-
Bu kara haberi vermek bana mı düşecekti?
Kaç yıldır korkarak bu haberi ilk duyacağım anı merak ediyordum.
Magic Johnson 1991'de kameralar karşısına geçip yüzünden hiç eksilmeyen gülümsemesiyle "HIV virüsüne yakalandım, basketbolu bırakıyorum" dediğinde (15'i doldurmuştum henüz) hüngür hüngür ağlamıştım. Çünkü daha bir hafta öncesi aynı virüs nedeniyle ünlü bir sinema yıldızının ölüm haberini vermişti televizyon...
Jordan -ilk bıraktığı 1993 yazında değil, çünkü o zaman çok ciddiye almamıştık, döneceğine dair yüksek umutlarımız vardı ve yanılmadığımızı gördük- 1998'de bıraktığında adeta NBA'e küsmüştüm. En azından küstüğümü sanmıştım; kopamadım, ayrı mesele... Yeni sezon başlayana kadar süren bir küslük...
Mrsiç ansızın veda etseydi aynı şoku yaşardım. Sağolsun kaptan, alıştıra alıştıra elveda dedi.
Fan'ı olduğum oyuncuların basketbola veda etmesi, Fenerbahçe'ye veda etmesi içimde derin bir yangını körüklüyor, burnumun direklerini sızlatıyor. Zor oluyor kabullenmesi... Son olarak Pier Van Hoojdonk ve Capy Pondexter veda ettiğinde bu acıyı duymuştum. Ama Mrsiç'in vedaı bambaşka oturdu içime...
Yıllar geçsede üstünden
Bu kalp seni unutur mu?
Kader gelip istemeden
Bu kalp seni unutur mu?
Bir hasretlik yüzün vardı
İçinde bir hüzün vardı
Söyleyecek sözün vardı
Bu kalp seni unutur mu?
Bambaşka bir halin vardı.
Farketmeden beni sardı.
Benliğimi benden aldı
Bu kalp seni unutur mu?
Güle güle büyük KAPTAN; güle güle... Elimde olsa da 12 numaralı formanı emekli edip salonun tavanına asabilsem... Senden sonra kimse giymesin onu... Pier'in 17 numaralı formasını Can Arat gibi birisinin giydiğini gördükten sonra karamsarım.
Sen bir EFSANE nasıl olması gerekirse öyle olan gerçek bir LİDER, gerçek bir efsaneydin. Seni unutmak mümkün mü?
Mesaj Yetkileri
- You may not post new threads
- You may not post replies
- You may not post attachments
- You may not edit your posts
-
Forum Rules