"Yüksek Sadakat" ?

Yok, o bildiğiniz ünlü rock grubu değil bu bahsi geçen sadakat. Bizzat yaşanmış bir hikâye. Biraz irdeleyelim ama konuya sözcüklerin açıklamasıyla başlayalım önce.

TDK kaynaklı Büyük Türkçe Sözlük; Yüksek: “Belirli bir yere göre daha yukarıda bulunan”

TDK kaynaklı Büyük Türkçe Sözlük; Sadakat: “İçten bağlılık”

Bu açıklamadan hemen sonra güzel bir hikayenin baş kahramanının kimi zaman kendi ağzından söylenmiş kimi zaman medyaya yansıyan demeçlerinden derlenmiş cümlelerle devam edelim…

“Tek hayalim Avrupa’ya gitmek.”

“Trabzonspor’a gelerek büyük bir kulüpte oynama hayalimi gerçekleştirmiş oldum.”

“23 Mayıs tarihine kadar kimse ile görüşmeyeceğim, o zamandan sonra ilk tercihim elbette Trabzonspor olacaktır.”

“Gökhan ağabeyin İstanbul’a gittikten sonra yaşadıklarını gördüm, neden İstanbul’a gideyim ki?”

Trabzonspor taraftarının oyun stili ve kişiliği bakımından Ünal Karaman’a benzettiği ve bu sözleriyle de bu benzetmeyi tamamlayan bu isim şüphesiz Selçuk İnan.

Bu Selçuk İnan yine bir Manisaspor-Trabzonspor maçından sonra LigTv canlı yayınına konuk olmuş ve sahada kendisine küfür eden taraftarlara seslenmiş; “Manisaspor’lu taraftarlar bana neden küfür ediyor anlamış değilim, oysa ben burada güzel ilişkiler kurdum ve giderken bu kulübe para kazandırdım” demişti.

Konumuza dönecek olursak...

Zamanında Trabzonspor bir bonservis bedeli ödeyerek Selçuk İnan’ı kulübü Manisaspor’dan almış ve kadrosuna katmıştı. Selçuk o zamanlar göze batan bir oyuncuydu ama isim yapmış ve milli takımın değişmez oyuncularından olmamıştı. Dahası henüz kariyerinde bir başarısı yoktu. Sonra bu oyuncu Trabzonspor’a imza atınca ve sürekli oynamaya başlayınca yukarıda belirttiğimiz sadakat cümleleri kurmaya başladı. Hatta öyle böyle değil “Yüksek Sadakat” cümleleriyle taraftarın gönlünü aldı. Kimi formasında taşıdı bu sevgiyi kimi bilgisayar masaüstünde kimi çocuğunun isminde.
Takımda önemli bir rol üstlenen bu isim kaptanlık pazubandını kolunda taşımış, maç esnasında Şenol Güneş’in direktiflerini arkadaşlarına ilk ağızdan ileten ve oyunu yönlendiren olmuştu. Ve dahası artık kupası olan, başarısı olan ve 82 puan kazanan bir takımın kilit ismi olmuştu…

Sene başında son kontrat yılına girildiğinde yine yukarıda belirtilen cümleleri kurmuş ve camiaya güven vermişti. Masaya oturuldu, beklentiler dâhilinde ek menfaatler de vaateden bir kontrat teklifine daha sonra yanıtı verdi.

Devre arasında takım 9 puan önde şampiyonluk yolunda giderken yine masaya oturuldu, fazla sürmedi, “Düşünelim” cevabını vermesi…

Taraftar aklında Avrupa olduğunu sanıyordu Selçuk’un, bu yüzden de gönlü rahattı. Adam sıfatını takmış, tribünlere ilk çağırdığı isim olmuştu artık.

Tam efsane olma yolunda ilerlerken…

Derken bugün yaşanan olaylar oldu. Öğrenci harçlığı ile para biriktirip çok sevdiği bordo-mavili formaya Selçuk yazdıran, uzun zaman bekleyip bir erkek evlat dünyaya getiren ve ona Selçuk adını koyan, sokak aralarında futbol oynarken kendisini hep Selçuk diye nitelendiren, şampiyonluk yolundaki rakiplerine “Oğlum bizim Selçuk” diye caka satan herkes kocaman bir hiç oldu!

Bir zamanlar Avrupa’nın büyüğü olan, UEFA ve Süper Kupa zaferleri ile ulusal haz yaşatan Gs kulübü ile anlaşan Selçuk, yukarıda söylediği her şeyi yutarak, tüm hayalleri yıkarak ayrıldı Trabzonspor’dan üstelik bonservis bedeli ödenerek alınmasına rağmen bedelsiz olarak…

Şimdi ilk oynanacak Trabzonspor-Gs maçında taraftar Selçuk’un kişiliğine hakaret etse O’nun çıkıp söz söylemeye hakkı var mıdır?

Bonservis bedeli ödenerek alınmış bu oyuncunun kulübüne hiçbir kazanım sağlamadan, üstelik en büyük rakiplerinden birine imza atması eşyanın tabiatına aykırı değil midir?
Sonucunda bizler büyük bir duygusallık içerisinde yaşıyor olabiliriz ama oyuncularımıza satın alınmış birer mal-ürün gibi bakmıyorduk, hata etmişiz bakmamız gerekiyormuş.

Giderken sana güle güle diyeceğiz elbette. Çünkü biz Trabzonspor’uz. Belki de bizim şampiyonluğumuzun kaçmasında etken olan puan kaybını bize yaşatan eski oyuncusu Gabric’e hiçbir zaman kızmamış, onun zor anında tereddütsüz onun yanında olmuş, Şenol Güneş gibi bir bilge’nin önderliğindeki Trabzonspor’uz.

Avrupa’ya gidemeyen Avrupa Fatih’inde sana “Avrupa Kupalarına Katılma” yolunda başarılar.

Miraç Atalay Çiftçi

---------------------------------------------------------------------------------------------------

Güzel bir yazı olmuş.