Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Ünal Aysal, Galatasaray Televizyonu'nda "Aysal'la Çok Özel" programında Ali Kırca'nın sorularını yanıtlıyor.

İşte Ünal Aysal'ın açıklamaları : Bugün kurucu başkanımız Ali Sami Yen'i kabri başında andık ve aklıma ilerisi için neler yapabileceğimiz geldi. Her şey hayal etmek ile başlar. Benim Galatasaray için hayallerim, takımı Avrupa'da kalıcı ve marka haline getirmektir.

Galatasaray takımları her branşda iddialıdır. Bu iddiaları daim etmek için bazı kararları vermek zorundayız.

Şampiyonlar Ligi'nde ilk hedefimiz gruptan çıkmak. Çok zor bir grup çektik. Real Madrid ve Juvetus gibi takımların yanı sıra Kopenhag da çok iyi bir takım. Juventus ile berabere kalmışlardı. Onların küçümsenmesini, bizim galibiyetimizin küçümsenmesini anlayamıyorum.

Juventus ile evimizde oynayacağım. Bu avantajı kullanmamız lazım. Yoksa gruptan çıkamayız.

Biz kendimiz ile yarışıyoruz. Geçen seneki başarının üstüne geçmemiz gerek. Bizim gerçekçi olarak hedefimiz bu başarıları daim etmek.

Fatih Hoca'yı ben geldiğimde tanımıyordum. Başkan olduğumda tanıdım. Çok sıcak kanlı ve sempatik biri. İyi bir çalışma arkadaşı olacağımızı anladım. Çok da iyi bir dost olduk. 2,5 sene boyunca elimizdeki tüm şartları önüne serdik. O da çok çok başarılı oldu. Ben ona saygı duyuyorum. Ama ben bir profesyonelim. Aldığım kararları yönetsel olarak günün gerçekleri ve ileride çıkabilecek sorunlara göre almak zorundayım. Toplumda konuşulduğu gibi önceden bir düşünce falan katiyetle olmadı. Hiçbir şey planlandığı gibi olmuyor. Başımıza böyle bir kaza geldi. Biz hoca ile ailelerimize varana kadar görüşürdük.

Ben de Fatih Hoca da farkında olmadan bir yapının içine girdik. Bu yapının içinde tuzaklar olduğunun farkına vardık. Hoca kendisine verilen imkanları en iyi sekilde kullanmıştır. Biz sadece onun ihtiyacı olanları verdik. Yeşil sahadaki tüm başarı kendisine aittir. Görev süremin sonuna kadar Terim ile çalışmak istedim. Milli Takım'dan teklif geldiğinde ben olaya evvela hukuki açıdan baktım. İlk aklıma gelen "Hayır" demekti. Florya'da Hoca ile bir araya geldik. Sordum ona. Terim "Ben takımda kalmak istiyorum ama Milli teklifi reddedemem" dedi. Kararı benim vermemi istedi. Ben de gidip hayır diyemezdim Federasyon'a. Federasyon da ben hayır dersem beni küçük düşürebilirdi. Federasyon bizden istediği "elemanı" alabilirdi. Oyuncuyu da alabilirdi, Terim'i de alabilirdi. Ben olanları anlattım Demirören'e. Peki dedi ve telefonu kapattı.

Ben imza törenini evde gördüm. O an şok oldum. Camia'da da bir rahatsızlık yaşandı. Bu yaşananlar sonrasında iyi başlayan takım üst üste kötü sonuçlar almaya başladı. Basında da sözleşme konusu doğdu. Terim ile görüştüm ve sözleşmeyi uzatma teklifini ilettim. Hocamız ise sözlerimizin yeterli olduğunu belirtti. Devamında yönetim ile sözleşme uzatma kararı aldık. Aradan bir süre geçti ve Terim basın toplantısı ile bize cevap yolladı. Biz de hayal kırıklığına uğradık.

Telefon açma açmama, mesajlar vs. Terim'in gönderilmesine sebep olamaz. Ancak kötü gidiş ve Terim'in davranışları bu sonu hazırladı.

Fatih Hoca benim hala çok güvendiğim bir insan. Onun Milli Takım ile devam etme olayı duyum olarak geldi. Ben de hocaya sordum ve o güldü geçti. Böyle bir şeyin olmadığını söyledi ve biz konuyu kapattık.

Muhakkak ki bizim de algılamada sorunlarımız oldu. Hocamız ile sorunlarımız oldu. Ama bu yaşananlar arkada yapılan çalışmalar sonucu olmuştur. Bunlar planlanmış olaylardır. Biz geçtiğimiz 2 sezon içinde Federasyon'dan çifte standart gördük diyebilirim. Hocamızı çalıştırmama niyetleri, şampiyonluk priminin 5 milyon TL eksik olması vs. Büyük bir çifte standart vardı. Yabancı sayısının azaltılması ve yaşanan süreç. Ve tabi ki şampiyonluk kupalarımızı ne kadar badireli bir şekilde aldığımız ortada. Bunları artık unutmamız gerekiyor. Umarım bunları ileride yaşamayız. Bizim tek temennimiz tarafsız olunması.

Terim'in gönderilme kararını ben tek başıma vermedim. Bunu yönetim kurulunda konuştuk. Bazılarımız hayret içinde kaldı. Bazılarımız tekrar konuşma yapmamızı istedi. Ancak önceki gün ben Lutfi Beyi yollamıştım. Koskoca Galatasaray Başkanı'nın Florya'da bekleyecek hali yok. Fatih Terim de "Ben müsait olunca Başkan'ı ararım" dedi. Sonrasında da kararı aldık.

Bizim amacımız sorun çıkmadan sorunu çözmektir. Ben bugüne kadar cesur kararlardan kaçmadım. Bu kararlar benim aleyhime de olsa ben alırım. Önemli olan Galatasaray'dır.

Son günlerde medyamızda bilgi kirliliği çok fazla. İnşallah düzelecek. Terim ile ilk anlaşmamız 3 yıllıktı. Ama 1+1+1 şeklindeydi. Çünkü ne ben onu ne de o beni tanımıyordu. Takımı maddi külfetlere sokmamak gerekirdi. Yönetimimiz ile görüştüğümüzde 2 yıllık sözleşme imzalamak istedik. Ve Terim ile 2 yıllık sözleşme imzaladık. 2014 Mayıs'ında benim de sözleşmem bitiyordu. Ben burada yanlış olan ne anlayamadım. Biz sonrasında 2 yıllık daha sözleşme imzalamak istemiştik. O da 2016'da bitiyordu. Çünkü hocamız ile diyaloğumuz iyi gelişmişti. Ama olmadı.

Mersin maçından sonra hoca kadar biz de sinirlendik. Sonrasında da cezalar geldi. Sahada gördüklerimiz bizi de rahatsız etti ama hocayı gönderme gibi bir durum söz konusu olmadı.

Federasyon'dan Terim ile yapılan sözleşmeyi istedik. Çünkü hocamızın bizimle sözleşmesi var. Süreleri görmek için sözleşmeyi istedik. Ama onlar hiç anlayamadığımız bir cevap verdi. Bu olaydan sonra da Federasyon ile ilişkilerimiz bu hali aldı.

Benim getirdiğim hocanın takımın başında biri varken konuşması mümkün değil. Ki benim böyle bir talimatım da olmadı. El altından çalışın da demedim. Ama yolları ayırdıktan sonra çalışmalar başladı. Bunlardan biri Trapottani, biri Advoocat, biri Hagi ve biri de Mancini idi. Aralarında en cesur, en yürekli hoca Mancini çıktı. Ben yürekli adamı severim. Risk alan insan başarılı olur.

Galatasaray bir kere gelinen bir yer değil. Gidip gelinen bir yer. Terim de 3. kez gelmişti. Hagi de aynı şekilde. Benim gönlümde yatan bir Hagi var. Ama o Hagi, o Hagi değil. Oğlu Hagi. Çok gelecek vaad eden bir isim.

Terim ile ilgili resim haberleri bir anlamda gerçek. O resim kendi giderken götürdüğü resim. Terim'in resmi benim büromda dahi var. Biz hiçbir zaman nankörlük etmeyiz.

Hocanın istemediği hiçbir oyuncuyu transfer ettiğimi hatırlamıyorum. Alınan tüm oyuncular hocanın isteği ve onayı ile anlınmıştır. Çünkü ben bu tip riskleri almam.

Drogba transferi benden önce hocaya gitmiş. Hoca da "Sol bek beklesin Drogba gelsin" demiş. Sonrasında da biz onayı verdik.

Sneijder ile ilk kez transfer olduğu gün konuştuk. Sonrasında katiyetle görüşmedik. Zaten Sneijder bu tip bir oyuncu değil. Ki böyle bir şey olursa o oyuncu benim gözümde biter.

Bülent Tulun'un o otobüste en ön koltuğa oturması onun tecrübesinde biri için çok büyük bir hata. Bunu dalgınlık ile yapmıştır. Bülent bunu kasten yapmaz. Kasıtlı yaparsa ilk tepkiyi benden alır. Bu şanssızlıktı.

Benim kendime tayin ettiğim süre, hedeflerime vardığım süredir. Hedeflerim erken biterse erken ayrılırım. Eğer bitmezse yeniden aday olurum.

Bilic'e teklif yapmadık.