-
Dünya yıldızı olurdu
Zico’nun kardeşi ve yardımcısı Edu, Brezilyalı futbolcu için çarpıcı bir tespitte bulundu.
"Türk taraftar sahada terinin son damlasına kadar mücadele eden oyuncuları sever. Alex bu tip futbolcu olmamasına rağmen taraftarın idolüdür. Çünkü o bir sanatçıdır. Bir tek hareketiyle size şampiyonluk kazandırır."
FENERBAHÇE’de, teknik direktör Zico’nun (Arthur ****nes Coimbra) yardımcılığını yapan Edu (Eduardo ****nes Coimbra), kulübün resmi yayın organı Fenerbahçe Dergisi’ne verdiği röportajda, ilgiyle okunacak açıklamalar yaptı.
Futbolda eskiden daha sanatçı tipli oyuncular görülürken şimdi bunların sayısının azaldığını kaydeden Edu, bu sınıfta gördüğü Alex de Souza tipindeki oyuncuların futbolun geldiği noktada kaybolduğunu ifade etti. Alex tipindeki oyuncuların, fiziki yetersizlikleri olsa bile yetenekleriyle ve sanatçı ruhlarıyla maçı bir anda çeviren futbolcular olduğunu anlatan Edu, şunları söyledi:
"Türk taraftar sahada terinin son damlasına kadar mücadele eden, savaşçı ruhlu oyuncuları sever. Bizim takımımızda Tuncay, Appiah ve Lugano bu tasvire en uygun oyuncular. Peki bir düşünün neden Alex taraftarın idolüdür? Alex kendini yırtan ve koşan bir oyuncu değil. Çünkü, Alex öyle bir oyuncu ki, kendi tekniği, aklı ve sanatçı ruhuyla bütün bunların üstüne çıkabiliyor. Her ne kadar bazı maçlarda oynamıyor gibi görünse de, bazen bir maçı tek hareketiyle çevirebilecek, bir golüyle şampiyonluk kazandırabilecek bir oyuncu. Alex gibi bir oyuncuda Tuncay’ın o hırsı, fizik gücü ve koşma isteği olsa, dünyanın en büyük futbolcularından birisini elde etmiş olursunuz."
Eğlenceye düşkün olduğu için futbolculuk döneminde profesyonelliğe sığmayan davranışlarının olduğunu anlatan Edu, "Bu hataları yapmamış olsam, çok daha iyi bir kariyere sahip olabilirdim. Kardeşim Zico ise kariyerinin başından sonuna kadar kusursuzdu. Profesyonelliğin gereği neyi gerektiriyorsa onu yaptı" dedi. Kardeşine övgüde bulunan Edu, Zico’nun saha içi ve dışında ahlaki değerlerinden hiç ödün vermediğini kaydederek şöyle devam etti:
"Herkesle çok iyi geçinirdi. Yaşantısının her alanında gerçek bir liderdir. Zico ile anlaşmak için bazen kelimelere bile gerek kalmıyor. Birbirimize bakmamız bile, demek istediklerimizi anlamamız için yeterli oluyor. Ben ondan yaşça büyük olmama rağmen Zico’dan çok şey öğreniyorum. O da benden çok şey öğreniyor. İkimiz de birbirimizin öğretmeni gibiyiz."
Çocukluğunda salon futbolu oynayan Zico’nun, 14 yaşındayken bir maçta 15 gol birden attığını ve daha sonra transfer olduğu Flamengo Kulübü’nde profesyonel takıma kadar çıkmayı başardığını belirten Edu, Zico lakabının nasıl verildiğini de şöyle anlattı:
"Portekiz Portekizcesi ile Brezilya Portekizcesi arasında farklılıklar vardır. Brezilyalılar, Arthur ismine Arthurzinho der. Fakat Portekizliler Arthuzico der. Babam da bir Portekizli olduğu ve Portekiz Portekizcesiyle konuştuğu için küçükken ona Arthuzico diye hitap ederdi. Zamanla daha da kısalarak kardeşimin ismi Zico’ya dönüştü. 3 yaşından beri böyle çağırıldı."
Edu, futbol topunun kendisi için ne ifade ettiği sorusuna ise özetle şöyle yanıt verdi: "Topa hayatım boyunca yaşayan bir varlık gibi baktım ve de onu dişi bir varlık olarak gördüm. Topa hayat veren kişi, ona iyi bir şekilde davranandır. Ona ayaklarıyla iyi yön veren kişiler, ona aynı zamanda hayat veren kişilerdir. Benim topu dişi olarak görmem, bayanların, her zaman iyi davranılması, şefkat gösterilmesi gereken varlıklar olduğunu düşünmemden kaynaklanmaktadır. Topa bu sevgiyi, saygıyı ve şefkati göstermeyen futbolcular da başarılı olamazlar. Dünyadaki tüm başarılı futbolcuların, topa ve vuruşlarına sanatsal yaklaşan bir felsefeleri vardır. Ben bu felsefenin, topu, yaşayan dişi bir varlık gibi görmekten geçtiğine inanıyorum."
Kendi icat ettiğim "Işıklı Kale"yi getirmek istiyorum
EDU, patenti kendisinde olan "Işıklı Kale" adlı bir icadı olduğunu belirterek, Futbol Federasyonu’nun izin vermesi halinde bu icadını Türkiye’ye getirmeyi düşündüğünü söyledi. "Işıklı Kale"yi halen Zico’nun Brezilya’daki futbol okulunda kullandıklarını vurgulayan Edu, icadıyla ilgili şöyle konuştu:
"Kale direkleri ışıklı ve ışık renkleri sürekli değişiyor. Federasyon izin verirse Türkiye’ye getirmeyi düşünürüm. Futbolcuya inanılmaz bir şevk ayrı bir heyecan veriyor. Bir kere Zico’nun okulunda yaptım. Tüm saha karanlıkken kaleyi ve korner direklerini ışıklı bir şekilde görünce açıkçası ben çok duygulandım. Eğer başkanımız da kabul ederse dünya literatüründe bir ilk olur. 100. yılımız için de uygun olduğunu düşünüyorum. Mühendislerimle çalıştığım bir diğer olay da, top ağlara girdikten sonra topun değdiği yerin ışıklanması."
Türk insanının vatanseverliğine hayranım
TÜRK insanının milliyetçiliğine ve vatanseverliğine hayran olduğunu ifade eden Edu, "Her yerde Türk bayrağı görüyorum. Maçlardan önce milli marş hep bir ağızdan söyleniyor. Bunlar beni duygulandırıyor" dedi. Kendi ülkesinde de eskiden bunların yapıldığını belirten Edu, "Bu şimdi kaybolan bir değer. Ben de, kardeşim Zico’nun okulu CFZ’nin (Clube Futebol do Zico) bu değeri tekrar canlandırması için bir misyon edinebileceğini Zico’ya önerdim. 2. ligde maçlardan önce belki milli marşımızın söylenmesine ön ayak olabiliriz diye düşündüm. Yanlış anlaşılabilir, yapabilir miyiz bilmiyorum" diye konuştu.
Mesaj Yetkileri
- You may not post new threads
- You may not post replies
- You may not post attachments
- You may not edit your posts
-
Forum Rules