Jan de Brant'ın hangi şartlarda göreve geldiğini hatırlamakta fayda var.

Fenerbahçe Bayan Voleybol Takımı daha önce Adnan Kıstak'ın koçluğunda iki yıl üst üste final oynamış (2006-07 ve 2007-08 sezonları) her iki finali de Eczacıbaşı'na kaybetmişti. Derken 2008-09 sezonu öncesi koç değişikliğine gidildi ve bir başka yerli koçla anlaşıldı. Takıma yeni transferler oldu. Ama o kadar kötü bir sezon başlangıcı yaptık ki, bayan voleybol takımından umutlar kesilmek üzereydi. Zararın neresinden dönülürse kârdır hesabı devre arası koç değişikliğine gidildi ve takımın başına Jan de Brant getirildi.

Jan de Brant sonrası takımın çehresi birden değişti ve finalde 3.defa üst üste karşımıza Eczacıbaşı çıktı ama bu defa onları geçmeyi ve şampiyon olmayı başardık. Üstelik herkes Eczacıbaşı'nı favori görüyordu. BENCE JAN DE BRANT'ın ASIL BAŞARISI BU MUHTEŞEM KADRO ile ULAŞTIĞI ŞAMPİYONLUKTAN ÇOK; BİR ÖNCEKİ SEZON DEVRE ARASINDA ÇOK KÖTÜ DURUMDA OLAN TAKIMI DEVRALIP, SEZON SONU FAVORİ ECZACIBAŞI'ndan SÖKE SÖKE ŞAMPİYONLUĞU ALDIĞI 2008-09 SEZONUDUR. Şüphesiz bu çok büyük bir koç başarısıdır.

Geçen sezonu anlatmaya gerek yok. Hepimiz yakından takip ettik. Çok flash bir kadro vardı elinde ve gereğini yaptı. Geçen yıla dair ona yönelik en büyük eleştirim şudur: Takım çok erken form tuttu. Böyle erken form tutmak, özellikle playoff sisteminin olduğu liglerde çok tehlikelidir. Çünkü bütün bir sezonu aynı form düzeyinde götüremezsin. Mesela biz Avrupa Şampiyonası final-four'una FORMUMUZUN ZİRVESİNDE gidemedik. Düşüşte olduğumuz, setler kaybetmeye başladığımız dönem ile final-four aynı günlere denk geldi. Keza Türkiye Kupasında karşımıza çıkan Vakıfbank'ı hatırlayın... Kötü başladılar; ama sezon sonu formları tavan yaptı. Bizim karşımıza en formda halleriyle çıktılar. Bereket versin ki; kadromuz onlardan kat kat kaliteliydi ve bir iş kazasına uğramadık. (Fenerbahçe Ülker'i düşünün... Murat 124 hızında başlar, finalde Ferrari gibi olur. Daha çok örnek verilebilir. Yıllarca San Antonio Spurs bu şekilde şampiyon oldu; bu sene Boston Celtics...) Diyeceğim Jan de Brant bu sene takımı erken yordu, form düzeyinin zamanlamasını vaktine göre ayarlayamadı. Bu aşırı yüklemenin bedelini son maçlarda zorlanarak ödedik. Vakıfbank yükselişteyken, biz inişteydik.

Bu sene yeni bir şans verilebilir miydi? Neden olmasın? Sonuçta -bu sene değil, geçen sene başardığı şampiyonluk- onun kalitesinin işaretiydi. Ama şöyle de bir gerçek var: BU KADAR YILDIZ OYUNCUYU BİR ARADA TUTACAK ve ONLARDAN BİR TAKIM YAPACAKSAN, ÜSTELİK BAZI MAÇLAR BAZILARINI TRÜBÜNE GÖNDERECEKSEN, ONLARIN BAŞINA KOYACAĞIN KOÇUN KARİYERİ EN AZ O YILDIZLAR SEVİYESİNDE OLMALI...

Jan de Brant'ın o dünya yıldızları üzerinde ne kadar söz sahibi olabileceği soru işaretiydi: Geçen yıl... Evet ama geçen yıl aynı düzeyde beş-altı tane dünya yıldızımız yoktu ve üstelik her maç üç tanesini trübüne gönderme tercihinde bulunmuyorduk. Brant bunun üstesinden gelemez miydi? Belki gelirdi... Ama Mehmet Ali Aydınlar sanırım bu kadar yatırım yaptı ve işi şansa bırakmak istemedi. Fenerbahçe'ye hayırlı olsun. Jan de Brant'a hizmetlerinden dolayı, özellikle de bir önceki sezon Eczacıbaşı'nın elinden söke söke aldığı şampiyonluk için çok teşekkür eder, hayatının geri kalan kısmında başarılar dilerim.