Rıdvan'ı değil, izleyiciyi düşünün
Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş kavgasına, amigo sistemine beni de sokmak istediler. Benim gibi maçları gerçekten tarafsız yorumlayan, bütün kulüplere aynı mesafede duran bir insanı kötüleme kampanyası başlatıldı
bir anda Fenerbahçe-Galatasaray kupa maçından sonra saldırı başladı. Kaset bende. İsteyenle, istediği yerde maçı tekrar izler yorumlarız. Bütün objektifliğimle yaptığım yorumda, cımbız kullanarak, istediklerini alanlar aleyhime kampanya başlattılar; Galatasaray aleyhine yorum yaptı diye. Kimse şu cümleleri gündeme getirmedi: 1. Galatasaray, Ali Sami Yen'deki ilk lig maçında Fenerbahçe'yi mükemmel ağırlamıştı. 2. Song-Tomas Türkiye'nin en iyi savunmacıları. 3. Maç sanki Ali Sami Yen'de. Galatasaray, Fenerbahçe'ye göre oyunun büyük bölümüne hakim ve daha iyi oynuyor. 4. Hasan Şaş'a yapılan çirkin. 5. Galatasaray saygı duyulacak bir başarı elde ediyor.
Özür diledim
Sıralarsam sayfa yetmez. Ama bunlar hiç gündeme gelmiyor. Alex'in golüne nizami dediğim gündeme geliyor. Enteresandır maçtan sonra koridorda gördüğüm Galatasaraylı oyuncular da pozisyona gol dedi. Bir yıl öncesine kadar hakemlik yapan Mutlu Çelik de gol dedi. Yine telefonla sorduğum eski hakemlerden Zülfikar Türedi de gol dedi. Ahmet Çakar ile konuştum; "Ben de önce gol dedim, ama kafam karıştı, kitabı açtım yeni kuralı okudum" dedi. Bütün izleyenler de kuralı öğrenene kadar pozisyona gol dedi aslında. Ama kural değişmiş. Yetmedi ben aynı akşam Maraton'u aradım özür diledim. Bunu da Şansal ağabey yayında söyledi. Yetmedi NTV'deki programımda Cüneyt Çakır'dan özür diledim. Bu cesareti gösterdim. Tabii ki, bir futbol yorumcusunun değişen kuralları takip etmesi gerektiğini de anladım.
Milliyet'teki yazılarımı, NTV ve Lig TV'deki yorumları alsınlar, sonra da eleştirsinler. Ben aynı maçtan sonra Galatasaraylı bazı dostların desteğini, Fenerbahçeliler'in de eleştirisini aldım. Galatasaray'ın iyi oynadığını söyledim diye. Yani kimseye yaranamıyorsun. Bu da doğal.
Meraklısı değilim
Ayrıca Şükrü Saracoğlu Stadı'nda ayakta yorum yapıyoruz. Spiker ve önündeki televizyona uzak olduğumuz için pozisyonların tekrarını görmekte zorlanıyoruz. İlk gördüğümüz şekilde maçı değerlendirmeye çalışıyoruz.
Beşiktaş TV'yi izliyorum bir gün. Taraftar lideri Alen, "Fenerbahçe Stadı'nda saatlerce bize su ve ekmek vermediler" diyor. Ben de NTV'ye çıkıyorum, Fenerbahçe'nin hassasiyet göstermesini istiyorum. Sadece televizyondan değil, sözlü olarak yöneticilere de durumu iletiyorum. Kısacası benim İnönü'de de dostlarım var, Ali Sami Yen'de de.
Bu yıl içinde sekiz ayrı takımdan teklif aldım. NTV ve Milliyet ailesine söz verdiğim ve mutlu olduğum için gitmedim. Önümüzdeki yıl antrenörlük yapabilirim. Böyle bir imkanım var. Yani yorumculuk yapmadan da futbolun içinde kalıp hayatımı sürdürebilirim. Meraklısı da değilim. Rıdvan, Rıdvan'ı kaybetmez. Futbolseverler ve medya ise çok şey kaybedebilir. Futbolun güzelliklerini konuşan, bütün kulüplere önce saygı duyan Rıdvan'ı soğutmayın, izleyicileri de düşünün.
Kaynak: Milliyet spor
evet arkadaşlar bu konuda düşüncelerinizi merak ettiğim için bu konuyu açmak istedim
Bana sorarsanız Rıdvan Dilmen bu ülkede işini son derece ciddi ve çok iyi yapan biri böle eleştirileri saldırıları haketmiyor