Ulusoy’un FIFA Başkanı Blatter’e yolladığı mektubu açıklıyor: “Siyasi otorite, federasyon delegelerine baskı yapıyor. Kulüplere para veren belediyeler, seçim için delegeleri zorluyor... Türkiye kaosta. Bu duruma acilen müdahale edin.” İşte Blatter ve Johansson’a giden bu mektupla FIFA bizi ‘sakıncalılar’ listesine aldı ve dünyaya rezil olduk
Dün bu sütunlarda dünya futbolunun başı FIFA’nın Türkiye’yi, hem de futbolun 3. dünya ülkeleri Togo, Tunus, Senegal, Peru ve Arnavutluk ile birlikte takibe almasının ne büyük rezalet olduğuna yer vermiştik. Çünkü, 2002 Dünya Kupası’nın üçüncüsü Türkiye, siyasi iktidarın federasyona müdahale ettiği gerekçesiyle “sakıncalılar listesine” girmişti.
Üstelik, 1 sene önce yaşanan İsviçre rezaletinden dolayı aldığımız cezalar bile henüz bitmeden yeni bir skandala imza atmıştık.
Spor Müdürümüz İbrahim Seten de yorumunda başkan Haluk Ulusoy’a hitaben şu soruyu yöneltmişti:
“FIFA Başkanı Blatter’e, AKP’yi şikayet eden herhangi bir ihbar yazısı yolladınız mı? FIFA’nın bizi takibe almasının bu şikayetle ilgisi var mı?”
MEKTUP “ÇOK GİZLİ”
Gün boyu Futbol Federasyonu’ndan bu konuda bir yanıt bekledik ama herhangi bir açıklama gelmedi. Madem Futbol Federasyonu bu soruyu üstlenmedi, ne yapalım, iş başa düştü. Kendi yönelttiğimiz soruyu da VATAN olarak yanıtlamak durumunda kalıyoruz. Neyse, bu kadar giriş yeterli... Şimdi meselenin özüne gelelim:
Tarih: 8 Ocak 2007... Yer: Futbol Federasyonu’nun Levent’teki binası... Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy ile 2. Başkanı Kemal Kapulluoğlu hummalı bir çalışma içindeler. Spordan Sorumlu Devlet Bakanı M.Ali Şahin’in “Gereğini yapacağım. Kulüpler şikayet ediyor” diye ortalığı inlettiği, Bursaspor Başkanı Levent Kızıl’ın Genel Kurul delegelerinden topladığı 116 imzayla “Futbol Federasyonu seçime gitmeli” dediği gün... Herkes “Federasyon acaba şimdi ne yapacak?” diye bekliyor.
“URGENT” ŞİKAYET
O günden sonra Ulusoy’un yaptığı açıklamaları tüm kamuoyu biliyor ama 8 Ocak’ta, Levent’teki binada yazılan ‘çok gizli’ mektuptan hiç kimsenin haberi yok. Ulusoy kararını vermiş bir kere: “Bu iş böyle olmayacak. Bakan ve AKP hükümeti resmen bizi gönderiyor. Bu olayı FIFA’ya taşıyalım.” Kapulluoğlu’nu yanına çağırıp bir şikayet mektubu kaleme alıyorlar.
“URGENT” (Acil) ibaresi taşıyan faks mesajı “Mr. Blatter” diye başlıyor ve şöyle devam ediyor:
“...Türkiye’deki siyasi irade, Futbol Federasyonu’nun kurumsal yapısına siyasi baskıda bulunuyor... Özellikle futbol kulüplerini destekleyen belediyeleri kullanan iktidar, bunlar vasıtasıyla Futbol Federasyonu Genel Kurulu delegelerinin özgür iradelerini kullanmasını engelliyor...
Spordan Sorumlu Devlet Bakanı, Futbol Federasyonu’nun seçime gitmesini sağlamak amacıyla ortamı gerici açıklamalar yapıyor ve bize baskı yapılmasını körüklüyor...
Kulüpler bu durumdan şikayetçi... Türk futbolu kaotik bir ortama doğru çekiliyor... Delegelere baskı yapılarak imzalar toplanıyor ve seçime gidilmesi isteniyor...
Dünya futbolunun en yetkili mercii FIFA’nın bu duruma en kısa zamanda müdahale etmesini rica ediyoruz...”
UEFA’YA DA YOLLADI
1.5 sayfalık mektubun altındaki imza ise Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy’a ait! Ulusoy, direkt Sepp Blatter’e gönderdiği mektubu aynı zamanda bilgi için o zamanki UEFA Başkanı Lennart Johansson’a da yolluyor.
Yani, bir an evvel seçime gitmesi için 116 delegenin imza verdiği Futbol Federasyonu Başkanı Ulusoy, en kısa sürede Genel Kurul’a gitmek yerine Türkiye’yi FIFA’ya şikayet ediyor. Diyor ki, “Gelin, duruma el koyun.”
Bu satırların yazarının bugüne kadarki süreçte, pek çok konuda Haluk Ulusoy’u haklı gördüğünü belirtmem gerekiyor. Ancak, şu an gelinen noktada, Türkiye FIFA’nın sakıncalılar listesine girmişse, işte bu mektup yüzünden giriyor. İçine düştüğümüz rezaletin baş sorumlusu da Ulusoy oluyor...
BUNU ADI GAFLET
Peki bütün bunlar ne için?
Sadece koltuğu korumak için...
Eğer Haluk Ulusoy bütün kulüplerin kendisinden memnun olduğunu, toplanan 116 imzanın söylediği gibi geçersiz olduğunu veya baskıyla toplandığını düşünüyorsa, acilen genel kurula giderek, ona baskı yapanları sandığa gömseydi hiç kimsenin edecek sözü kalmazdı.
Ama genel kurul yerine FIFA’ya gitmek, Türkiye’nin dünya çapındaki imajına büyük zarar verdi. Bu ’acı’ noktaya gelene kadar hükümet de, delegeler de, kulüpler de, medya da, federasyon da büyük hatalar yaptı. Ama hiç kimse bu mektubu yazmak kadar büyük bir gaflete düşmemişti.
Türk futbolunu FIFA yönetecekse, o halde şu andaki yönetim kurulu o koltukları niye boşuna işgal ediyor?
HODRİ MEYDAN DEDİ, SANDIK YERİNE FIFA’YA GİTTİ
Seçim çağrısı yapıldığı zaman Sayın Ulusoy ne demişti? “Hodri meydan. Sandıkta görüşelim ama ben istediğim zaman.” Ama bu söylemin tam tersini yapıp Türkiye’yi dünya çapında zor bir duruma düşürdü.
Futbol camiasının önde gelen isimleri “Ulusoy’un yaptığı kabul edilemez. Siyasi baskı söylemi yanlış. Böyle bir durum yok. Sorun içeride halledilmeliydi” görüşünde birleşti
Danışmanlar nerede?
F.BAHÇE Kulübü olarak, federasyonun uygulamaları ya da seçim atmosferi ile ilgili olarak açıklama yapmama kararındayız. Ancak bu mektupla ilgili, kişisel olarak şunu söyleyebilirim, sayın Ulusoy’un danışmanları acaba ne işe yarıyorlar? Türk mahkemelerinin uygulamaları, alacakları kararlar herşeyin üstündedir.
MAHMUT USLU
Mart kedisi gibi!
ULUSOY’U anlamak mümkün değil. Kendisi ANAP döneminde tayinle geldi, yani şu anda şikayet ettiği siyasetin gücüyle o koltuğa oturdu, Alaattin Çakıcı’dan destek aldı. Onun döneminde Türk futbolu ne kadar kirli iş varsa hepsine bulaştı. Mahkemelere çıkan hakemler, dedikodular, üst düzeye ulaştı. Ama o şimdi, siyasi idareyi FIFA’ya şikayet ediyor. Ben Ulusoy için ’Mart kedisi benzetmesini’ uygun görüyorum; hem yapıyor, hem bağırıyor. Ve hayretler içinde izliyorum. Aslında AKP bence Ulusoy’a çok beyefendilik yaptı. Ben siyasi idare olsaydım, çok evvel el koyardım. Siyasetle futbolu bir yere kadar ayırabilirsiniz. Sıkışınca gidip siyasetin kapısını çalıyorsun, ‘Vergiyi indir’, ‘Teşviği arttır’ diye... Ya hiç gitmeyeceksin, ya da sonsuza dek susacaksın.
ERMAN TOROĞLU
Bu mektup hiç iyi olmadı
113 delegenin özgür iradesini hiçe sayıp FIFA’ya böyle bir mektup yazmak hiç iyi olmadı. Bu şikayetten dolayı futbolda yanımıza bile yaklaşamayacak 2. sınıf ülkelerle aynı seviyeye geldik. Ulusoy’u 1 yıl önce seçime taşıyan delegelerle şimdi seçim isteyen delegeler arasında fark yok. İmza veren delegelerin talepleri karşılanmalıdır. Ayrıca ‘siyasi baskı’ iddialarına da katılmıyorum. Öyle olsa idi bu hükümetin İçişleri Bakanı’nın oğlu Murat Aksu da imza verirdi.
LEVENT KIZIL
Ne kadar vatansevermiş
ULUSOY’UN ne kadar vatansever olduğu bu haberle ortaya çıktı! Şaşkınlık içindeyim. Şimdi insanların ’Siyaset futbola müdahale ediyor’ deyip FIFA’ya başvurması bana anlamsız geliyor; isterim ki FIFA beni çağırsın. İlk imza verenlerden biri benim. Siyasetle hiç alakam yok. Blatter beni çok iyi tanır. FIFA eski hakemiyim. Keşke fırsat olsa da bunun siyasetle alakası olmadığını anlatsam.
AHMET ÇAKAR
Buraya gelmemeliydi
HEM hükümet hem federasyon olarak kendilerinin çözmeleri gereken bir konunun uluslararası bir zemine taşınmasını, FIFA’ya ‘Bu işi ben çözemiyorum, gel sen çöz’ talebinde bulunulmasını en hafif deyimle doğru bulmuyorum. Zaten bu işin bu kerteye gelmesi bana anormal geliyor. Ben olsam, olayın bu kerteye gelmesine izin vermeden çözüm bulmaya çalışırım. Bana Bakan Şahin’in ’FIFA’ya güle oynaya gidelim, aman çok sevindim’ demesi de yanlış geliyor. Gelinen nokta, Türk futbolu açısından, dünya platformunda sağlıksız bir noktaç
LEVENT BIÇAKÇI
Deşifre edilmemeliydi
HALUK Ulusoy’un UEFA, FIFA’ya mektup yazmasını doğru bulmuyorum. Ama bu haberin basında yeralmasını da doğru bulmuyorum. Kol kırılır yen içinde kalır. Bir ülke kendi insanını dünyaya böyle deşifre eder mi, bunun gereği yoktu.
İLHAN CAVCAV