ama alıntı yapıp yayınlarak federasyonun kararını eleştiriyor ve kararını şimdi vermesini istiyorsunuz -ki uefa federasyonun aldığı karara saygı gösteriyor ve kupaya katılamasında her hangi bir sakınca yok diyor ....
Printable View
uA da Ünal Aysal iyi niyetli değiller.
Lig durdurulamaz, ligi durdurmak demek Fenerbahçe'yi yargılanmadan, yargısız infaz yaparak suçlu konumuna düşürmek demek insanların gözünde. Suçu sabit görülmediği sürece kimse suçlu değildir.
Mahkeme kabul etmeden delil niteliği taşımıyorlar ki Federasyon görmedi bile.
Bu kadar kindarlık yapmak hiç hoş değil, yakışmıyor.
Mahkeme kararına saygı gösterilmeli, sezon içinde de yargıdan karar çıkarsa yine düşürülebilir bazı takımlar gerekirse.
Fenerbahçe'yi tartışmaya gerek yok artık,UEFA da açıkladı avrupaya gidecek takımlarınız onaylandı diye artık CL deyiz,ligde kadığı yerden devam ee daha ne olsun
http://gazete.netgazete.com/Gazete/fotospor.jpg
fotospor patlattı yine bombayı :D:D:D
Bir de sayfanın altına 'sözün özü seneye gümbür gümbür geliyoruz' tarzında birşeyler yazsalarmış bari.
geliyoruz zaten artık beklentimiz itirazımızın kabul edilip başkanın tutuksuz olarak yargılanması..
Tamam buyrun gelin bekleriz de bunu siz söyleyin işte taraftar söylesin yönetici söylesin ona bir itirazım olmaz , olamaz. Ancak cam silinecek bir gazete dahi olmasa da iş ahlakı denen bir mevhum var. İcabında tv programları sabahleyin bu gazeteleri okuyorlar tüm kamuoyuna.
o da mantıklı değil bence. sonuçta iddianame adı üstünde. ama elde hiçbir şey yokken karar vermekten daha mantıklı. lig 1-2 ay geç başlasa faydası olmaz. dava bitmemiş olur. ayrıca o ligi nereye sıkıştıracaklar. hem bırakın sonradan düşeceksek biz düşeceğiz. ekstra 1 yıl biz kaybedeceğiz.olan bize olacak. galatasarayın bizi bu kadar düşünmesi ilginç açıkçası..
diğer gazetelerin durumundan şuan çok çok daha iyi durumda.. en azından işte şike belgeleri... şöyle şike yapılmış... mahmut özgener aziz yıldırımın adamıymış.. tarzında ispatlanamayan şeyler yazmamıştır. kendi görüşünü bildirdi. ve bu arada kararı yanlış bulan tek kulüp gs'dır. yani gayet objektif..
Son Dakika
Trabzonspor yöneticileri Caner Çuvaloğlu ve Recep Denizer emniyet tarafından serbest bırakıldı
NTV Spor
Son Dakika
Sağlık kontrolünden geçirilen teknik direktör Yılmaz Vural ifade vermek üzere emniyete götürüldü
Diğer gazetelerin yaptığı da doğru değil. Ancak ortada iki şerit , tek çizgi uzunca bir yol varsa ve içinde bulunulan koşullar altında o çizginin üstünden gitmek en doğrusuysa onu yapmak gerekir. Sağa veya sola saparak zamanla bir bakmışsın yoldan çıkılmış. Şu an için bunu başarabilen medya organı yok gibi. Hatta yok. Soruşturmanın başından beri Fenerbahçe'nin üstüne haklı haksız fazlaca yüklenildiği için , şu an Fenerbahçe'yi savunan en küçük bir beyanat , yazı , söylem size objektif geliyor. En azından benim görüşüm bu. Eğer şu geçen yaklaşık 10 günlük süreçte herşey akla mantığa uygun yapılmış olsa bugün Fotospor'un yazısını eminim sen de çok subjektif bulurdun.
Eğer sizin başınıza gelen Galatasarayın başına gelseydi atıyorum fanatik fotosporun size davrandığı gibi Galatasaraya davransaydı alırmıydın o gazeteyi ve hala objektif bulurmuydun Allah aşkına ? ben hiç bi yayın organını savunmuyorum ama fotosporun hiç savunmuyorum.
Sevilla maçında açtığımız pankartı eleştiren taraf gazetesi de,Aziz Yıldırım'ın eşgal tanıma fotoğraflarını tam manşet veren Habertürk gazetesi de sabah programlarında kamuoyuna okunuyor.Sanki diğer gazeteler objektiflik abidesi de gelmiş burada Fotospor'u eleştiriyorsunuz.
diğer yayın organlarını eleştirmediğime hangi kanıyla vardın acaba ?
doğrudur kötü hiçbir şey yapılmadı söylenmedi. zaten bizde en azından burada sürekli takdir ettik galatasarayı. ama şuan gs'nin yaptığı tezatlıktır. kulüpler birliğinde oy birliğiyle alınmış kararın arkasından konuşması hiç yakışmadı. bunu şuan sadece fener söylemiyor her kulüp tepkisini ortaya koydu zaten. şuan o açıklamadan çok pişmandır aysal.
dikkat ettiyseniz fotospor bu haberleri diğer gazetelerden sonra yaptı. yani sıfırdan başlatmadı ve şartlar değişmişti. o kadar yüklenen basına karşı o sorulan 23 sorunun hangisi yanlıştı evet biz onları soruyorduk.
bugünkü haberde ise; tüm kulüpler aynı şeyi söylerken sadece tersini söyleyen (ki bence gs şuan ne yaptığını bilmiyor o karar oy çokluğuyla alınmıştır gs da onaylamıştır) gs varken o haberi yapmıştır. tarafsız olmak için ne yapmalıydı. federasyon yanlıs karar verdi mi yazmalıydı. tüm kulüplerin söylediği şeyi destekledi.
Bakın burada yapılan büyük bir yanlış var herkes iddianame açıklandıktan sonra federasyon karar verecek diyor, hayır! açıklamalarında iddianame açıklandıktan sonra disiplin sortuşturmasına başlanacak dedi, bu da uzun bir süreç demektir.2 ay sonra iddianame çıktığında hemen karar vereceklerini sanmıyorum, yargı sürecinin bitmesine bağlayacaklardır meseleyi.
Metris'te bulunan Sivasspor Başkanı Odyakmaz'ın Kulüpler Birliği'ne mektup gönderdiği ortaya çıktı. Mektupta "Soruları bilseniz gülersiniz. Pastırma, baklava ikramımız şike görülmüş" yazıyor.
Şike soruşturması kapsamında tutuklu yargılanan ve Metris Cezaevi'ne konulan Sivasspor Başkanı Mecnun Odyakmaz'ın Kulüpler Birliği Üyeleri'ne gönderdiği mektup gün ışığına çıktı. Federasyonun, kulüplerle yaptığı toplantıda dağıttığı mektupta özetle şu ifadeler yer alıyor:
Habertük'ün haberine göre; Olayları bir de benim tarafından dinlenemizi isterim. Gözaltına alınış tarzı terör örgütü üyelerine yapılanla aynı. Onur kırıcı. Konuyu takip eden polis, savcı ve hakimler futbol literatürüne uzak. Çocukça sorular sordular. Misafir takıma verdiğimiz yemekteki pastırma, baklava gibi hediyeler bile şike metası olarak algılanmış. Rakip takımın 11'ini öğrenmek suç. Soruları duysanız gülmekten cevap bulamazsınız. Böyle sorgudan adalet çıkmaz.
KORCAN AĞLIYOR
Bu arada tutuklu olarak Metris'te bulunan Sivasspor kalecisi Korcan'ın psikolojisinin bozulduğu öğrenildi. Sürekli ağlayan file bekçisini kulüp başkanı Mecnun Odyakmaz'ın teselli ettiği kaydedildi.
Sivasspor Başkanı Mecnun Odyakmaz'ın 10 Temmuz 2011'de yazdığı mektupta sorgudaki sorular eleştiriliyor. Odyakmaz polis ve savcıyı konuya uzak buluyor.
Sabah
Mektubun orjinalinin de bu olduğu iddia ediliyor. Arkada vira logosu da mektuba ulaşan sitenin/grubun logosu sanırım.
http://www.yukleresim.com/images/678...2723770146.jpg
http://www.yukleresim.com/images/583...7014211806.jpg
http://www.yukleresim.com/images/440...0058580698.jpg
http://www.yukleresim.com/images/717...9946260086.jpg
Bir de soyle bak Cengiz.
1. 5 takimin dusuruldugunu varsayarsak ligin geri kalaninda haftada 9 mac oynanmasi gereken ligde haftada en az 3 mac, en fazla 5 mac oynanmaz.
2. Dusurulen takimlarin kazandigi puanlar ne olur?
3. Dusurulen takimlar ile oynanan musabakalarda sakatlik gecirmis ve uzun sure oynayamayacak oyuncularin maaslarini ve saglik giderlerini kim oder? Hadi biraz daha ileriye gideyim, dusurulen bir takima deplasmana giderken dusurulmeyen bir takim kaza yapsa ve bir cok oyuncusu yaralansa, bunun hesabini kim verecek?
4. Dusurulen takimlar ile oynanan musabakalarda kart cezalisi durumuna dusmus oyuncularin bir sonraki macta dusurulmemis bir takim ile oynayacagi musabakada eksik kalmasinin acacagi sorunlar nelerdir?
5. Takimlarin aldigi puanlara gore dagitilan yayin gelirleri, dusurulen takimlar icin kime odenecek?
6. Sezon ortasinda dusurulen takimlar hem bu sezonu, hem de gelecek sezonu kaybetmeyecek mi?
7. Dusurulen takimlar Avrupa kupalarinda yer alirsa, dusuruldukleri zaman Avrupa kupalarindan da men edilmeyecek mi? Ustelik Avrupa kupalarina sike/tesvik yoluyla katildiklari tespit edilirse, bu takimlarin sadece bir degil bir kac yil ceza alma ihtimali var.
8. Dusurulen takimlarin kombine gelirleri ne olacak? Taraftar sezon ortasinda kuluplerden izleme hakki ellerinden alinan maclar icin kombineleri iade etme hakkina sahip olacak mi?
Lig ertelense ve bu sure icinde TFF delilleri almak icin ugrassa, adil ve kamuoyu gozunde guvenilir bir lig oynama sansimiz olur ve yukaridaki sorularin hepsini ortadan kaldirir. Benim gorusume gore de sucsuzluk karinesini ihlal etmez.
Avrupa'ya gitmeyi hak kazanan takimlar da Avrupa'da oynasin. Eger Avrupa kupalarinda oynarken sike/tesvik yaparak katilmaya hak kazandiklari tespit edilirse, o cezalari da zaten UEFA kendi disiplin talimatina gore verir.
TFF'nin delillere ihtiyaci var. Sonucta TFF delilleri (Savciligin iddiasini degil) inceleyip, kendi disiplin talimatina gore kararlar vermek durumunda benim anladigim kadariyla.
Bu delilleri de TFF'nin ne zaman elde edecegini bilip, ligler konusunda karar vermesi gerekli bence. Eger bu delillerin TFF'ye verilmesi icin (atiyorum) 7-8 ay gerekiyorsa, pekala TFF bunu verdigi kararin gerekcesi olarak aciklayabilirdi. Elimizde delil olmadigi icin ligi baslatiyoruz aciklamasi ile, elimize delillerin ulasmasi cok uzun surecegi icin ligi baslatiyoruz birbirinden farkli aciklamalar.
iddaname cikicakda 2-3 ay"i bulcak her zaman demistim yine diyorum 2-3 ay gectikten sonra millet sogucak bu olaylardan ustune gidilmicek her zaman"ki gibi uzeri kapanacak ayrica burda soyledimmi bilmiyorum ama bu sadri seneri olsun trabzonlu yoneticileri olsun sirf show olsun diye sorusturmaya aldilar fenerbahce tarafini yatistirmak icin boyle bir operasyon duzenlediler kendi fikrimce
su haberi okumanizi tavsiye ederim
http://www.htspor.com/super_lig/habe...-yasa-ne-diyor
Edit ;
Futbolda 'Şike Soruşturması' kapsamında teknik direktör Yılmaz Vural, sağlık kontrolünden geçirildikten sonra gözaltına alındı.
Bence diğer kulüpler iyi niyetli değiller. Neden mi? Ortada büyük bir soruşturma var. Çok büyük. Şu an X-Y kulüp suçludur diyemem ama böyle bir soruşturma varsa elde de delil vardır. TFF bu delilleri görme hakkına sahip. http://www.sporhukuku.org/dosyalar/basin-aciklamasi.pdf Buradan bakabilirsiniz. Ortada spor yasası var. TFF var ve hukukçuları var. TFF isteyecek bu delilleri, gerekli incelemeleri yapacak ve bir karara varılabiliyorsa varacak. Zaten deliller güçlü ise bir karara varılır. Ama TFF ve kulüpler ne yapıyor? Bu iş bize dokunmasın diye süreyi uzatıyor. İddianame çıktığında ne olacak? O zaman kesin karar çıkmış mı olacak? Mahkemenin sonuna kadar beklemek mi gerekecek? Yargısız infaz diyorsanız mahkemeyi beklemek lazım. Verdiğim linktede söylüyor. İki yasa birbirinden bağımsız olarak işlenebilir. Şu an spor yasası işlenmiyor.TFF ve kulüpler buna karşı hareket ediyor.
Ayrıca şunun neresinde iyi niyet var? İlhan Cavcav: Kulüpler Birliği olarak şike sabit olsa bile küme düşürmeme kararı aldık. Bu alanen yasaya karşı gelmektir.
Diyeceğim iddianameyi beklemeği seçmek çok saçma. İddianame bir sonuç değildir. Mahkeme sonucunu beklemek ise bir kaç yıl, belki 4-5 yıl gibi bir süre belirsiz ortamda ligin devam etmesini istemek olacaktır.
Quote:
SPOR HUKUKU ENSTİTÜSÜ
Adli ve sportif mercilerin yanlış uygulamaları hakkında kamouyunu bilgilendirmeyi görev olarak algılamaktayız. Türkiye kamuoyunu bir süredir öncelikli olarak meşgul eden “futbolda şike" soruşturmasının, gözaltılar ve tutuklamalarla başlayıp yeni dalgalarla devam eden süreci, Türkiye Futbol Federasyonu‘nun 11.07.2011 tarihli açıklaması ile farklı bir boyut kazanmıştır. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 157. ve 153. maddelerine göre soruşturmanın selameti açısından Adli mercilerce verilen “gizlilik" kararı nedeniyle delillere ulaşamayan Türkiye Futbol Federasyonu; “Elimize ulaşmış bir delil yoktur. Biz kararımızı iddianame hazırlanıp mahkemece kabule edildikten sonra karar vereceğiz" diyerek bir teslimiyet içerisine girmiştir.
TESLİMİYET...
Ancak bu teslimiyet ifade edilirken, evrensel şekilde benimsenmiş olan, “Dünyada iki hukuk düzeni vardır, biri Devletlerin hukuk düzeni, diğeri sporun hukuk düzenidir" tanımlaması göz ardı edilmiştir. Oysa bu tanım Türkiye'de de gerek 2008 Spor Şurası Kararları, gerek Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Raporu, gerekse TBMM Spor Araştırma Komisyonu Raporunda da benimsenerek zikredilmiş ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 59. maddesine yapılmış olan hüküm ilavesi ile Anayasa düzeyinde tescil edilmiştir. Bu durumun anlamı, Devletin hukuk düzeni ile Sporun hukuk düzeninin, biri birlerine bağımlı olmaksızın, biri birlerini etkiler veya engeller olmaksızın kendi mecralarında işlemelerinin gerektiğidir.
DELİLLER PAYLAŞILMALI...
Esasen, konu olan “futbolda şike" soruşturma ve kovuşturmasında adli merciler, ceza hukuku açısından gerçek kişileri hedef alırken, spor hukuku ve onu uygulamakla yetkili merciler öncelikle tüzel kişilikleri hedef almaktadır. Ancak, adli mercilerin ellerinde bulunan kovuşturma bulgularını, yetkili sportif mercilerin de incelemelerine sunmamaları, bir hukuk düzeninin, diğer hukuk düzeninin işlemesini engeller niteliktedir. Adli mercilerce, sportif mercilerin delillere ulaşmasını sağlaması, gizlilik kararının ihlali olmayacağı gibi, Anayasa'nın 59. maddesinde yerini almış olan Sportif Yargının işleyebilmesi için de bir yükümlülüğüdür.
ADLİ MERCİLER, TFF İLE BULGULARI PAYLAŞMALI...
Devletin hukuk düzeni uygulayıcılarının klasik hukuk bilgi ve uygulamalarına uymayan bu spor hukukun “sui generis" yapı ve niteliğine uymaları ve kabullenmelerinin güçlüğünün bilincindeyiz. Bu nedenledir ki, Enstitü'müz, Spor Hukukunun ihtisas kuruluşu olarak bu hususu belirtmeyi görev bilmiştir. Açıklamalarımız ışığında, yürürlükteki ceza usul hükümlerinin buna izin vermediği bilincinde olmamıza rağmen, adli soruşturmayı yürüten Savcılık Makamı ile sportif soruşturmayı yürütmekle görevli TFF'nin bir birilerinin görev yapmalarını engellememesi uğruna Adli Mercilerin ellerinde bulunan tüm belge ve bilgileri Türkiye Futbol Federasyonu'na sadece kendi hukuki ve idari mekanizmasını işletmesi ve başkaca hiç bir kişi veya mercie ifşa etmemesi kaydı ile vermesini elzem bir yükümlülük olarak görmekte ve sürece müdahil olması suretiyle görevli mahkemenin bu konuda bir karar vermesini de gerekli bulmaktayız.
DELİLLER! İDDİANEME DEĞİL...
Yeri gelmişken de bir hususu daha belirtmek isteriz. Adli mercilerin, TFF'ye iletmeleri gereken, deliller olup, iddianame değildir. Zira iddianame, elde mevcut bilgi ve bulguların savcı, yani kamunun avukatınca, mahkemeye sunulan bir yorumudur, iddiasıdır. Bunun mutlak doğruluğu kabul edilse idi, ayrıca hâkim kararına gerek kalmazdı. Dolayısı ile TFF, savcı iddianamesinden etkilenmeksizin delilleri değerlendirmeli ve Etik Kurul, Yönetim Kurulu ve Tahkim Kurulu kararları ile sonuca varmalıdır. Bu suretle Türkiye Futbol Federasyonu, Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş Ve Görevleri Hakkında Kanun'un 3/g; Futbol Disiplin Talimatı'nın 55.,74.,79.,80.84.,85.vd; Etik Kurulu Talimatı'nın 4/I,b vd. maddeleri ile sair mevzuat ışığında, iddianamenin hazırlanması, kabulü veya kovuşturma süreci beklenmeksizin, delillere ulaşmaya çalışmalı, elde edilen delilleri vicdani kanaatine göre değerlendirip hiç vakit geçirmeden ve derhal kararını açıklayarak 2011-2012 futbol liglerini geleceği meçhul bir şekilde başlatmamalıdır.
DELİLLERE ULAŞMA TALEBİ, LÜTUF DEĞİL...
TFF'nin delillere ulaşma talebi, bir lütuf değil, Anayasa'nın 59. maddesi ile sahip olduğu yargılama yetkisinin engellenmemesi, geciktirilememesidir. Bu bakımdan TFF'yi, hakkını elde etmek için gerekli resmi girişimlerde bulunmaya davet ediyoruz. Halen sürmekte olan “futbolda şike" soruşturması hakkında TFF'nun 11.07.2011 günü açıkladığı kararı karşısındaki hukuki görüşümüzü kamuoyu ile paylaşmayı bir görev addetmiş bulunuyoruz.
Saygılarımızla,
SPOR HUKUKU ENSTİTÜSÜ
Yukarda paylaştığım habere göre TFF delilleri isteme hakkına sahip. İşte olayın kopma noktası bana göre burası. TFF isteyebiliyor ve istemiyorsa ben orada art niyet arayabilirim.
Ayrıca TEXAS'dan sonra ÇARŞI'da bildiri yayınlamış.
Quote:
Futbol endüstriyelleşmiş olabilir. Ama biz malul/meta değiliz. Taraftarız.... Seyirciyiz. Renklerine sevdalandığımız tutkunlarız. Hangi Beşiktaşlı başarısızlıktan dolayı takımını terk etmiş? Hangi Beşiktaşlı yenilgiden sonra takımına küsmüş? Hangi Beşiktaşlı harama tevessül etmiş? Yıllardır söyledik. Şimdi bağırmak zamanı. Şeref’inizle oynayın, Hakkı’nızla kazanın! Beşiktaş’ı bir değerler manzumesine dönüştüren, “duruşumuzu” borçlu olduğumuz iki abide isme yakışanı yapın. Biz Beşiktaş taraftarları… Elle atılan golle hüzünlendik. Hak etmemiştik. Kendini yere atıp penaltı kazanan oyuncuya öfkelendik. Hak etmemiştik. Rakibine dirsek vuranı, çelme takanı ıslıkladık. Efendi davranılmamıştı. Haksız yere ceza gören rakip oyuncuyu savunduk. “Eyyamcı hakem” diye bağırdık. Böyle olmalıydık. Gündelik yaşamımızda peşinde koştuğumuz ahlakı, erdemi, dürüstlük ve olgunluğu sahada da görmeliydik. Bizler Hatice’nin ahvalini de önemseyen, neticenin ille de başarının biricik kriteri olmadığına inananlardık. Bugün Türk futbolu büyük bir sınavdan geçiyor. Kaybettiğimiz, üzüntüden kahrolduğumuz maçların nasıl parayla satın alındığını, nasıl “ille de başarı” diyenlerin hayatımızın biricik sevdasını istismar ettiğini öğreniyoruz. Bugün maaşımızdan arttırdığımız bir biletin, umudumuzu bağladığımız bir kuponun, harçlığımızdan biriktirdiğimiz bir deplasman biletinin ardında aslında ne oyunlar oynandığını, ne hile ve düzenbazlıklar olduğunu öğreniyoruz. Bugün sevdalandığımız renklerin süregelen soruşturmanın sadece mağduru değil, zanlısı da olabileceğini öğreniveriyoruz. Mahkemenin kararını vereceği son güne kadar bu olayda ismi geçen bütün Beşiktaşlılar bizim için masumdur. Onlara önyargı ile bakmayacağız. Ancak diğerlerinin yaptığı gibi arkalarından peşi sıra gitmeyi de reddetmeliyiz. Acı ve sancılı da olsa doğrusu budur. Artık “o” Beşiktaşlılar bize bizden olduğunu kanıtlamak zorundadır. Zira bizim yıllardır –perde arkasını bilmeden- yaşadığımız düş kırıklığını Kayseri’de yaşayan “Boz Baykuşlar” ile empati kurmadan gerçeğin peşinde koşamayız. Şimdi iki takım var. Biri namuslu ve dürüst olanların takımıdır. Diğerinde ise şikeci, düzenbaz ve hile ile çıkar peşinde koşanlar var. Biz Beşiktaşlılar ilkini temsil ediyoruz. Etmeliyiz. Onun içindir ki masum olduğuna inandığımız, sonuna kadar inanacağımız “zanlı” Beşiktaşlılarla aramıza mesafe koymalıyız. Masumiyetlerini kanıtlayıncaya kadar ne “büyük” diye bağırırız ne de “yanındayız” diye destek veririz. Artık aidiyet değil hukuk devreye girmiştir. Adaleti simgeleyen o gözü bağlı kadın kadar tarafsız ve objektif düşünürüz. Zira biliriz ki eğer ki ortada Beşiktaşımızı zan altında bırakacak bir iddia varsa. Biz utanacağız. Eğer ki puan ya da kupa için anlaşılmışsa o kupaya saygı duymayacağız. Eğer ki bir kişi bile vaatle Beşiktaş’a karşı yeterince koşmamışsa biz sevinemeyeceğiz. Kimse “Beşiktaşk” dediğimiz için her şeyi mübah göreceğimizi beklemesin. Biz sevdiğimiz renklerin sevdalısıyız, belalısı olmayacağız. Diyoruz ki: Arının…temizlenin…masumiyetinizi sadece yargıya değil, bizlere de kanıtlayın. Sizi kucaklayalım. Coşkuyla gücünüze güç katalım. Ama siz de arınıncaya, temizleninceye ve masumiyetinizi kanıtlayıncaya kadar Beşiktaş’la aranıza mesafe koyun. Beşiktaş’a yapılacak en büyük iyilik budur. Diyoruz ki: Tarihi bir fırsat elimizdedir. Adını dürüstlüğü ile bizleri “şerefli ikinciliklerle” onurlandıran efsanevi başkanımızın diliyle adlandıralım. “Fitbol”da temizlik hareketini biz Beşiktaşlılar başlatalım. Formalarımıza, atkılarımıza bir siyah kurdela bağlayalım. Bilelim ki o kurdela sahibi olan bizler “Fitbol”da Temizlik Hareketi”nin erleriyiz. Manifestomuzu birlikte yazalım. Ey diğer renklere gönül verenler… Bu yazıdaki bütün Beşiktaş sözcüklerinin yerine kendi takımınızı, siyah beyaz yerine kendi renklerinizi yazın… Var mısınız? çArşı
Edit ; Adnan ÖZTÜRK: Federasyon'un atacağı her adımın arkasındayız. Ancak Federasyon yaptığı açıklama ile adım atmayacağını göstermiştir.
Haber değeri taşıyan şeyi paylaşmak gazetecinin görevidir. Gazetecilik okuduğum için biliyorum. Bir kaza yaşansa, kaza sonrası foto çekmip bunu gazeteye haber olarak vermeyi mi düşünürsünüz yoksa makinayı bir kenara bırakıp kazazedelere yardım etmeyi mi düşünürsünüz?
Bu da öyle bir olay. Etiklik bir yana, fenerbahçe başkanının gözaltı fotoğrafının gösterilmesi bir haberdir. Etik olup olmadığı tartışılır. Ama sonuçta bir haberdir.
Ama fotospor'un yaptığı şey haber değil, yalakalıktır. Yorumdur. Gazeteciler olayı olduğu gibi aktarmakla yükümlüdür. Sen başlığı atarsın "Lig tescil edildi" diye. TFF başkanının söylediklerini yazarsın. Bunun yorumunu, yorumcular yapar. Veya bir yorumcunun yorumuna yer verirsin manşet olarak. Fotospor'un yaptığı sadece yalakalık yani. Gazetecilik değil.
Ünal Aysal konuşma yapıyor Ntvspor yayınlıyor.
ve o haberlerin büyük bir çoğunluğu masa başı haberlerdir. emenikenin para sayarken fotoğrafı, mehmet yıldızın konuşmaları.. 19 maçın hangileri olduğu.. bunların hepsi masa başı haberlerdir. tabii bu da gazeteciliğe giriyorsa onu bilmem.
Sevilla maçında açılan "Mustafa Kemal'in Askerleyiz" pankartına karşılık "Ergenekon Fenerbahçe'de" şeklinde bir manşet nasıl bir yorum değildir de haberdir peki? Bu yazdığım siyasete girdiği için özür dilerim ama cevap vermek zorundaydım.
Ayrıca ben direkt olarak da medyayı suçlamadım.Asıl suçlu olanlar gizliliği olan soruşturmada o fotoğrafları gazetecilerle paylaşan ahlak ve şeref yoksunu insanlardır.Fakat gazeteciler de görevlerini yapıyorlar sonuçta,kendilerince haklılar.