Saat gece yarısını çoktan geçmiş, gözlerim kan çanağına dönmüştü ama bir türlü uyku tutmuyordu. Madem uykum gelmiyor içime şöyle temiz bir hava çekeyim de iyice ayılayım diyerek balkona çıktım. Bulunduğum otel tepeye kurulduğu ve odamda biraz yukarı katlarda olduğundan şehir olduğu gibi ayaklarımın altındaydı. Burası Londra'ya pek benzemiyordu. Adını bile tam olarak düzgün okuyamadığım bu şehir oldukça sakindi. Sokak lambaları dışında pek ışık yanmıyordu. Ben de bu sakinliğe ortak olup rüzgarın fısıltısına kulak veriyordum. Dürüst olmalıyım ki uzun süredir ilk defa kendimi bu kadar huzurlu hissetmiştim. Rüzgarın melodisini biraz daha dinledikten sonra henüz üzerine güneşin doğmadığı bu şehirde biraz dolaşmak için üzerimi değiştirip aşağı inmiştim. Otelden ayrılıp biraz yürüdükten sonra biraz ileride birkaç ışığın yandığını gördüm. Saate baktım neredeyse sabah olmak üzereydi. Bu saatte kim dükkan açar ki diye düşünüyordum. Dükkanın yanına geldiğimde anlamıştım neden bu kadar erken açtığını. Burası bir fırındı, haliyle güneşten önce uyanmak ve güneşle beraber ekmek çıkartmaya başlamak gerekiyordu. İçimde anlam veremediğim bir neşe bir huzur vardı bu sebepten olacak ki direk içeri daldım. Henüz ekmek çıkartmaya başlamadık cevabını beklerken buraların yabancısısın delikanlı sabahın bu saatinde yolunu mu şaşırdın ? şeklinde bi soruyla karşılaşmıştım. Başta şaşırsam da bu soru gayet normaldi zira fırıncı müşterilerini az çok tanıyordu özellikle sabah erken saatlerde kimin gelip kimin gelmediğini biliyordu.
Oturup epey muhabbet etikten sonra yaşının verdiği tecrübe ile halimi az çok anlamıştı. Rutin koşuşturmacalar bunaltmıştı beni.
- Evladım bu firmada çalışmak zorunda mısın ?
+ Neden sordun ustam
- Hayır sadece merak ediyorum anlattıklarına bakınca yaptığın şey pek mantıklı gelmiyor bana
+ Haklısın usta. Böyle bir zorunluluğum yok ama şu dakikadan itibaren başka ne yapabilirim ki Arjantinde ?
- Peki delikanlı Arjantine dönmek zorunda mısın ?
+ (Lafı her nereye getiriyorsa çok mantıklı sorular soruyordu) Aslında bunun cevabıda hayır ustam ama merak ediyorum ne demek istiyosun ?
- Bak delikanlı kendi ağzınla söyledin bugün uzun süredir ilk defa huzur bulduğunu. Sevmediğin bir işi neden yapıyorsun ?
+ İşimi seviyorum aslında..
- Diğer ülkelerde de çok rahat mesleğini icra edebilirsin değil mi ? Arjantin ve şuan çalıştığın şirket şart değil ki. Eziyet etme kendine
.......
Şeklinde devam eden nasihat ve bir o kadar da huzur verici konuşmanın ardından otele dönüp şirkete istifa faxını çekiyordum...