Calisma orani - kazanilma ihtimali dusuk olan toplara bile girme, cok (hatta bazen suursuzca) pres yapma becerisi. Kisacasi calisma orani yuksekse oyuncu pres yapabilir, calisma orani dusukse pres yap desen de yalandan pres yapar.
Pozisyon alma - dogru pozisyonu saklayabilme becerisi, yani oyuncudan pres yapmasi istenmedigi zaman dogru yeri ne kadar iyi tutabildigi, bolgesine ne kadar hakim oldugu.
Bu sezona kadar, Galatasaray son 10-15 yildir tamamen prese, rakibi bozmaya dayali bir oyun stili benimsedi. Ozellikle orta sahada, onemli olan alan markaji yapmaktan daha ziyade rakibe top ile birseyler yapmak icin zaman birakamamakti.
Bu stil sayesinde Galatasaray muthis pres gucu ile rakipleri bogup yillarca basarili oldu. Avrupa'da bu stili kullanarak rakibi hem surekli baski altinda tuttu, maclar kazandi. Bu stilin gecerliligi, rakip takimin defans oyuncularinin kazmaligi uzerine dayaniyordu. Defans oyunculari (ozellikle bekler) bile teknik olmaya basladikca, 5'li orta saha modasi basladikca rakipler topu daha rahat gezdirmeye, bu presi daha kolay kirmaya basladi. (Turkiye'de bu presi yedigi zaman paniklemeyip topu sisirmeyen bir tek Fenerbahce oldu son 10-15 yilda. Bu da ozellikle Zico zamaninda oldu. Zaten Avrupa'da basariyi getiren de buydu, yavas oynuyor diye elestirildi ama yavas oynamasi esasinda rakibin pres yapmasini onlemek, mucadeleci bir oyun yerine iyi pozisyon alarak Fenerbahce'yi yenmeye zorlamasi ile ortaya cikiyordu. Bunu gecen sene Turkiye'de en iyi Hacettepe ile IBB yapiyordu, Fenerbahce sanki Chelsea'ya karsi oynuyormus gibi yeni yari sahasindan cikmaya zorlaniyordu bu iki takima karsi. Ama ote yandan bu iki takima karsi daha mucadeleci bir oyun benimseyen Galatasaray zorlanmiyordu. Mucadeleci oynayan takimlar Fenerbahce karsisinda dagiliyor, Galatasaray'a ise zor geliyordu. Kapa cok uzun parantez..)
Bu nedenle de bu yil Galatasaray bastan asagiya rakibe daha az baski yaparak iyi pozisyon alarak defans yapma becerisini gelistirmek icin ugrasti. Bu sezon biraz fazla sayida yenilen gollerin nedeni de bu esasinda. Hem isiran oyuncu azligi, hem de Galatasaray'in ilk 10 hafta kadar bir sure alan markaji yapmayi ogrenmeye calismasi. Bu baglamda Galatasaray'li oyuncularin genelde pozisyon alma olarak dusuk olmasi gayet normal. Cunku alan markaji yapmayi bilmeyen bir Galatasaray'dan, alan markaji yapmayi ogrenen bir Galatasaray'a gecmeye calisiyor oyuncular. Eger yonetim taraftarin sacmalamasina kanip Skibbe'yi yollamazsa da sezon sonuna kadar cogu iyi seviyede alan markaji yapmayi ogrenecektir.
Kisacasi dersimiz tek top ve alan markaji.. Skibbe yarismaci olmayabilir, buyuk kupalar kazandirmayabilir ancak oyuncularin gecen sezon Feldkamp ile mucadeleci oyunu, bu yil da Skibbe ile alan markaji ve tek top yapmayi ogrenmesinin ustune gelecek yarismaci (motivasyon/taktik ustasi) bir hoca ile basari da gelir.
Biraz uzun oldu ama asagi yukari ortaya konulan resim bu.
Not: Basari icin Skibbe'nin yollanmasi mantiksiz gelebilir, ancak hem egitimci, hem taktik ustasi hoca bulmak kolay degil (bu konuda sivrilen Bulent Uygun su anda bence) ve takimi birisine emanet edip 30 sene hocalik yapmasini beklemek de mantikli olmaz. Elindeki oyunculara uygun hoca bulmak, oyuncularin mevcut hocadan ogrenecek bir seyleri kalmadigini dusunup yollari ayirmak bence en dogru olani. Tabii bu da demek ki bunu her 8-10 yilda bir tekrar yapmak gerekir. Yani sil bastan takim kurup bir yenisini yaratmak. Burada alt yapi muthis onem kazaniyor cunku oyuncular alt yapidan ne kadar hazir cikarsa, taktik/motivasyon ustasi olan bir hoca ile o kadar uzun sure calisabilir, bu hocanin surekli basarili olmasi saglanabilir.