedi basbakan.
Yahu allah askina koca memleketle dalga gecmeyi birakin artik. Ar damari catlamis bunlarin goz gore gore yalan soylenir mi el insaf!
Bu zamana kadar "benim gibi dusunmeni istemiyorum sadece dusunmeni istiyorm" dedik durduk ama artik yeter siz de bir tepki koyun bir seyler yapin be !
Isine gelince din iman allah kitap isi goturmeyi biliyorsun tayyip efendi ama bunca insanin ahı nasil cikacak hic dusunmuyorsun.
Benim vicdanım kaldırmadı.Bulmak istiyenler internetten bakabilir.
Bugün neler öğrendik?
* 3. köprünün yeri yanlışmış.
* SBS sonuçları hatalıymış.
* Serbest bırakılan Palalı Sabri Fas'a kaçmış.
* Ali İsmail Korkmaz'ı döverek öldürenlerin güvenlik kamerası kayıtlarında 20 dakikalık bölüm kayıpmış.
* Ali'nin Antakya'daki cenazesinden sonra yapılan yürüyüşe polis saldırmış.
* Dün gece sopalı bıçaklı faşistler Kocamustafapaşa forumuna saldırıp bir kişiyi yaralamış.
* Okmeydanı'nda sabah 7'de ekmek almaya giderken, kaskı numarasız polisin gaz fişeğiyle kafatası patlayan 14 yaşındaki Berkin'in komadaki 27. günüymüş.
* Emniyette gözaltında tutulduğu dönemde, dün serbest bırakılan Mimarlar Odası İstanbul Şubesi Genel Sekreteri 62 yaşındaki kalp hastası Mücella Yapıcı'ya ilaçları verilmemiş, arama sırasında çamaşırları çıkartılmış ve çömeltilerek öksürmesi istenmiş.
* Tüm bunların üzerine başbakan twitter'da şunları yazmış: "Gençlerin ölmediği, ana ve babaların gözyaşı dökmediği, herkesin umutla geleceğe baktığı güzel bir süreçten geçiyoruz"
'Ne yapıpdurun, denizde durupdurum'
Muğla'nın Bodrum İlçesi'nde, Gezi eylemlerine destek ve gösterilerdeki ölümleri protesto etmek amacıyla düzenlenen 'Gümüşlük Direnipduru' eylemine aralarında oyuncu Nejat İşler'in de bulunduğu yaklaşık bin 200 kişi katıldı
http://icube.milliyet.com.tr/YeniAna...--3450283.Jpeg
Gümüşlük ile 300 metre uzunluğundaki Tavşan Adasını el ele tutarak denizden insan zinciriyle köprü oluşturan eylemciler sık sık solgan attı. Yaklaşık bir saat denizin içinde süren eylem alkışlarla sona erdi.
İlçeye bağlı Gümüşlük Beldesi'nde bugün akşam saatlerinde Bodrum-Taksim Platformu tarafından düzenlenen 'Gümüşlük Direnipduru' eylemi renkli görüntülere sahne oldu.
ÜÇ BİN YILLIK ADA İLE KARAYA BAĞLANDILAR
Gümüşlük sahiline 300 metre uzaklıktaki üzerinde üç bin yıllık tarihi kalıntıların bulunduğu ve kazıların devam ettiği Tavşan Adası'na yürüyerek geçen tatilciler ellerinde pankartlarla denizin içerisinde renkli görüntüler oluşturdu. Tiyatro sanatçısı Nejat İşler ile yaklaşık bin 200 kişinin katıldığı eylemde 200 kişi denizden 1000 kişi karadan el ele tutundu. Mayo ve bikinileri ile eyleme koşan tatilciler Çayıraltı Plajı ve Tavşan adası arasında karadan ve denizden birbirine bağladı. Sık sık `Heryer Taksim Her Yer Direniş' atan eylemcilerin `Gümüşlük Direnipduru' `Napıpdurun Durupdurum' yazılı dövizler dikkat çekti.
TURİSTLERDE EYLEME DESTEK VERDİ.
Ankara, İstanbul ve İzmir'den tatile gelenlerinde denizde durma eylemine büyük destek verdiği görüldü. Eyleme Ankara'dan tatile gelen 53 yaşındaki Gülay Tatar "Tatil için geldiğimiz Bodrum'dan Taksim gezi eylemlerini büyük bir dikkatle izliyoruz. Çünkü bu olaylar sadece Taksim'i değil, Tüm Türkiye'yi tüm insanları ilgilendiriyor. Bu nedenle bugün denizde düzenlenen eyleme plajdan çıkıp geldik, tatilcilerin bir saat süren eyleme destek vermeleri görülmeyi değerdi, toplumda duyarlı insan sayısının artması sevindirici, Ankara'daki eylemlere de destek vermiştik. Bodrum ve Gümüşlük'ün simgesi olan Tavşan adasında denizden eylem vermek farklı ve güzeldi" dedi. Yaklaşık bir saat süren eylem, alkışlarla sona erdi.
http://gundem.milliyet.com.tr/-ne-ya...ShowPageSkin=1
Körü olayını dün akşam öğrendim. AKP iktidarının en talihsiz, en sorumsuz hatalarının başına yerleşti bu. İnanılır gibi değil.
[YOUTUBE="BE6MYLwVO0s"]fragman[/YOUTUBE]
güzel olmuş
Çocuğu yaşındaki kıza tecavüzde suç üstü yapılan şerefsizler, göz göre göre adam öldürenler dışarıda üniversite öğrencileri tutuklu , sadece bayrak satıp ekmeğini kazanmaya çalışan adam tutuklu.
ADALET ve kalkınma partisi'nin eserleri.
Ben artık yazmaktan yoruldum , tüm bu haksızlıklar karşısında ister menfaatinden ister sadece parti sempatizanlığından veya her ne zıkkımsa susanı Allah bildiği gibi yapsın , beter duruma düşürsün. Yazık günah.
Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Ethem Sarısülük'ün ölümüne ilişkin sanık polis memuru A.Ş. hakkındaki davanın, "yargılama izni alınmadan açıldığı" gerekçesiyle "yargılamanın durmasına" ve "gereğinin yerine getirilmesi için dosyanın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine" karar verdi.
Ailenin avukatı Kazım Bayraktar, bunun tamamen polis Şahbaz’ın yargılanmasını engellemeye yönelik bir karar olduğunu, hukuki olmadığını ifade etti: “İzin, ancak görevle ilgili suçlar için geçerlidir. Ancak savcı Veli Dalgalı da zaten iddianamenin tamamına bakıldığında, mealen Şahbaz’ın göreviyle ilgili bir suç işlemediğini ifade ediyor."
“Önümüze yeni bir sorun çıkardılar”
“Mahkemeyi hukuka aykırı şekilde uzatmaya çalışıyorlar. Savcı Dalgalı bu tür suçlara bakan bir savcı, bu suçun görevle ilgili olmadığını bildiği için de izin talebine başvurmaksızın iddianameyi hazırladı. Zaten iddianame polisi kurtarmak amacıyla hazırlanmıştı. Ancak mahkeme polisin bu iddianameyle bile yargılanmasını önlemeye, polisi sanık sandalyesine oturtturmamaya çalışıyor.” “Soruşturmanın başladığı andan itibaren, siyaset-polis-yargı işbirliğinin yeni bir engeli bu karar.”
Ankara Valiliği’nin soruşturma izni vermemesi halinde ise idari mahkemeye başvurmaları gerekeceğini söyleyen Bayraktar, “Bu da yıllara yayılan bir süreçtir. Polis açıkça korunuyor” diye konuştu.
PKK 19 temmuzda (yarın) suriye'de özerk devlet kuracağını açıkladı. Hani birileri nasıl diyordu , ee şey "sevinin".
Ve Kürdistan Suriye'de kuruldu... Herşey güllük gülistanlık. Ne güzel, terörde bitti zaten ülkede... Apo'ya ne vadedildiğide açıkça ortaya çıkıyor...
O zaman hayırlı uğurlu olsun ne diyelim(!)
Son Dakika:
Maliye Bakanlığı polis eşliğinde Koç grubuna ait Tüpraş'a baskın düzenledi ve bazı evraklara el koydu ( Gezi Parkı Rövanşı )
Okula da bekleriz :)
gezi parkina imar ile ilgili cikan yurutmeyi durdurma karari mahkemece kaldirildi, denildigi gibi istanbul capinda bir oylama yapilirsa galiba topcu kislasina mecbur birakilacaz. demokrasi=dayatma sanirim bizim guzel ulkemizde.
http://www.hurriyet.com.tr/planet/24363113.asp
bay recep tayyip erdoğan türkiye başbakanı
ankara, türkiye. temmuz 2013
sayın bay erdoğan,
aşağıda imzası olanlar, bu mektubu sizin polis güçlerinizin istanbul’da taksim meydanı ve gezi parkı ile türkiye’nin diğer büyük şehirlerindeki barışçı gösterileri, türk tabipler birliği’nin verilerine göre beş kişinin ölmesi 11 kişinin ayrım göstermeksizin biber gazı kullanımı nedeniyle gözünü kaybetmesi ve 8 binden fazla kişinin yaralanmasına neden olacak biçimde, zalimce bastırmasını en güçlü şekilde kınamak amacıyla yazıyoruz. ancak, taksim meydanı ve gezi parkı’nın benzersiz bir şiddet kullanımıyla boşaltılmasından sadece günler sonra, tek suçları sizin diktatoryal yönetimine karşı çıkmak olan bu beş ölüye aldırmadan, istanbul’da nuremberg toplanması'nı hatırlatan bir miting düzenlediniz. sizin hapishanelerinizde çin ve iran hapishanelerindeki sayının toplamından daha fazla gazeteci var. buna ek olarak, göstericileri çapulcu, yağmacı, holigan olarak nitelendirdiniz, hatta bu göstericilerin yabancıların yönlendirdiği teröristler olduğunu söylediniz. oysa gerçekte, bu göstericiler sadece türkiye’nin kurucusu kemal atatürk’ün öngördüğü şekilde laik bir cumhuriyet olarak kalmasını isteyen gençlerdi. sonuç olarak, bir yandan ülkenizi ab üyesi yapmaya çalışırken, bir yandan türkiye’nin bir egemen devlet olduğunu söyleyerek, ab liderleri tarafından size yönelik tüm eleştirileri reddediyorsunuz. size 9 ağustos 1949’da imzalanmış konvansiyon uyarınca türkiye’nin avrupa konseyi’nin bir üyesi olduğunu, 18 mayıs 1954’te avrupa insan hakları konvansiyonunu imzaladığını ve avrupa insan hakları mahkemesi’nin yetkisini tanıdığını saygıyla hatırlatıyoruz. bunların sonucunda, beş masum gencin ölümüne neden olan emirleriniz, strasbourg'da bir davaya dayanak teşkil edebilir.
saygılarımızla...
imzalayanlar:
andrew mango, atatürk'ün biyografisinin yazarı
hugo page, avukat
ronald thwaites, avukat
david lynch, yönetmen “mulholland drive” filmiyle altın palmiye ödülü sahibi
sean penn, aktör/yönetmen, “milk” ve “mystic river” filmleriyle oscar sahibi
susan sarandon aktris, “dead man walking” filmiyle oscar ödülü sahibi
sir ben kingsley, aktör, “gandhi” filmiyle oscar ödülü sahibi
james fox, aktör
frederic raphael, yazar, “darling” ile oscar ödülü sahibi
sir tom stoppard, senaryo yazarı, "shakespeare in love" filmiyle oscar ödülü sahibi
christopher hampton, senaryo yazarı, "dangerous liaisons" filmiyle oscar ödülü sahibi
lord julian fellowes, senaryo yazarı "gosford park" ile oscar ödülü sahibi
vilmos zsigmond, sinematograf, "close encounters of the third kind" ile oscar sahibi
branko lustig, yapımcı, "schindler's list" ve"gladiator" ile oscar ödülü sahibi
rachel johnson, yazar
edna o'brien, yazar
christopher shinn, senaryo yazarı
david starkey, anayasa tarihçisi
fazil say, besteci-piyanist
lady cholmondely, chopin society başkanı
lord monson, yazar
lord strachcarron, belgesel yapımcısı
downshire markisi, toprak sahibi
jeremy corbyn mp, işçi partisi milletvekili
edmund kingsley, aktör
igor ustinov, heykeltraş
maurice farhi mbe, yazar
jack fox, aktör
claire berlinski, yazar
fuad kavur, film yapımcısı
http://www.hurriyet.com.tr/_np/0795/20890795.jpg
Gezi’den sonra futbol da, taraftarlık da farklı bir hal alacak gibi. Yıllardır derbi maçlarını ev sahibi takımın taraftarlarının tek yönlü tezahüratlarıyla izlemeye alışmış bünyeler sürprizlere hazır olsun. Fener taraftarı Beşiktaş maçına, Beşiktaş taraftarları Fener maçına kol kola gidebilir. Maç oynanırken muhalif tezahüratları bir ağızdan yapabilirler. Benim gördüğüm, hissettiğim bu.
Galatasaray’ı bilemem. Taraftarı eylemlerde Beşiktaşlılarla ve Fenerlilerle kol kola girse de karneleri zayıf. Bütünleşemediler, Gezi'de sınıfta kaldılar.
Yükseleni çArşı olanlar var artık bu ülkede. Haksızlığa karşı duran, sindirilmeye çalışan bu topluluk ya da ruh, yeri geldi kimsenin cesaret edemediği eylemlerde bulundu, ön saflarda yer aldı, yeri geldi eli sopalıların, palalıların karşısına çıktı. Sabaha karşı evlerine girildi, gözaltına alındılar ama çArşı bu, pes etmedi. Maçların başlamasını, misafir olacakları statların tribünlerini inletecekleri günlerin gelmesini beklediler sabırla belki de.
Fenerbahçe’nin PSV ile yaptığı maçta bu yıl neler olacağının sinyallerini gördük. Polis kamerasıyla kayda alındıklarına aldırmadan yükselttiler seslerini. “Bu daha başlangıç,” dediler adeta.
Futbol çok acayip bir oyun. Binlerce kişinin aynı sözleri bir ağızdan söyleyebildiği az sayıda legal platformun bizim ülkemizde en önemlisi. Yıllardır birbirine düşman kesilenleri bile birleştirebilecek sihirli bir gücü var.
Gezi’nin sembol fotoğraflarından biridir üç takım formasının aynı karede yer alması. Milli maçlar dışında alışık olmadığımız, birbirlerini bir kaşık suda boğarlar, dediğimiz gençler, omuz omuza vermiş aynı sloganları attılar.
Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarı birlik olma zamanının geldiğini idrak ettiler. Galatasaray Lisesi’nin önünden Taksime doğru yürüyen çArşı mı olmalıydı yoksa Galatasaray taraftarları mı? Caddeden Kadıköy’e yürüyen Fenerlileri alkışlamakla mı yetinmeliydi arslanlar, yoksa kol kola girip 'biz biriz' mesajı mı vermeliydiler?
Galatasaray’a gönül vermiş milyonlara haksızlık etmeyeyim. Maçlar başlayınca onlar da tribünlerden koyacaklardır tepkilerini ama bu dönemde birlikte hareket edememenin, kendi semtlerinde eylemsiz kalmalarının ezikliğini yaşayacaklar.
çArşı bizim şansımızdır. Beşiktaşlı ruhunun sokağa yansımasıdır. Beşiktaşlı duruşunun somut örneğidir. Taraftar grubu kavramının sosyolojik izahıdır.
Fener taraftarı olaylara kayıtsız kalmadığı, Kadıköy’ün asi ruhunu caddedeki yürüyüşleriyle milyonlara hissettirdiği, PSV maçında direnişin bitmediğini, bunun daha başlangıç olduğunu bağırdığı, polis kameralarına aldırmadığı için, benim ve benim gibilerin de yükseleni oldular.
çArşı’ya ve Fener taraftar gruplarına çağrımdır. Lig başladıktan bir iki hafta sonra seyircisiz oynama ya da saha kapatma cezaları alacağımızı, aramıza provokatörlerin sokulacağını, huzursuzluk çıkaranların olacağını şimdiden görün. çArşı için Kadıköy’de, Fener için Olimpiyat’ta yer ayırın. Kol kola, omuz omuza söyleyin şarkılarınızı, haksızlıklara karşı isyanınızı birlikte dile getirin.
Okan Bayülgen'e de fazla takılmayalım. O varsın havaların güzel olmasına bağlasın eylemlerin kalabalığını, can sıkıntısına yorsun yüzbinlerin meydanlarda toplanmasını, gazlanmasını, coplanmasını, gözlerini kaybetmesini, öldürülmesini...
Bitirdiği lisenin bahçesinin duvarlarının yüksekliğinden görememiş olabilir milyonların yükseleninin artık çArşı olduğunu, Fener olduğunu.
http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/bes...im-fener-28597
galatasaray lisesi ve camiasi geziyi hep desteklediler ama galatasarayin taraftar birlikleri bu konuda sinifta kaldi. galatasaray lisesini bu konuda ayirmak gerekir bence. okan bayulgen de istiklalde kendi cabalariyla 7/24 amator kanallardan yayin yapmaya calisarak gorevini yapmaya calisti. onu da karalamak yersiz olmus, siteminde de hakli sayilir.
Kürdistan'ı kurdular hala sevinin...
bizim ulke sinirlarini tehdit etmedigi surece istedikleri seyi kursunlar. sanki irak ya da suriye kurulacak kurdistandan cok daha istikrarli ulkeler. onlar da batinin uydurdugu sonradan bitme ulkeler. hepsi ayni ...
Kürdistan' ın kurulması bir bakıma iyi tabii ki bizim sınırlarımızı tehdit etmediği sürece. Hem karşımızda daha somut bir kesim olur. Gerekirse oraya yaptırım uygulanır.
Benim gibi düşünen biri çıktı sonunda :) Ben mi yanlış düşünüyorum diyordum.
Bize ne arkadaşlar; kurarlarsa kursunlar. Sonuç olarak bizim toprağımız değil, bir şey değil; Esad düşünsün. Hatta bizdeki özgürlük(!) isteyen arkadaşları da oraya yollayalım. Bizim de onların da kafası rahat etsin. Siyaset boşluk kabul etmez demişti zamanında hocamız. Orada boşluk oluştu. Biri doldurmalıydı. Türkiye Suriye'ye müdahale etmek isterken karşı çıktınız/çıktık. Esad veya muhalifler de yenişemeyince oluşan otorite boşluğunu birileri doldurdu.
Elbetteki uzun dönemde başımıza işler açılacak. Tüm güney sınırı PKK eline geçmiş gibi oldu. Çok büyük sıkıntı. Ancak oraya hangi hakla müdahale edebilirdik ki? Suriye'ye askeri müdahale demek direk savaş demek. PKK yüzünden giriyorum desen de kimse yemez. Kim onları terörist görüyor ki; sadece biz. Kısaca kimse desteklemeyecek hatta karşımızda olacaktı muhtemelen. Şu anda yapılacak bir şey olduğunu bile düşünmüyorum açıkçası. Artık ilerde neler olur bilemem.
Bizim toprağımız değil demeye devam edin. Adamlara vaat edilen birşey var ortada. Bunun sözüyle şimdilik eylem yapmıyorlar, çekiliyormuş gibi bir görüntü var. Dağda dala astıkları t-shirt e sembolik olarak ateş edip bu son kurşun kardeşçe yaşayacağız diyorlar. Bunların hepsi palavra. 25-30 askeri şehit eden grup ne olduda döndü? Bunun akabinde ise Suriye'de Kürdistan kuruluyor ve bizi tehdit etmediği sürece diyorsunuz. Tehditin babası var ülkemizde zaten..
bu hassas bir konu, fikrim sadece suriye ve irak benim icin neyse kurdistan da farksiz demek istedim. bunun sebep sonuclarini irdelemek uzun is. bolgeye etkileri, bize etkisi ayri ayri konusulmasi gereken seyler. kisaca kestirip atamayiz tabii ki. neticede sinirlarimiz disinda bir bolgeden bahsediyoruz, bu bolge suriyedeyken de bizim icin tehditti kurdistan kurulursa da tehdit olacak.
CÜNEYT ÖZDEMİR YAZDI...
Avrupa’nın en büyük adliyesine çevik kuvvetle baskın düzenleyip avukatları cüppeleri üzerlerindeyken yaka paça gözaltına alıyorsanız zaten diyalog miyalog istemiyorsunuz demektir.
* Camiyi yaralı insanlara açan imamı görevden alıp, göstericiye kurşun gibi gaz bombasını sıkan, kör eden polisi korumakta ısrar ediyorsanız bu işi başka türlü çözmeyi kafanıza çoktan koymuşsunuz demektir.
* Kordon’da oturan zavallı kızları saçından çekip coplayan polisin ceza olarak görev yerini değiştiriyorken bu anın fotoğrafını sosyal medyada paylaşan kızların evini basıp kollarından tuttuğunuz gibi savcının karşısına çıkarıyorsanız niyetiniz baştan farklıdır demektir.
* Yakılan araç sayılarını, tahrip edilen kamu mallarını alt alta sayıp rakamlarını açıklarken binlerce yaralanan insanın sayısı bilançonuzda yer almıyorsa zaten vicdan balatalarını sıyırmışsınız, haberiniz yok demektir.
* Bir hiç uğruna şehit olan gencecik polise üzüldüğünüz kadar, bir hiç uğruna ölen göstericiye de canınız yanmıyorsa konuşacak zaten çok da bir şey kalmamış demektir.
* Eğer bir meydandaki protestoya başka bir meydanda miting ile karşılık vermeye kararlıysanız bir ülkeyi birleştirmiyor, bölüyorsunuz demektir.
* Ağaç isteyene başörtü mağduriyetini anlatmaya girişiyorsanız asıl meselenin çok uzağına düşmüşsünüz demektir.
* Şehrin orta yerine barikatlar kuruluyorsa, bütün bu olan biteni “İşte demokrasimizin zenginliği” olarak tanımlama eşiğini geride bırakmışsınız demektir.
* Kendi meydanını doldururken, otobüs kaldırırken diğer meydan dolmasın diye vapur seferlerini iptal ediyorsan içine düştüğün durum bayağı zor demektir.
* Gazetecilerin susması değil soru sorması haber olmaya başlamışsa zaten çoktaaaaan ‘yandı gülüm keten helva’ demektir.
* BDP’li ile ulusalcı ellerindeki bayrakları bırakmadan el ele tutuşup polisten kaçıyorsa ve tam o sırada yanlarından geçtikleri adam ülkücü işareti yaparken aynı fotoğraf karesinin içine sık sık sığmaya başlamışsa farkında olmadan kendi % 50’nin karşısındaki % 50’yi birleştirmişsin demektir.
* Karşındakine kulaklarını tıkadıysan, senden farklı düşünen kim olursa olsun düşman bellediysen, mücadele çıtasını ‘ümüğünü sıkma’ noktasına getirdiysen haklı davanda bile haksız olacaksın demektir.
Tüm bu saydıklarımız ve daha fazlası eğer aynı ülkede olmaya başlamışsa çok #ACİLDEMOKRASİ’ye ihtiyaç var demektir..
Burnunun dibindeki olaylara gözünü kapat, mýsýrda katliam var diye 24 saat yayýn yap, aðla. Hiç samimi deðil.
Trt kurumu da artýk haddini aþmýþtýr. Benden kesilen verginin oraya gitmesini istemiyorum. Bu zamana kadar hiç bu kadar taraflı olmamıştı.
İşte Gezi eylemcilerinin iftar yalanı
28.07.2013 14:32
Ankara'daki Gezi Parkı eylemleriyle ilgili yeni görüntüler ortaya çıktı. Görüntülerde eylemcilerden bazılarının Güven Park'ta kurdukları sözde iftar sofrasında akşam ezanı okunmadan 17 dakika önce yemek yediği de görülüyor.
Gezi Parkı odaklı olaylarda Ankara'daki eylemcilerin, elinde alkol şişesiyle İstiklal Marşı okuduğu veya bu sırada kaldırımda oturduğu, banka şubesi ve polise molotofkokteyli atıp trafik lambalarını kırdığı, oruç tutuyoruz mesajı vermek için parkta hazırlanan sofrada, ezandan 17 dakika önce yemek yiyip içtiğini gösteren yeni görüntüleri ortaya çıktı.
Emniyet güçlerinin, Ankara'daki Gezi Parkı odaklı olaylarla ilgili incelemelerinde, eylemlerin görülmeyen detayları tespit edildi. AA muhabirinin ulaştığı görüntülerde, Ankara'da düzenlenen gösterilere katılan bazı eylemciler, Kolej Kavşağı'nda vatandaşlara saldırıp yolu trafiğe kapattığı, araçları siper ederek güvenlik güçlerine saldırdığı görülüyor. Esat Dörtyol kavşağında yola barikat kurarak ateş yakan eylemciler, "Akrep" tabir edilen çevik kuvvet aracına molotofkokteyli atıyor. Tuzluçayır'da eylem yapan bir grup ise caddedeki bazı banka şubelerine molotofkokteyli ile saldırıyor. Bu sırada bazı eylemciler de bankamatiklere zarar veriyor. Kurtuluş Kavşağı'nda bir gösterici ise elindeki demir çubukla trafik lambasına zarar verirken, Meşrutiyet Caddesi'ndeki eylemciler de iş yerlerinin camlarına taş atıyor.
Eylemlerin ilginç detayları
Akşam saatlerinde kaydedilen başka bir görüntüde ise bazı eylemcilerin İstiklal Marşı'nı söylediği görülüyor. Ancak görüntülere dikkatli bakıldığında kalabalıktan bazılarının, İstiklal Marşı'nı, elinde içki şişesi olduğu halde söylediği fark ediliyor. Bazı eylemcilerin oturarak, bazılarının da dolaşarak marşa eşlik etmesi dikkati çekiyor. Ramazan ayında da eylemlerini sürdüren eylemcilerden bazıları, oruç tutuyoruz mesajı vermek amacıyla Güvenpark'ta 20 Temmuz'da iftar sofrası hazırlıyor. Ancak, 20 Temmuz'da akşam ezanı 20.22'de okunmasına karşın eylemlecilerin, kameranın kayıtta olduğu 20.05'te yemek yediği görülüyor.
AA