Bu haberin sunum biçimi oldukça yanlış geldi bana.
Habere konu olan adamlar (teknik direktörler ve futbolcular) gelir vergisine tabiler ve haberde bahsi geçen rakamların mislilerce fazlasını zaten her yıl ödüyorlar. Fakat, sorun şu ki, Türkiye'de zorunlu sağlık sigortası söz konusu olduğu için, gelir vergisine tabi olanların da ayrıca adlarına SGK primi ödenmesi, yahut kendi primlerini kendileri ödemeleri gerekiyor. Bu noktada da bu rakamın 300 lira yahut 3.000 liara olması, SGK'nın kasasına girecek paranın miktarı dışında, sigortalı şahıs için ayrıca bir anlam ifade etmiyor. Bunun ötesi, adamlardan, yararlanmadıkları bir hizmet için para talep etmekten başka bir şey değil gibi görünüyor. Bu primin üst sınırdan ödenmesi bir zorunluluk değil; hatta alt sınırdan dahi olsa ödenmesinin bir zorunluluk olmasının doğruluğu bile muallak. Aksi söz konusu olsaydı, SGK zaten basına haber uçurmak yerine bu adamların veya bağlı bulundukları kulübün yakasına yapışır, bu parayı cezasıyla beraber tahsil ederdi.
Gelgelelim, haberin doğru sunumu, Fenerbahçe'nin söz konusu sigortalama işleminde üst sınırı baz alarak devlete bir jest yapmış olması olmalıydı; daha fazlası değil. Habere konu olan diğer unsurların (Samet Aybaba, Fatih Terim, futbolcular vs.), almadıkları bir hizmetin bedelini, hem de en üst sınırdan ödemiyor oluşları bu şekilde teşhir edilmemeliydi.
"Beşerin taptığı bir kendisinin heykelidir"