-
Bu konuyla ilgili daha önce de yazılar yazdım. Şimdi hepsini bir seferde daha detaylı bir şekilde oyundaki tecrübelerim doğrultusunda tekrar edeceğim.
-Finans yönetimi nasıl olmalıdır?
Takımlar oyunda 4’ e ayrılıyor. A sınıfı takımlar ( Barcelona, R. Madrid, Milan, M. United…) B Sınıfı takımlar ( Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray, W.Bremen, Fiorentina, Tottenham, Villarreal…) C sınıfı takımlar ( Anadolu takımları, İngiltere, İspanya, İtalya’nın alt seviye takımları …) D sınıfı takımlar ( bütçeleri 0 olan 2. , 3. lig takımları).
Eğer A sınıfı takımlar çalıştırıyorsanız çokta finansla ilgilenmenize gerek yok. 50M $ a bir oyuncu alıyorsanız başkan bir hafta sonra kasaya tekrar 50M $ koyacaktır. Oyunda genellikle B sınıfı takımlarla oynamak daha zevklidir. Takım gelişmeye ve başarıya açıktır.
Kısa vadeli ve uzun vadeli planlarınız olmalı. Bu takımlarda ilk sezonda genelde oyuncu satmadan transfer yapmak bir hayli zor olduğundan o sezonu kurtaracak bir iki transfer (yaş 30 da olabilir) yapabiliriz. İlk sezon için genelde ben oyuncu satmam. Yerine adam koymak zor olur ve kötü de olsa o mevki için ona ihtiyaç duyarsınız. İlk sezon sonu istediğinizi gönderebilir, ligden ve Avrupa’dan gelecek parayla transfer yapabilirsiniz.
Burada önemli olan bonservis bedeli, ödeme şekli ve oyuncuya vereceğiniz ücret. Değeri 5M $ olan oyuncuyu genelde 10M $’dan dan aşağı alamayız. Bazen oyuncuya verdiğimiz para için canımız yanar acaba değdi mi diye. Bundan emin olmak için kulübe direk para teklif etmeyin. ‘Soruştur’ diyin. Satma düşünceleri yoğunsa 5M $ değerindeki oyuncu için 3M$ isteyebilirler. Oysaki siz oyuncuya 7M $ vermeye hazırsınızdır. Buradaki tüketici karınız 4M $ olur. Örn: Fatih Tekke ve Mehmet Topuz. Tekke’nin değeri FM 2007 için konuşuyorum 6M $. Soruştur dediğinizde Zenit sizden 3.75M $ isteyebiliyor. Aynı şekilde Topuz, değeri 3.7M$ iken soruştur diyerek 2.4M $’ a alabiliyorsunuz.
Ödemeyi kesinlikle ‘ TAKSİT’ li yapın. Bu şekilde finansınız olumsuz yönde etkilenmiyor. Her seferinde 24 ay yapın. Bu şekilde 2.4M$ ayda 100K$ olarak kasanızdan çıkıyor.
Oyuncu sözleşmesinde yeni transfer edecekseniz istediği ücreti verin. İmzalama parasını olabildiğince düşük yapın. Maaş artışı vermeyin. Primlere dokunmayın derim oyuncuların hoşuna gitmiyor. Size bir tavsiye: Maaşları kesinlikle yıl üzerinden belirleyin. Haftalık yaparsanız toplam ne kadar vereceğinizi hesaplamak zor olur. Haftalık 50K$ isteyen oyuncuya 50 neymiş ben 80 veririm ne ki dersiniz, oysa zararınız 30K $ değil yaklaşık 1.5M $ olur!!
M. Topuz’dan devam edelim. 700K$ yıllık ücret, 200K $ imzalama bedeli % 20 maaş artışı 3K gol, 3K asist, 4K forma istiyor. Siz bunu 700K $ yıllık ücret, 50K$ imzalama, % 0 maaş artışı yaparak tahmini olarak yıllık 250K $ kar edersiniz.Eğer ki kadronuzda olan oyuncunuzun sözleşmesini yenileyeceksiniz. Örn: Alex de Souza. Yıllık 3M$ , imzalama 1.2M$, % 20 maaş artışı ve prim istiyor. Siz ona 2.8M$ yıllık maaş verip imzalama ve zammı 0 yaparsanız hiç sorun yapmıyor ve imzayı atıyor. Böylece yıllık 1.5M $’dan fazla para kasanızda kalmış oluyor. Primlere dokunmuyoruz üzülüyorlar. Tabi ki bu oyuncuya sizden başka kulüpler de teklif götürmüşse bu dediklerimi yapmıyoruz Paraya biraz kıymak durumunda kalabiliriz.
Size oyuncuyla ilgili bir teklif geldiğinde eğer tekli tatmin ediciyse oyuncu da gitmek istiyorsa teklifi kabul edebilirsiniz. Olayın bir püf noktası var. Örn: Holosko’ yu Trabzonspor istiyor. Sizde satabilirsiniz. İlk teklif 3M$. Biz bunu parayı beğenmedik diye reddediyoruz. Sonraki haftalarda Holosko’ yu sürekli oynatıyoruz. İyi oynayıp gol filan da atarsa teklif 1 ay sora 4M$ oluyor. Biz ne yapıyoruz!? Tabiî ki teklife balıklama atlamıyoruz. 5M $ istiyoruz, yanına bir de sonraki satıştan pay koyuyoruz. TS kabul ediyor ve karlı bir şekilde transferi noktalıyoruz. Bazen bunu yaparken direk 5M$ istemeyebiliriz. 3M $ peşin 6 ay taksitle 2M$ yaparsak takım daha kolay kabul edebiliyor. Oyuncu satarken taksiti maksimum 12 ay yapın ki para elinize toplu olarak geçsin.
Neymiş; satarken peşin, alırken bol bol taksit
--- Transfer politikası nasıl olmalıdır?
Dediğim gibi kısa vadeli ve uzun vadeli planlarınız olmalı. Bu takımlarda ilk sezonda genelde oyuncu satmadan transfer yapmak bir hayli zor olduğundan o sezonu kurtaracak bir iki transfer (yaş 30 da olabilir) yapabiliriz. Sonraki sezonlarda gelirlerin artmasıyla imkân dâhilinde istediğimiz oyuncuları alabiliriz.
Transfer yapmak çok zevkli olduğundan önümüze geleni takıma katarız. Bu da sezon başında 40‘ a yakın topçuyu kadroda bulundurmak demektir. Bunların aldığı ücretler primler çok az da olsa hepsini topladığınızda ciddi bir miktar ortaya çıkabilir. Bu yüzden transfer yapmadan önce kadronuza bir bakın ve hangi mevkiye ne kadar oyuncu gerektiğini bir kâğıda yazın. 1 DL, 1 AMC, 2 ST gibi. Ve transferde bunların dışına çıkmayın. Oyuncu olarak genellikle genç oyunculara gelecek vadeden oyunculara yönelmek gerekir. Beşiktaş’ la oynarken 2. sezonda Messi’ nin peşinden koşmak sadece hayal gücünüzün mantığınızdan daha fazla çalıştığını ortaya koyacaktır.
Oyuncuları alırken sadece değere bakıp almamak lazım. En azından 1 sene takip etmeliyiz. Scoutlardan sürekli rapor istemeliyiz. Ancak scoutunuz bunda iş yok dese bile son kararı siz verin. Scoutlarımın bu işe yaramaz dediği nice adam beni başarıdan başarıya koşturdu. Aldığınız oyuncunun mevkisine dikkat edin. AMC bölgesinde yetenekli olan bir oyuncu MC bölgesinde size fayda sağlamayabilir. Dediğim gibi ne istediğinizi bilin.
---Antrenman sistemi nasıl ayarlanır?
Antrenmanda gruplama yapmak en doğrusudur. Yani DC, DL, DR, DM, MC, AMC, AMC_KANAT, ST bölgesi oyunculara ayrı programlar açmak. Servet Çetin ile
Baros’ a aynı programı yaptırmamalıyız. Ayrıca A takımınızda yer alıp gelişme gösterebileceğine inandığınız oyuncular için isme özel program açabilirsiniz. Peki, yaparken nelere dikkat edeceğiz. Soracağımız sorular defans oyuncusu ne çalışmalı, dm oyuncusu ne çalışmalı… Ve sezon öncesi antrenman yoğunluğum ne olmalı, sezon içi antrenman yoğunluğum ne olmalı.
Sezon öncesi benim yaptığım çalışma aşağıdaki gibi
Sezon başladıktan sonra yoğunluğu bilhassa ‘aerobic’ ve ‘strength’ çalışmalarını düşürüyoruz. Defans oyuncusunun ‘defending’ine hücum oyuncusunun ‘shooting’ine pek müdahale etmiyoruz.
--- Koçlar nasıl seçilir ve takıma etkisi nedir?
Koçlar bizim gizli defansımız gizli golcülerimizdir. Her seferinde 3 oyuncu alıyorsam 5 tane de coach alırım. Burada kulübün bize verdiği sınıra kadar coachla anlaşmalıyız. Önemli olan her koçu en iyi olduğu çalışmaya atamaktır. Bir koç en fazla 9 antrenmana katılıyor. Atacking’i 20, defending’i 6 olan coach defans antrenmanında yer alırsa takımın savunmasına pek bir şey kazandıramayacağı gibi iyi olduğu atak konusunda takıma yeteri kadar destek sağlayamaz. Burada coachları en iyi oldukları maksimum 4 antrenmana göndermeliyiz.
‘Tecnic’ antrenman için yeteri kadar koç varken ‘Tactic’ için yeterli coach yoksa staff aramadan taktik değerleri iyi olan personeller bakmalıyız. Burada ‘world class’ coach almak zor olduğundan ‘national’ olan stafflar işimizi çok rahat görür.
--- Genç oyuncu yetiştirme yolları nelerdir?
Genç oyuncularda benim yaptığım ve inandığım bir çalışma şekli var. Yine oyuncuları bölgesine göre bazı oyuncular için isme göre antrenman programları hazırlamak. Örn: Genç takımda 25 tane oyuncu var. Bölgelerin özelliklerine göre çalışma yoğunluğunu belirleriz. Burada dikkat edilmesi gereken ‘strength, aerobıc, tecnıc, tactıc, set pieces’ antrenmanlarını son seviye yapmak. Bölgesine göre DC oyuncusunun defendingini yüksek yaparken atacking ini düşük yapabiliriz. Aynı şekilde ST oyuncusunun da atackingini yüksek yapıp, defendingini düşük yapabiliriz. Bir arkadaşımız genç antrenmanı fullenmiyor demişti. Burada benim bahsettiğim son seviye, çıkartabileceğiniz kadar arttırmak.
Ben oyuncuların kiralık gönderilmesiyle gelişeceğine inanmıyorum. Kiraya gönderip de oyuncumun çok geliştiğini şimdiye kadar görmedim. Burada ne yapıyoruz?! Genç oyuncuları arada maç kadrosuna alıyoruz. Oyuna yedek başlayıp kazanmanız ya da kaybetmeniz garanti olduğunda bu oyuncuları son 10–15 dakika oyuna alıyoruz. Olabildiğince kupa maçlarında oynatıyoruz. İnanın bonservis bedeli de değerleri de inanılmaz artıyor. 20 yaşına geldiğinde karşınıza ‘wonderkid’ olarak çıkabiliyorlar.
---Taktik yapımında nelere dikkat edilir?
Kadronuz çok iyi de olsa kasanızda trilyon paranız da olsa taktiğiniz iyi olmadığı sürece başarılı olamazsınız. Burada önemli olan takımım kim?, rakibim kim? Diye kendimize sormak. Rakibiniz zayıf bir takımsa daha atak oynamak lazım.
Rakibiniz Fenerbahçe, Galatasaray ise;
Avrupa’ da güçlü bir takımsa Chelsea, Barca;
--- Takımın moralini üst seviyede tutma
Morali iyi olan bir takım kendisinden güçlü olan bir takımı yenebilir. Tam tersi güçlü bir takım morali kötüyse zayıf rakibi karşısında puan kaybedebilir. Peki, morali üst seviyede tutmak için neler yapmalıyız? Takım moralini en çok etkileyen maç konuşmalarıdır. Maç konuşmalarında takıma güven vermek oyuncuların moralini üst seviyede tutacaktır. Sizden galibiyet bekliyorum, taraftarlar için kazanın demek oyuncuların moralini arttıracaktır. Kötü biten ilk devre sonrası oyunculara kızmak onları ateşleyebileceği gibi moralleri alt üst de edebilir. Oyuncu moralleri en çok maç sonu yedikleri azarda bozulur. Oyuncularla her kötü maç sonrası diyaloga girmemek lazım. Bazen susmak en güzel cevaptır derler ya bırakın kötü şeyler söylemeyin.
Önemli bir nokta sezon ortasında bir oyuncu hakkında ilgilendiğinizi belirtmek takımın oyuncularını huzursuz edebilir. Bu da onun kötü performans göstermesine sebep olur. Transferleri sezon sonuna bırakın. Tabii ocak ayında sözleşmesi bitecek oyuncular için yapılan teklifler istisna bir durum.
--- Maç içinde geriye düşünce ne yapacağız?
Herhalde maçlarda en çok gıcık olunan anlardan biridir ilk golü yemek. Golü yiyince hemen taktiğe saldırırız genelde goller de peş peşe gelir. Bunu iki bölümde incelemek lazım. İlk yarının ilk dakikalarında gol yemek ve ikinci yarıda gol yemek.
Galatasaraysınız ve rakibiniz Bursaspor. Atak anlayışla oyuna başladınız paslaşma kısa. Dk. 10 gol yediniz ve 1-0 mağlupsunuz. Hemen taktiğe sarılmayın. Bir 5-10 dk daha devam edin. Baktınız ki Bursaspor atakları devam ediyor o zaman atak seviyenizi biraz düşürün ve paslaşma türünüzü uzun yapın.( Kendi yarı sahanızdan topla çıkarken topu kaybediyorsanız ve böyle çok pozisyon veriyorsanız paslaşmanızı kesinlikle kısa yapmayın) Gol birkaç dk içinde gelecektir. Gelmedi diyelim. Bundan sonra yavaş yavaş atak seviyenizi arttırın. Eğer takımınız çok kötü gününde değilse mutlaka gol veya goller bulacaktır.
---Avrupa’da başarı nasıl gelir?
Bu konu için ayrı başlık açılmasına gerek yok diye düşünüyorum. Diğer maddelerde ortalamayı yakalarsak otomatik olarak Avrupa’ da başarı gelecektir.
--- Hangi dizilişler daha etkilidir?
Oyunda hepimiz farklı sistemler kuruyoruz. Bir çoğumuz 4-4-2, bazılarımız 3-5-2, bazılarımız 4-3-3. Ben her ne olursa olsun 4-4-2’ nin garanti başarı getireceğine inanıyorum.
Peki 4-4-2’ nin kombinasyonları, kadro seçimleri nasıl olmalıdır? Klasik 4-4-2 oynuyorsak; defansın kanatları hücuma katkı sağlamalıdır. Bir Gökhan Gönül gibi. Bir R. Carlos gibi. Orta sahanın göbeğindeki iki kişiden biri muhakkak DM olmalıdır. Diğeri de AMC olmalıdır. Forvetlerden biri forvet arkası olarak ta görev yapabilir, ST olarak ta. Bu size kalmış bir konudur. Karma bir kadro üstünde göstermek gerekirse:
R. Carlos- Arda-
Zapotocny - M Topal Baros
Rüştü
Servet Alex Holosko
Gökhan Gönül- Sabri-
Böyle klasik 4-4-2 yerine benim de memnun olduğum 4-4-2’nin farklı kombinasyonlarını da deneyebilirsiniz. Benim FM 2007’ den beri uyguladığım FM 2009’ da da başarılı olan taktiğim:
R. Carlos- Arda-
Zapotocny Baros
Rüştü M. Topal Alex
Holosko
Servet
Gökhan Gönül- Sabri-
---Takım ve oyuncu komutları nasıl ayarlanır?
Kadroyu kurduk, koçları yerleştirdik, antrenman programını ve taktiği ayarladık. Geriye saha içinde oyuncuları nasıl yönlendireceğiz bunu belirlemek kaldı. Biz Gökhan’dan ne istiyoruz, Alex’ten ne istiyoruz?
Benim favori taktiğim üzerinden gidelim. Ben DL ve DR bölgesindeki oyuncumun hücuma katılması istiyorum. Bunun için ileri çıkışları sık sık yapıyorum. Yalnız deplasmandaysanız ve rakibiniz güçlüyse ileri çıkışları ara sıra yapmanızı tavsiye ederim. DC oyuncularını korner harici yerinden ayrılmayacak ve oyun anlayışları defansif olacak şekilde ayarlıyorum. DM oyuncusu takımda önem verdiğim futbolcudur. Benim için takımın beynidir, çünkü iki taraflı oynamalıdır. Bu yüzden hücuma çıkışlarını sık sık yaparım ve topa sert basmasını isterim. AMC-MC oyuncusu takımımın en teknik oyuncusudur ve çoğunlukla onu serbest bırakırım. AML ve AMR oyuncularımdan tek isteğim hücuma olabildiğince çıkmalarıdır.
Mesaj Yetkileri
- You may not post new threads
- You may not post replies
- You may not post attachments
- You may not edit your posts
-
Forum Rules