ülücülerin 'faşizme karşı omuz omuza' diyerek slogan attığı işgal.

bugün taksim de gördüklerim içimdeki nefreti büyüttü, ağaç etti.

eli biberliler, beşiktaş'tan gelen bizlerin önünden çekildiler.zaten bişey de yapmıyorduk, yürüyorduk, slogan atıyorduk, elimizde delici,kesici, öldürücü hiç birşey yoktu. lakin ne olduysa birden bize yol yeren eli biberliler birden üstümüze bomba atmaya başladılar, süründük,maskeler,gözümüzü altındaki limonlar bizi kurtaramadı.tabi inşaat alanının içinde demirlerin arasında yürümekte zorlandık zaten gözlerimiz ve boğazımız yanmaktayken.annemin koluna öyle bir tutunmuşum ki kadının kolları mosmor,60 yaşındaki kadın (hükümete göre terörist-teröristiz) kalp krizi geçirir yolda kalır, birbirimizi kaybederiz diye.

kendimizi ülke sınırlarına girmiş düşman askerleri sandık ya la.

bu nasıl bir vahşet. neyse.

devam ettik yürümeye. halk kenetlenmiş birbirine, yardımcı oldular bize.

sokaklara daldık, oturduk bir müddet,sigara yaktık.
üniveriste öğrencileri (hükümete göre onlar da terörist) kendi bütçelerince sırt çantalarına doldurdukları bisküvi ve kekleri isteyenlere dağıtıyorlardı, yine başkaca direnişçiler kolilerle milli içkimizi dağıtıyorlardı.
biraz güç toplayıp tekrar taksim cadde ve sokaklarında yürümeye slogan atmaya başladık. polisin çekildiği haberi geldi.meydana çıktık. insanlar çimenlere oturmuşlar, halaylar çekiyorlar, 'hükümet istifa' diyorlardı, biz de dedik.
yürüyerek beşiktaşa indik slagonlar eşliğinde.
orda polis araçlarını gören halk yine gerildi. canım onlarında zoruna gitti demekki yine bomba yağdırmaya başladılar.
biz evimize döndük geldik.orda kalmayı isterdim,lakin annem 'gidelim mi' diye söylenmeye başlamıştı.

içimi rahatlatan şey ise bizim vapur iskeleden ayrılırken yeni bir vapur direnişçinin iskeleye yanaşmasıydı.
Olan bitenlere dair.