-
14.Haziran.2011, 20:29
#38
Dallas Sebatspor
Hikâyemiz Miami’nin Biscayne Bulva-rı’nda yaklaşık 20 bin koltuklu American Airlines Arena’nın orta yerinde pırıl pırıl bir kupanın havaya kalkmasıyla noktalandı. Koltuklar boşalıyor, düş kırıklığıyla evlerine dönüyordu Heat taraftarları…
Fakat kupayı bir bebeği kucaklar gibi tarifi zor bir mutlulukla kollarına alanların yolculuğu, çok eskilere gidiyordu.
Dirk Nowitzki mesela… 1998’de dokuzuncu sıradan draft edilip Dallas’a geldiğinde, herkes 2.13 boyundaki bu çırpı gibi delikanlıya bakıp dudak bükmüştü: “Alman İkinci Ligi’nden NBA’e adam mı alınırmış?” Ama o, her şeye kulaklarını tıkayarak ve milliyetinin en temel özelliğini sergileyerek çalıştı, çalıştı, çalıştı… Yenile yenile yenmeyi öğrendi. Defalarca kaybettikten sonra kariyerinin son dönemecinde sadece kupayı ve MVP ödülünü kazanmakla kalmadı, tarihi önyargıları çöpe atan adam oldu. Amerika’da sevilen bir Alman!..
Mark Cuban, Dallas Mavericks’i satın aldığında ve kader çizgisi Nowitzki ile kesiştiğinde yıl 2000’di. O zaman 41 yaşında olan multi-milyoner Cuban, kısa sürede NBA’in en genç, en ateşli ve en çok konuşan patronu unvanını aldı. Tutamadığı çenesi yüzünden defalarca cezalandırıldı, yüz binlerce dolar ödedi. Ağzını açıp, gözünü yumarken paraları da saçıp savuruyordu… Kadroyu defalarca altüst etti, Nowitzki hariç herkesi gönderdi. Hatta Alman yıldızı takıma kazandıran usta koç Don Nelson’u da… Kendisinden önce hiçbir başarısı olmayan Mavericks, 2000’lerde her yıl play-off oynadı, 2006’da finale kalıp, seride 2-0 öne de geçti… Ama kazanamadı. İşte o Cuban, pazar gecesi nicedir beklediği an gelip çattığında, sahneye çıkardığı kulübün kurucusu ve ilk sahibi Donald Carter’ın kupayı Mavericks adına alan kişi olmasını isteyecek kadar kadirşinastı.
Jason Kidd geride bıraktığı 17 NBA sezonunun 10’unda All Star seçilmeyi başarmış, iki kez final oynamış ama şampiyonluk yüzüğü takamamıştı. Finalin son maçı bittiğinde LeBron’a ve Wade’e sarılırken gördüm onu… Daha sonra sordular, onlara ne dedin diye… “Çok iyi mücadele ettiklerini söyledim” dedi, “Ama bu uzun bir yolculuk…” Bu şampiyonluğu bu cümleden daha iyi ne anlatabilir? Koç Carlisle, Jason Terry, Shawn Marion ve yukarıda anlatmaya çalıştığım kahramanlar… Hepsi uzun bir yolculuktan geliyorlardı. İnanç, emek, azim ve sebatla… Ve yol boyu birbirlerine omuz vererek…
Finalin son saniyelerine girildiğinde, ekran ikiye bölündü. Yayıncı, Dallas’taki spor salonunu dolduran Mavericks taraftarlarının ve Würzburg’da bir barda sabaha karşı bira üstüne bira deviren Nowitzki hayranlarının coşkusunu gösteriyordu. O an, Cleveland’da neler olduğunu merak ettim. Keşke bir kamera da orada olsaydı…
Yiğiter Uluğ
haber50.com
Mesaj Yetkileri
- You may not post new threads
- You may not post replies
- You may not post attachments
- You may not edit your posts
-
Forum Rules