Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne veda ettiği dün akşamki maçını, Akşam Gazetesi yazarı Şansal Büyüka,gelişme var başlıklı yazısında nükteli bir dille eleştirdi.
Fenerbahçe'nin başına gelecekleri bilmek için gazeteci olmaya, yorumcu olmaya, Zico olmaya gerek yok. Sokaktaki vatandaş bile olacakları önceden söyledi:
'Fenerbahçe enaz iki gol atar da, savunma gol yemeden maçı tamamlar mı...'
Görünen köy kılavuz istemiyor. Aslında korkulan değil, beklenen oldu. Fenerbahçe savunması ile, bu çaresiz savunmaya alternatif üretemeyen Zico ile tıpkı 'alın yazısı' gibi Şampiyonlar Ligi'ne gene veda etti.
Turkcell Süper Lig'de hangi takımı getirirseniz getirin savunmanın arasına atılan 30 metrelik topla gol yemez. Ama Fenerbahçe savunması bunu da başardı (!)
Aslında kabul edelim ki her şeye rağmen gelişme var (!) Aynı savunma Kiev'de daha otuzuncu saniyede gol yemişti, Kadıköy'de beşinci dakikada yedi. Aceleniz ne kardeşim.
Benim anlamadığım sezon başında 'Yabancı sayısı serbest kalsın' diye kıyameti koparanlar, bu takıma daha bir santrfor bile alamadılar. Düşünün Şampiyonlar Ligi'nin kader maçını oynayan takımın santraforu önce Semih Şentürk, sonra Murat Hacıoğlu.
Acaba yönetim '100. yılda Avrupa'yı bırakalım, Türkiye'de şampiyonluğa bakalım' mı diyor? Oysa 2007'de, yani 100. yılda iddialı bir Avrupa sözü verdiklerini unuttular heralde. Bundan sonra yabancıyı alsan ne olur, almasan ne olur? Atı alan Üsküdar'ı çoktan geçti.
Fenerbahçe'de ustalar iş yapamıyor, acemiler ayakta duramıyor, Anelka'ya çare bulunamıyor. Sıradan bir takım karşısında iki maçta 5 gol yiyen Fenerbahçe için genellikle sıradan takımların yer aldığı UEFA'da bir şans olabilir mi? Dilerim olur.
Tesis yetmiyor, takım da gerekiyor. Dinamo Kiev'in çadır tiyatrosundan bozma, derme-çatma bir stadı var, ama takımı Şampiyonlar Ligi'nde yürüyor. Fenerbahçe'nin tesisleri göz kamaştırıyor ama Avrupa deyince figüranlıktan öteye gidemiyor.
Üstelik her yıl çuvalla para harcanıyor, iyi bir takım yaratılamıyor. Acaba yanlışı kim yapıyor?