Eğer bu maçı da 2-0'dan verseydik; bir daha voleybol maçı izlememe kararı alabilirdim... Protesto amacıyla değil; belli bir yaştan sonra bu tür gerilimleri kaldıramıyor insan... Çok bunaldım; mübalağa etmiyorum, ateşim yükseldi...

Taraftarlık hayatımda iki büyük hayal kırıklığı yaşadım ve uzun süre etkisinden kurtulamadım... 1)14 Mayıs 2006-Denizli maçı... 2) Geçen sezon 2-0'dan Efes'e 4-2 ile kaybedilen Beko basketbol Ligi finali...

Eğer 5.sette o geri dönüşü yapamasalardı, o kritik virajı dönemeselerdi benzer şiddette bir travma yaşayacaktım... 3.büyük hayal kırıklığım olacaktı... gerçi geçen pazar gününden itibaren kendimi kötü bir sürprize hazırlamaya ve hayal kırıklığının şiddetini böylece hafifletmeye çalışıyordum ama yine 2-0'dan maç vermek; yine 4.seti 23-21'den vermek tahammül edilemez bir acı verecekti...

NBA'de meşhur bir laf vardır: "Normal sezon yetenekli çocukların işidir; playofflar ise erkeklerin..." Burada "erkeklerden" kastedilen daha sert ve zihinsel direnci yerinde olanlar... Napolyon'un da bu konuda meşhur bir askerlik teorisi vardır: "SAVAŞI GÜÇLÜ ASKER DEĞİL; DAYANIKLI ASKER KAZANIR" der... Sanki playofflar için söylenmiş bir söz...

Final oynamak bambaşka bir şey... İstediğin kadar yetenekli ol; yetmiyor... Normal şartlarda bu takımı 10 maçın beşinde 3-0'la, dördünde 3-1'le geçeriz... Bir tanesi sürprize açıktır... Ama her zamanki "Türk sporunun kanayan yarası" FİNAL SENDROMU geldi ve üzerimize çöktü... Daha dirençli olan VakıfBank az kalsın bir tarih yazacaktı...

İşin güzel yanı ise bu kadar rahat ve kolay bir sezondan sonra böyle bir dirençle karşılaşmanın ve herşeye rağmen yüzakıyla çıkmanın ilerisi adına getirisi... Kupa kadar final sendromunu aşma adına da önemli bir zafer... Eğer bu kupa finalini de güle oynaya geçip, aynı dirençle lig finalinde karşılaşsaydık daha kötü bir son olabilirdi... Ama Nitzche'nin dediği gibi: "BİZİ ÖLDÜRMEYEN ZEHİR GÜÇLENDİRİR."