Bütün hikaye istanbuldaki evimde "ne yapacağım ben" sorusuyla başlamıştı. Futbolu çok seviyordum ve profesyonel kariyerimi noktalamış kramponlarımı asmıştım. 2 Yıldır futbolu bırakmış olmamın verdiği boşluğu kelimelerle tarif edemem. Benim antrenör olmam gerekiyordu. Bunu bir şekilde yapmam gerekiyor fakat bu konuda inanılmaz derecede bilgisiz ve tecrübesizdim. Cepte metelik yok tabi antrenörlük lisansı için woswosumu satıp almanyanın yolunu tutmuştum 6 ay boyunca peynir ekmek yemiş açlıktan ölmemek için sokakta çöpten ekmek toplar derecesine gelmiştim futbolu bıraktıktan sonraki boşluktan sigaraya başlamış sigara alacak param olmadığı için sokaktan izmarit toplar olmuştum. Beni rostock sokaklarında görenler "we heinsten görücshe" diyorlardı. Ne anlama geldiğini bilmiyordum çünkü almancam yoktu ingilizcem bile "he go you go" dan ibaretti tabiki. Bütün herşeye futbol aşkımdan katlanıyordum antrenörlük lisansı için 3-5 kuruş eden woswosun parasıyla ancak lisans alım ücretlerini ve kurslarını karşılayabildiğim için çektiğim sefillik diz boyuydu. Lisansı alınca istanbuldaki evime dönmüştüm. Peki bundan sonra ne yapacağım sorularıyla gecelri uykum kaçar hale gelmişti bi gece ansızın kafamda ampul patladı direk telefonu elime alıp ingilterede eski takım arkadaşım Ömer Rızayı aramıştım. Ona dünyanın en iyi menajeri olmak istiyor kendi felsefemi çalıştırdığım takımlara uygulayıp duruşumla herkese örnek bir menajer olmak istiyordum ömere bunları anlattıktan sonra beni apar topar ingiltereyee çağırmıştı. İlk geceden sonra beni maidenhead'a götürüp maidenhead futbol kulübünün başkanıyla tanıştırmıştı. Maidenhead ingiltere amatör liginden bir takımdı başkan bana bu aralar hocasısız ömerde seni bana anlattı ben sana bir şans vermek istiyorum diyerek başlamıştı herşey. Maidenheadda 4 sene tecrübe kazanıp italyaya döndüm Mantova AC kulübü benim planlarımdan haberdardı direk göreve başlamıştık o gün 7 bin kişilik danilo martelli stadında taraftarlara "Mantova takımı serie a şampiyonluğuna ulaşacak" dediğimde bütün taraftarlar şok olmuş bir halde fakat umutlu bana güvendiler beni sevdiler, çok sevdiler sebepsiz yere bana inandıklarına o kadar emindimki bu bana çok büyük özgüven veriyordu. Bugünlere gelebildiysem bu vefalı taraftarlara borçluyum beni ailelerine aldılar sevdiler saydılar italyada sevilmiyordum doğru beni bitek bu ufak şehrin taraftarları bağrına bastılar hertürlü zorlukta arkamda durdular öyle maidenhead başkanı gibi yalandan fasa fiso değildi yani, harbi harbi güvendiler bana bu günleri gördük ve artık misyonumu tamamladım serie a ipini göğüsledik. Bu güzel şehrin, vefalı taraftarların yanında 13 yıl geçirmek hayatımda yaşadığım en güzel duyguları barındıran yıllar oldu.
Mantovadaki bu son günümde son sözlerim olarak şunları söylemek istiyorum ayrıca bu yazı mantova futbol kulübü resmi sitesindende yayınlanacaktır.
ÇAĞRI KORKMAZGÖZ "LARRACUY"
"Anıl Gündüz sadece bir menajer değildi takımının herşeyiyle ilgilenen, oyunculara kardeşçe yaklaşan bir abi gibiydi. 4 Yıldır bana hep güvendiğini söyledi, bana inanan tek insan oydu. Hakkını ödeyemem. Onun yeri doldurulamaz."