-
08.Temmuz.2011, 06:21
#11
Bir taraftarı olarak; eğer suçu sabit görülürse kesinlikle küme düşürülmesi gerektiğini düşünenlerdenim.
yok "-30 puanla başlatalım da ligden düşürmeyelim." yok "hülle yolu ile ligde kalsın." yok "başkan ayrı, takım ayrı" vs. yorumlar yüz küsur senelik bu çınarı küçük düşürmekten ileri gitmeyen laflardır. genellikle "havuz"un bozulmaması için ligin diğer takımları ve yayıncı kuruluşa yakın çevrelerce dillendirilen bu fikirleri aklı başında hiçbir fenerbahçeli'nin de benimseyeceği şimdiden bellidir. genel futbol ekonomisinin darbe almaması için kıvranan şahısların bu tip 'sadakavari' önerileri, sırf ligden düşmenin (fenerbahçe açısından) maddi kayıpları göz önünde bulundurularak kabul edilemez. suçu işleyen başkan yahut yöneticilerse cezalar kurumsal kimliği kapsamak durumundadır. bu yönüyle ekranlarda saçmalayanlara itibar edilmemeli.
ha "şike yaptı mı yapmadı mı?" konusunda şahsi kanaatime gelirsek, 13.5 yıllık başkanının benzer dedikoduların geçtiği her fırsatta "çağırsınlar anlatalım" tadında takılırken bu işlere bulaşması abes gözükmekte. Aziz Yıldırım'ın yöneticilik tarzını bilenler başkandan habersiz bu işlerin yapılamayacağını da tahmin etmekte zorlanmazlar.
ayrıyeten ortada bir kara propaganda söz konusu. hem başkanın hem de kulübün, emniyet-savcılık-medya ortaklığıyla türlü itibarsızlaştırma çabalarına maruz kalması ve bu konuda camianın ileri gelenlerinden birinin çıkıp da "Suçsuzluk karinesi"ni hatırlatarak bu işe dur diyememesi çok acı.
Korcan Çelikay'ın avukatının yaptığı açıklamalar, tutuklu sadece tek "1" futbolcu ve şike yapıldığı iddia edilen onca maç olması, ne hikmetse emniyet fezlekelerine bir tek müdafa avukatlarının haberdar olamayışı, "şüphelilerin" Rasim Ozan Kütahyalı, Mehmet Baransu, Şamil Tayyar" gibi isimlerce yargılanması, bir de az önce bahsettiğim bu 'itibarsızlaştırma çabası'nın varlığıyla eş zamanlı deniz feneri derneği davası gözaltılarının oluşu oldukça düşündürücü.
olayın "şike soruşturması" olarak başlamadığı açıkken dikkatleri "şike" olgusuna çekip fenerbahçe'nin ve başkanının kamuoyu nezdinde mahkum edilmesi, üstüne bir de dava gizliliğini hiçe sayarak emniyetin "halkımızdan destek alıyoruz" minvalindeki açıklamaları, iki kez Anadolu Ajansınca yapılan ve iki kez de yalanlanan "beşiktaşlı yöneticilerin ifadesi alınacak" geyiği ile fenerbahçe taraftarının gazının alınmaya çalışılması düşünüldüğünde "at izi it izine karışmış" diyebiliriz.
bu puslu ortamdan faydalanarak bir takım şahısların Tff'na ve yeni başkanı Mehmet Ali Aydınlar'a "15 temmuz", "Uefa'ya ne cevap verilecek", "ligler nasıl oynanacak" kabilinden baskıları gözden kaçmamakta. eğer suç sabit görülürse Fenerbahçe'nin akıbeti belli iken, yargılama olmaksızın kanaat ile ve aceleyle karar verilmesi fikri dayatılmaya çalışılıyor. tamam geciken adalet adalet değildir, ancak yargısız infazla mahkum edilen Fenerbahçe'nin ileride bu suçlamalardan beraat etmesi durumunda neler olacak? Fenerbahçe'nin maddi ve manevi kayıplarını yerine koymanın imkanı var mıdır? bu konuda kimse "Uefa ne der?" dememekte.
Mesaj Yetkileri
- You may not post new threads
- You may not post replies
- You may not post attachments
- You may not edit your posts
-
Forum Rules