Takımımız
1990'a kadar önemli başarılara imza atamamış bir kulüptü Parma. 90-91 sezonunda Serie A’ya yeni çıkmışlardı. Kulübü Serie A ile tanıştıran teknik direktör ise çoğumuzun yakından tandığı Nevio Scala idi. Serie A’ya yeni çıkan bir takım için en büyük kabuslardan biri herhalde ilk maçı Juventus ile oynamaktır. Bu şanssızlığı yaşayan Parma 2-1 lik mağlubiyetle başlar lige ama başarılar pek de uzakta değildir. Maradonalı Napoli’yi yeneceklerdir 15 gün sonra.
İşte tam bu sıralarda kulüp için milat sayılacak bir olay yaşanır. Tanzi ailesine ait Parmalat adlı süt ürünleri şirketi kendi yöresinin kulübü olan Parma’nın %45 lik hissesini alıp ana sponsor olacaktır. Bunun Parma’ya neler getireceği ya da Parma’dan neler götüreceği uzun yıllar sonra ortaya çıkacaktı.
Parmalat sponsporluğunda Serie A’da ilk sezonunu altıncı bitirir Parma ve UEFA Kupasında oynamaya hak kazanır. CSKA Sofya’ya elenirler süpriz bir şekilde ertesi sene ve fakat o yıl finalde Juve’yi geçip İtalya Kupasına uzanırlar. Parma’da işler çok iyi gitmiştir, Tanzi ailesi de mutludur, daha da mutlu olacaklardır.
92-93 sezonunda tarihinin o güne kadar ki en önemli maçına çıkar Parmalı oyuncular Wembley’de. Kupa Galipleri Kupası finalinde Belçikalı Royal Antwerp ile oynarlar ve maçı 3-1 kazanırlar. İtalyan orijinli Süper Kupa finalinde ise Milan’ı 2-0 yenerler. Ertesi yıl yine Kupa Galipleri Kupası finalindedir fakat Arsenal’e 1-0 kaybedeler bu kez. O zamanları hatırlayanlar bu maçın özel bir Türk televizyonundan da naklen yayınlandığını bilirler. Aynı kişiler Parma’nın kısa zamanda Avrupa’nın en büyük kulüplerinden biri olmasını ve Scala mucizesini hayretle izlemektedir (96’da Ancelottti geçer takımın başına). 1995 ve 1999'da iki kez UEFA Kupası kazanır Parma. Bu esnada Tanzi ailesi yine mutludur. Bu başarılarının ardında payları büyüktür, takımda çok önemli yıldızlar bulunmaktadır. Tomas Brolin, Fabio Cannavaro, Gianfranco Zola, Faustino Asprilla, Dino Baggio, Hernan Crespo, Enrico Chiesa, Diego Fuser, Adrian Mutu, Lilian Thuram, Serigo Conceiçao, Fernando Couto, Adriano bu futbolculardan bazılarıdır. 95'te Stoichkov transferiyle zaten yaygarayı koparmışlardır Avrupa’da. Taffarel, Appiah ve Hakan Şükür ise tanıdık Parmalılardan olmuştur 2003'e kadar.
Parmalat’ta da işler iyi gidiyordu ya da en azından öyle görünüyordu. Caserta bölgesinde mafyayla iş birliği yaparak pazarın %90'ını ele geçirmişlerdi. Casaleli mafyalar işi o kadar sulandırmıştı ki işi rakip firmaların tır şoförlerini dövmeye kadar götürüyorlardı. Süpermarketlere yapılan baskılarla Parmalat ürünlerinin satılmasını sağlıyorlardı. Parmalat mafyayı kullanarak tekel haline gelmişti tabi mafyaya ödediği bedel karşılığında. Bu paralar mafyanın Parmalat’tan zorla aşırdığı paralar olarak gösterilebilir ancak Parmalat bunun ihbarını hiçbir zaman yapmadı. Olayla ilgili soruşturma yapacak olan savcıları ile rüşvet ve mafya gücü ile etkisiz hale getirebiliyordu. Belli bir zaman sonra ise ellerinden çıkan bu paraların legal olarak gösterilmesi sorununu sahte faturalar, sahte sponsorluklar, yıl sonu satış kotası üzerinden sahte ikramiyeler olarak gösterip her türlü muhasebe sorunun çözüyorlardı. Böylelikle bir Eurolat İmparatorluğu kuruluyordu fakat bu muhasebe yolsuzlukları en tepede de olmaya başlamıştı Parmalat’ta. Off-shore hesapları kullanılarak yapılan sahte trade’ler belli bir zaman sonra gün yüzüne çıktı. Şirket hisseleri borsada taban yaptı ve Tanzi ailesi 8 milyar euro hortumladı şirketten. Kısa zaman önce okyanusun diğer yakasında yaşanan Enron yolsuzluğundan sonra tarihin en büyük ikinci yolsuzluğu ortaya çıkmış oluyordu Parmalat skandalı ile.
Parmalat skandalından sonra sahipsiz kalmıştı Parma, dönemin Real Madrid başkanı Lorenzo Sanz kulübü satın aldı. Bütün olumsuzluklara rağmen iyi bir sezon geçirdi Parma. 2007 yılında kulüp yine el değiştirdi, bu konularda daha amatör ruhlu Tommaso Ghirardi sahibi oldu kulübün. Ancak eski günlerini aradı Parma hep. Bir türlü istikrar yakalanmıyordu ve beklenen gerçekleşti, 2008 Mayıs’ında Serie B’ye düştüler. Parmalatın çöküşü Parmanın da sonunu getirmişti.
Crespo’yu satarak en yüksek bonservis bedelini kazanan Parma da, geçen sezon finansal imkansızlıklardan Serie B’ye düşen Parma da aynı takımdı. Büyük gemi çökünce yanındaki ufak gemileri de batırıyor demek doğru sayılabilir Parma - Parmalat hikayesi için.
Simdi takimin en buyuk kozu bir zamanlar, gollerini Livorno için atıp sol yumruğunu sıkan Cristiano Luccareli de forma giyiyor Parma’da. Tarihin en büyük endüstriyel tokadını yemiş Parma için de goller atar ve Parma’yı tekrar Serie A’da görebiliriz belki.
Okudum Kabul Ediyorum