Trabzonspor’da bir dönem Şenol Güneş’le çalışan Young, Seoul’de hocasıyla yeniden buluştu. Biz de Young’la FC Seoul’ün Antalya kampında bir araya geldik. Kimi zaman Türkçe konuştuk, kimi zaman Sinan Öztürk’ün çevirisiyle anlaştık. Sohbetimizin sonunda anladık ki Young’la aslında röportajı Türkçe gerçekleştirebilirdik. Ne Türkçe’yi unutmuş, ne yemeklerimizi, ne bizleri.

İşte Ligtv.com.tr Haber Müdürü Erdem Erol ve Dış Haberler Editörü Ömer Faruk Can’ın Lee Eul Young’la Türkiye’yi, Trabzonspor’u, Şenol Güneş’i ve FC Seoul’ü enine boyuna konuştuğu röportaj:

"TEK ÜZÜNTÜM ŞAMPİYON OLAMAMAK"
-Trabzonspor’dan ayrıldığına üzüldün mü?
Trabzonspor’dan ayrılmam gerçekten zor oldu. Çünkü Türkiye’ye alışmıştım, Türkiye’yi çok sevmiştim. Şartların getirdiği yerde ayrılmamız gerekti ama ben şahsen oynadığım yıllarda Trabzonspor gerçekten teknik taktik anlayış olarak ve çok iyi konumdaydı. Yani arkadaşlık çok iyiydi ve takımda gerçekten geleceği çok iyi olan gençler vardı. Yaşlılar çok tecrübeliydi ve takıma çok iyi ağabeylik yapıyorlardı. Bence o sene bizim şampiyon olmamız gereken bir yıldı. Diğer takımlara baktığınız zaman bizim oyun anlayışımız, oyun disiplini itibariyle güzel bir aşamadaydı. Yani tek üzüntüm o sene şampiyon olamamak.

"ELİMDEN GELENİ YAPTIM"
-"Trabzonspor’da iyi top oynadım" diyor musun? Zaman zaman övüldün, zaman saman yerildiğin de oldu çünkü. Sen ne düşünüyorsun?
Öncelikle tabii ki futbolcu olduğumuz için futbolcu her zaman aynı konumu koruyamıyor. Yani kondisyonu düşebiliyor, artabiliyor. Taraftardan, basından eleştiri alması gayet doğal. Bu dünyanın her tarafında böyle ve gerçek. Ben şahsım adına Türkiye’de oynadığım yıllarda elimden geleni yaptığımı düşünüyorum. Tabii her şey çok çok daha iyi olabilirdi ama ben şahsın adıma güzel bir neticeyle, güzel bir toparlamayla neticeye varıp noktayı koyduğumu düşünüyorum. Yüzde 100 olmasa bile elimden geleni yaptığım kanaatindeyim.

"ARKADAŞLARIMI ÖZLÜYORUM"
-En çok neleri kimleri özlüyorsun?
En çok arkadaşlarımı özlüyorum. Genelde hepsiyle çok samimi olduğumu söyleyebilirim, Hasan gibi, Erdinç gibi, Hüseyin gibi. Fatih vardı o ayrıldı. Hepsiyle aramız çok iyiydi, hepsini özlüyorum.

"TRABZON YEMEKLERİNİ ÖZLEDİM"
-Biraz önce Gook’la konuşurken Türk yemeklerini sormuştum. Sen oradan bizi dinliyordun ve hemen sohbete katılıp "Trabzon yemeklerini çok seviyorum ve özlüyorum" dedin. En çok sevdiğin yemekler hangileriydi?
Trabzon’a özgü yemekler olması dolayısıyla mesela hamsi köftesi çok özlediğim yemeklerden. En çok özlediğim ve yemeyi arzu ettiklerim Trabzon yemekleri tabi. Mesela mısır ekmeği, lahana çorbası. Hepsini yedim hepsini çok sevdim. Trabzon yemekleri çok ayrı.

"HOCA OLMAK İSTİYORUM"
-Yeniden Türkiye’de forma giymek istiyor musun?
Şu anda yaşım itibariyle dönme düşüncem biraz zor. Tabii ki çok önemli bir hocamız Kore’ye gelmiş oldu. Hocamızdan daha çok şey öğrenip, daha çok futbolun hocalık tarafına gitmek istiyorum.


"4 HOCAYLA ÇALIŞTIM, ÇOK FAZLA"
-Kaç hocayla çalıştın Trabzonspor’da? Kimlerle çalıştın?
Aybaba hoca, Ziya hoca, Şenol hoca, Halilhodziç. 4 tane, çok fazla.

"HALİLHODZİÇ'İ ANLAYAMADIM"
-Çok zor bir soru şimdi sana Young. Bu 4 hocadan seni en çok anlayan hangisiydi?
Öncelikle şu bir gerçek ki bulunduğum süre içinde 4 hocayla çalıştım ve herkesin sistemi farklıydı. Ama ben şahsım adına elimden geleni yaptım ve onların ortaya koymaya çalıştıkları sistemi anlama konusunda, biraz hızlı anladığım kanaatindeyim. Mesela Ziya hoca daha çok baskıyı, presi öne çıkartan bir hoca olmakla beraber; Samet hoca, Şenol hocaya çok benzeyen bir sistemde tamamen teknik bir sistemle beraber benzerdi. Fakat Halilhodziç hocanın şahsen ben takımda ne yapmak istediğini pek anlayamadım

-Sen ayrıldıktan sonra Trabzonspor kanat oyuncusu bulamadı. Şenol hocayla konuşurken kendisi de gelenlerin senin yerini dolduramadığını söyledi bize. Bunu neye bağlıyorsun?
Şenol hocamız kalsaydı, sistem devam etseydi, bana da kal deseydi, kalırdım. Kalmak isteyen bir insanım çünkü. Ama tabii bazı sebeplerden olmadı. Benim pozisyonumla alakalı oynayabilecek arkadaş çok fazla ama mühim olan hocanın sistemini oturtup, sisteme o adamı uydurması önemliydi. Ama daha sonra ne oldu bilemiyorum.


"TÜRK FUTBOLCUSU EZİLİYOR"
-Kore'den Trabzon'a geldin ve tekrar Kore’ye gittin. Türkiye’de kulüpler nasıl yönetiliyor, Kore'de nasıl yönetiliyor. Farklılıklar var mı?
Genel manasıyla yönetim açısından fark olarak 2 şeyi söylemek isterim. Hatta bence problem olarak, sıkıntı olarak. Birincisi Türkiye’de yabancı oyuncu geldiği zaman yabancıya çok fazla ilgi alaka oluyor. Ve bu Türk oyuncular tarafından sıkıntıya sebebiyet verebiliyor. Hal bu ki bunun olmaması gerekli. Türk oyuncu, yabancının karşısında çok eziliyor. Yönetim de yabancı youncuyu destekleyince Türk oyuncu eziliyıor. İkincisi para meselesi. Paraların ödenmemesi. Hocanın yönetime bu konuda baskı yapması, bunlar çok enteresan şeyler. Hoca paraların ödenmesi konusunda yönetime baskı kuruyor. Bu da bana göre çok uygun şeyler değil. Kore'de böyle şeyler olmaz. Herkesin parası ödenir.

-Kore ve Türkiye Dünya Kupası sonrası düşüşe geçtiler. Bunu neye bağlıyorsun?
Bana göre 2 takım da nesil değişikliği yaşadığı için.

Kaynak:Ligtv.com.tr