................
Karşılığında ise tek şart vardı o da ilk transferimi kendisi yapacaktı yani benim seçim hakkım olmayacak ve bonservis ücretinden herhangi bir para alamayacaktım. Menajer teklifini verip gitmesinin ardından oturup babamla konuştuk haliyle. Başarılı bir öğrenciydim aynı zamanda futbolu da seviyordum ve futbolculuk konusunda da fena sayılmazdım. Bu ikilem arasında git gel yaşarken lise sınav sonuçları açıklanmıştı. Aldığım puan iyi bir liseye yerleştiriyordu beni ama ya futbol ? Okulu bırakıp sadece futbola odaklanırsam belki daha iyi yerlere gelebilirdim ancak yeniden okula dönmek istesem o treni çoktan kaçırmış olacaktım. Fakat okuluma devam etmem beni futboldan alıkoymayacaktı. Üstelik bizimkilerin " Futbol bu oğlum bugünü var yarını yok sakatlansan ne olacak ? " telkinleriyle beraber tercihimi yapmıştım. Gidip liseye yazılmıştım.
Lise yıllarımda da futbol tutkum devam ediyordu. İlk sene okul takımı seçmelerine gidiyordum hoca beni fiziğim yetersiz diyerek geri çeviriyordu o seneyi masa tenisi oynayarak geçirmiştim. 2. sene yeniden seçmelere gidiyordum yine yetersiz fizik sebebiyle red yiyordum. İkinci yılımda bu sefer satranca merak sarmıştım ve oldukça faydasını görecektim (ilerleyen yıllarda).
İçimdeki futbolcu olma ateşi sönmeye başlamıştı. Artık sadece sınıf turnuvalarında ve okul sonrası maçlarıyla sınırlıydı futbol hayatım. Her ne kadar okul takımına falan giremesem de halen oynamaya devam ediyordum. Ama kaderin cilvesi lisenin son yılında içimdeki köz yeniden alevlendiriyordu. Zira bu sefer takıma girmeyi başarmıştım. Yağmur kar idmanlara devam ediyorduk nihayet okul turnuvaları başlıyordu....

