Biraz düşünürseniz esasında bunun tanımı çok basit. Sahada top ile oynamak isteyen oyuncu korunmalıdır. Kimin top oynamak istediğini, kimin rakibi sindirmek istediğini çözecek olan da hakem.
Cangele'nin baldırına Yalçın tekme salladığında yıldız Cangele'dir, Yalçın'ın baldırına Cangele tekme salladığında yıldız Yalçın'dır. Ama sorun şu ki mevki ve yetenek itibariyle çoğunlukla top ile oynayan Cangele, yine mevki itibariyle çoğunlukla rakibini durdurmaya çalışan Yalçın'dır. Nasıl Cangele'nin top tekniği becerilerinin üst düzey olması gerekiyorsa, Yalçın'ın top kapma becerilerinin de üst düzey olması gereklidir. Eğer Cangele'nin top kullanma becerileri, Yalçın'ın top kapma becerilierine nazaran daha öne çıkıyorsa, Cangele yıldızdır. Yalçın'ın rakibini durdurmak için kendisini geliştirmesi gerekmektedir.
Adamın top ile alakası yok, önce eliyle çekiyor, sonra itiyor. Ardından kontrolsüzce tekme sallıyor veya üst baldırına diz atıyor. İstek belki topa müdahale etmek ama bu müdahaleyi yapmak da bir beceri işidir. Zamanlamayı doğru yapmak gerekir. Hızlı olmak gerekir, çevik ve dengeli olmak gerekir. Doğru zamanda, doğru yerde olmak gerekir. Top tekniği olmayan oyuncu şut çekip topu taça attığında nasıl bu oyuncuya gol yazılmıyorsa, topa müdahale edeceğim diye rakip oyuncunun ayağına tekme atan adam da oyunda tutularak mükafaatlandırılmamalıdır.
Sorun, bu müdahale zamanlamasını iyi yapamayan oyuncuların yeterince çabuk cezalandırılmaması ve bu nedenle de mükafaatlandırılması. Adam topa gireceğim diye top ile arasında olan rakibin bacağına kramponları sokuyor, sonra topa müdahale etmeye çalışıyordum deyip merhamet bekliyor. Topa müdahale yaparken ayağının rakibin bacağının içinden geçmeyeceğini anlayacak kadar zekası ve rakibin boş anını yakalayıp topu kapacak beceri ve zamanlaması yoksa zaten bu adamın sahada yeri yok. Tabii ki görecek sarı kartı, tabii ki görecek kırmızı kartı.
Sürekli bu kartları gördüğü için de Süper Lig'de alıcısı olmayacak. Hatta belki de alt liglerde de olmayacak. Kendisinden daha fazla teknik becerisi olan oyuncuları yetiştirmeye mecbur bırakacak kulüplerimizi (A2 maçlarından izlediğim kadarıyla şu anda böyle bir çaba olduğunu hiç düşünmüyorum). Bu tip oyuncular mevcut "kasapların" yerini alacak. Defans yapmayı bilen oyuncular yetişecek, adam dövmeyi bilenler değil. Bu sayede milli takımımızın ön liberosu yabancı olmak zorunda olmayacak. İki tane stoperimiz sakatlandığında veya formsuz olduğunda sol beki oraya kaydırmak zorunda kalmayacağız.
Ama tabii TBA'da oynamak ile TSL'de oynamak arasındaki büyük (ve daha da büyüyen) finansal fark göz önünde tutulursa, çoğu takım "ben oyuncu yetiştireyim" demek yerine "ne pahasına olursa olsun ligde kalayım" diyecek. Buna göre kadro oluşturacak, buna göre oyun stilini geliştirecek. Bunun aşırıya kaçmasının önüne geçmesi gerekenler de hakemler.
Ek: Adnan Polat'ın söylediklerinin ne kadar doğru olduğunu teyit eden açıklamaların yakın zamanda Emre Belözoğlu ve Rodrigo Tello tarafından yapıldıgını da hatırlatmak isterim. Hadi rakip takımın başkanına inanmayın da bari futbolcularınıza inanın. Veya biraz İngiliz futbolu, İspanyol futbolu izleyiverin.
http://www.internetspor.com/emre-bel...news23053.html
http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/13713582.asp