Ne diyeyim, bir daha GS maçına oynamam, gerçi tek maçtan gitmedi ama olsun.:D
İlk devre sıkıştırmıştı bir ara Galatasaray, orada golü atmış olsa, maç kesinlikle üst biterdi. İlk golü bulduktan sonra devamını getirmekte zorlanmıyor Galatasaray.
Printable View
Ne diyeyim, bir daha GS maçına oynamam, gerçi tek maçtan gitmedi ama olsun.:D
İlk devre sıkıştırmıştı bir ara Galatasaray, orada golü atmış olsa, maç kesinlikle üst biterdi. İlk golü bulduktan sonra devamını getirmekte zorlanmıyor Galatasaray.
sezon başında sorun olarak gözüken bi konuyu rijkaard pozitifize etmiş belli, kulubede oturan 3 isimin 3üde ilk onbirde oynayacak kalitede olması bu maçı kazandırdı bize, fakat sakatlık ceza durumları olmadıgı sürece yedek oturan bu isimlerin sorun çıkartmayacagını yine bilemeyiz
Pazartesi maçlarının kendine has, spesifik bir psikolojisi vardır. Rakibiniz oynamış, iyi-kötü kazanmış. Bunun oluşturacağı baskı vesaire etmenler Pazartesi sendromu olarak dillendirilir literatürde.
Ancak Galatasaray gibi bir takımsanız bu tür mental etmenler sizin için bir bahane olamaz, olmamalı. Galatasaray bugün haftalardır izlemeye alıştığımız göze hoş gelen, bunaltan, ısıran oyununu oynamadı. Ancak Galatasaray bugün "büyük takım" olmanın önemli bir koşulunu yerine getirmiş oldu. İyi oynadan da kazanmasını bildi.
Maç sonrası Milli takım arası olması ve as oyuncuların geçtiğimiz Pazar gününden bu yana süregelen 8 günlük arası; Galatasaray'ı bu maçı biraz da hazırlık maçı havasında oynamaya itti. Konsantrasyondan uzaktı Galatasaray maçın büyük bir bölümünde.
Ankaraspor her maçı bu kadar istekli oynasa Avrupa Ligi'ne gider. Ancak Anadolu takımlarının en büyük eksikliği bu tek maçlık konsantrasyonu bütüne yayamaması. Sivasspor bunu 2 sezon yaptı başarılı oldu. Diğer takımlar neden yapamasın?...
Bireysel performanslara değinmeyeceğim; zira bugün Galatasaray'ın en iyi oyuncusu bile %40-%60 kapasite ile oynadı. Buna sahanın yıldızı Servet de dahil.
Kenardan gelen hamleler yapılabilecek en doğru hamlelerdi. Kaldı ki skor tabelasına baktığımızda sonradan giren üç oyuncunun da imzası var. Rijkaard takımı sadece iyi çalıştırmıyor, aynı zamanda oyunu da iyi okuyabiliyor. Bugün de bunun meyvesini aldı. Elbette bu değişiklikler her zaman tutmayabilir. Ancak aksayan kısmı görüp buna müdahale edebilmek bir teknik adamlık meziyetidir.
Zirveye oynayan bir takım için kulübenin önemi bir kez daha saygıyla anıldı.
Arda orta sahada başarılı olamaz diyenler bugün oyunun son bölümlerinde Arda'nın orta sahanın göbeğine geçtikten sonraki dirilişini bir kez daha izlesinler. Ben yıllardır Arda'nın göbekte çok iyi işler yapacağını, sol çizgide yeteneklerinin kısıtlandığını dile getirmeye çalıştım. Rijkaard da apaçık görünen bu gerçeği uygulamaya geçirdi. Çok da başarılı oldu.Gün geçtikçe de bu doğrunun getirisi artacaktır. Ben halen orta sahada Arda-Elano, arkalarında Mehmet Topal (Mustafa Sarp-Ayhan-Linderoth), ileri üçlünün solunda Kewell sağında Keita şeklinde oynamasından yanayım. Öyle zannediyorum ki ilerleyen zaman diliminde Rijkaard da bu tarz bir dizilişe yönelecek.
Seyir zevki düşük bir müsabaka olsa da önemli bir deplasmandan ders niteliğinde bir üç puan çıkardı Galatasaray. Moraller bozulmadı.Zorlu bir deplasman hikayesi de mutlu sonlandı.
Son bir cümle ile bitirmek istiyorum: Bir takımın Servet gibi taşı, Rijkaard gibi başı olmalı...
Tebrikler Galatasaray'a tek begendigim isim Keita idi ilk yarıda top ayagına resmen yapısıyor yahu :D
Galatasaray'ın kadro kalitesi ile maçı kazanacağı belliydi.
Oyundan çıkanlar iyi işler yapıyor, girenler maç kazandırıyor. Gerçekten olumlu yönlerin varolması bizleri sevindiriyor.
Diğer dikkatimi çeken bir nokta ise artık duran toplarda çalışılmış organizasyonlar yapıyoruz. Şimdiye kadar biri golle sonuçlandı ancak idmanların takımımıza faydalı olduğu ortadadır.