Quaresma geldiğinden beri aynı oyunu oynuyor, ilk geldiğinde taraftar çıldırıyordu, sonra diğer Portekizliler gelince bencilliği biraz daha farkedildi ama taraftar yine de mutluydu. Deli İbo takımdan yollanınca herkes kaptan olsun dendi, kaptan olunca da Quaresma aynı oyununu sürdürdü. İlk senesinde çoğunluk ne pahasına olursa olsun Quaresma kalsın diyordu.
Sonra 2. senenin başlayınca Quaresma aynı şekilde devam etti, artık herhalde taraftar Quaresma'ya alıştı ki yaptığı güzel hareketler takım oyununu bozan gereksiz çalımlara, şutlara dönüştü. Quaresma bütün maç durum bir asist yapabiliyor veya gol atabiliyordu. Bu yüzden takım maç kazanırken Quaresma'ya karşı olan daha az kişi vardı. Ama takım 2-0'dan maç verince yine aynı oynayan Quaresma suçlu oldu.
Ben bir süredir Beşiktaş taraftarlığını bıraktım(yine de takip ediyorum, alışkanlığı bırakmak zor ), Demirören reklam alabilince Kızılay reklamını bırakan, Schuster'e takımı uzun vadede bırakıyoruz deyip bir kaç kötü maçın ardından yollayan, Deli İbo'ya sene sonu jübile yapacağız diyip ardından unutan bir adam olduğunu ve kendini hiç de geliştirmediğini ve borcu nedeniyle ölene kadar takımda duracağını düşünerek Demirören gidene kadar Beşiktaş'ı tutmamaya karar verdim.
Ama Quaresma olduğunda olanağım varsa Beşiktaş maçlarını izliyorum, çünkü futbolu daha keyifli yapan bir adam, takıma zarar veriyor ama futbolu izlenir yapıyor aynı zamanda. Bence taraftar bir seçim yapmalı, Mustafa Denizli'nin kadrosu gibi bir kadromuz mu olsun şimdiki gibi bir kadromuz mu?
Kaptanlık konusuna gelince bence hem haklısınız hem de abartıyorsunuz. Takımın efsane kaptanları vardı diye Quaresma'nın o seviyede olmasını bekleyemezsiniz ama en azından takıma sahip çıkmasını beklemek gerekir.
Bir de lütfen Ernst'e, Necip'e, Hilbert'e veya takım için savaşan oyunculara bir maç kötüler diye laf etmeyin, takıma faydalı olmak için elinden geleni yapmış bir oyuncunun suçu yoktur.