1 ile 23 arası toplam 23 sonuç

Konu: Efendimiz(S.a.v) Çanakkale'deki asker evlâtlarının yardımına gitmişti

  1. #1
    Nesil
    2006
    Yer
    Başkent
    Yaş
    35
    Mesajlar
    4,122

    Default Efendimiz(S.a.v) Çanakkale'deki asker evlâtlarının yardımına gitmişti

    Belki çoğu arkadaşa uzun gelecek okumayacak ama 1 kişi bile okuyup görse kardır.

    Tarihler 1928 yılını göstermektedir. Osmanlının son devir âlimlerinden, ilmi ile amil Alasonyalı Cemal Öğüt Hocaefendi hacca gider. Cumhuriyet yeni kurulmuş, hızlı bir değişim yaşanıyor, Çanakkale savaşının üzerinden de on yılı aşkın bir zaman geçmiştir.

    Cemal Öğüt Hocaefendi Mekke'deki vazifesinin tamamladıktan sonra Medine'ye gider. Medine'de her zamankinden fazla kalır. Bu esnada Osmanlı coğrafyasının değişik bölgelerinden gelen hacılarla istişarelerde bulunur. Osmanlı devleti yıkılmıştır, Osmanlı'dan geri kalan toprakların büyük çoğunluğu ya işgal altındadır ya da sömürge durumuna düşmüştür.

    Cemal Öğüt Hocaefendi vaktinin çoğunluğunu Mescid–i Nebevî'de geçirir. Bu arada Efendimizin türbesindeki görevlilerle yakınlık hâsıl olur. Hiçbir dünyalık beklemeden, sadece Resûlullah'a sevgi ve muhabbetinden dolayı türbeye hizmet eden bu güzel insan da Cemal Öğüt Hocaefendiye yakınlıkduyar ve güzel bir dostluk kurulmuş olur.

    Cemal Öğüt Hocaefendi türbedarla yaptığı sohbetlerde bir şey dikkatini çeker. Türbedar Osmanlı devletine son derece bağlıdır, hatta o kadar ki Osmanlı adı geçtiği yerde muhakkak bir hürmet ifadesi belirtisi gösteriyordu. Bu nuranî ihtiyarın Osmanlı'ya bu derece bağlı ve hürmetli olması Cemal Öğüt Hocaefendinin merakımı celbeder, bir gün sorar:

    "Sizde Osmanlı'ya karşı derin bir sevgi ve muhabbet görüyorum, bunun özel bir sebebi var mı?" Nurani ihtiyar derin bir düşünceye daldı, kısa süre sonra başını kaldırdı ve şöyle dedi:

    "Allah ve Resûl'ünün muhabbeti, Osmanlı'yı sevmemi gerektirir." Cemal Öğüt Hocaefendi bu açıklamadan pek bir şey anlamaz. Anlamadığı da zaten yüz hatlarından anlaşılmıştır. Türbedar pek fazla bilgi vermek niyetinde değildir, ancak Cemal Öğüt Hocaefendi bir şeylerin olduğunu anlar ve ısrar eder. Nur yüzlü ihtiyar anlatmaya devam eder:

    "Osmanlı'yı sevmem için şu anlatacağım hâdise yeter de artar bile."

    1915 senesinde Medine'de başından geçen bir hâdiseyi şöyle anlatır.

    1915 yılının hac mevsimi idi. Her hac mevsiminde olduğu gibi, dört bir yandan mü'minler geliyordu, bu gelenlerin içinde Hindistan ulemâsından, âlim, zahit, keşfi açık gerçek bir Allah dostu da bulunuyordu. Bu Allah dostu ile sizinle olduğu gibi yakınlık oluştu, sohbetine katıldık. O kadar güzel sohbetleri oluyordu ki, kendi ağlıyordu, dinleyenleri de ağlatıyordu. O zamanlar Osmanlı'nın çok sıkıntıda olduğu zamanlardı, ehl–i küffar, İslâm'a karşı saldırıya geçmiş, Payitahtta Çanakkale Boğazı'nda büyük savaş oluyordu.

    Hindistanlı âlimde bir şey dikkatimi çekmişti, sohbetlerinde ağlıyor, namazlarında ağlıyor, yolda yürürken bile gözünden yaş eksik olmuyordu. Ağlamadığı zamanlar bile devamlı hüzünlü idi. Merakım artıkça artı ve bir gün kendisine bunun sebebini sordum:

    "Efendi! Bu mübarek yerdesin, gözün gönlün açılacağı yerde devamlı ağlıyorsun, ağlamadığın zamanlarda yüzünde hüzün var, bunun sebebi, hikmeti nedir?" Beni yayına oturttu, gözlerindeki yaş damlaları daha da hızlanarak akmaya başladı. Sonra yaşlarını sildikten sonra bana dedi ki:

    "Ben uzun yılların hasreti ile çok uzaklardan buralara geldim. Ben Kâinatın Efendisi'nin kokusunu, ruhaniyetini Hindistan'dan alırdım. Şimdi buralara geldim, Efendimin kabr–i şerifi başındayım, ama Hindistan'da aldığım feyiz ve nuranîliği burada bulamadım. Bu ne hâldir diye düşünüyorum, acaba bir günah mı işledim, bir suçum mu var? Efendim benim üzerimden himmetini çekti mi? Ya da Efendim, burada değil, burada olsa onu hisseder, onun ruhaniyetinden bereketlenirdim. Bu hâl beni perişan etti… Ağlamamın sebebi budur."

    Türbedar bu Allah dostunu dikkatle dinledi, ancak o da bu işe ne bir yorum getirebildi, ne de bir şey diyebildi. Ancak nur yüzlü türbedarın da kafası karışmıştı. Bu Hindistanlı âlimin, yalan söyleme, abartı yapma gibi bir durumu söz konusunu değildi. Son derece samimî bir hâl içindedir. Hindistanlı âlimin söylediklerine yabancı değildi. Her hac mevsiminde değişik bölgelerden gelen Allah dostları ile karşılaşır, onları Allah Resûlü'nün ruhaniyeti ile nasıl bağlantılar kurduklarını bilirdi. Bu Hindli âlim de onlardan biri idi, türbedarın bunda zerre şüphesi yoktu. Peki, bu âlimin söyledikleri nasıl açıklanacaktı?

    Yaşlı türbedar gündüz dinlediklerinin etkisinde kalmıştı, gece yatağına yattığında da kafasındaki soru işaretleri gitmemişti.

    Sabah namazına kalkmadan önce türbedar bir rüya görür. Rüyasında Kâinatın Efendisini görür. Nur yüzlü türbedar, edebinden Efendimize bir şey soramaz. Dün yaşananlar aklına gelir, bir şey diyemez. Türbedarın düşüncelerine Kâinatın Efendisi cevap verir:

    "O kardeşimin hissettiği doğrudur. Ben her zamanki makamımda değilim, birkaç zamandır Çanakkale'deyim… Çok zor durumda bulunan kardeşlerimi yalnız bırakmaya gönlüm razı olmadı. Onlara yardım ediyorum…"

    Hindistanlı âlim, Allah dostunun vaziyeti anlaşılmıştı. Burada akla şöyle bir soru gelebilir: Efendimiz bulunduğu makam itibariyle, bir anda birden çok yerde bulunamaz mı? Elbette bulunur, başta Hızır Aleyhisselâm'ın ve Allah'ın veli kullarının bulunduğu gibi. Buradaki, hâdise birine gösterirler, ondan da herkese duyururlar mahiyetindedir.


    Yetiş ya Muhammed Kur-an’ın elden gidiyor!

    Çanakkale en zorlu günlerinden birini geçiriyor. Küffar ordusunun askerleri ilk defa karaya ayak basmıştır, ellerindeki üstün silah ve teçhizatla saldırıya geçerler. O zamanlar Osmanlı'nın müttefiki olan Almanya ordusuna mensup bazı subaylar da cephede bulunmaktadır. Şimdi bu subaylardan birine kulak verelim.

    Alman Subay Sanders anlatıyor:

    Çok dehşetli bir saldırı karşısında kalmıştık. Karaya çıkan İngiliz askerlerini gemiden top atışları ve makineli tüfekler destekliyordu. Bulunduğumuz siperlerden değil hareket etmek, en küçük bir hareket belirtisi bile onlarca mermiyi hemen o hareket noktasına çekiyordu.
    Mevzilerden elini kaldıranın eli, miğferini kaldıranın miğferi parçalanıyordu. Böyle bir sağanak altında çaresizlik içinde beklemekten başka bir şey yapamıyorduk.

    Bu şekilde ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Birden bulunduğum yerden yaklaşık on beş metre uzağımızdan korkunç bir ses geldi. Sesle birlikte bir Türk askeri siperden kalktı, düşmana doğru koşmaya başladı. Hem koşuyor hem kollarını sağa sola sallıyor, hem de sesi çıktığı kadar bağırıyordu. Yanımda bulunan tercümanıma dedim ki:

    –Şu koşan asker ne diyor?

    –Komutanım! "Yetiş ya Muhammed Kitabın elden gidiyor!"
    diye bağırıyor.

    Böyle bir manzarayı tarih görmemiştir. Asker sanki üzüm toplar gibi düşman mermilerini elleriyle topluyordu. Onu gören diğer askerler de siperlerinden hareketlendi ve o anda çok çetin bir savaş başladı. Kısa zaman sonra karaya çıkan İngiliz birliğinden geriye yerde yatan asker cesetlerinden başka bir şey görünmüyordu.
    Fenerbahçe Cumhuriyeti

  2. #2
    Nesil
    2006
    Yer
    Göçebe
    Mesajlar
    670

    Default

    Tüylerim diken diken oldu...
    Hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
    Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık... Ve zehir - zıkkım cıgaram.

  3. #3
    Nesil
    2006
    Yer
    ❶❻
    Mesajlar
    1,792

    Default

    Muhammed abi bizimle paylaştığın için çok teşekkürler okurken bir fena oldum.

  4. #4
    Nesil
    2006
    Yer
    Sivas
    Yaş
    30
    Mesajlar
    62

    Default

    bütün tüylerim diken diken oldu.Muhammed abi paylaşım için çok sağol

  5. #5
    Nesil
    2006
    Yer
    Fikstüre Bak..
    Mesajlar
    3,064

    Default

    harikaydı.. noktasına kadar okudum...

  6. #6
    Nesil
    2005
    Yer
    istanbul
    Yaş
    38
    Mesajlar
    369

    Default

    güzelmiş bende okudum etkilenmemek mümkün değil

  7. #7
    Nesil
    2005
    Yer
    Adana
    Yaş
    35
    Mesajlar
    4,045

    Default

    Uzundu ama okudum göğsümden sıcaklık aktı.Tüylerim diken diken oldu.Paylaşım için teşekkürler.

  8. #8
    Nesil
    2006
    Yer
    Başkent
    Yaş
    35
    Mesajlar
    4,122

    Default

    Rica ederim. Sizler de sağolun.
    Fenerbahçe Cumhuriyeti

  9. #9
    omer-faruk-14 Misafir

    Default

    Tüylerim diken diken oldu. Muhammet abi çok sağol, böylesine güzel bir olayı bizlerle paylaştığın için.

  10. #10

    Default

    adasim tesekkurler paylasimin icin ellerin dert gormesin

  11. #11
    Nesil
    2006
    Yer
    Başkent
    Yaş
    35
    Mesajlar
    4,122

    Default

    Sende sağol Ömer Faruk, Sende sağol Adaşım.
    Fenerbahçe Cumhuriyeti

  12. #12
    Nesil
    2006
    Yer
    Başkent
    Yaş
    35
    Mesajlar
    4,122

    Default

    Quote Originally Posted by CoşkuN ÖzdemiR View Post
    Gayet güzeldi. Fakat anlıyamadıgım bişey var. –Komutanım! "Yetiş ya Muhammed Kitabın elden gidiyor!" diye bağırıyor. Bunu tecrüman kendi tarzında çeviriyor. Yoksa koşan askerin dediği gibi gibi mi söylüyor.

    Askerimizin söylemesi gereken. Kitabımız Kuran-ı kerim elde gidiyor demesi lazım değil mi.

    Taktir Allahın..
    Kur'an- Kerim Efendimiz(S.a.v) ile birlikte geldiği için böyle söylemiştir büyük ihtimal. Getirdiğin kitap gidiyor manasında yani.
    Fenerbahçe Cumhuriyeti

  13. #13
    Nesil
    2006
    Yer
    Başkent
    Yaş
    35
    Mesajlar
    4,122

    Default

    Yazı için teşekkürler. Osmanlı'nın neden dünyanın hakimi olduğunu neden çok uzun yaşayan İmparatorluklardan biri olduğunu bu olay gösteriyor.
    Fenerbahçe Cumhuriyeti

  14. #14
    Nesil
    2006
    Yer
    Adana
    Yaş
    34
    Mesajlar
    1,407

    Default

    bence bu atatürk ve cumhuriyet karşıtı ,aşırı dinci kişilerin uydurması askerlerin hakkının yenmesine çalışmışlar bence hiçbiri doğru değil bunu tamamiyle atatürk ve askerler sayesinde kazanmışız hiçbir dini yardım olmadan zaten braz düşününce saçma olduğu belli oluyor yanlış anlamayın bende müslümanım ama kimsenin haklarınıda yedirmem

  15. #15
    Nesil
    2006
    Yer
    Başkent
    Yaş
    35
    Mesajlar
    4,122

    Default

    Quote Originally Posted by saruman16 View Post
    bence bu atatürk ve cumhuriyet karşıtı ,aşırı dinci kişilerin uydurması askerlerin hakkının yenmesine çalışmışlar bence hiçbiri doğru değil bunu tamamiyle atatürk ve askerler sayesinde kazanmışız hiçbir dini yardım olmadan zaten braz düşününce saçma olduğu belli oluyor yanlış anlamayın bende müslümanım ama kimsenin haklarınıda yedirmem
    Alman Subay da Askerin hakkını yemeye çalışmış desene. Hiçbir dini yardım olmadan mı ? Askerlerin cephede okudukları Kur'an- Kerim'den de haberin yok o zaman. Seyit Onbaşı 215 okka(275 Kg)luk mermiyi kendi kuvvetiyle kaldırdı Ocean'ı vurdu öyle mi ? Churchill boşuna ''Bu milletin elinden Kur'an-ı almadıkça bu milleti yenemezsiniz'' dedi öyle mi ? Bu adam niye böyle demiş bunu hiç düşündün mü ? Hiç düşündün mü askerler hücuma kalkarken niye Allah Allah diye bağırırlar ? Bilmiyorsan onu da söyleyim ölürken son sözleri Allah olsun diye. Birde Mehmetçik nerden geliyor onu bi araştır istersen. Eğer araştıramam zahmet olur diyorsan onu da söyleyim. Mehmet Muhammed'in kısaltılmış Türkçe halidir. Asker'e de bu yüzden Mehmetçik denilir. Askere gidenlere Peygamber Ocağı'na gidiyorsun diyenleri de duymamışsın. Yanlış hak yenilen yeri aramışsın.

    ____________________________________

    Fransız ölüleri arasında bir kıpırdama bir hareket gördü, oraya yöneldi. Yerde yatmakta olan bir Fransız neferinin üzerine eğildi. Omuzundan tutarak çevirdi. O anda Fransız ani bir hareketle elinde tutuğu kasaturayı Yarbay Hasan Bey’in göğsüne sapladı. Alay komutanı gafil avlanmıştı.

    "Ahhh" diyerek yere yıkıldı. Olayı görenler şaşkınlık içinde kaldılar. Derhal müdahale edildi. Ama iş işten geçmişti. Yarbay Hasan Bey’in göğsü kan içindeydi. Yüzü soldu "Allah şahidim olsun ki fransıza kötü bir niyetle yaklaşmadım." dediği duyuldu.


    Alay imamı başında Kuran okumaya başladı. Aşağı yukarı 7-8 ayet okumuştu ki birden bire imam efendi "La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim duasını 33 kere okuyunuz" dedi. Alah komutanı azimle duayı kendiside tekar etti ve sonra "Beni ayağa kaldırınız." dedi. Tabur komutanları koltukaltlarından tutarak ayağa kaldırdılar, birden; "La ilahe illallah muhammedun resulullah" dedi. Gözlerini ileriye doğru dikmişti, yüzünde bir tebessüm belirdi ve yüksek sesle "Niçin zahmet buyurdunuz ya resulullah" derken ruhunu teslim etti.


    Bir askerin not defterinden.

    Şurdan da video olarak olayı dinleyebilirsiniz.

    http://fatihiraz.net/2007/03/13/vide...nmis-bir-olay/

    ____________________________________

    Olayın tanıkları olan Sappers f.Reichart (4/165), r.Newnes (13/416) ve J.L.Newman (numarası yok) imzaladıkları bir raporda ,gördüklerini şu şekilde anlatıyorlardı ;

    "..Güneş doğuşunda hava gayet açıktı, görünürde tek bir bulut yoktu...Ancak 60 no`lu tepe üzerinde, ekmek biçiminde altı ya da sekiz adet bulut asılı duruyordu...Hepsi de aynı biçimdeydi.Saatte 7 ya da 8 Km.`lik bir hızla güneyden esen rüzgara rağmen bu bulutlar pozisyonlarını hiçbir şekilde ya da biçimde değiştirmedikleri gibi, rüzgarın etkisi altında da sürüklenmediler.Yerden 150 m. yukaryda yer alan gözlem noktamızda görüldüğü kadarıyla, yaklaşık 60 derecelik bir yükseklikte öylece asılı duruyorlardı.Bu bulut gurubunun tam altına rastlayan yerde, arazi üzerinde, aynı biçimde olan ve sabit duran, yaklaşık 250 m. uzunluğunda, 60 m. yükseklişinde ve 60 m. genişliğinde bir bulut bulunuyordu.Bu bulut tamamen yoğundu ve hemen hemen katı bir madde yapısında görünüyordu...Tüm bunlar yerdeki bulutun 2500 m. kadar güneybatısında,Rododendron dağı burnu üzerindeki siperlerimizde yerleşmiş bulunan NZE 1. Sahra bölüğünün 3. Takımının 22 askeri tarfından gözlemlenmişti.Gözlem noktamız 60 no`lu tepeye 980 m. kadar yukarıdan bakıyordu.Sonrada anlaşıldığına göre, bu tuhaf bulut kuru bir dere yatağının ya da çökmüş bir yolun (Kayacyk Dere) üzerinde bulunuyordu ve arazi üzerinde böylece dururken yanları ile uçları mükemmel bir şekilde görebiliyorduk.Öteki bulutlar gibi açık gri renkteydi...Daha sonra, birkaç yüz kişiden oluşan İngiliz alayı First Forth Norfolk `un bu çökmüş yol ya da dere boyunca 60 no`lu tepeye doğru ilerlediğini farkettik.60 no`lu tepe üzerindeki birlikleri takviye etmeye doğru gidiyor gibiydiler.Ancak, sözkonusu buluta ulaştıklarında , hiçbir tereddüt göstermeksizin doğrudan bulutun içerisine ilerlediler.Sonunda 60 no`lu tepe üzerinde yayılarak savaşmak üzere hiç kimse ortaya çıkmadı.Bir saat sonra,yürüyüş kolundaki son erler de bulutun içerisinde kayboldoktan sonra. aynı bulut, gayet rahat bir şekilde yerden yükseldi ve herhangi bir bulut ya da sis gibi,yavaşca hareketlenerek,raporun başında değindiğimiz diğer bulutların yanına katıldı.Tüm bu süre boyunca bu bulut grubu aynı yerde asılı olarak kalmıştı ve o tuhaf yer bulutu onlara katılır katılmaz hepsi birlikte kuzeye, yani Trakya`ya doğru ilerlemeye başladılar.birkaç dakika sonra gözden kaybolmuşlardı."



    Bu arada Sappers f.Reichart , r.Newnes ve J.L.Newman da aşırı dinci askerin hakkını yemeye çalışan kişilerden arkadaşın sözlerine göre.
    Fenerbahçe Cumhuriyeti

  16. #16
    Nesil
    2006
    Yer
    Adana
    Yaş
    34
    Mesajlar
    1,407

    Default

    Quote Originally Posted by TR.CaPTaiN View Post
    Alman Subay da Askerin hakkını yemeye çalışmış desene. Hiçbir dini yardım olmadan mı ? Askerlerin cephede okudukları Kur'an- Kerim'den de haberin yok o zaman. Seyit Onbaşı 215 okka(275 Kg)luk mermiyi kendi kuvvetiyle kaldırdı Ocean'ı vurdu öyle mi ? Churchill boşuna ''Bu milletin elinden Kur'an-ı almadıkça bu milleti yenemezsiniz'' dedi öyle mi ? Bu adam niye böyle demiş bunu hiç düşündün mü ? Hiç düşündün mü askerler hücuma kalkarken niye Allah Allah diye bağırırlar ? Bilmiyorsan onu da söyleyim ölürken son sözleri Allah olsun diye. Birde Mehmetçik nerden geliyor onu bi araştır istersen. Eğer araştıramam zahmet olur diyorsan onu da söyleyim. Mehmet Muhammed'in kısaltılmış Türkçe halidir. Asker'e de bu yüzden Mehmetçik denilir. Askere gidenlere Peygamber Ocağı'na gidiyorsun diyenleri de duymamışsın. Yanlış hak yenilen yeri aramışsın.

    ____________________________________

    Fransız ölüleri arasında bir kıpırdama bir hareket gördü, oraya yöneldi. Yerde yatmakta olan bir Fransız neferinin üzerine eğildi. Omuzundan tutarak çevirdi. O anda Fransız ani bir hareketle elinde tutuğu kasaturayı Yarbay Hasan Bey’in göğsüne sapladı. Alay komutanı gafil avlanmıştı.

    "Ahhh" diyerek yere yıkıldı. Olayı görenler şaşkınlık içinde kaldılar. Derhal müdahale edildi. Ama iş işten geçmişti. Yarbay Hasan Bey’in göğsü kan içindeydi. Yüzü soldu "Allah şahidim olsun ki fransıza kötü bir niyetle yaklaşmadım." dediği duyuldu.


    Alay imamı başında Kuran okumaya başladı. Aşağı yukarı 7-8 ayet okumuştu ki birden bire imam efendi "La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim duasını 33 kere okuyunuz" dedi. Alah komutanı azimle duayı kendiside tekar etti ve sonra "Beni ayağa kaldırınız." dedi. Tabur komutanları koltukaltlarından tutarak ayağa kaldırdılar, birden; "La ilahe illallah muhammedun resulullah" dedi. Gözlerini ileriye doğru dikmişti, yüzünde bir tebessüm belirdi ve yüksek sesle "Niçin zahmet buyurdunuz ya resulullah" derken ruhunu teslim etti.

    Bir askerin not defterinden.

    Şurdan da video olarak olayı dinleyebilirsiniz.

    http://fatihiraz.net/2007/03/13/vide...nmis-bir-olay/

    ____________________________________

    Olayın tanıkları olan Sappers f.Reichart (4/165), r.Newnes (13/416) ve J.L.Newman (numarası yok) imzaladıkları bir raporda ,gördüklerini şu şekilde anlatıyorlardı ;

    "..Güneş doğuşunda hava gayet açıktı, görünürde tek bir bulut yoktu...Ancak 60 no`lu tepe üzerinde, ekmek biçiminde altı ya da sekiz adet bulut asılı duruyordu...Hepsi de aynı biçimdeydi.Saatte 7 ya da 8 Km.`lik bir hızla güneyden esen rüzgara rağmen bu bulutlar pozisyonlarını hiçbir şekilde ya da biçimde değiştirmedikleri gibi, rüzgarın etkisi altında da sürüklenmediler.Yerden 150 m. yukaryda yer alan gözlem noktamızda görüldüğü kadarıyla, yaklaşık 60 derecelik bir yükseklikte öylece asılı duruyorlardı.Bu bulut gurubunun tam altına rastlayan yerde, arazi üzerinde, aynı biçimde olan ve sabit duran, yaklaşık 250 m. uzunluğunda, 60 m. yükseklişinde ve 60 m. genişliğinde bir bulut bulunuyordu.Bu bulut tamamen yoğundu ve hemen hemen katı bir madde yapısında görünüyordu...Tüm bunlar yerdeki bulutun 2500 m. kadar güneybatısında,Rododendron dağı burnu üzerindeki siperlerimizde yerleşmiş bulunan NZE 1. Sahra bölüğünün 3. Takımının 22 askeri tarfından gözlemlenmişti.Gözlem noktamız 60 no`lu tepeye 980 m. kadar yukarıdan bakıyordu.Sonrada anlaşıldığına göre, bu tuhaf bulut kuru bir dere yatağının ya da çökmüş bir yolun (Kayacyk Dere) üzerinde bulunuyordu ve arazi üzerinde böylece dururken yanları ile uçları mükemmel bir şekilde görebiliyorduk.Öteki bulutlar gibi açık gri renkteydi...Daha sonra, birkaç yüz kişiden oluşan İngiliz alayı First Forth Norfolk `un bu çökmüş yol ya da dere boyunca 60 no`lu tepeye doğru ilerlediğini farkettik.60 no`lu tepe üzerindeki birlikleri takviye etmeye doğru gidiyor gibiydiler.Ancak, sözkonusu buluta ulaştıklarında , hiçbir tereddüt göstermeksizin doğrudan bulutun içerisine ilerlediler.Sonunda 60 no`lu tepe üzerinde yayılarak savaşmak üzere hiç kimse ortaya çıkmadı.Bir saat sonra,yürüyüş kolundaki son erler de bulutun içerisinde kayboldoktan sonra. aynı bulut, gayet rahat bir şekilde yerden yükseldi ve herhangi bir bulut ya da sis gibi,yavaşca hareketlenerek,raporun başında değindiğimiz diğer bulutların yanına katıldı.Tüm bu süre boyunca bu bulut grubu aynı yerde asılı olarak kalmıştı ve o tuhaf yer bulutu onlara katılır katılmaz hepsi birlikte kuzeye, yani Trakya`ya doğru ilerlemeye başladılar.birkaç dakika sonra gözden kaybolmuşlardı."



    Bu arada Sappers f.Reichart , r.Newnes ve J.L.Newman da aşırı dinci askerin hakkını yemeye çalışan kişilerden arkadaşın sözlerine göre.

    bu adamların bu sözleri söylediğini kanıtla bana ...
    ona bakarsan ermenili tarihçiler ve askerler türkiyenin soykırım yaptı diyor ama öyle birşey yapılmamış değilmi

    neyse bunu geçtik de şu videoya gelelim gerçek bir olay diyor stv ama sırlar dünyasınada gerçek yaşanmış olay diyorlar ama gerçekten yaşanmadığı açıkça belli değilmi

  17. #17
    Nesil
    2006
    Yer
    Başkent
    Yaş
    35
    Mesajlar
    4,122

    Default

    Quote Originally Posted by saruman16 View Post
    bu adamların bu sözleri söylediğini kanıtla bana ...
    ona bakarsan ermenili tarihçiler ve askerler türkiyenin soykırım yaptı diyor ama öyle birşey yapılmamış değilmi

    neyse bunu geçtik de şu videoya gelelim gerçek bir olay diyor stv ama sırlar dünyasınada gerçek yaşanmış olay diyorlar ama gerçekten yaşanmadığı açıkça belli değilmi
    Yaşanıp,yaşanmadığını sen bilemezsin ki o dizide. Bence gerçek sence değil olay bu. Diziyi bir kenara bırakalım.
    Ermeni tarihçiler sadece söylüyor. Türk Tarih Kurumu Başkanı gelin beraber araştıralım dediğinde yanaşmadılar yani onlar sadece konuşuyor. Laf var icraat yok. Hele bu konuyla alakası hiç yok.



    Olayın tanıkları olan Sappers f.Reichart (4/165), r.Newnes (13/416) ve J.L.Newman (numarası yok) imzaladıkları bir raporda ,gördüklerini şu şekilde anlatıyorlardı ;
    Fenerbahçe Cumhuriyeti

  18. #18
    Nesil
    2006
    Yer
    Adana
    Yaş
    34
    Mesajlar
    1,407

    Default

    neyse uyarı almadan fazla uzatmayalımda son birşey daha söyleyim allah madem müslümanlara yardım ediyorda şuan ıraka niye etmiyor adamlar türkiyeden beter şuan

  19. #19
    Nesil
    2006
    Yer
    Başkent
    Yaş
    35
    Mesajlar
    4,122

    Default

    Quote Originally Posted by saruman16 View Post
    neyse uyarı almadan fazla uzatmayalımda son birşey daha söyleyim allah madem müslümanlara yardım ediyorda şuan ıraka niye etmiyor adamlar türkiyeden beter şuan
    O zaman herkes Müslüman olurdu dünya'daki sınavın bi manası kalmazdı.
    Seyit Onbaşı nasıl kaldırdı o mermiyi ? Savaştan sonra tekrar kaldır da resim çekelim dediklerinde neden kaldıramadı ? Merminin içini boşaltarak resim çekildi. Bir daha savaş olsun yine kaldırırım ama şimdi kaldıramam dedi.
    Fenerbahçe Cumhuriyeti

  20. #20
    Nesil
    2006
    Yer
    İstanbul- Samsun- Isparta
    Yaş
    36
    Mesajlar
    0

    Default

    Quote Originally Posted by saruman16 View Post
    neyse uyarı almadan fazla uzatmayalımda son birşey daha söyleyim allah madem müslümanlara yardım ediyorda şuan ıraka niye etmiyor adamlar türkiyeden beter şuan
    Müslümanlar bu Dünya'da güzel yaşayacak diye bir kaide yok ki.İnsanlar Dünya'da ne kadar çile çekerek yaşarlarsa Gerçek yaşamda o kadar güzel yaşarlar.

    Ayrıca bu arada Irak bizden daha mı Müslüman demeye çalışıyorsun anlayamadım.

  21. #21
    Nesil
    2006
    Yer
    Adana
    Yaş
    34
    Mesajlar
    1,407

    Default

    Quote Originally Posted by ultraslanerdem View Post
    Müslümanlar bu Dünya'da güzel yaşayacak diye bir kaide yok ki.İnsanlar Dünya'da ne kadar çile çekerek yaşarlarsa Gerçek yaşamda o kadar güzel yaşarlar.

    Ayrıca bu arada Irak bizden daha mı Müslüman demeye çalışıyorsun anlayamadım.

    hayır öyle demek istemiyorum onların hali daha kötü dedim sadece

    birde bizim bir milli güvenlik hocamız vardı albay adını hatırlayamadım 2 sene geçti o böyle dini şeyler diyen askerleri hücreye atıp dövdüklerini söylüyordu hatta sınıfta baya bir tartışma yapılmıştı bu yüzden ben ondan bu foruma girip bunları yazma gereği duydum(genelde fm bölümünde olurum bu bölümlere fazla girmem) sonuçta o bir albay türk tarihini çok iyi bilir

  22. #22
    Nesil
    2006
    Yer
    İstanbul- Samsun- Isparta
    Yaş
    36
    Mesajlar
    0

    Default

    Quote Originally Posted by saruman16 View Post
    hayır öyle demek istemiyorum onların hali daha kötü dedim sadece

    birde bizim bir milli güvenlik hocamız vardı albay adını hatırlayamadım 2 sene geçti o böyle dini şeyler diyen askerleri hücreye atıp dövdüklerini söylüyordu hatta sınıfta baya bir tartışma yapılmıştı bu yüzden ben ondan bu foruma girip bunları yazma gereği duydum(genelde fm bölümünde olurum bu bölümlere fazla girmem) sonuçta o bir albay türk tarihini çok iyi bilir
    O Albayı bulabilirsen bir sor bakalım hayatında hiç namaz kılmış mı...
    Bir gün Yaşar Alptekin (Bir zamanlar ünlü bir mankendi) Albay kıyafeti giyip çekim için bir köyde rol yapıyor.Mola verdiklerinde Camii ye gidiyor ve namazını kıldıktan sonra yanına yaşlı bir amca geliyor.Adam ağlayarak bu günleri de mi görecektik Komutanım ne kadar mutlu oldum bilemezsin diyor.Yaşar Alptekin durumu anlatıyor ancak yaşlı adam "olsun bir mankenin namaz kılmasıda çok güzel birşey" diyor....

    Ayrıca Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Osman Gazi'nin en büyük nashiati Dininizi asla terk etmeyin"dir ...

  23. #23
    Nesil
    2006
    Yer
    Karşıyaka 35½
    Yaş
    38
    Mesajlar
    8,683

    Default

    Dini ve Siyasi tartışma yapmak sitemizde yasaktır.

    Bu güzel konu tartışma çıktığı için kapatılıyor. Herkes inanmakta özgürdür. Atatürk'ü, orada canlarını vermiş askerleri hiçe sayıp sadece müslümanız diye o zaferi kazandık diyemeyeceğimiz gibi, imanımızın etkisi olmamıştır da diyemeyiz.

    Ben buna inanırım, sen inanmazsın. Üzerine tartışılır da ama sitemizde yasak olduğu için konuyu kapatıyorum.
    "YÜCE ATATÜRK"

Mesaj Yetkileri

  • You may not post new threads
  • You may not post replies
  • You may not post attachments
  • You may not edit your posts
  •