Ne kasaba ne de klüp tesisleri fazla değişmemişti. Klüp binasına gitmeden başkanla konuşmuş yarım saate kadar ziyaretlerine geleceğimi söylemiştim.
......
Başkanın odası oldukça kalabalıktı. Klübün başındayken bulunan birçok personel hâlâ oradaydılar biraz duygu yüklü bir ziyaret olmuştu. Herkesle tek tek kucaklaşıp 1-2 kelam ettikten sonra boş bir koltuğa oturup muhabbete başlamıştık. Konular hiç bitmiyordu. Hatta bir ara Avrupa Liginde çeyrek final oynadığımız döneme ait bir fotonun duvarda asılı olduğunu görünce gözlerim dolmuştu. Klüpte yardımcı antrenör yada asistan yada başkan yoktu. Resmiyette öyleydi belki ama biz tam bir aileydik. Abi kardeş gibiydik. Arkadaştık adeta.. Başarımızdaki temel etmende buydu. Kurduğum fabrikanın hala işliyor olması mutluluk vericiydi. Zaten başta başkan olmak üzere herkes tekrar tekrar teşekkür etti. Epey konuşup eskileri yad ettikten sonra artık veda vakti gelmişti. İngiltereye dönüp takımı hazırlamam gerekiyordu. Çıkarken son bir istekde bulundular..Avrupa Liginde en az Lyngby ile yakaladığım başarıya ulaşmamı istemişlerdi. Yani en az Çeyrek Final..Yine gözümün önüne gelmişti kılpayı kaçırdığımız Yarı Final..Söz veriyordum eski dostlarıma ve ayrılıyordum Danimarkadan...