Ben Enes'in Vidmar'ın yerine diye yazmamıştım zaten, Vidmar'ın görevini yapacak birisi mutlaka alınmalı zaten, Enes'i Amerika'da oynayamayacak haberlerini duyduğumdan acaba son durum nedir diye yazmıştım.
Printable View
Ben Enes'in Vidmar'ın yerine diye yazmamıştım zaten, Vidmar'ın görevini yapacak birisi mutlaka alınmalı zaten, Enes'i Amerika'da oynayamayacak haberlerini duyduğumdan acaba son durum nedir diye yazmıştım.
Beşiktaş Cola Turka-Fenerbahçe Ülker maçı Pazar günü NBA TV'de banttan yayınlanacak,Allen Iverson'ın gelişi ile müthiş bir reklamı oldu Türkiye'nin ve Beko Basketbol Liginin şüphesiz.
NBA Tv.nin hem Amerika'da yayınlanan Ulusal frekansı var; hemde Türkiye ve diğer ülklere 8 saatlik paketini sattığı Global kanalı... Amerika'da yayın yapan NBA Tv zaten geçen yıl içinde de her hafta bir Euroleague maçını yayınlıyordu. Bu defa da, Alen Iverson nedeniyle bizim maçı yayınlayacaklar. Ama Türkiye ve diğer ülkelerde yayın yapan Global NBA Tv.nin vereceğini sanmıyorum... Ama Amerika'da yaşayan Iverson fan'larına bir ödül olarak ara sıra böyle yayınlar olur. Buna şaşmamak lazım. Bahsettiğimiz adam Alen Iverson... Onsuz bir NBA tarihi yazmak düşünülebilir mi? Geçen yıl doğru dürüst hiç maç oynamadığı halde aldığı oylarla All-Star ilk beşine girmeye hak kazanacak kadar idol olmuş yaşayan bir efsane...
Galatasaray 19 Mersin B.Ş.B 15 ilk çeyrek sonu.
İyi basketbol sergileyemiyoruz şu anlık, kalite farkından dolayı öndeyiz.
İlk yarı bitti 42-42.
İkinci çeyreğin başlarında daha da kötüye gittik, sonra toparlandık, biraz farkı açalım derken hala anlamadığım bir basket faul yüzünden toplam 4 sayı yedik. Hücum ederken bir de top kaybı yaptık ve 2 sayıyı daha potamızda görünce 42-42 bitti ilk yarı.
3.çeyreğe de çok kötü başladık, 5 sayı kadar geriye düştük ama 6-0'lık bir seri yaptık, savunmayı düzelttik, Mersin BŞB mola aldı. 50-49 öndeyiz.
Seriyi 12-0'a kadar uzattık, sonra Mersin toparlandı tekrar. Evren'in 1 saniye kala yaptığı tertemiz bloğuna hakem faul çalınca yine serbest atış çizgisine gittiler ve 3 atış kullandılar. 3'te 2 attılar. 60-57 3. çeyrek sonu.
Maç bitti 85-76 yendi Galatasaray. Son andaki smaç yine göze hoş geldi. :) Büyük takımlar iyi oynamadan kazanmalı bazen.
http://i52.tinypic.com/fkponc.png
evet maç başı 10.000 dolar ödeyecek NBA TV BJK'ye bundan sonraki her maç NBA tv'de de yayınlanacak:)
Muhteşem bir Karşıyaka-Banvit maçı olmuş, bize izletmeyen Spormax'in üstün yayın politikasını tebrik ederim. :)
Az önce ntvspor'da duydum. Banttan da olsa Beşiktaş - Fenerbahçe Ülker maçı NBATV'de yayınlanacakmış. Maçı Chris Webber yorumlayacakmış.Allen İverson etkisi. Ne güzel haber ama
http://img80.imageshack.us/img80/3162/adadq.jpg
Sadece bu maçı değil sanırım,bizim diğer lig maçlarını da yayınlayacaklarmış.Böyle bir yazı okumuştum bir yerde.
Daha hala insanlar Iverson'i kucultmeye calissin;
What time Iverson play and what channel? 11:12 AM Nov 16th via ÜberTwitter Retweeted by 10 people
IgorRakocevic
Igor Rakocevic
Iverson fanıyım ben de. Türkiye'ye geldiği için çok sevindim bir Galatasaraylı olarak.
Beşiktaş 49-46 F.Bahçe (3.Periyot)
Beşiktaş 53-53 F.Bahçe (4.Periyot)
Salonda sırf küfür etmeye gelmiş basket topunu görse bomba sanacak kadar basketboldan uzak bir grup var.
Beşiktaş 61-67 F.Bahçe (4.Periyot)
Fenerbahçe 74 - Beşiktaş 67 maç sonu.
Nihayet tam dört yıl aradan sonra bir deplasman derbisi kazandık.
Başımızda Tanjeviç olsaydı bu maça da kafadan mağlup gider, Beşiktaş'ın ligdeki durumu her ne olursa olsun, 20 sayı fark yer ve döner, daha ilk çeyrekte teslim olurduk. Tıpkı Barcelona deplasmanına aynı şekilde gideceğimiz gibi... (Ben bile dışarıdan birisi olarak bu psikolojiyi atmakta zorlanıyorum; oyuncular bu konuda bizden daha başarılı...)
"Yurtdışı-Güçlü Takım" tabusunu yıkma konusunda önemli bir adım attık. "Ligdeki kolay maçları zorlanmadan, eze eze kazanma" konusunda önemli bir adım attık. Sıra "Galatasaray ve Beşiktaş deplasmanlarında kaybetme" alışkanlığını yıkmaya gelmişti. Bu maçı kendi zati değeri dışında ayrıca bu yönüyle de mühimsiyordum, psikolojik bir eşik olarak görüyordum.
Tebrikler Fenerbahçe'm!..
Fakat Vidmar'ın sakatlığı sonrası savunma zaaflarımızda açığa çıkmaya başladı.
Zaten Fenerbahçe'nin kadrosunun bizden üstün olduğunu bildiğim için kaybedeceğimizi düşünüyordum.Fakat Iverson extra katkı verirse diye umudum vardı,o da gelmeyince beklediğim gibi yenildik. Tebrikler Fenerbahçe...
Maçın atmosferinin özeti buydu,başka söylenecek birşey yok.
Kazanacağımızdan emindim,fakat Beşiktaş CT'da Iverson'un performansını merak ediyordum.Vidmar'ın yokluğunu hissettiğimizi gördüm bu maçta.Deplasmanda derbi galibiyeti mutluluk verici,bütün takıma tebrikler.
Beklenen sonuç FB favoriydi zaten tebrikler:)
Geçen hafta Fenerbahçe taraftarlarına ait bir basketbol formuna şunları yazmıştım:
"Iverson'ı bu maçta sahaya sürerek ona yazık ediyorlar. Ciddi söylüyorum, Iverson belki aylardır eline basketbol topu almamış. Siz sanıyormusunuz ki, Iverson yaz ayı boyunca kişisel idman yaptı. O en iyi yıllarında bile antremanı sevmezdi. Ben basketbol oynayacak durumda olmadığını düşünüyorum. Kaldı ki, bizim savunma öyle yumuşacık buyur diyecek bir savunma değil... Olan Iverson'ın karizmasına olacak; ona yanıyorum. Çünkü keratayı gerçekten çok severim.
Benim korkum Vidmar'ın eksikliği... Kısaların önde yaptığı baskıyı, arkadaki sert uzunlar tamamlarsa verimli olur. Aksi takdirde cezayı keserler. Vidmar'ın sertliği sayesinde kısalarda şevkleniyordu, çünkü yaptıkları baskıdan verim alınıyordu. Beşiktaş çember altının yumuşak uzunlardan kurulu olduğunu düşünürsek Gasper orada birçok dengeyi değiştirecekti. Normal şartlarda biz onları Vidmar'sız da 10 maçın dokuzunda yeneriz. Ama o atmosferde mesaj niteliğinde ilk sertlik çok mühim... Malum, tam üç sezondur ne Beşiktaş, ne Galatasaray deplasmanlarından gülerek dönemedik. Tanjeviç sağolsun... Bu sene tabuları birer birer yıkmaya başladık. Sıra Beşiktaş ve Galatasaray'a karşı deplasman tabusunu yıkmaya geldi. İnşallah alnımız dik vaziyette çıkar ve kazanıp döneriz."
Bu satırları 14.11.2010 tarihinde yazmıştım. Yine aynı tarihte yazdığım bir başka mesajdan bölüm:
"İyi bir Iverson'ı dünyada hiç kimse BİRE BİR savunamaz. Buna Dennis Johnson, Joe Dummars, Michael Jordan, Kobe Byrant, Bruce Bowen ve hatta ve hatta Gary Payton'da dahil... Ki bu isimler gard pozisyonunda rakibe yaptıkları baskıyla onlara emdikleri sütü burnundan getirmekle meşhur basketbolculardır. (Bruce Bowen 3 oynardı ama genelde 2'leri savunurdu.) Fakat iyi bir Iverson, takım halinde ve alan daraltılarak, her adam geçisinden sonra rotasyona giren başka birisiyle karşılanarak püskürtülebilir ve dış şuta zorlanabilir. Şutları girerse yapacak birşey yok, girmezse işi inada bindirip takımının bütün dengelerini bozar. "
Şimdi bu maça bakarak Iverson'ı eleştirmenin bir anlamı yok. Adam iki senedir doğru dürüst maç oynamıyor zaten. Sekiz aydır antreman yapmıyor. Yani ben olsam onun itibarını düşünerek bu maçta hiç oynatmazdım. Taaa geçen hafta bunları yazdım. Böyle olacağı belliydi... Fakat bir maça bakarak Iverson gibi yaşayan bir efsaneye burun kıvıracak olan varsa, lütfen yapmasın. Asla "The Answer" günlerine geri dönemeyecek, ama unutmayalım ki, bu adam DÜNYA BASKETBOL TARİHİNİN GELMİŞ GEÇMİŞ EN BÜYÜK BİRKAÇ SAYI MAKİNASINDAN BİRİSİDİR.
Basketbol'da her zaman takım oyunu kazanır verilen mesaj budur.
Bu konunun NBA ile alakası yoktur. TBL'nin alt başlığına açılması gerekirdi. Ama maç oynandı mesaj verildi. O yüzden konuyu taşıyorum.
Kazanmamız güzeldi fakat Vidmar'ın eksikliğini yaşıyoruz gibi.Yine de takım oyunu oynamasını bildiğimiz için bir nevi gideriyoruz o boşluğu.Deplasmanda bu derbiden galip dönmek güzel.Tebrikler Fenerbahçe.
Iverson için bence de erkendi, aslında şanssızlıktı Beşiktaş için, daha zayıf bir rakiple ilk maçına çıksa lige ısınması daha kolay olabilirdi. Ömer Onan ile ilk maçında eşleşmesi sadece 2 sayıda kalmasını sağladı, Ömer de bu arada 20 sayı attı, bazı sayılarında Iverson sahada değildi ama yine de çoğu sayıyı o sahadayken attı Ömer.
Ligde 2-3 takımı çıkarırsak, kalan takımlara karşı, formunu yakaladığında 20'den az sayı atmaz, bazı anlarda durdurulması zor olduğunu da gördük, asistleri de hayli fazla olacaktır.
Lavrinovic için de umarım Griçek'de yaptığımız gibi ha oldu ha olacak diye beklemeyiz. Özellikleri gereği ekstra işler yapabilecek bir oyuncu ama bunları da yapamadığında, içeride de gerekli sertliği sağlayamadığından katkısı oldukça düşüyor. Ben oynadığı çoğu maçta hala kendisinden memnun değilim, sahip olduğu özelliklerle takıma çeşitli varyasyonlar sağlıyor, hücumda zenginlik katıyor ama bunları sergilediğinde.
Koç bazı şeyler deniyor, ligde denemeler yapması da normal aslında, avrupada uygulamak için. Savunma disiplinine çok önem veren birisi koç ama sertlikte bu konuda düşüş var gibi, yine de ligde de bu tarz üst düzey maçların oynanması, avrupa maçları için şüphesiz takımlarımıza katkı sağlayacaktır.
Türk Telekom 69 - Galatasaray 97
Melih Mahmutoğlu heyecanlandırdı ufaktan. :)
http://i53.tinypic.com/14o22yc.png
Beşiktaş Cola Turka son çeyrekte
Beşiktaş Cola Turka, Beko Basketbol Ligi'nde Medical Park Trabzonspor'u son çeyrekteki etkili oynuyla 94-85 mağlup etti.
Beko Basketbol Ligi'nde Beşiktaş Cola Turka, özellikle son çeyreğinde iyi savunma yaptığı maçta Medical Park Trabzonspor'u 94-85 yendi.
Mücadelenin ilk dakikalarında Beşiktaş Cola Turka, rakibinin yaptığı top kayıplarını değerlendirerek sayı bulurken, Medical Park Trabzonspor ise pota altından basketler üretti. 4. dakikası 6-6 beraberlikle geçilen mücadelede siyah-beyazlı ekibin üst üste hücumlardan boş dönmesini iyi değerlendiren konuk ekip, Ali Karadeniz'in basketiyle 7. dakika içinde 10-9 üstünlük sağladı. Sayılarının yanı sıra asistleriyle oyuna ağırlığını koyan ev sahibi ekip, 8. dakika içinde İsmail'in basketiyle yeniden öne geçip (15-14) 1. periyodu da 18-16 üstün tamamladı.
Beşiktaş Cola Turka, 2. çeyreğin ilk bölümlerinde üç sayılık atışları kaçırırken, Medical Park Trabzonspor ise rakibine nispet yaparcasına dışardan sayılar buldu. Rasic'in üç sayılık basketiyle 12. dakika içinde 20-20 beraberliği sağlayan bordo-mavili ekip, Obasohan ile bir üç sayılık basket daha bularak aynı dakika içinde 23-20 öne geçti. Bu dakikadan sonra Iverson kötü gidişi durdurdu. Hem sayı üreten hem de asist yapan Iverson, takımının geriye düşmesini engelledi ve Beşiktaş Cola Turka, son dakika içinde kazandığı teknik faullerden sayılar üreterek soyunma odasına 41-41 beraberlikle gitmeyi başardı.
Medical Park Trabzonspor, 3. periyotta hücum ribauntlarında rakibine üstünlük sağladı. Üst üste hücum şansı yakalayan konuk ekip, 25. dakikayı 51-50 önde geçti. İlk yarıda 20 dakika oynayan ve ikinci yarıya da ilk beş başlayan Iverson'ın yorulduğu dakikalarda etkisiz kalan Beşiktaş Cola Turka, sert savunma yapmaya başladı. 27. dakika içinde Chatman'ın basketiyle 55-53 öne geçen siyah-beyazlı takım, daha sonra farkı 6 sayıya (59-53) çıkardı. Ancak ev sahibi takım, Hakan'ın üç sayılık basketine engel olamayınca Beşiktaş Cola Turka, 3. çeyreği sadece 1 sayı farkla (62-61) bitirebildi.
Son periyotta iyi alan savunması yapan Beşiktaş Cola Turka, rakibin direncini kırmayı başardı. 4 dakika içinde sadece 2 sayı yiyen siyah-beyazlı takım, 38. dakikayı da 14 sayı farkla (84-70) geçerken, karşılaşmayı da 94-85 kazandı.
Beşiktaş Cola Turka, bu sonuçla 7. maçında 4. galibiyetini alırken, Medical Park Trabzonspor ise 6. kez yenildi.
BEŞİKTAŞ COLA TURKA: 94 - MEDİCAL PARK TRABZONSPOR: 85
Salon: BJK Cola Turka
Hakemler: Recep Ankaralı, Fatih Arslanoğlu, Özlem Yalman
Beşiktaş Cola Turka: Iverson 14, Chatman 19, Bekir, Cevher 7, Likholitov 20, Serhat 6, İsmail 2, Ogilvy 12, Cüneyt 4, Ignerski 10
Medical Park Trabzonspor: Snow 7, Ersin 14, Rasic 8, Dragojlovic 18, Ali Karadeniz 20, Hakan 6, Obasohan 8, Caner, İlker, Hadi 4, Serhat
1. Periyot: 18-16
Devre: 41-41
3. Periyot: 62-61
Beş Faulle Çıkan: 36.29 Dragojlovic (Medical Park Trabzonspor)
Kaynak--->NtvSpor
Galatasaray 61 Banvit 52
Önemli bir galibiyet aldık. Tebrikler Galatasaray. :)
Beko Basketbol Ligininin namağlup lideri Fenerbahçe Ülker, tek mağlubiyetle ikinci sırada bulunan Antalya B.Ş.Belediyesi'ni deplasmanda 89-77 yenerek hem namağlup ünvanını, hemde liderliğini sürdürdü.
Maçın benim açımdan hikayesine gelirsek... Dün akşam bilet almak için salona uğradım, trafiğin ana baba günü olduğu dakkalar... Cama bir yazı asmışlar; yarın sabah 09:00'da başlayacak... Hoppalaaa... Neyse, tedbir olsun diye acele ettim ve sabahın sekizinde vardım, gişe kapalı, ama nerden baksan en az elli kişilik bir kalabalık birikmiş. Çoğu Fenerbahçeli, Antalyalılar tek tük... Ben sıraya geçtim, on dakika sonra arkama baktığımda kuyruk üçe katlamış. Saat dokuz oldu, gişe görevlisi yok. (Zaten iki gişe var topu topu...) Neyse,beyefendi teşrif etti de, alabildik biletlerimizi... Zaten hemen bir saat içinde bitmiştibiletler...
Bu arada, bilet kuyruğunda çok eski bir Fenerbahçeli dostumu gördüm. "Mesut hoca sen basketbol maçlarına gelirmiydin ya?" dedim; gülüştük. Ağustos ayında tayini çıkmış Antalya'ya... Yarın Karabük maçını bizde izleyeceğiz, sözleştik.
Hey gidi Mesut hoca! 2005 yılında Belek'te Fenerbahçe futbol takımı kamp yapıyordu. Hollanda'nın Herenven takımıyla hazırlık maçı vardı. Yağmur gökyüzününün karnı yırtılmış gibi akıyordu. Biz 6-7 meczup seraların arasında maçın oynanacağı ve sadece 200 kadar taraftar almaya müsait tahta sıraları olan bir otele ait futbol sahasını bulmuştuk. Yağmur şiddetlenince seralardan birisinden "bulduğumuz" naylonun altına sığınmıştık. Rüzgar savuruyordu. Bir yandan maçı izlemeye çalışıyor, diğer yandan hava şartlarıyla boğuşuyorduk. Çıkışta her yanımızın çamur olduğunu farketmiştik. O gün öğle vakti (Aydın Örs'ün ilk yılı) Fenerbahçe'nin Karşıyaka ile maçı vardı. Atv veriyordu basketbol maçlarını sanırım. Belek'te onlara kafe aratmıştım, ben basketbol maçını izleyeceğim diye, nihayet bir pastaneye doluştuk, bir şartla gireriz diye; "Atv'yi açacaksın." O gün basketbol maçını izlemek için ekipte çırpınan tek kişi bendim. Şimdi sabahın köründe, benden evvel Mesut hocayı kuyruğa girmiş görünce... Gülüştük. Bugün Fenerbahçe Kadın Basketbol takımınında Alanya Belediyesi'yle maçı vardı. Ama nereden baksan iki saatlik mesafe... Alanya maçına gidebilir miyiz diye konuştuk. İkinci devresine ancak yetişebileceğiz. Üstelik çok düşük bir ihtimal olmakla birlikte kapıda kalmakta var. FB Tvde yayınlıyor dedik. Bir yarım saat daha geç başlatsalar kesin giderdik diye konuştuk.
Sabah 09:30 gibi bileti aldıktan sonra eve geçip kahvaltımı yaptım. 11:00 gibi yeniden salonun yakınlarındayım. Park yeri seramonisi filan derken 11:30'da kuyruğa girdik. Her maç bilette yazılı koltuğa oturuyorduk. Bu maçta öyle bir uygulama yokmuş. Kim nereyi kaparsa düzeni... Biz zaten genelde deplasman taraftarına ayırdıkları A Bloktan almıştık. Yine A Bloka oturduk; en ön sıraya... Daha doğrusu ikinci sıra ama güvenlik nedeniyle ilk sıraya kimseyi almıyorlarmış. Dolayısıyla ben en ön sıradaydım. Maçın ilk devresinde Fenerbahçe'nin hücum ettiği potanın tam hizası...
Biz salona girip yerimizi aldığında bizim takımdan sekiz oyuncu ısınmaya çıkmıştı: Kinsey, Lavrinoviç, Erbil, Can Maksim, Kaya, Oğuz topla çalışıyor, Marko Tomas ise egzersiz yapıyordu. Ne Antalyalı basketbolcular, ne de Ömer, Mirsad, Ukiç filan daha gelmemişti. Lavrinoviç ısınma esnasında ne atarsa giriyordu. Herhalde bugün şeytanın bacağını kıracak diye düşündük ama çok iyi bir maç çıkarmasına rağmen şut ritmini yakalama konusunda yine istenen noktada değildi. Oysa ısınırken ne atarsa giriyordu.
Daha sonra takımların ikiside tam olarak salona geldi. Zaten salonda dolmuştu. Bizim olduğumuz köşeye 30-40 kişilik genç bir Fenerbahçeli grup geldi. Biletlerini oradan almışlardı. Ama A Blok dolmuştu. Biz bir arada oturacağız, yerimize geçmek istiyoruz talebinde bulundular. Durum saha komiseri olduğunu sandığım havalı bir bayana iletildi. O da artistlik yapınca ufak bir gerginlik çıktı. Daha sonra sağ köşeye alacak oldular onları ve hep beraber oradan bir yer açıldığı için sol köşeden sağ köşeye geçtiler. Maç boyunca da bir dakika bile susmadılar, şarkı söylediler, tezahürat yaptılar.
Maça gelince... Sadece iki periyot oynadık. İlk periyot biz oynadık, Antalya izledi. İkinci periyot, kısa forvet pozisyonundaki oyuncularımızın (Marko ve Kinsey) gününde olmaması ve özellikle basit top kayıpları yapmaları sonucu Antalya'nın umutlanmasına sebep olduk. O ana kadar sus pus olan Antalya'yı desteklemeye gelmiş seyircilerde umutlandı, havaya girdi. Tabii bu geri gelişle birlikte hakemlerde kontrolü kaybedip saçma düdüklere başladılar. Özellikle bir tanesi vardıki, bizim aleyhimize her şeyi çalıyordu. Yakına gelince ayağa fırladık, ben ve bir kaç kişi: "Sen hiç Euroleague izlemiyor musun, ayıp ayıp, orada Lavrinoviç bloğu koyunca faul, burada bizimkiler dayak yiyor, serbest" filan diye vargücümüzle azarlamaya başladık. Zaten salon küçük olunca... Daha sonra her yanımıza geldiğinde o hakemle uğraştık.
Neyse, 16 sayı önde olduğumuz maçta iki sayı geriye düşünce midemde ülser ağrısı gibi yanmalar başlamıştı ki, Ömer Onan yangın anında camı kırınız gibi imdada yetişti. Sonra Lynn Greer insiyatif aldı. 3. periyodun bir bölümünü biz oynadık, bir bölümünü rakip... Dördüncü periyot ise yine ağırlığımızı koyduk. Diyeceğim, dört periyotta Vivaldi'den bir Dört Mevsim dinlemiş gibi olduk. Nerede bahar geldi, nerede sonbaharın kokusunu duyduk, anlamaya fırsat kalmadı. Mevsimden mevsime girdik. Bu sene Kadın Basketbol Takımının maçları gibi çok inişli çıkışlı bir performans gösterdik. Belli bölümleri sürklase ederken, belli bölümlerde çok aksadık. Ama takımda kimse mücadeleden kaçmadı, çok hata yaptık ama mücadele etmediğimiz söylenemez.
Son periyodun son dakikaları şölen şeklinde geçti. Maç bitimi takıma büyük alkış koptu. Fakat Ömer Onan maç önü olduğu gibi maç sonu da en çok ilgi ve sevgi gören isimdi. Doğrusu bugünde bu ilginin karşılığını fazlasıyla verdi.
Çıkışta birkaç arkadaş "ne diyorsunuz, Alanyaya gidelim mi" dedik. "Zaten bir yarım saate ancak şehir içinden çıkabiliriz, sonra ne kadar basarsak basalım, saat 16'da en fazla Manavgat'ta oluruz, Alanyaya 16:40 gibi girsek bile salonu bulana kadar 17'yi geçer saat; üstelik küçücük salon, gidip kapıda kalmakta var" diye durum değerlendirmesi yapıldı ve evlerimize dağıldık.
Efes'e İki İyi Haber
Euroleague’de Armani Jeans Milano deplasmanından bozuk moralle gelen Efes Pilsen, Beko Basketbol Ligi'nde Banvit maçı öncesi sakatlardan aldığı haberle yüzü güldü. Türk Telekom ve AJ Milano maçlarında baldırındaki sakatlığı nedeniyle oynayamayan Igor Rakocevic (Foto)'in yarın Banvit maçında takımını yalnız bırakmayacağı ileri sürüldü. Bu arada sezon başından bu yana sakat ola Sırp pivot Miroslav Raduljica’nın ayağındaki kalıbın çıkarıldığı ve 19 Ocak'da başlayacak olan Top 16 karşılaşmalarına kadar hazır olacağı öğrenildi.
turkbasket
Galatasaray 84 Bornova 72
Savunmayı maçın çoğunluğuna yaydığımız zaman, ciddi ciddi Euroleague seviyesinde bir takım konuşabiliriz ama bunun için biraz daha var.
http://i53.tinypic.com/jfj447.png
Gayet iyi gidiyoruz son Bornova galibiyetimiz çok iyi oldu.
Ben Tofaş-Oyak Renault maçına gittim bugün. 2.çeyrek biraz dirençliydi Oyak ama diğer çeyreklerde Austin Nichols, Kaptan Can ve Jason Rowe'un iyi oyunuyla farkı açan taraf Tofaş oldu. 92-65 gibi bir skorla bitti maç. Belki birkaç sayı yanlış hatırlıyor olabilirim. Oyak Renault savunması berbat. ilk çeyrekte bir ara 21-7'lik bir skor vardı. 2.çeyrek savunmayı düzelttiler ve yarıyı 40-40 bitirmeyi başardılar. Ama ikinci yarıda Tofaş geri döndü ve maçı aldı. Güzel oyun vardı ama savunmalar kötüydü
Karşıyaka - Fenerbahçe maçı süper geçiyor, ikinci uzatma başlayacak birazdan skor 89-89. Seyretmesi hakikaten çok keyifli. :)
Karşıyaka'dan Furkan kötü sakatlandı, umarım kırık yoktur.
Karşıyaka: 101 - Fenerbahçe:98 maçın sonucu.
Ömer maçı kazandırmak için, Emir Preldziç maçı kaybettirmek için elinden geleni yaptı. Ömer'in değil, Emir'in dediği oldu. Helal olsun Emir'e; inatçı bir karakteri varmış, istediğini söke söke aldı, hemde Ömer Onan'a rağmen... "Tanjeviç günlerine dönmek istiyorum, mağlubiyet istiyorum, nostalji istiyorum arkadaş"dedi ve sonunda hedefine ulaştı. Bundan sonrası Spahjia ile onun arasında...
Gelelim hakemlere ve özellikle Murat Bilicik'e... Zafer Yılmaz'da ondan aşağı kalır değildi. Ama gün Murat'ın günüydü. Uzatma bölümlerinde çaldığı ve çalmadığı, çalamadığı düdüklerle Emir Preldziç'in ekmeğine yağ sürdü. Tertemiz bloğa faul derken, her defasında bizim Oğuz'un çember altında adeta dayak yemesini görmemek için sırtını çevirdi. Bundan sonrası Fenerbahçe ile Murat Bilicik arasında... Fatih Söylemezoğlu'nu bile sineye çeken bir kulüp ne türlü bir tepki verebilir ki?.. İşte bu sebeple maçları son dakikaya, hakemlerin vicdanına bırakmamak lazım. Fenerbahçe Ülker organizasyonunun vereceği tepkiyi merakla bekliyorum.
Haaaa... Yazmayı unuttum. Bu maçtan sonra Chollet takımı Euroleague heyetine başvurmuş ve "biz Fenerbahçe maçında tarafsız hakem istemiyoruz, Fenerbahçe ile oynayacağımız maçı Murat'la Zafer yönetsin" diye talepte bulunmuşlar. Türk takımıyla oynayacak olmalarına rağmen Türk hakem istiyorlarmış. Bundan sonrası Euroleague yönetimiyle onların arasında...
Lynn Greer'e gelelim... Ukiç'in yokluğunda, bu maçta bile oynayacak durumda değilsen, niye orada durursun ki? Birşey değil, onun vurdumduymazlığı uyuz salgını gibi takıma yayılırsa, işte o zaman fena!
Kendimizi çok ama çok hızlı bir sürede toparlamamız lazım.
Bizim yendiğimiz haftada FB'nin yenilmesi çok iyi oldu.. :)
1-) Fenerbahçe Ülker - 10 maç 9 G 1 Y 19 puan
2-) Galatasaray C.C. - 10 maç 8 G 2 Y 18 puan
3-) Banvit - 10 maç 8 G 2 Y 18 puan
4-) Antalya Bşb - 10 maç 7 G 3 Y 17 puan
5-) Efes Pilsen - 10 maç 7 G 3 Y 17 puan
böyle gidiyor bulunduğumuz konum çok iyi umarım en kısa zamanda FB.Ülker'i de geçeriz.
Neyse, Fenerbahçe-Galatasaray maçına sadece üç hafta kaldı. Gerçi buralar önemli değil, önemli olan playoff dönemine en hazır, en formda ve en az sakatla girebilmek... Yine de Galatasaray ile Fenerbahçe'yi ligin zirvesinde görmek çok güzel, çok hoş... Ahh, birde Efes'i elinizden kaçırmasaydınız... (Efes'i yenin, Efes'i yenin; ciğerimin yağı erisin. Ezeli rakibiniz olarak bu kadarcık jesti çok görmeyin bize... Şampiyonluk yarışı Fenerbahçe ile Galatasaray'a yakışır.)
Ksk maci aklimdaydi, giderim diye planlamistim. Tamamen unutmusum, tuh be. Kacirdik FB yi canli izleme firsatini.